Meserret Taşkın'dan mektup var: Balık mevsiminin gurbetçileri
Balık mevsimi geldi hanımlar. “Eee Meserret?” diyeceksiniz. Karadenizli balıkçılar için, gurbet mevsimi demek efendim.
Karadeniz’in balıkçıları, gemicileri bu mevsimde analarını, eşlerini, çocuklarını, sevgililerini geride bırakarak yedi sekiz ay sürecek bir gurbet yolculuğuna çıkarlar. Onları zorlu gurbet yaşamı bekler. Balık bol, kazançlar iyi olursa çekilen zorluklara değer kuşkusuz. Kadınlar ise geride kalır; evlerinin, ailelerinin bütün sorumluluğunu yüklenirler. Evin hem erkeği, hem kadını; çocukların hem anası hem babasıdır onlar. Paraları belki var, belki yoktur. Erkekler gelene kadar borçla idare etmek zorunda kalabilirler. Zorlukları göğüsler, her şeyin yolunda gitmesi için mücadele ederler. Bunun içindir ki, Karadeniz kadını her zaman çalışkanlığıyla, kendine güveni ve her işi sırtlamasıyla övülür.
Erkekler ise, bana kalırsa biraz haksızlığa uğrarlar. Hak etmedikleri halde tembellikle, kahvelerde oturmakla suçlanırlar. Tembel olanları yok mudur? Diğer bölgelerde ne kadarsa, o kadar tembeli vardır elbette. Ama, Karadeniz yoksullukla ciddi mücadele vermek zorunda olan bölgelerimizdendir. Erkeklerin çoğu gurbetçidir. Başka türlü evlerine ekmek götüremezler. İş bulurlarsa yılın büyük kısmını, ya da tamamını gurbette geçirirler. Bunun için Karadeniz’in kadını idareyi üstlenir; dirayetlidir. Erkek gurbetten döndüğünde de, O’nun dinlenmesini ister. Erkekler de evindeyken dinlenmekle birlikte, kadınların yardımcısıdır elbette.
Balıkçı gemici erkeklerini gurbete uğurlayan gözü yaşlı Karadenizli kadınların görüntüleri bana bunları anımsattı efendim. Bol balıklı, bol kazançlı bir yıl diliyorum balıkçılarımıza ve ailelerine…
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın