'MHP’ye yeni FETÖ tezgâhları ve yargıdaki renkli FETÖ’cüler'

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur bugünkü yazısında 'MHP ve lideri Devlet Bahçeli FETÖ için öteden beri aşılması zor bir bariyer oldu. Bahçeli ve MHP’yi düşürürlerse Cumhur İttifakı da düşmüş olacak' dedi.

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur'un bügünkü yazısı şu şekilde:

Eğer 15 Temmuz öncesinde Meral Akşener ve ekibi MHP’yi teslim alabilseydi, darbe girişiminin kitlesel tabanı hazır olacaktı. Çünkü MHP’nin ülkücü tabanının, sayısal gücünün ötesinde bir nitelik ve etki gücüne sahip olduğunu en iyi FETÖ’cüler biliyordu.

CHP yönetiminin kendi tabanlarını “Atatürkçü darbe” söylemiyle kontrol edeceğinden emindiler. Buna MHP yönetiminin ve ülkücü tabanın da eklenmesi darbe için büyük bir kitlesel zemin sunacaktı FETÖ’cülere.

Bomba ellerinde patladı.

MHP ve lideri Devlet Bahçeli FETÖ için öteden beri aşılması zor bir bariyer oldu.

FETÖ biliyorsunuz geçmişte yatak odalarına yerleştirdiği kameralarla MHP’yi ele geçirmek istemiş ama başarılı olamamıştı.

Şimdi hesapları şu:

Bahçeli ve MHP’yi düşürürlerse Cumhur İttifakı da düşmüş olacak.

BAHÇELİ’NİN SAĞLIĞIYLA İLGİLİ DEDİKODUNUN AMACI

Son aylarda Devlet Bahçeli'nin sağlığıyla ilgili dedikodular çıkarmalarının çıkış noktası bu. Basit bir nefes yolları rahatsızlığı geçirdi diye sürekli MHP lideri Devlet Bahçeli hakkında “Hasta, partiyi yönetemiyor” algısı oluşturarak parti tabanının Bahçeli’den ümidini kesmeye çalışıyorlar. Adam sapasağlam ve işleri de gayet iyi yürütüyor. Hakkında hiçbir şey bulamıyorlar ve geriye tek bu kalıyor; sağlıkla ilgili şaibe yaymak!..

Bundan 8-10 yıl öncesinde aynını Tayyip Erdoğan için yapmışlardı. Erdoğan için olmadık hikâyeler duyuluyordu etrafta.

Sebebini 7 Şubat 2012 tarihinde anladık.

Erdoğan basit bir ameliyat için bir hastaneye gidiyordu. FETÖ’cüler tedbir almıştı ve Erdoğan ameliyat masasında kalacaktı. Bununla eş zamanlı olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı savcılığa çekmek istediler. İlâhi adalet işte. Erdoğan’ın hep yaptığı gibi yine birini hatırladı ve “Buralarda bir aile dostu var, gidip duasını alalım” dedi. Tam o sırada Hakan Fidan ona ulaşıp durumu anlattı. Erdoğan “Sakın o savcıya gitme” dedi ve ameliyatı da iptal etti.

Devlet Bahçeli’de de başarısız olunca bu kez onunla yıllardır yan yana yürüyen ekibini ve milletvekillerini hedef alıyorlar. Bahçeli’nin çevresini boşaltırlarsa partiyi de esir alacaklar akıllarınca.

Bu konuda yaklaşık 10 gün sonra ilginç bir FETÖ dosyasını aktaracağım. Hâlâ neler yapabildiklerini görünce çok şaşıracaksınız.

Ama size önden bir başka çarpıcı olayı aktarayım. Hem de Çoklu Baro için yollara dökülen şu Ankara Barosu marifetiyle.

