Montrö'den çekilmek Lozan'ı sorgulatır

TBMM Başkanı Mustafa Şentop bir televizyon programında "Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir" dedi.

Bu, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye benzemez. Kadını koruyan anayasa, 6284, Medeni Kanun, TCK gibi yasalarımız var; ama Montrö’nün yerine koyabileceğimiz yasa gibi hususlarımız yok. Montrö çıkarlarımızın başkalarınca da kabulüdür. Lozan’da Boğazlarda tam egemen değildik. Montrö’yü elde etmek için ülkemi yıllarca fırsatını aramıştır. Kendi ayağımıza sıkmanın gereği yok.

Amiral Cem Gürdeniz'in de dediği gibi “Montrö’den vazgeçen Türkiye emperyalizme hizmet eder. Montrö’nün ortadan kalkmasının yaratacağı sonuçlar, KKTC’den; Mavi Vatandan vazgeçmekle ya da güneyimizde kukla bir Kürt devletinin kurulmasına izin vermekle eş değerdir.”

Çünkü ABD, Karadeniz’de donanma bulundurmak istemektedir. Bu da ülkemizi bölge ülkeleriyle çatışmaya sürüklemektir. Bu söylem Girit, Dedeağaç, Güney Kıbrıs, Akdeniz, Romanya ve Bulgaristan’da üsler açıp yığınakta bulunan ABD’yi ve diğer emperyalistleri sevindirir.

Montrö’den çekilmek Lozan’ı sorgulatır. “Neden sorgulatır?” sorusunun yanıtını Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni ve Montrö Antlaşması’nı karşılaştırarak gösterelim.

LOZAN BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ

1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nın eklerinden biri de Boğazlar Sözleşmesi’dir. Bu sözleşmeyle Boğazlardan serbest geçişin güvenliğini sağlamak amacıyla Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının her iki kıyısı ile Marmara Denizi’ndeki adalar askerden arındırılmıştır. Çanakkale ve İstanbul Boğazları yaklaşık 20’şer km içlere kadar silahsızlandırılacaktı. Boğazlara yapılacak herhangi bir saldırıda, sözleşme hükümleri başkanlığını bir Türk’ün yaptığı Boğazlar Komisyonu adı altında bir komisyon; yani Milletler Cemiyeti tarafından yerine getirilecekti.

Topraklar kendisinin olmasına rağmen Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği sınırlanıyordu. Sözleşmeyle sadece savaş ve barış zamanları için yapılacak düzenlemeler belirlenmiş ama saldırı tehlikesi durumunda ne olacağı belirlenmemişti. Türkiye bir savaş tehdidi hissettiğinde meşrû savunma hakkını kullanamayacaktı.

MONTRÖ SÖZLEŞMESİ’NDE SON DURUM

1936 tarihli Montrö Antlaşması ile;

a. Türkiye savaştaysa ve kendisini yakın bir savaş tehlikesi karşısında görürse, diğer devletlerin savaş gemilerini isterse Boğazlardan geçirmeyebilecekti. Dahası Türkiye tarafsız ise, savaşan tarafların gemileri boğazlardan geçemeyecekti.

b. Boğazların askerî kontrolü ve savunma tedbirleri tamamen Türkiye’ye bırakıldı. Askersiz alan askerleştirilebilecek ve silahlandırılabilecekti.

c. Boğazlardan geçişi denetleyen Milletlerarası Boğazlar Komisyon kaldırıldı.

Böylece Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tam hâkimiyeti sağlandı.

Şimdi Montrö’den çekildiğimizde Lozan’a dayalı bir sözleşmeden vazgeçileceğinden haklarının zedelendiğini düşünen devletler Lozan Antlaşması ve bu antlaşmaya dayalı yapılan sözleşmeleri gündeme getirebilir. Bunun önü açılmamalıdır.

MONTRÖ’NÜN TARTIŞILMASININ TEHLİKELERİ

Peki Montrö’den çekilirsek Türkiye’nin isteklerini kabul ettirme ihtimali nedir?

Montrö dönemindeki gibi Hitler’in, Mussoli’nin Avrupa’yı savaşla tehdit ettiği uluslararası koşullar olmadığı için Avrupa’nın Türkiye’yle arasını iyi tutmaya ihtiyacı yoktur.

Rusya, Bulgaristan ve Romanya’yı NATO’ya kaptırdı ama Gürcistan ve Ukrayna’yı kaybetmemek için savaşı göze aldı. Rusya Karadeniz’i ABD’ye kaptırmak istemez.

Türkiye Doğu Akdeniz’de AB ve ABD ile mücadele içindedir. ABD Nemesis ve Noble Dina, Türkiye Mavi Vatan tatbikatlarını yapmıştır. ABD, sondaj çalışmalarımızı engellemektedir. Ege ve Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge ilgili sıkıntılar devam ediyor. Libya ile varılan antlaşmaya karşı çıkıyorlar. Ekonomimizin yapısal sorunları, FETÖ, PKK ile mücadeleyi de düşündüğümüzde ulusal ve uluslararası durum ülkemizin lehine değildir.

MONTRÖ’DEN ÇEKİLMEK VATAN SAVUNMASINI ZORA SOKAR

Çünkü:

1. Montrö ihlal edilmiş olur ve şu anki uluslararası dengede Montrö’den avantajlı sözleşme kabul ettirmek olası gözükmüyor.

2. NATO ve ABD Karadeniz’de gücünü arttırarak enerji yollarını, Rusya’nın ve İran’ı daha yakından kontrolüne almaya çalışıyor. Bu, ülkemizi Karadeniz’e kıyı, Asya ülkeleri ve Rusya, İran ile karşı karşıya getirir.

3. PYD/PKK’yi tanklarla takviye eden ABD’nin Karadeniz’e yerleşmesine izin verilemez. Proje, Türkiye, FETÖ ve PKK üzerinden ABD’ye karşı vatan savunmasını zorlaştırır; belki de başarısızlığa uğratarak parçalanmanın önünü açar.

Türkiye, Rusya gibi Karadeniz’e kıyı ülkelerle, bütünlüklerini korumak amacıyla işbirliğini geliştirmeli ve ABD’nin Karadeniz hayallerini tamamıyla bitirmelidir.

Bu koşullarda Montrö’den vazgeçilebileceği söylemi yanlıştır.

Sonraki Haber