Milletvekillerine sendika çağrısı

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Meclis'teki vekillerin dörtte üçünün işveren olduğuna dikkat çekti. Atalay, 'İşçi çalıştırıyorsunuz, onları örgütleyin' dedi

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Partiler aralarında ittifak kuruyor. İttifak lazımsa, işçi ittifakı lazım bu ülkeye. Partiler, milletvekillerine 'İşçi çalıştırıyorsunuz, hemen onları örgütleyin' desinler." dedi.

Türk-İş, 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadın işçilere yönelik "Pandemi Döneminde Çalışma Hayatında Kadın" konulu eğitim semineri düzenledi. Ankara'da bir otelde düzenlenen seminere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in de katıldı. Eğitimde kadının çalışma hayatındaki yeri ve sendikal örgütlülüğe dikkat çekildi.

Seminerde yaptığı konuşmada çalışma hayatının çözüm bekleyen birçok sorununun bulunduğunu belirten Ergün Atalay, bu sorunların çözüme kavuşmasının bir yolunun da sendikalardaki kadın yönetici sayısının artması olduğunu ifade ederek sendikalarda daha çok kadın yönetici görmek istediklerini dile getirdi.

'MECLİSİN DÖRTTE ÜÇÜ İŞVEREN'

Atalay, sendikalaşma konusundaki engellerin ortadan kaldırılması için mücadele ettiklerini hatırlatarak bir süre önce İstanbul'da yabancı sermayeli bir şirkette kadınların sendikal mücadele başlattığını, bu mücadelenin başarıyla sonuçlandığını vurguladı. TBMM'deki milletvekillerinin dörtte üçünün aynı zamanda işveren olduğunu ifade eden Atalay, "Bu konuda kabahat bizde. Biz bu ülkede çiftçi, işçi, işsiz, memur, emekli biz bu ülkenin yüzde 60'yız. Meclise baktığınız zaman bizden 6 kişi yok." dedi.

Siyasi partilerin işçilerin sendikal örgütlülüğünü desteklemesi gerektiğini vurgulayan Atalay, "Partiler aralarında ittifak kuruyor. İşçi ittifakı, kadın ittifakı, engelli ittifakı kursunlar. İttifak lazımsa, işçi ittifakı lazım bu ülkeye. Partiler, milletvekillerine 'İşçi çalıştırıyorsunuz, hemen onları örgütleyin' desinler." ifadelerini kullandı.

'ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU ANTİDEMOKRATİK'

Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamının bir buçuk aydır gündemde olduğunu dile getiren Atalay, şunları söyledi:

"Asgari ücreti konuşmaya başladığımız zaman dolar 8,5 liraydı. Şimdi dolar 12 lirayı geçti. Sebebini de anlamış değilim. Bu ülkede hepimizin yapacağı bir şey var, dayanışma içerisinde olacağız, sıkıntılarımızı paylaşacağız. Asgari ücretin bir tarafı Türk-İş beş kişi, bir tarafı işverenlerimiz beş kişi, bir tarafta bakanlığımız beş kişi. Buna katılmıyorum. Anti demokratik bir kurum bu. Aynısı Yüksek Hakem Kurulunda var. 12 Eylül'den kalma. Biz ne zaman kendimiz bir anayasa yaparsak o zaman olur. Öyle bir anayasa yapalım, kadın yapsın, emekli yapsın, işçi yapsın, çiftçi yapsın. Bu anayasaya hepimizin ihtiyacı var."

'YETKİLİLERLE RAKAM KONUŞUYORUZ'

Asgari ücret konusunda kamuoyuna bir rakam söylememeye özen gösterdiğini ifade eden Atalay, şunları kaydetti: "Biz bir rakam söylüyoruz ama yetkililere söylüyoruz. Bu rakamı Maliye Bakanı biliyor, Çalışma Bakanı biliyor, Sayın Cumhurbaşkanımız da biliyor. Bunu kamuoyunda söylediğimiz zaman kendimizi bağlıyoruz. İki yıl önce bir rakam söyledim, o dönemde 70 lira eksik verdiler bize. İşveren, 'Türk-İş'in dediği rakam ortada' diyerek 70 lira vermedi. Makul bir rakamda buluşmak lazım. Bu paranın altında işçi çalıştıramazsın. Bu rakam icrayı, evlenmeyi, boşanmayı ilgilendiriyor. Son yıllarda 7 milyon insan bu rakamla geçiniyor, daha doğrusu geçinemiyor."

Seminere, Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Savaş Nigar, Ağaç-İş Sendikası Genel Başkanı Mürsel Taşçi, Genel Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil, Türk Metal Sendikası Bursa Şube Başkanı Selda Tekman ve Türk-İş'e bağlı sendikaların kadın üyeleri katıldı.

Türk-İş, 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadın işçilere yönelik "Pandemi Döneminde Çalışma Hayatında Kadın" konulu eğitim semineri düzenledi.

