Meserret Taşkın'dan mektup var: ‘Savaş ve Barış’
Sevgili Hanımlar, Tolstoy bugünleri görseydi ne derdi acaba? Batı’da küçücük çocukları Rus milletine mensup diye ana okuluna almadıklarını, sanatçıların eserlerinin Rus oldukları için yasaklandıklarını, Ruslara her türlü insanlık dışı davranışın reva görüldüğünü bilse... Ne yapardı?
Amerika’ya her şey hak (!) “Demokrasi götürüyorum” diye Irak’ı yerle bir edecek, Libya’yı dağıtacak, devlet başkanlarını öldürecek; İsrail’le birlikte yıllardır Filistin halkına yaptıkları anlatmakla bitmez. Ukrayna’da yaptıklarını yönetmen Oliver Stone bir belgesele sığdıramamış, üç belgesel film çekmiş.
Rusya, bıçak kemiğe dayanınca kendini savundu ve ABD’ye “dur” dedi diye, “işgalci” oluyor. Lideri “çılgın”, bütün Ruslar “düşman” ; Rusya’ya her şeyi söylemek serbest.
Hatırlamakta fayda var efendim: Amerika ve yandaşları benzer şeyleri biz Kıbrıs’a çıkartma yaptığımızda, KKTC kurulduğunda da yapmışlardı. Irak’ın kuzeyinde, Suriye’de, Libya’da haklarımızı ve kendimizi savunduğumuz için bize de “işgalci” demiyorlar mı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “diktatör” ilan etmediler mi? Türkiye’yi ele geçirmek için üzerimize kendi uçaklarımızdan, helikopterlerimizden ateş yağdırmadılar mı?
Amerika’nın, gücüne dayanarak hep “haklı” çıktığı dönem bitiyor hanımlar. Haklı olanların mecbur kalınca güç de kullanarak, Amerika’dan haklarını aldıkları yeni bir döneme giriyoruz. Dünya için hayırlı uğurlu olsun.
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın