Mimar Sinan’dan mühendislik dersi

Hatay'da Mimar Sinan tarafından 1574 yılında yaptırılan Külliye, ardı ardına gelen depremlere direndi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi raporunda külliye ile ilgili 'Doğru tasarlanmış ve mühendislik bilgisiyle inşa edilen yığma yapıların asırlar boyunca ayakta kalmasının kanıtı.' denildi.

Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda, Mimar Sinan tarafından yapılan tarihi yapılarda ciddi bir hasar gözlemlenmediği belirtildi. Raporda, doğru tasarlanmış ve mühendislik bilgisiyle inşa edilen yığma yapıların asırlar boyunca ayakta kalabileceği ifade edildi.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili bir rapor hazırladı. Depremin etkilerinin yerinde görülmesi amacıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim elemanları ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Salihli Temsilcisi’nin dahil olduğu bir araştırma grubu Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay'da gözlemlerde bulundu. Yerinde yapılan incelemeler sonucunda, bölge jeolojik, sismik, geoteknik ve yapı davranışı açısından 4 ana bölümde değerlendirilerek ön değerlendirme raporu hazırlandı.

'YAKIN FAY ETKİSİ DİKKATE ALINMALI'

Raporun sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı: “Önceki çalışmalarda belirtildiği gibi Doğu Anadolu Fay Zonunun tektonik olarak aktif bir döneme girdiği, orta, büyük şiddette deprem üretme potansiyelinin devam ettiği düşünülmektedir. Doğu Anadolu Fay Zonu ile ilişkili Karlıova Fayı, Yumurtalık Fayı, Karataş Fayı, Ölüdeniz Fayı ve Kıbrıs Dalma Batma zonlarının gerilim yüklendiği ve büyük deprem üretme riskinin daha da arttığı düşünülmektedir. Fay kırığı ve faya bağlı gelişen genleşme çatlakları hem zeminde hem de binalarda kesme tipi deformasyonlara ve yıkımlara neden olduğu tespit edilmiştir. Her iki depremde kaydedilen yaklaşık 450 deprem kaydı incelendiğinde bazı kayıtlarda anlık yüksek hız ve yer-değiştirmeye neden olan yakın fay etkisi gözlenmiştir. Bu durumdan dolayı oluşan kuvvetli yer sarsıntıları neticesinde faya yakın bölgelerde diğerlerine nispeten yıkımlar daha fazla olmuştur. Yapıların tasarımında bunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yakın fay etkisi yönetmeliklerde dikkate alınmalıdır.”

'RİSK HARİTASI OLUŞTURULMALI'

Saha incelemelerde hasarların özellikle havza geometrisine sahip bölgelerde ve alüvyonel zeminlerde yoğunlaştığının gözlendiği bildirilen raporda şu tespitler yer aldı:

“Kayalık ve yamaç alanlarda yıkımın daha az sayıda olduğu tespit edilmiştir. Yeni yerleşim alanlarının planlamasında bu durumun olabildiğince göz önünde tutulması gerekmektedir. Tarihi yapılar içinde Mimar Sinan tarafından yapılan tarihi yapılar (Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi) yıkılan minaresi ve giriş kapısındaki çatlaklar dışında M6,4 şiddetindeki Hatay depremleri dahil ciddi bir hasar gözlemlenmemiştir. Doğru tasarlanmış ve mühendislik bilgisiyle inşa edilen yığma yapıların asırlar boyunca ayakta kalmasının kanıtı niteliğindedir. Yapılan tüm gözlemler ve değerlendirilmeler sonucunda, deprem tehlikesi bulunan bölgeler başta olmak üzere, mevcut ve yeni planlanacak yerleşim alanlarının risk haritasının oluşturulmasının önemi ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, risk haritasına esas mikrobölgelendirme çalışmalarının mutlaka yapılması gerekmektedir.”

'YÖNETMELİKLERDE İYİLEŞTİRMELERE GİDİLMELİ'

“Elbistan ve Hatay’da bulunan istasyonlardan elde edilen veriler doğrultusunda, kaydedilen spektral ivme değerlerinin, yönetmeliklerin öngörmüş olduğu spektral ivme değerlerinin 2-3 katına çıktığı tespit edilmiştir." ifadesine yer verilen raporda ayrıca şöyle denildi:

“Deprem yönetmeliğindeki spektral ivme değerleri özellikle yüksek periyotlarda güvensiz tarafta kaldığı görülmüştür. Zemin tipi ve yeraltı geometrisinden buna neden olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle yönetmeliklerde iyileştirmelere gidilmelidir. Büyük depremler ve artçıları neticesinde, Adıyaman-Gölbaşı, Kahramanmaraş-Türkoğlu, Hatay-İskenderun-Antakya bölgelerinde gevşek ve yeraltı suyunun yüksek olduğu zeminlerde oturmalar meydana gelmiştir.

“Kum kaynamalarının olduğu bölgeler bu oturmaların sıvılaşma kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. Bazı yumuşak kil ve turba zeminin bulunduğu bölgelerde de benzer oturmalar tespit edilmiş olup bunların sıvılaşma kaynaklı olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.”

Sonraki Haber