'KADINLAR ÖRGÜTLÜ MÜCADELENİN İÇİNDE OLMALI'

Türkiye sendikal tarihinde ilk kez kadın sendikacı şube başkanı olarak seçilen Türk Metal Sendikası Bursa Şube Başkanı Selda Tekman da kadınların örgütlü ve özgür bir mücadelenin içinde olmasının önemine dikkat çekti. Seminerin açış konuşmasını yapan Tekman, şöyle konuştu: “Örgütlü bir topluluğun üyesi, özgür ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir emekçi kadın olarak hem kendimle hem de bu iklimi yaratan çalışan kadının hakları için mücadele eden başta sizler olmak üzere, büyük resmin içindeki bütün emekçilerle gurur duyuyorum. Öncelikle, örgütlü bir topluluğun üyesiyim. Burada özgür oluğumu, kendimi ifade edebildiğimi, demokratik haklarım olduğunu ve bu hakları çekinmeden kullanabildiğimi biliyorum. Dünyanın en ağır iş kollarından birinde, metal sektöründe örgütlü olan sendikam Türk Metal, beni çalıştığım tezgahtan alıp buraya sizlerin karşısına getirdi. Bana hem kendi yaşamım ve haklarım için hem de diğer bütün emekçilerin yaşamı ve hakları için mücadele etmeyi öğretti. Bu nedenle çalışma hayatında kadınlarımızın emeğin hakkı ve özgürlüğü için tüm mücadelemi kararlılıkla sürdüreceğim.”

Sosyal olarak kadın ve erkeğin eşit olduğunu aynı zamanda emek ve alın te-

rinin cinsiyeti olmadığını belirten Tekman, şu ifadeleri kullandı: “Ülkemiz nüfusunun 42 milyonu kadın. Dünyaya getiriyoruz, büyütüyoruz, eğitim alıyoruz, çalışıyoruz ve gurur duyduğumuz ülkemiz için üretiyoruz. Bugün, kadın nüfusun yüzde 84,7’si en az bir eğitim düzeyini tamamlamış durumda ama kadınların istihdam oranı ancak yüzde 28,7. Bu oran erkeklerin yarısından az. Ben inanıyorum ki bu oran yükseldikçe, uygar dünyayla aramızdaki mesafe de o kadar kısalacaktır. Çalışan, üreten ve erkeklerle her alan da eşit ve özgür olan kadın sayısı arttıkça, daha sağlam bir aileye, daha güçlü bir topluma ve daha bilinçli bir nesle sahip olacağız. Çünkü kadının işi, hayat inşa etmektir. Onun, yıkılmayan hayatlar inşa etmesi için, eğitimli olması, özgür olması, örgütlü olması ve ekonomik bağımsızlığının olması olmazsa olmazlarıdır ve bunları bir kadına toplumdan önce ancak sendikası verebilir. Çünkü sendikalar, toplumun önünde bir okul gibidir. Ben bu okulun bir öğrencisiyim ve tüm kadınlarımız için sendikam gibi güvenli bir çatı diliyorum.”

Selda Tekman

SENDİKAL ÖRGÜTLENME İÇİN 'BEYAZ BAYRAK'

Türk-İş'in düzenlediği seminerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de bir konuşma yaptı. Asgari ücret meselesini uzlaşıyla çözmek istediklerini belirten Bakan Bilgin, şöyle konuştu: "Asgari ücret konusunda Sayın Başkanın (Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay) tavrı çok açık; emeği koruyacak. Asgari ücret, adı üzerinde, Türkçe çok güzel tanımlanmış. Bu rakamın, toplumu tatmin edecek, toplumda adalet duygusunu pekiştirecek, onu güçlendirecek, 'burada işçiler sahipsiz değildir, devlet sosyal devlettir ve buna sahip çıkmaktadır' kanaatini yerleştirecek bir seviyede olacağına inanıyorum. Ben de bu anlayıştayım ve Sayın Başkanla bu konuda uzlaşma içerisindeyiz."

Vedat Bilgin

Türkiye'de sendikalı işçi oranının düşük seviyelerde olduğunu ifade eden Bilgin, iş yerlerinin büyük çoğunluğunun örgütlenmeye karşı olduğunu söyledi. Toplumun modernleştikçe işçileşme oranının arttığını, işçileşme oranı arttıkça da sendikalaşma oranının da artması gerektiğini vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:

"Bu konuda 'Beyaz Bayrak Projesi'ni hayata geçireceğiz. Yani bir iş yeri primlerini yatırıyorsa, prim borcu yoksa, sendikalıysa ona beyaz bayrak vereceğiz ve o bayrağın üzerinde 'Burada düzgün iş vardır, örgütlü iş vardır' yazacak. Kayıt dışılığı ortadan kaldırır. Kayıtsız iş yeri demek, toplumun değerlerinden, emekten, vergiden çalan bir iş yeri demektir. Dolayısıyla biz bu Beyaz Bayrak Projesi ile buna karşı mücadele edeceğiz."

Türkiye'nin büyük bir değişim içerisinde olduğunu dile getiren Bilgin, yıllar içerisinde ivme kazanan bu değişimin son 20 yılda daha da hızlandığını belirtti. Bilgin, Türkiye'nin modernleşmesiyle kadınların iş gücüne katılım oranının her geçen yıl arttığını ve artmaya da devam edeceğini söyledi. Kadına şiddetin kabul edilmez olduğunu kaydeden Bilgin, şöyle devam etti:

EŞİT TOPLUM KADIN EMEĞİYLE MÜMKÜN'

"Kadına şiddetin medyada görünür hale gelmesini büyük toplumsal değişimin travmaları olarak düşünüyorum. Bunu yeneceğiz. Yenmek mecburiyetindeyiz. Çünkü kadınlar bizim toplumsal hayatımızın görünen ama daha çok da görünmeyen emeğini ortaya koyanlardır. Dolayısıyla onların inşa ettiği hayatın problemli olması bu travmanın yaşanmasıyla ilgilidir. Daha eşit, daha özgürlükçü bir toplum yaratmak kadınların emeğiyle mümkün olacaktır."

Sonraki Haber