FETÖ’CÜ MAHKÛMUN ŞİKÂYETİYLE MHP AVUKATINA ANKARA BAROSUNDAN DİSİPLİN CEZASI

15 Temmuz öncesi MHP’yi ele geçirmek isteyen Meral Akşener ve ekibine yol açan hâkimin adı Burhan Yaz’dı. Hani şu eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a kumpas kuran FETÖ’cü savcı Ferhat Sarıkaya’yı hatırlarsanız. İtiraflarında “Bana çalışmadığım süre içinde Hâkim Burhan Yaz para getiriyordu örgüt adına” demişti. Bu yüzden de olağanüstü kongre hengâmesinde MHP’nin hukuk işlerini yürüten Av. Yücel Bulut bir basın toplantısında Akşener’e kongre yolunu açan karara imza atan bu hâkim için “Biz Hâkim Burhan Yaz’ın kim olduğu hakkında fikir sahibiyiz” mealinde sözler söylemişti.

Burhan Yaz daha sonra FETÖ sanığı olarak cezaevine girdi. Aradan 15 Temmuz ve bir dört yıl geçti. Geçtiğimiz aylarda Burhan Yaz yattığı cezaevinden, daha sonra MHP’den milletvekili olan Av. Yücel Bulut’u Ankara Barosu’na “Bana FETÖ’cü iftirasını attı” diyerek şikâyet etti.

Görüyor musunuz yüzsüzlüğü ve pervasızlığı?

Peki, Ankara Barosu ne yaptı dersiniz?

Söyleyelim. Bu başvuruyu ciddiye aldı ve Yücel Bulut’a disiplin cezası verdi iyi mi?

Rezalet duyulunca karar Türkiye Barolar Birliği tarafından iptal edildi.

YÜKSEK YARGIDAKİ FETÖ’CÜLERİN SAYISINI NASIL ANLARSINIZ?

Hâlâ en verimli kullandıkları alanlardan biri de ne yazık ki yargı. Siz istediğiniz kadar 15 Temmuz sonrasında 4500 FETÖ’cü yargıç ve savcının tasfiye edildiğini söyleyin. İçerisi kaynıyor. Adamlar renklendikçe renkleniyor.

İki olay aktarayım.

Adını vermeyeceğim, bir yüksek yargı kurumu var. Malum boşalan daire başkanlıkları için seçimler yapılır yüksek yargıda. Ama ilginçtir, daire başkanlıklarına FETÖ soruşturması geçirmiş ya da şaibeli olduğu hâlde delil yetersizliğinden hâlen kurumda görev yapmakta olan isimler aday olduklarında hep 78-80 oy alıyorlar.

İlginç değil mi? Kim acaba sürekli bu kişilere oy veren o 78-80 kişi?

Bir tane daha.

Malum son günlerde bürokraside konumlanan FETÖ dışı tarikat ve cemaatler konuşuluyor son günlerde, “Bir FETÖ gitti bin FETÖ geldi” gibi sözlerle.

51 KİŞİLİK TARİKAT OLDU 1500 KİŞİ

Türkiye’de herkesin bildiği bir tarikat var, ismini söylemeyeceğim speküle edilmesin diye. Pek fazla etliye sütlüye karışmayan, mazisi ta Osmanlı’ya dayanan bir tarikat.

15 Temmuz öncesi, o zamanki adıyla HSYK’daki FETÖ varlığını sonlandırmak için sosyal demokratlardan AK Partililere, MHP’lilerden çeşitli mezhep ve sivil toplum oluşumlarına kadar YARGIDA BİRLİK PLATFORMU (YBP) adlı geniş bir koalisyon oluşturulmuştu.

FETÖ’ye karşı olan bu tarikatın önde gelen isimleri de platformun öncülerine gelerek “Biz de yer almak istiyoruz bu oluşumda” demişlerdi. Kaç kişi oldukları soruldu kendilerine. Net bir sayı verdiler: 51 yargı mensubu...

Gelelim bugüne.

Geçen gün bir yargı mensubu “O zaman 51 kişi olan bu cemaatin mensuplarının sayısı bugün inanın en az 1500. Amip gibi bölünerek çoğaldılar sanırım” diyor.

FETÖ’nün nasıl renklenebildiğini ve nerelere sızabildiğini iyi anlamak bakımından, AK Parti’den bazı mühim isimlerin da müntesibi olduğu bu tarikatın önde gelen isimlerini nasıl uyarmak gerekir bilmiyorum ama herkes kendini biliyor, sanırım ne demek istediğimi anlamışlardır.

Sonraki Haber