Milli Badem Kurumu

Yalın Ütük'ün kaleme aldığı "Milli Badem Kurumu" öyküsü...

Seçimler yaklaştıkça iktidar partisi davullu zurnalı yerine göre havai fişekli açılışlarla gövde gösterisi yapmaya başladı. Hemen her hafta birkaç açılış... Köprü, fabrika, spor salonu... Akla ne gelirse. Bakanlar, milletvekilleri belediye başkanları upuzun kırmızı bir kurdelenin arkasına geçip, “Vatana, millete hayırlı olsun.” diyerek hep birlikte kurdeleyi kesiyorlardı.

Muhalefet partileri de partili belediye başkanlarıyla karşı atağa geçtiler. Onlar da iktidarla yarışırcasına park, bahçe hatta mezarlık için kurdele kesiyordu. Muhabirlere de açılıştan açılışa koşturmak düşüyordu.

Badem Osman daha önce bir kez İstanbul’dan milletvekilliğine aday olmak istemiş, listeye girememişti. Kolay değildi onlarca ünlü sanatçı, sporcu, milletvekili ve belediye başkanı arasından listeye girebilmek. Bu kez şansını doğduğu Anadolu kentinde denemeye karar verdi.

Açılışlar Badem Osman için büyük fırsattı. Lacivert bir takım elbise aldı kendisine, içine beyaz bir gömlek. Kırmızı bir kravat takıp tüm açılışlara gitmeye başladı. Baba dostu eski bir siyasetçi, “Milletvekili olmak istiyorsan ne yapacaksın edeceksin, kurdele kesilirken fotoğraf karesine gireceksin.” demişti. “Ne kadar çok fotoğrafta olursan, genel başkanın o kadar çok gözüne girersin…”

Badem Osman ilk iki açılışta kurdele kesen protokolün ardındaki kalabalığa yaklaşamadı. Gittiği üçüncü açılış kütüphane açılışıydı. Kütüphanenin kapısı dar olsa da azimliydi Badem Osman. Kalabalığın içine girdi. Elleriyle kalabalığı açmaya çalışıyor, ara sıra omuz darbeleriyle ilerliyordu. Kurdelenin arkasında üçüncü sıraya gelebildi. Önünde kadınlar olmasa kurdeleye ulaşması işten bile değildi. Fotoğraf karesine giremeyince soluğu baba dostunun yanında aldı. “Çok uğraştım ama kalabalığın arasından sıyrılamadım…” Baba dostu güldü. “Evlat bu işler öyle omuz atarak olmaz. Bir söz vardır bilir misin? Başkanlığın yolu başkanlıktan geçer diye...”

“Duymadım.” dedi Osman.

“Açılışa öyle tek başına gitmeyeceksin. Yanında biri olacak. Sana sürekli başkanım başkanım diyecek. Yol açacak…”

İki gün sonra Soğuk Hava Deposu’nun açılışına giderken yanına liseden arkadaşı Mehmet’i aldı. Mehmet, “Başkanım” deyince Badem Osman gerindi. Pek bir hoşuna gitmişti başkanım denmesi. Mehmet’in her başkanım deyişinde Osman daha da geriniyordu.

Tören alanına vardılar.

Mehmet önde ”Buyrun başkanım”, “Başkanıma yol açalım lütfen” diyor, kalabalığın arasında adım adım ilerliyorlardı. Mehmet’in “Sizi şöyle alalım başkanım” diyerek yaptığı son hamleyle protokole ulaştılar. Bakanın sağında belediye başkanı solunda milletvekili vardı. Badem Osman, bakanın sağına yöneldi. Bakanın ve belediye başkanının ellerini sıktıktan sonra aralarına geçip, zafer kazanmış komutan edasıyla kurdeleye uzandı.

Onlarca belki de yüzlerce fotoğraf çekti muhabirler. Muhabirlerden biri Mehmet‘e yaklaşıp sordu.

“Bakanın yanındaki başkan nerenin başkanı?”

Mehmet şaşırdı. Ne diyeceğini bilemedi. Gelirken detaylarla ilgili hiç konuşmamışlardı. Yardım istemek için Osman’a seslendi : “Badem.”

Muhabir teşekkür edip uzaklaştı. Ertesi gün gazetelerin hepsinde Badem Osman’ın fotoğrafı çıktı. Altına da Milli Badem Kurumu Başkanı yazmışlardı.

Osman seçim öncesinde tüm açılışlara gitti. Hepsinde de Milli Badem Kurumu başkanı olarak protokolün arasına katıldı. Bakanla, milletvekilleriyle muhabbeti o kadar artmıştı ki biraz da geride kalsa bakan yanındakilere “Başkanımıza da yer açın.” diyordu.

Çabalarının sonucu, üst sıralarda olmasa da, aday listesine girmeyi başardı Badem Osman. Hemen kendine bir afiş bastırdı. Gülümseyen fotoğrafın altında Milli Badem Kurumu Başkanı yazıyordu. Tüm köylere, tüm mahallere gitti propaganda döneminde. Neredeyse girmediği sokak kalmamıştı. Adayların en çalışkanıydı.

Gece yarısına doğru seçim sonuçları açıklandığında artık milletvekiliydi Badem Osman. Kısa sürede Genel Başkanın en sevdiği milletvekillerinden biri oldu. Bakan olmasına kesin gözüyle bakılıyordu.

Yıldızı parladıkça hakkında söylentiler de çıkmaya başladı. Söylentiler yayıldıkça yayıldı. Sonunda muhalif gazetelerden biri Badem Osman’ı manşetine taşıdı: “Milli Badem Kurumu’nda yolsuzluk” Parti içinde Badem Osman’ı çekemeyenler de katıldılar söylenti kervanına.

Genel Başkan ise Badem Osman’ın yolsuzluk yaptığına inanmıyordu. “Hayatımda gördüğüm, en dürüst milletvekili.” diyordu. Yine de Genel Başkan yardımcısını çağırıp iddiaların araştırılmasını istedi. Bir hafta sonra Genel Başkan Yardımcısı hazırladığı dosyayla Genel Başkanın yanına gitti.

“Sonuç nasıl?”

“Yolsuzluk iddialarıyla ilgili hiçbir belge yok genel başkanım.”

“Güzel” dedi gülümseyerek, “Ben demiştim Osman gibi dürüst milletvekili az bulunur diye...”

Keyifle kahvesini yudumladı. “Hemen açıklama yapalım. Bizim yönettiğimiz hiçbir kurumda yolsuzluk olmaz diyelim. Gazete hakkında da suç duyurusunda bulunalım.”

“Elbette bizim yönettiğimiz kurumlarda yolsuzluk olmaz Genel Başkanım. İddiaları araştırırken fark ettik ki Milli Badem Kurumu diye bir kurum yok.”

Genel Başkan ‘ın gözleri faltaşı gibi açıldı. Badem Osman’a o kadar güveniyordu ki inanmak istemedi.

“Olmaz öyle şey. Kurum yoksa Osman nasıl başkan oldu?”

“Kendi kendine...”

“Diyorsun ki kendini başkan ilan etti.”

“Aynen öyle genel başkanım.”

“Kurum başkanlarını biz atadığımıza göre olmayan kuruma başkan atamış oluyoruz o zaman. Muhalefet öğrenirse vay halimize...”

Gece boyunca ne yapalım diye düşündüler.

Ertesi sabah erkenden Milli Badem Kurumu kuruldu.

Sessiz sedasız. Kurdele kesilmeden.

Sonraki Haber