Müslüman, Zerdüşt, Hristiyan, Yahudi bir masada: Tahran’da ‘Vahdet’ mesajları yankılandı

İran’da yaşayan farklı din ve mezheplere bağlı toplumların temsilcileri, Avrupa ülkelerinde dini değerlere yönelik artan saldırıları masaya yatırdı. Söz konusu saldırılarla baş etme yolunun dini farklılıklara rağmen birlik olmaktan geçtiği vurgulandı.

İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim yakılması ve yırtılması ile birlikte dini değerlere yönelik saldırılar artmaya başladı. Son olarak İran asıllı Danimarkalı Firuze Bazrafkan isimli bir kadın, “Kadınlara özgürlük yazılı” bir tişörtle Kur’an-ı Kerim’i yırtarak rendeledi. Dünyanın dört bir yanından tepkinin yükseldiği saldırılar sürerken İran’ın başkenti Tahran’da Cumhurbaşkanlığının ev sahipliğinde farklı din ve mezheplerin temsilcileri bir araya geldi. Toplantıya İran’da yaşayan Müslüman (Şii ve Sünni), Zerdüşt, Hristiyan ve Yahudi din adamları katıldı. Ayrıca Rusya, Irak, Suriye, Ermenistan, Pakistan, Nijerya, Endonezya, Senegal gibi ülkelerden de temsilciler toplantıda hazır bulundu. Dini değerlere yapılan saldırıların kınandığı etkinlikte birlik ve dayanışma mesajları verildi. Farklı din ve mezheplere bağlı insanların daha fazla temasta olması gerektiğini ifade edildi.

SALDIRILAR NASIL BERTARAF EDİLECEK

“İslam hakları ve insan onuru için İslami gün” başlıklı toplantı, Tahran Milli Kütüphanesi’nde düzenlendi. Toplantıya, Sosyal Hak ve Özgürlüklerin Takibinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sakine Sedatpad başkanlık yaptı. Yaklaşık 20 kişinin fikirleriyle katkı sunduğu toplantıda, farklı din ve mezheplere bağlı toplumların barış içinde bir arada yaşamasının karşılıklı saygı, sevgi, adalet ve eşitlikle mümkün olacağı vurgulandı. Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıların onun değerini eksiltmeyeceği ama toplumlar arasında fitne yaratılmak için bu eylemlerin icra edildiği belirtildi. Bu eylemlerin üzerine akılla ve manevi değerlerle gidilmesi gerektiği kaydedildi. Saldırılara sessiz kalanların ise bir sinsilik peşinde olduğu bildirildi.

'SİSTEMATİK HAK İHLALİ YAPILIYOR'

Toplantı sonunda Aydınlık ve Ulusal Kanal’a özel değerlendirmeler yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sakine Sedatpad, “Bugün sadece bir dinin hâkim olduğunu iddia edemeyiz. Bugün bu bir gerçek ki farklı dinlerin ve tevhit dinlerinin çok fazla takipçisi var. Bu yüzden bu dinler ve itikatlar arasındaki ortak nokta vahdet ve ilahi birliktir. Bu dünyada var olan sorunların ve tartışmaların çözümünde en iyi rolü oynayabilir. Fıtraten insanların dine bir eğilimi var her zaman çokça dini lider ve kitapların sözlerine kulak vermeleri bu saldırıların, kötü ahlakın ve sistematik ihlalin önünü alabilir. İsveç’te, İsveç polisinin de izin teşviki ile Kur’an yakıldı. ‘Demokrasi ve liberalizm çerçevesinde buna izin vermem isteniyor ve ben de izin veriyorum’ diyorlar. Bu insanlık bir dışı bir kanun. Bir kanun eğer diğer kişinin hakkına müdahale diyorsa gerçekte buna sistematik hak ihlali diyebiliriz.” dedi.

'EL ELE VEREREK ÖNÜNÜ ALMALIYIZ’'

İran’daki Ermeniler adına toplantıya katılan Keşiş Sahar Khosraviyan, Aydınlık’a verdiği röportajında, yapılan toplantının çok ümit verici olduğunu belirtti. Başarılı bir etkinlik yaptıklarını kaydeden Khosraviyan, “Bugün dostlarımızla birlikte Kur’an yakma eylemine karşı bir oturum düzenledik. Davet edildiğimiz oturumda tüm mütefekkir, hoca ve dini danışmanlar hep beraber ‘Gelecekte bu tip olayların önünü almak için neler yapabiliriz’ diye düşündüler. Bugün Kur’an yakma olayı daha önce Charlie Hebdo’nun peygamberlere hakareti… Eskiden beri dini mukaddesata saldırı ve hakaretler oluyor. Mutlaka bir program yapmalıyız. Bir iki oturum düzenleyerek hal olmayacak. Bu yüzden el ele verip bunun önünü almanın yolunu bulmalıyız.” değerlendirmesi yaptı.

'HALKLAR ARASINDA KARIŞIKLIK İSTİYORLAR'

Toplantı katılımcılarından Haham Muhammed Ali Rıza da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıların tüm tevhit dinlere bir saldırı olduğunu kaydetti. “Biz tek tanrı ve tevhit inancında beraber düşünüyoruz ve defalarca bu tevhidi kitaba saldırı oldu.  Ama bu saldırılar tüm tarihte vardı maalesef.  Bu defa asıl mesela bunun özgürlük adı altında bir ülkenin izni ile gerçekleşiyor olması. Bu aslında özgürlük ile çelişiyor çünkü diğerlerinin haklarına bir saldırı. Bu kötü bir niyetle devam ettiriliyor.” diyen Rıza, “IŞİD gibi gruplaşarak yapılan bir fitneye dönüşüyor ki halkın arasında bir karışıklık ve münakaşa meydana getirmek istiyorlar. Şimdi görüyoruz ki insanların arasında ve dinlerin arasında bir tefrika oluşturmak istiyorlar. Bu oturumlarda tevhidi birlik üzerinden hareket ederek herkesin kendi inancı ve dini olduğunu belirterek bunlara saygı duymak gerektiğini ve böylece güzel bir dünya inşa edeceğimizi vurguluyoruz. Bu takip edilmesi gereken güçlü bir cevap. Bugün basının vesilesiyle ortak paylaşımlarımızı yayarak vahdeti (Birlik) ve ortak fikri zeminler oluşturulabiliriz. Böylece Allah’ın izniyle bu tip olayların tekrarı önlenir.”  diye konuştu.

ABD’NİN KADINA BAKIŞI VE KARA PROPAGANDASI

Sosyal Hak ve Özgürlüklerin Takibinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sakine Sedatpad, özel röportajda Washigton’un sözde kadın hakları üzerinden İran’a yönelik saldırılarını da değerlendirdi. ABD’nin kadın hakları konusunda eleştiriler yapması ve söz sahibi olmasını kabul etmediklerini belirten Hukukçu Sedatpat, “Baktığınızda ABD’de kadınlara karşı işlenen şiddet ve tecavüz saldırılarını görebilirsiniz. Kadınları meta ve ucuz iş gücü olarak suiistimal etme noktasında olduklarını görebilirsiniz. Temelde feminizm Amerika'da ve Batı'da hak ihlaline dayalı bir hareketti. Çünkü Amerika'nın meselesi kadın haklarının ihlaliydi, dolayısıyla feminist hareket bu temel üzerine şekillendi. Ancak siz tarihi hafızaya, uluslararası yazılara ve belgelere bakarsınız durumun onların iddia ettiği gibi olmadığını görürsünüz.” dedi.

Sonraki Haber