Müfredatta Atatürk ve Vahdettin
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Atatürk’ün Samsun’a ne amaçla yollandığı gündemi meşgul etti. 18 Mayıs 2020 tarihli Sabah gazetesinde Atatürk’ün “kendisini İstanbul'dan uzaklaştırmak ve Anadolu dağlarında çürütmek”[1] isteyenlerce 9. Ordu Müfettişliği’ne görevlendirildiğinden bahsedildi ve Atatürk ve milli mücadele kahramanlarıyla Vahdettin ve İstanbul Hükümeti’nin başı Sadrazam Damat Ferit’in fotoğrafları beraber verilerek son ikisinin de kurtuluşta paylarının olduğu algısı yaratılmak istendi. Samsun’a çürütmek için yollayanların Vahdettin ve Damat Ferit olmasıyla nedeniyle gazete kendisiyle çelişti.
8 ve 12. sınıflarda okutulan “TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” dersi öğretim programı da 2017 yılında müfredatın değiştirilmesiyle yeniden düzenlendi. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması ve uygulanması karşısında “Osmanlı Devleti’nin teslimiyetçi tutumu” ve “İstanbul yönetimince imzalanan Sevr Antlaşması’na karşı Mustafa Kemal’in ve Türk milletinin tutumunu değerlendirir” ifadeleri “Ortaokul T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Programı” taslağından çıkarılarak yerine, Osmanlı yöneticilerinin, padişahın teslimiyetçi tutumunu gözden uzaklaştırmak üzere şu ifade kullanılmıştır:
“Sevr Antlaşması’nın imzalanması ve uygulanması karşısında Osmanlı yönetiminin, Mustafa Kemal’in ve halkın tutumunu analiz eder.”[2]
Dahası öğretim programına “Mustafa Kemal’in ve Türk milletinin Sevr Antlaşması’na karşı tepkilerini değerlendirir” cümlesi de eklenmiştir. “Mondros Ateşkes ve Sevr Antlaşması’na karşı İstanbul Hükümeti’nin, Mustafa Kemal’in ve Türk milletinin tutumu üzerinde durulur” ifadesiyle de “sorumluluk sadece İstanbul Hükümetlerine yüklenmekte, padişahın emperyalizm işbirlikçiliği gizleniyor”[3] diye düşünmeye başlamıştık. Kaygımızın yersiz olmasını isterdik ancak ders kitapları yazıldığında tam da düşündüğümüz manzarayla karşılaştık.
TTK ve Sabah gazetesinin dile getirdiği diyalog ders kitaplarına da eklendi ama eksik verilerek. 12. sınıfta okutulan “TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” ders kitabında Atatürk’ün Falih Rıfkı Atay’a Samsun’a çıkmadan önce padişahla diyalogunu anlattığı metinde, Vahdettin’in Atatürk’e “şimdi yapacağın hizmet, şimdiye kadar yaptıklarından mühim olabilir. İstersen devleti kurtarabilirsin” cümlesi verilmiştir.
Metnin sonunda da öğrenciye “Okuma parçasını inceleyip Sultan Vahdettin’in Millî Mücadele’ye bakışını değerlendiriniz.”[4] şeklinde ödev verilmiştir. Bu cümleleri okuyan öğrenci padişahın, Atatürk’ü milli mücadeleyi başlatması, vatanı kurtarması için yolladığını düşünür. Kesilen kısmı Atatürk’ün kendisinden dinleyelim:
"Vahdettin demek istiyordu ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek mesnedimiz İstanbul'a hakim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikayet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğru olduğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri cezalandırırsam, Vahdettin'in arzularını yerine getirmiş olacaktım.”[5]
Görüldüğü gibi Atatürk vatanı değil tahtını kurtarmak için yolladığını söylüyor.
Önceki kitapta Atatürk’ün padişahın da dahil olduğu yöneticilerinin ne tür bir teslimiyet ve işbirliği içinde olduğunu “onlara yardımda bulunmayı da kabullenmişti” sözü verilerek dile getirmişti:
“ ‘Osmanlı Hükûmeti bu ateşkes anlaşmasıyla kendini kayıtsız ve koşulsuz düşmanlara teslim etmeyi uygun bulmuştu. Bu kadarla kalmayarak düşmanların memleketi istila etmesi için onlara yardımda bulunmayı da kabullenmişti. Eğer bu anlaşma uygulanmaya konsaydı, yurdumuz bütünüyle düşman eline geçecekti.’ ”[6]
Yeni kitapta ise bu cümleler çıkarıldı.
PADİŞAHIN TESLİMİYETÇİ TUTUMU GİZLENDİ
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın uygulanışı karşısında Osmanlı Devleti’nin tutumu ele alınırken padişahın işgalci devletlere, özellikle İngiltere’ye boyun eğen işbirlikçi tavrı gizlenerek, işgallerden Osmanlı Hükümeti sorumlu tutulmuştur. Önceki ders kitabında padişah Vahdettin’in teslimiyetçi tavrı; İngilizlerin baskısıyla Meclisi kapatması, İtilaf Devletlerinin isteklerini kayıtsız kabulü, İngilizlerin isteğiyle Tevfik Paşa Hükûmeti’ni görevden alması, Atatürk’ün Vahdettin’in şahsını ve tahtını korumaya çalıştığını söylediği ifadeler kitapta şu şekilde yansıtılmıştı:
“Padişah, İngilizlerin baskısı ile Osmanlı Anayasası’nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak hükûmetin çalışmalarını denetleyen Osmanlı Mebusan Meclisini kapattı. Bundan sonra İtilaf Devletleri, bir dizi kararı Osmanlı Hükûmetine zorla kabul ettirip uygulattılar. Padişah ve çevresindekiler, İtilaf Devletlerinin isteklerinin kayıtsız kabulünü ve böylece işgalin büyük zarara ve kayıplara neden olmadan atlatılmasını istiyorlardı. İşgallerin geçici olmadığını ve Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının amaçlandığını anlayan Tevfik Paşa Hükûmeti, İngilizlerin isteklerini kabul etmedi. Bunun üzerine padişaha baskı yapan İtilaf Devletleri, Tevfik Paşa Hükûmetini görevden aldırdı. Tevfik Paşa’nın yerine, İngiltere’nin önerisi ile İngiliz hayranı ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti yöneticilerinden olan Damat Ferit Paşa, yeni bir hükûmet kurdu. Damat Ferit Paşa, İngiltere’nin istekleri doğrultusunda bir politika izledi. Sonunda Osmanlı Hükûmeti, İtilaf Devletlerinin emirlerini uygulayan, millî çıkarları gözetmeyen bir hükûmet hâline geldi. Damat Ferit Paşa, başta İzmir’in işgali olmak üzere birçok konuda ulusal çıkarlara ters düşen politikalar uyguladı. Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Anlaşması’na karşı Osmanlı Devleti’nin tutumu ile ilgili şunları söylemiştir:
‘ ... Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin... Şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı...’
(Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Nutuk, s. 1.) (Düzenlenmiştir.)”[7]
Yeni ders kitabında bu ifadeler çıkarıldı. Vahdettin’in İngilizlerin isteğiyle Tevfik Paşa Hükûmeti’ni görevden almasıyla ilgili ifadeler, “işgalcilerin baskıları karşısında Tevfik Paşa Hükûmeti de padişaha istifasını sundu”[8] şekline sokularak padişahın Tevfik Paşa’yı görevden aldığı saklandı.
“Mondros Ateşkes Anlaşması’na Yönelik Tepkiler” başlığında “Mustafa Kemal’in Tepkisi” diye alt başlık açılmış, bu başlıkta antlaşmanın çok ağır şartlar içerdiği ve bağımsızlıkla bağdaşmadığı için İstanbul Hükûmeti’ni uyarmaya çalıştığına dair cümleler yer almıştır.[9] Padişahın teslimiyeti, işbirlikçiliğine dair sözleri ise kaldırılmıştır. Oysa önceki ders kitabında padişah ve hükümetin teslimiyetçi tavrı şu şekilde verilmişti:
“İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgali ile Osmanlı Devleti’nin varlığı fiilen sona ermiş oldu. Padişah ve hükûmet güçsüz, yetkisiz ve tutsaktı. Kendilerine İtilaf Devletleri tarafından verilen emirleri yerine getirmekten başka çareleri yoktu. Bu işgal ile Türk varlığına son verilmek isteniyordu. Mustafa Kemal, bu işgalin insanlığın kutsal saydığı hürriyet, bağımsızlık ve insan haklarına aykırı olduğunu belirterek işgali şiddetle protesto etti.”[10]
Önceki ders kitabında öğrencilere aşağıdaki ev ödevi vererek padişahın işgallere boyun eğmişliği açıkça yazılmıştı:
“Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerlere yukarıda verilen uygun kelimeleri yazınız.
Padişahın işgaller karşısında sessiz kalması, millî bilinci uyandırmış ve ..................................... hareketinin başlamasına neden olmuştur.”[11]
Dahası Osmanlı Hükûmeti ve padişahın emperyalistlere teslimiyeti, bu teslimiyet karşısında karşın Atatürk’ün milli mücadeleyi başlatma ve millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurma amacı da şu cümlelerle açıklanıyordu:
“Galip devletler ülkemizin önemli bir bölümünü işgal etmeye başladılar. Osmanlı Hükûmeti ve padişah, Türk milletinin özgürlüğünün elinden alınmasına tepki göstermedi. Toplumun büyük bir bölümünün umutsuzluğa düştüğü bir dönemde Mustafa Kemal, bir lider olarak harekete geçti. Artık Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşaması için millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulması gerekiyordu.”[12]
Yeni ders kitapları vatanın düşman çizmesi altında bulunmasının, Kuvayi Milliye’ye karşı isyan örgütlenilmesinin, Atatürk’ün ve milli mücadeleye katılanların “hain” ilan edilmesinin suçu sadece Osmanlı Hükümetleri’ne, özellikle Damat Ferit’e yüklüyor.
Kitap önerisi: Müfredattaki ve eğitimdeki cumhuriyet tarihimizle ilgili çarpıtmalara olanlara dair “Gayrimilli Eğitim” kitabım okunabilir.
[1] “Sabah Damat Ferit’i de Bandırma Vapuru’na bindirdi!”, Veryansın, 18.5.2020, erişim tarihi 18.5.2020, https://veryansintv.com/sabah-damat-feriti-de-bandirma-vapuruna-bindirdi/
[2] Ortaokul T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Programı, s.13.
[3] Age, s.28-29.
[4] Akif Çevik, Gül Koç, Koray Şerbetçi, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 12, T.C. MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı, Ankara, 2019, s.62.
[5] Falih Rıfkı Atay, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1998, s.139.
[6] Mahmut Ürküt, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 11, Ata Yayıncılık, Ankara, 2017, s.48.
[7] Age, s.46-47.
[8] Çevik-Koç-Şerbetçi, age, s.46.
[9] Aynı yer.
[10] Ürküt, age, s.70.
[11] Ürküt, age, s.77.
[12] Age, s.168.