Meydanların sanatçısı bu sergide anlatılıyor
Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, Heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem'in bir heykeli sizi karşılar. Aydınlık'a konuşan küratör ve Öktem'in kızı Dr. Oylum Öktem İşözen, “Yanardağ gibi patlayan, göklere ulaşmak arzusu taşıdığı anıtlarını, tarihe bir jest gibi armağan etti.” dedi.
Taşın, bronzun sıradışı ustası Heykeltraş Prof. Dr. Tankut Öktem’in eserleri, Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nde “Kristal Çağ Kapılarında” isimli sergiyle sanatseverlerle buluştu.
Tankut Öktem, Türkiye’nin şehir meydanlarında bulunan madenci heykelinden efelere, ozanlardan Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini yansıtan anıt heykellere kadar sayısız eserle tanınıyor. Öktem’in en bilinen anıtlarından arasında; Atatürk ve Harbiyeli Anıtı, Kuvayi Milliye ve Cumhuriyet Anıtı, Zonguldak Maden İşçileri Anıtı, Kastamonu Şerife Bacı Anıtı, Çanakkale Heykelleri bulunuyor.
Sergide, Öktem’in eserleri ve kişisel arşivinin yer aldığı retrospektifi tasarımı güçlü bir sergileme biçimiyle izleyiciye aktarılıyor. AKM açılış sergileri kapsamında 29 Ekim’de açılan sergi, AKM'yi ziyaret eden sanat severlerden yoğun ilgi gördü. Sergiyi gezen her yaştan izleyici Öktem’in örnek başarı hikâyesini, harika çocuk seçildiği dönemden sanatçının son heykellerine kadar eserlerini, ardından ailesinin sürdürdüğü sergiyi, kitap ve müze projelerini öğrenebiliyorlar. Öktem’in soyut türde yaptığı çalışmalarının da yer aldığı “Kristal Çağ Kapılarında” sergisinin küratörleri, sanatçının kızları Dr. Oylum Öktem İşözen ve Pınar Öktem Doğan.
Sergiyi Oylum Öktem İşözen ile beraber gezdik. İşözen, sergiyi gezdirmeye önce babası Tankut Öktem’in yeteneğini keşfeden, Cumhuriyet’in ilk veteriner hekimlerinden Meliha hanımın kaleme aldığı günlüğün hikâyesini ve sanatçının çok erken yaşlarında gerçekleştirdiği eserlerini anlatarak başladı. Öktem, sergiyi birinci elden tanıklığıyla anlatırken etrafımızı saran sanatseverlerin büyük ilgisini farkettim. Herkes pür dikkat Oylum Öktem İşözen’in anlatımına odaklandı. Bu sırada ben de hem ses kayıt cihazımı açtım hem de o anlatım anlarını fotoğraflamaya başladım.
BİR CUMHURİYET ANNESİNİN GÜNLÜĞÜ
Oylum Öktem İşözen, Tankut Öktem'in annesinin tuttuğu, yeni ortaya çıkan günlüğü şöyle anlattı:
“Bu defter; Meliha Öktem’in, oğlu Tankut Öktem'in doğumundan itibaren 15 yaşına kadar tuttuğu günlük. Aslında Meliha Öktem sanata ve resime meraklı bir anne ama dönemin ihtiyaçları sebebiyle abisinin yönlendirmesiyle İstanbul Üniversitesi veterinerlikten mezun olan aydın, cumhuriyetçi bir kadın. Bu günlük bize daha 5-6 sene önce ulaştı. Günlükte 'Sen ileride Türkiye’nin en önemli heykeltıraşlarından birisi olacaksın' diyor Meliha Öktem. Ve oğlu 15 yaşına geldiğinde 3 sergi açan bir sanatçı oluyor...”
Tankut Öktem’in hayat hikâyesinin anlatıldığı kısmın ardından sanatçının soyut çalışmalarının bulunduğu bölüme geçildi ve Oylum Öktem İşözen burada da sanatçının farklı dönemlerden eserlerini paylaştı. Herkesin anlatımlardan çok etkilendiği hiç ses çıkmadan dinleyen kitlelerden anlaşılıyordu.
Mehmetciğe Saygı Anıtı
ANITLARINDA YAŞATTIĞI DEĞERLERİ SONSUZA ATFEDEN SANATÇI
Tüm sergiyi gezdikten sonra İşözen, aslında sorularımın çoğunu yanıtlamıştı. Kendisiyle yaptığımız kısa söyleşide AKM’de Tankut Öktem sergisi açmanın verdiği duyguyu sordum ve şu yanıtı verdi:
“Kristal Çağ Kapılarında”, Tankut Öktem’in ardından açtığımız beşinci retrospektif sergi. 2010 yılında İş Bankası Kibele Sanat Merkezi'nde, 2012'de Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 2017'de İzmir Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde ve Körfez'de sergimizi açmıştık. Tankut Öktem’in eserlerini AKM'de sanatseverlerle buluşturmamız, Tankut Öktem’in sanatını meydanlara çekerek demokratikleştirdiği heykellerini ve Cumhuriyet’in meydan anıtlarını herkesle buluşturmak anlamına geliyor. Taksim’de Tankut Öktem’in Cumhuriyet’in içinde yetişmiş çok yetenekli çocuğun, sevgi bilinci yüksek, hümanist bir sanatçının eserlerini AKM'ye gelen herkesle buluşturmak. Bu sergiler elbette çok kolay gerçekleşen sergiler değil. Tankut Öktem’in kent meydanlarında, kamusal alanlarda olan bu yükselmeyle ölçülemeyen anıtlardan örnekler ile görseller, arşivi sergi tasarımı olarak her sergide araştırmak ve mekansal olarak yeniden ele almak gerekiyor. Tankut Öktem, 'Anadolu insanına iyi şeyler sunarsanız onlar herkesten daha iyi anlarlar. Siz yeter ki iyi şeyler sunabilin. Ben hayatım boyunca bunun için mücadele verdim' diyor. Yanardağ gibi patlayan, göklere ulaşmak arzusu taşıdığı anıtlarını, tarihe bir jest gibi armağan etti..”
