Moody’s’in güveninin arkasında çalışan ve yatırımcıların güvensizliği var

Moody's, Türkiye'nin kredi notunu 2 kademe artırdı. Doç. Dr. Neyaptı ise yoksullaştıran iç talebi baskılayıcı politikalarla güven kazanıldığına işaret etti, değerlendirme notunda ücret artışlarının beklenen enflasyona göre yapılması gerektiğinin altının çizildiğine dikkat çekti

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kredi notunu “B3”ten “B1”e yükseltirken, kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korudu. Açıklamada, kredi notunun yükseltilmesindeki temel nedenin özellikle ortodoks para politikasına kararlı ve giderek daha iyi yerleşen geri dönüş olduğu belirtildi.

Açıklamada, “Enflasyonun ve iç talebin ılımlı hale gelmesi başlaması, enflasyonist baskıların gelecek aylarda ve 2025'e doğru önemli ölçüde hafifleyeceğine dair bize daha fazla güven veriyor.” değerlendirmesi yapıldı.

İLK DEFA 2 KADEME

Sosyal medya hesabından, Moody's'in Türkiye'nin ekonomisine yönelik değerlendirmesine ilişkin paylaşım yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu ilk defa iki kademe artırdığını belirterek, “Uyguladığımız program sayesinde ülke kredi notumuzu 11 yıl sonra yükselten Moody's görünümü pozitif korudu.” ifadesini kullandı. Şimşek, ekonomideki dengelenmenin, azalan dış finansman ihtiyacının, artan uluslararası rezervler ve dezenflasyon sürecinin not artışında etkili olduğunu vurguladı.

HALA ‘YATIRIM YAPILAMAZ’

Moody’s değerlendirme notunu Aydınlık’a değerlendiren iktisatçı Doç. Dr. Bilin Neyaptı ise Türkiye’nin kredi notunun yine ‘yatırım yapılamaz’ın da altında ‘spekülatif’ düzeyde olduğunu hatırlattı.

Enflasyonun düşmesine yönelik yeterli bir mali politika olmadığını dile getiren Neyaptı, sadece yoksullaşmış halkın daha da sıkılarak talebin kısıldığını vurguladı.

Doç. Dr. Bilin Neyaptı

ÜCRET ARTIŞLARINA DİKKAT ÇEKİLDi

Moody’s’in değerlendirme raporunda ücret artışlarının beklenen enflasyon oranında yapılması gerektiğinin altının çizildiğine dikkat çeken Bilin Neyaptı, şöyle devam etti:

“Enflasyonun düşmesi için sadece talep daralması yeterli değildir. Bu sadece ekonomi yönetimi açısından niyet gösterisidir. Gelecekteki enflasyon beklentisine göre ücret artışı, gelirler politikasıdır. Ancak enflasyonu düşürmeye yönelik bütüncül politikalar olmadan yapıldığı takdirde sadece ‘Yoksulu daha da yoksullaştırarak, enflasyonun düşürmeye yönelik politikalar uyguluyoruz.’ algısı yaratmaktır.

“Merkez Bankasının kredi kısıtlaması politikasına karşın, uluslararası kuruluşlardan gelen kredilerin kullanımının kısıtlamalara tabii olmamalarıyla da gelen yatırımların neye yönelik olduğunu aşağı yukarı görüyoruz. Çoğunlukla sığınmacı entegrasyonuna yönelik. Bir taraftan milletin, tüketicinin ve yatırımcının krediye erişimine parasal genişleme olmasın diye sınırlama getirilirken diğer taraftan da yurt dışından gelen yatırımların aktığı bir kesim olacak.”

Yabancı sermayeye verilen güven ile içeride Türk yatırımcılar ve çalışanlara verilen güven arasında ters orantı olduğuna yönelik görüşe katıldığına işaret eden Doç. Dr. Neyaptı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yılın ikinci yarısının da geçilmiş olmasına rağmen faiz düşüşünün olmaması ve kurların pozisyonuyla ‘carry trade’ denilen kısa vadeli yabancı sermayenin aslında yüksek faiz kazancıyla çıkacak olması da durumu öyle gösteriyor. Yılın sonuna doğru kurda artışlar göreceğiz. Çünkü faizlerde muhtemelen inme olacak. Kurun o zamana dek idare edildiğini düşünüyorum.”

‘DOĞRU YOLUN TESCİLİ’

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesini değerlendirerek, makroekonomik göstergelerdeki olumlu gelişmelerin ümit verici olduğunu, artan kredi notlarının ülkenin doğru yolda ilerlediğini tescil ettiğini bildirdi. Bolat, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch Ratings'in martta, Standard & Poor's'un da mayısta Türkiye'nin kredi notunu artırdığını, not görünümünü pozitife yükselttiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

“Artan kredi notları; yüksek ekonomik büyüme performansı, azalan işsizlik oranı, yükselen döviz rezervleri, artan ihracat, azalan dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı, hızla düşen CDS primi ve benzeri makroekonomik göstergelerdeki olumlu gelişmeler ümit verici olup, doğru yolda ilerlediğimizi tescil etmektedir.”

Sonraki Haber