Meserret Taşkın'dan mektup var: Annelik, yazarlık, insanlık vb…

Bu hafta zor kavramların zor tanımları üzerine kafa yoracağız hanımlar: Annelik nedir? Anne olmak için doğurmak yeterli mi? Yazarlık nedir?

Anne, çocuğunu cezadan kurtarmak için, onun işlediği korkunç bir suçu örtbas etmeli mi? Çocuğunun suçunu örtbas etmek, annelik içgüdüsünün sonucu mudur? Çocuğa yarar sağlar mı? Zarar görmesini önler mi? Bu gibi durumlarda zarar-yarar nedir? Münevver Karabulut cinayetini ve sonuçlarını hepimiz hatırlıyoruz.

Bugünlerde yazar Eylem Tok ve oğlu konuşuluyor: Ehliyetsiz ve yaşı küçük oğluna araba kullandıran anne, oğlunun yaptığı, bir kişinin ölümüyle ve birden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasından sonra, yaralılar ve ölen kişinin ailesiyle ilgilenmek yerine oğluyla birlikte yurt dışına kaçtı. Ha, ülkemizde trafik kazası yapan ve bir kişinin ölümüne neden olan Somali Cumhurbaşkanı’nı oğlu olayı da var. Sorularımıza cevaplar bu somut olaylar üzerinden düşünülürse daha yararlı olur.

“Annelik içgüdüsüyle hareket ettim” diye kendini savunan, yazdıkları “best-seller” listesine girmiş Eylem Tok’un “yazar”lığı sorgulanmalı mıdır? Her kalem oynatan yazar mıdır? Hoş şimdilerde kimsenin kalem oynattığı yok. Klavye tuşları üzerinde oynanıyor artık. Yazdıkları çok satanın, yazarlığı kanıtlanmış mıdır?

Böylesi zor durumlarda yazarlık, annelik, insanlık nasıl davranmayı gerektirir? Yazılanlar, yapılanlarla neden bu kadar çelişir? Sorular, sorular… Cevapları önümüzdeki haftalarda aramayı sürdüreceğiz efendim.

Sonraki Haber