Metropolün insan tipi
Büyük şehirlerin özellikle İstanbul gibi metropollerin en büyük özelliği insanın toplumdan soyutlanıp yalnızlaşması, topluma yabancılaşmasıdır.
Metropol insanı vatandaşlık bağı üzerinden toplumla varsayımsal ve uzlaşımsal bir bütünlüğü olduğu düşünülen modern toplumun bireylerinin kişiliğine ek olarak atomlarına ayrılıp parçalandığı bir kişilik edinir. Zeynep Uzkur, Düğüm kitabındaki şiirlerinden, metropolün bu kendine özgü insan tipi modern toplumların kişiliğini oluşturan varsayımsal ve uzlaşımsal vatandaşlık kimliğini sorgulaması ve bu kişiliğe de ters düşmesi, kendini bu şekilde tanımlamasının kaçınılmaz olduğunu okuyoruz.
İşte Zeynep Kumuz, şiirlerinden de anladığımız kadarıyla Beyoğlu gibi metropolün merkezlerinden biri olan, kozmopolit bir ilçede geçirmiş çocukluğunu ve gençliğini. Şiirleri buram buram sevgiye açlığın, yalnızlığın modern ağıtı. Toplumumuzun ilk defa köy-kent nüfusunun eşitlendiği 1985'ten itibaren hızla şehirleşmesi, büyük metropollerin oluşması, toplumun kırsal özelliklerini kaybedip modern vatandaşlık özelliklerini haiz bir kimlik edinmeye başlaması, dahası metropollere özgü yalnızlaşmanın artması, toplumdan soyutlanması şiirimize de elbette yansıyacaktır. Ancak bu yansıma 1950'lerde olduğu gibi gözü Batı'da olup bitende olan şehirli insanın şiirine yansıyan modern şiirin esinlenme yoluyla edindiği özelliklerden çok farklı ve bir o kadar da sahicidir. Ülkemizde yaşanan modernleşmenin ağıtı Zeynep Uzkur'un şiirinde doğal şekilde dile gelmektedir..