MESEM dökülüyor! MESEM’lere sıkı denetim ve düzenleme şart

MESEM’ler son yıllarda popüler hale getirilirken suistimale açık pekçok unsuru da içinde barındırıyor. MESEM’lerle kanunların da etrafından dolanıldığı görülürken uzmanlar, kamunun ağırlığına dikkat çekiyor

Ulusal Kanal’da bu haftaki Emek Dünyası programının konusu Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) uygulaması kapsamında çocuk işçiliği oldu. Yalnızca ocak ayında MESEM kapsamında çalıştırılan biri 14 diğeri 15 yaşındaki iki çocuğun iş yerlerinde ölümünün ardından, uygulanan model güncel bir tartışma konusu olarak gündemdeki yerini aldı. Program konuğumuz Sosyal Politika Uzmanı Bensu Bergamalı Kıdak oldu.

“Hazır Giyim Endüstrisinde Sosyal Uygunluk Denetimlerinin İşçi Haklarına Etkisi” adlı tezini yazarken sahada karşılaştığı örnekleri bu kapsamda değerlendirdi. Kıdak, kamusal denetim ve caydırıcı yaptırımlar olması gerektiğine işaret etti. Aydınlık’a konuşan Hepimizin Sendikası Zafer İncebacak da mevzuatın suistimale yer kalmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

DEVRİM ARABALARINDAN İŞSİZLER ORDUSUNA…

Hepimizin Sendikası Grubu Meslekî ve Teknik Eğitim Raporuna göre, genç Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gündemde olan meslekî eğitim, verilen desteklerle 1940-1950'li yıllarda yaygınlaştı. 1960'dan 1980’lere kadar geçen sürede yaygınlaşan ve genişleyen bu sisteme işlevsellik ve ulusal bir nitelik kazandırma çabaları dikkati çekiyordu. Öte yandan Kamu İktisadî Teşebbüsleri ihtiyaç duydukları iş gücünü yetiştirmek için istihdam güvenceli meslekî eğitim merkezlerine bağlı çıraklık eğitim merkezleri açtı. Örneğin, 1942’de TCDD’ye nitelikli personel yetiştirilmesi için Demiryolu Meslek okulu kuruldu. Bu başarılı modeller yurdun dört bir yanına yayıldı. Burada eğitim gören çocuklar Devrim arabalarının yapımında rol aldı. Böylece kamuculuğa ve istihdam garantisine dayalı bir model kurulmuş oldu. Ancak benimsenen “kalkınma stratejisi”nin etkisiyle 1990’lardan sonra bu çalışmalarda gözle görülür şekilde azalma meydana geldi. Türkiye 24 Ocak 1980 kararlarıyla eğitimden ekonomiye geri dönülmeyecek tavizleri vermeye başlamıştı. Hizmet sektörü odaklı eğitim modeli, 2023’te üniversite mezunu işsizler ordusu yaratırken, “meslek lisesi memleket meselesi” demeye hazırlanıyorduk.

MESEM NEDİR?

Bugün Türkiye’de ilköğretimi bitiren her öğrenci MESEM’lere kaydolabiliyor. Öğrenciler burada haftanın 4 günü iş yerinde pratik eğitim, 1 günü de teorik eğitim alıyor. 9, 10, 11’inci sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde 30’u 12’nci sınıf öğrencilerine de yüzde 50’si oranında ödeme yapılıyor. Ödeme öğrencilerin değil işverenin hesabına yatırılıyor. Bu öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primleri, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yani kamu kaynaklarından ödeniyor.

EN ÖNEMLİ MADDE YAŞ SINIRI

Ulusal Kanal ekranlarında hazır giyim endüstrisinden sosyal uygunluk denetimlerini araştırırken denetmenlerin sahada karşılaştıklarını aktaran Bensu Bergamalı Kıdak, söze MESEM programının dezavantajlarından bahsederek başladı:

“Bizim için önemli olan madde çocukların MESEM kapsamında işe yerleşmelerinde herhangi bir yaş sınırı olmaması. Baktığımız zaman genç ve çocuk işçi çalıştırma mevzuatı kapsamında 15 yaşın altında çalışan herkes çocuktur ve çocuk işçi kapsamında yer almaktadır. Çalıştırılmaları yasaktır. Ancak MESEM’e bakınca bu çocukların aslında işverenler tarafından daha kötü koşullarda çalıştırılmasına olanak yarattığını görüyoruz.”