Oylum Öktem - Gökhan Büyük
BİR HARİKA ÇOCUĞUN HAYAT HİKÂYESİ
İşözen, Tankut Öktem’in kızı olmanın verdiği sorumluluk duygusu ile ilgili de şu ifadeleri kullandı: “Bizi bir sonraki sergiyi açmaya iten, müze evini büyütme arzusu duyuran şey, Tankut Öktem’in 'gelecek kuşaklar benim anıtlarımı görecekler, belki Çakırcalı Mehmet Efenin kahramanlıklarını benim anıtlarımda merak edecekler, Şerife Bacının bebeğiyle karşılaşacaklar, Nazım Hikmet’le, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yla, Yunus Emre’yle, Ahmed Adnan Saygun’u görecekler, sorular soracaklar, o zaman ölümsüzlüğe taşımak istediğim değerlerle ölümsüz olacağız.' sözleri. İşte bu eserleri bir araya sergilerde getirdiğimizde gelecek kuşaklar sanatçının birçok eseriyle aynı anda karşılaşma olanağı buluyor. Bu sergilerde onun heykellerini hem de onun heykellerinin ana kaidesini oluşturan Cumhuriyet’i, Atatürk’ümüzü, gerçek değerlerimizi paylaşabilme olanağı hemde gelecek kuşaklara anlatabilme imkânı taşıyoruz. Bu zor bir o kadar da güçlü bir duygu.” "1988 yılında Academie Beux Arts ve Dünya Sanat Komitesinin ortak kararıyla Türkiye’yi temsil eden sanatçı, Seul Kore’de Dünya’nın o dönem yaşayan en iyi 10 heykeltraşından biri seçilmişti. 'Sevgi' isimli soyut eseri Kore kültür merkezinin önüne dikilen Tankut Öktem’in son eseri Manisa’da bulunan 67 metre yüksekliğinde ki Kuvayi Milliye Barış ve Özgürlük anıtıdır.”
Sergi 28 Kasım Pazar gününe kadar sanatseverleri ağırlamaya devam edecek.
ESERLERİYLE YAŞIYOR
1940 yılında ailesinin görevi nedeniyle Konya’da dünyaya gelen Öktem'in çocukluğu Edirne ve Muş'ta geçti. Veteriner olan annesinin onu sanata teşvik etmesiyle 2 yaşında resim yapmaya, 3 yaşında heykele başladı. İlk ve ortaokulu Edirne'de bitiren Öktem, Edirne Lisesi'nde öğrenimine devam etti. Öktem, lise son sınıfta Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nun Seramik bölümüne kaydoldu. Heykeltıraş Hakkı Karayiğitoğlu'nun etkisi ile çocukluk çağı eser disiplini olan heykeltıraşlığa yöneldi. 3. sınıfta iken Dünya Genç Heykeltıraşlar Yarışması'nda birincilik ödülü aldı. 1962 yılında Almanya’da Porzellanfabrik Schönwald’de stajlarını tamamlayan Öktem¸ 1965 yılında bitirdiği İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (İDTGSYO) seramik bölümüne asistan seçildi ve 1970 yılında öğretim üyeliğine geçti.
1974-1975 yılları arasında seramik bölüm başkanlığı, 1980-1982 yılları arasında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Müdürlüğü yapan Öktem, 1983-1985 yılları arasında Tatbiki Güzel Sanatlar'ın Marmara Üniversitesi oluşundan sonra heykel bölümünü kurdu ve ilk başkanı oldu. 1986’dan itibaren profesör olarak öğretim üyeliğini sürdüren Prof. Dr. Tankut Öktem, 1993-1996 yılları arasında seramik-cam bölümü başkanlığını, 1998’de Devlet Sanatçısı seçilen, 1999’a kadar fakülte senatörlüğü ve YÖK Sanat Milli Komitesi Marmara Üniversitesi Temsilciliğini yapmıştı. Dünyaca ünlü heykeltraş Tankut Öktem 2007 yılında en verimli çağında aramızdan ayrıldı. Tankut Öktem Müze Evi ve Derneği olarak sanatçının ardından hakkında 5 kitap yayınlayan ailesi, sergiler, seminer ve konferanslarla eşsiz sanatını her yaştan binlerce izleyiciyle paylaşmaya devam ediyor. Tankut Öktem, eserleriyle yaşıyor.