Meserret Taşkın’dan mektup var: Şamanların sırrı
Bugün insanlığın çook eski dönemlerine gidelim mi hanımlar? İlk şamanların kadın olduğunu biliyor muydunuz?
Gizemli güçlerle ilişki kurmayı kadınların başaracağına inanılıyormuş önceleri. Bu inancın temelinde kadının doğurganlığı yatıyor olmalı. Yumurtlama dönemleri, gebelik ve doğurma eylemleri mucize gibi gelmiş olmalı o dönemin insanlarına.
Doğurganlık ve çocuk büyütme eylemi kadınlarda bazı özel yetenekler geliştirmiş. Daha gelişmiş duygusal zekâ ve empati yeteneği, yaşam düzeni kurma ve koruma becerisi, anaçlık dediğimiz zayıf olanı koruma ve kollama eğilimi…
Ninelerimizi, annelerimizi hatırlayalım: Hastalandığımızda evde yaptıklarını… Sirkeli bezlerle ovmak, sırtımıza, göğsümüze ballı, baharatlı karışımları sürmek, terletmek vb. Bunları yaparken bir yandan yatıştırıcı bir sesle ya dua ederler; ya ninni söylerler; sürekli tekrarladıkları sözcük; “geçecek”. Hepimizin bilinçaltında yeri var bu sözcüğün. Hastane ve doktora ulaşılamadığı zamanlarda, doğumları evde ebe kadınlar yaptırır; hastaları evlerde kadınlar iyileştirir hâlâ.
Şamanlık erkeklere geçtikten sonra bir süre, onlar da kadın şamanların kılığına girmişler. Kimsenin yerimize geçmesini istediğimiz veya bize benzemesini istediğimiz yok ama; “kadın denen anlaşılmaz varlık” mitinin yıkılmasını istiyoruz doğrusu. İlk erkek şamanların yaptığını da “anlama çabası” olarak yorumlayabilir miyiz, ne dersiniz?
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın