Mustafa Kemal’in öğretmen askeri: Kubilay

Menemen ayaklanmasından bu yana geçen 89 yılda,Türkiye,Kubilaylar ya da Derviş Mehmetler yetiştirme ikilemi arasında gidip gelmektedir. O zamandan bu yana nice Kubilay, Cumhuriyet Devrimlerini koruma uğruna, kanını bu topraklara akıtmıştır.Hepsinin adı altın harflerle devrim tarihimize yazılmıştır.

Bursa Muallim Mektebi mezunu Mustafa Fehmi Kubilay, Yedek-subaylığını yaptığı sırada, 23 Aralık 1930 günü, İzmir’in Menemen ilçesindeki Nakşibendi ayaklanması sırasında vahşice şehit edildi.
Nakşibendi tarikatı müridi Derviş Mehmet’in başını çektiği isyancılara sabah karanlığında Menemen sokaklarında Cumhuriyet devrimine karşı ayaklanma başlattıklarında bir manga askeri ve kurusıkı mermilerden başka silahı olmayan Öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay durumun ciddiyetini kavrayarak tereddütsüz isyancılara karşı durdu.
Kuru sıkı manevra fişeklerinin etki etmediği Derviş Mehmet ve beraberindeki çete, “Ben Mehdiyim, bana kurşun işlemez” bağırışları ile saldırdıkları Mustafa Fehmi Kubilay’ı sığındığı cami avlusunda kafasını bağ bıçağı ile keserek şehit etti. Ayaklanıcılar daha sonra Kubilay’ın kesik başını bir sırığın ucuna geçirerek Menemen sokaklarında terör estirdi. Ayaklanma sırasında Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan da şehit edildi.
Ayaklanma kısa sürede bastırıldı ve katılanlar General Mustafa Muğlalı Başkanlığındaki İstiklal Mahkemesi tarafından ağır şekilde cezalandırıldı. (Günümüzde Mustafa Muğlalı hakkında kampanya yürüten bazı sözde aydınların kimlerin etkisi ile bu kampanyayı yürüttükleri irdelenmelidir.)

TEREDDÜTSÜZ 'FEDA' DEDİ
Her 23 Aralık günü Menemen Yıldıztepe’de anma törenleri yapılıyor. Yıldıztepe’deki Devrim Şehitleri Anıtı üzerinde şu sözler dikkat çekiyor:
İnandılar... Dövüştüler... Öldüler...
Kubilay ve iki kahraman bekçimiz neye inanmışlardı? Niçin dövüştüler? Neden öldüler?
Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan ile ilgili elimizde fazla bir bilgi yok. Sadece gözlerini kırpmadan kahramanca öldüklerini biliyoruz. Ancak Öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın 24 yıla sığan kısacık yaşamı hakkında bölük pörçük bilgilere sahip olsak da devrimin ilk yıllarında nasıl bir devrimci ruh ile eğitildiğini biliyoruz. Girit göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1906 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde doğan Mustafa Fehmi Kubilay annesinin yoksullukla boğuştuğu koşullarda babasız büyüdü. Bir an önce hayata atılmak için Öğretmen Okuluna girdi ve 1926 yılında Bursa Muallim Mektebinden öğretmen olarak mezun oldu. Öğretmen olarak çalışırken yaşamını meslektaşı Vedide Hanım ile birleştirdi ve Vedat adını verdikleri bir çocukları oldu. Yedek-subay olarak görev yaptığı Menemen’deki gerici ayaklanma sırasında tereddütsüz Cumhuriyet karşıtı ayaklanıcıların üzerine yürüdüğü sırada canını feda etti.
Bursa Muallim Mektebi mezunu Kubilay ayaklanıcıların üzerine kuru sıkı manevra mermileri ile yürüdüğünde Mustafa Kemal Paşa henüz tarihi Bursa Nutkundaki “Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.” sözlerini söylememişti. Mustafa Kemal Paşa’nın yine bir gerici ayaklanma girişimi sonrası Bursa’da 6 Şubat 1933 günü Bursa’da söyleyeceği ünlü sözleri söylemesine henüz 2 yıl 1 ay 15 gün vardı. Ancak Kubilay yetiştiği ortamda Ulusal Kurtuluş Savaşını başarıya ulaştırıp Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında yine gençlere söylediği “Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız. Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133) sözleriyle ne demek istediğinin bilincine ulaşmıştı.

KUBİLAY MI YETİŞTERECEĞİZ DERVİŞ MEHMET Mİ?
Yedek-subay Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, Mustafa Kemal Paşa’nın Sakarya Savaşı öncesinde ulusuna başvurarak bu kutsal savaşta gereksinim duyacağı silahların neler olabileceğini de iyi öğrenmişti. İşgal altındaki yurdunda ordusuz, silahsız, topsuz, tüfeksiz, ama inançla, taşla sopa ile yumrukla... Ne bulursa onunla silahlanmaktadır. Sakarya Savaşı öncesinde çıkarttığı Tekalifi Milliye yasası tam da bunu söylemektedir. Halkından ellerinde ne varsa onu istemektedir. Kılıç, balta, öküz, çarık, çorap, çamaşır... O’nun kavgada kullanacağı silahları bunlardır.
İşte Mustafa Kemal’in Askeri Mustafa Fehmi Kubilay da şimdi devrimleri korumak için ne bulursa onunla savaşacak, gericileri püskürtmek için kuru sıkı manevra mermilerine başvuracak, ancak kudurmuş gericiler karşısında bu fedakârlığının bedelini canı ile ödeyecektir.
Menemen ayaklanmasından bu yana geçen 89 yılda, Türkiye, Kubilaylar ya da Derviş Mehmetler yetiştirme ikilemi arasında gidip gelmektedir. O zamandan bu yana nice Kubilay, Cumhuriyet Devrimlerini koruma uğruna, temiz kanını bu topraklara akıtmıştır. Hepsinin adı altın harflerle devrim tarihimize yazılmıştır.
Ne acıdır ki o zamandan bu yana ülkemizde adları bile unutulmuş Derviş Mehmetler de yetişmiştir. Ancak hiç kuşkumuz yoktur ki sonuçta Kubilaylar kazanacaktır.
Vatansever, devrimci inançları uğrunda dövüşerek ölenlerin anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

Sonraki Haber