İŞVEREN DÜZENİ KURMUŞ

Hizmet sektöründe olduğu kadar sanayi ve endüstri sektörlerinde de MESEM kapsamında çalıştırılan çocukların yoğunluğuna dikkati çeken Kıdak, çocuk işçiliği tekstil sektöründe geçmiş yıllara göre azalmış olsa da MESEM’lerin popülerleşmesinin ardından sıkça karşılaştıklarını ifade etti. Kıdak, çeşitli illerde işverenlerin kendi okullarını kurarak yarattığı çarkı şöyle aktardı:

“Çeşitli illerde çıraklık meslek okullarının işverenler tarafından kurulduğunu görüyoruz. İşveren adıyla kurulan okullar var. Bu okullarda çocuklar haftanın bir günü teorik eğitim alırken 4 günlük pratik eğitimlerini işverenin kendi fabrikasında alıyor. Benim bir sosyal uygunluk denetiminde karşılaştığım örnekte bir çocuk 14 yaşında, işverenin okulunda eğitim alırken, fabrikasında ortacı olarak çalışıyordu. Denetçiler çocuğun çocuk işçi kapsamında değerlendirmesi yönünde görüş vermesine rağmen çocuk MESEM kapsamında orada olduğu için herhangi bir uygunsuzluk yazılamadı ve fabrika denetimden geçti. Burada bizi rahatsız eden nokta yerel mevzuata uygun şekilde hareket edilmesi ve MESEM kapsamında çocuğun bir fabrikada olmasının önünde bir engel olmaması.”

‘CİDDİ YAPTIRIMLAR GEREKİYOR’

Bu gibi örneklerle çok sık karşılaştıklarını aktaran Kıdak, “Maalesef denetimlerde de çok büyük eksiklikler var. Çocuklar bir yetişkinden daha zor şartlarda çalıştırılabiliyorlar. 12 saate kadar çalıştırıldıklarını, haftasonu izinlerinin kullandırılmadığını, resmi tatillerde de çalıştırıldıklaırnı maalesef görüyoruz.” dedi. Kıdak, atılması gereken adımlara şöyle işaret etti:

“Öncelikle denetim mekanizması geliştirilmeli. Şu anda elbette denetlendiği söyleniyor ancak yaptırımlar oldukça zayıf ki bu tip suistimaller ortaya çıkıyor. Yeni modeller ve programlar geliştirilebilir ancak bu programlar suistimale açık olmamalı ve kamusal denetimler altında yapılmalıdır. Herhangi bir aykırı davranış söz konusu olduğunda ciddi yaptırımlar söz konusu olmalı. Çocukların zihinsel, bedensel, sosyal ve ahlaki gelişimlerine herhangi bir engeli olmaması gerekir.”

‘KAMUCU PERSPEKTİF OLMAZSA OLMAZ’

Çocuk işçiliği ve mesleki eğitime ilişkin Aydınlık’a konuşan Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu Üyesi eğitimci Zafer İncebacak, MESEM’lerdeki sorunların Türkiye’deki çalışma hayatı sorunlarından ve iktidarın özel sektör odaklı bakışından ayrı düşünelemeyeceğini vurguladı. Mesleki eğitimde kamucu perspektifin olmazsa olmaz olduğunu ifade eden İncebacak, MESEM mevzuatının suistimal yaratmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydetti. İncebacak, şöyle konuştu:

“Burada çalışma hayatının sıkı denetimini, caydırıcı cezaları gündeme getirmemiz gerekiyor. Buradaki çocuklar MESEM’lerde eğitim görüyor ancak gittikleri iş yerleriyle yaptıkları sözleşmeler geçerli. Okulda bir işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi alıyor çocuklar ancak gittikleri iş yerlerinin koşullarına göre bir eğitim de almaları gerekiyor ancak MESEM’in buna ilişkin bir denetim mekanizması yok. Bu çalışma hayatından ve siyasi bakıştan bağımsız ve kopuk bir sorun değil. MESEM mevzuatının istismar ve suistimal yaratmayacak şekilde düzenlemesi gerekiyor.

SOSYAL DESTEK

“Öte yandan halk eğitimler kanalıyla MESEM’in, her öğrencinin eğitim sürecinde resim, spor, müzik gibi branşlarda eğitim almasını sağlaması gerekir. Çocukların sosyal ve zihinsel gelişimlerini destekleyecek düzenlemelere ihtiyaç var.

Sonraki Haber