‘Müzik varlığı, devlet olma vasfıdır’
Türkler süreç içinde kendi müziklerini yaratmıştır. Müzik varlığı, bir devletin devlet olma vasfıdır aynı zamanda.
Zaten Kerkük'te de öyle diyorlar ya, “biz devletiz, bizim de türkülerimiz var!” Yaşanmışlığına bakarak bir devletin devlet olma vasfını mezarlıktan ve türkülerinden anlarsınız demişti Nejat hocamız.
Değerli TRT sanatçımız Neşe Dilekçioğlu ile söyleşimizin sonuna geldik. TRT sanatçımız İbrahim Can ile, Sayın Dilekçioğlu’nun hikayeli anlatımlarıyla çok keyifli dakikalar geçirdik. Söyleşimizin son bölümünde sanatçımız ile radyoda ilk okuduğu türküyü, sahne tecrübelerini, televizyon sunuculuğunu ve anılarını konuştuk. Ayrıntılarını gelin birlikte dinleyelim…
Türkü üzerine ne söylemek istersiniz?
Türkü kelimesi Türkiden geliyor. Türk’e aittir demektir. Nejat Birdoğan hocam, “Türki, Türk'ün söylediği” anlamına gelir derdi. Yani halk müziğini Türkler söyler. Türkler süreç içinde kendi müziklerini yaratmıştır. Müzik varlığı, bir devletin devlet olma vasfıdır aynı zamanda. Zaten Kerkük'te de öyle diyorlar ya, “biz devletiz, bizim de türkülerimiz var!” Yaşanmışlığına bakarak bir devletin devlet olma vasfını mezarlıktan ve türkülerinden anlarsınız demişti Nejat hocamız.
RADYO’DA OKUMAK TELEVİZYONDAN ÖNEMLİYDİ
Televizyonda ilk okuduğunuz türkü hangisiydi?
İlk Radyo programına hafta sonu yayınlanan Handan Yöney’in özel eğlence programında çıkmıştım. Tabi o dönem Radyo’ya çok önem veriliyordu. Radyo’ya herkes giremiyordu.
Radyo da okumak, televizyondan daha önemliydi. Şu anlamda söyledim onu. Seksen darbesinden sonra, Radyo’ya giren ve çıkan çok araştırılırdı. Biz de araştırıldık, öyle girdik Radyo’ya. Bazı arkadaşlar güvenliğe takıldı. Sonra o arkadaşlar kurtarıldı. Benim bildiğim bazı güvenliğe takılan arkadaşlarla bizzat ben de uğraştım. Çok da iyi sanatçılar.
İ. Can: O dönemler Nejat Birdoğan hocanın çok büyük faydası oldu.
Konser anılarınızdan biraz bahseder misiniz?
Evet…Benim Radyo’ya ilk çıktığım program, hafta sonu yapılan özel eğlence programıydı. Nasıl heyecanlıyım, dört tane de çok güzel türkü hazırlamıştım. Yaşar Aydaş yönetiyordu. TRT sanatçısı İhsan Mendeş de vardı. O zaman da Cebeci’de oturuyoruz. Handan Güney bana iki davetiye verdi. Ben de anneme, “ilk programımda heyecanlanırım, gelin de bana destek olun” dedim. “Tamam” dediler. Teyzem komşulara da söylemiş rahmetli. Aşağıya bir indim ki 10 kişi beni bekliyor. “Anneciğim sen ne yaptın, davetiye iki kişilik, bu kalabalığı salona almazlar” dedim. Ben hallederim, sen git işine bak dedi. Ben hazırlanmaya gittim. Provamı yaptım, giyindim, makyajımı yaptım, salona girdim. Yaşar Aydaş da saz ekibini yönetiyor. İlk türküyü okudum. Arada da gözlerim radar gibi annemleri arıyor.
ANNEMİ ARARKEN SÖZLERİ UNUTTUM
Ben etrafa bakarken sözleri unuttum. Öylece kaldım. Dedim ki “çok özür diliyorum sizden, annemleri göremedim de heyecanlandım. Girdiler mi, girmediler mi bilmiyorum. Bu benim ilk solom, annemler yok!” Meğer kalabalık diye yukarıya çıkartılmışlar. Hepsi en dibe oturmuşlar, karanlıkta göremiyorum tabi.
Annem ayağa kalkmış bağırıyor, “Kızım heyecanlanma yavrum buradayız hepimiz, aldılar bizi, içeride oturuyoruz. Oku yavrum sen, çok güzel, oluyor, oluyor…"
O insanlar nasıl gülüyor anlatamam. Yaşar Aydaş, o sazlar, yerlerde…
Ondan sonra bana bir destek alkışı, kıyamet gibi. Hayatımda aldığım en büyük alkışı aldım o gece. Aslında alkışlarla halk bana sahip çıkmıştı. Selam veriyorum şak şak şak alkışlar, durmuyor. Bir daha söyle bir daha diye destek haykırışları...
Handan “Neşe, program çok güzel oldu. Alkışı da bol aldın. Programı ciddiye alayım. Al ne kadar istiyorlarsa, davetiye annenlere ver. Ama türkünün sözlerini bu sefer unutmak yok” dedi. Ve beni tekrar programa yazdı.
NEŞELİSİN HAREKETLİ TÜRKÜLER SÖYLE
Sahneye çıktınız mı?
Tabi çıktım. 1981 döneminin ilk gazino çalışmasını yapan sanatçılardan biriyim. Hareketli bir tipim. Hareketli türküleri de çok severek okurum. Zafer Gündoğdu dedi ki “Neşe sen gülünce gözlerinin içi gülüyor”. Tamam klasik türküleri de okursun ağdalı ağdalı ama fıkır fıkır bir kızsın. Sen televizyonda hareketli türkü oku dedi. Aslında hareketli türküleri de okumak zordur. Sahnede sürekli hareket istiyor.
ART’DE PROGRAM YAPIP SUNDUM
TRT’de program sundunuz mu?
TRT’de sunuculuk yapmadım. Emekli olduktan sonra Metal-İş Sendikası’nın ART televizyonunda hem yapımcılığını hem de sunuculuğunu üstlendiğim “Pür Neşe” müzik programını yaptım.
Sendika bir gecesine çağırdı beni. İsmini Mehmet Özbek ile karıştırdığım için yolda Mustafa Özbek ismini ezberleye ezberleye gittim programa. Son olarak sahnede misket havası okudum. Sonra teşekkür etmeye başladım. Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Özbek beyefendiye diye… Mustafa Özbek oradan, “Neşe Hanım çık türküden. Mehmet Özbek senin hocan. Ben Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek” dedi. “Başkanım çok özür diliyorum, hareketli bir türküye bağlayayım da kendimi affettireyim” dedim. Türküyü söylerken hiç tepki vermeyen birine taktım kafayı. Soğuk soğuk bana bakıyor. Onu hareketlendirmek için yanına gittim türkü söylüyorum, bana tepkisiz bakıyor. Allah Allah diyorum daha fazla yanında türküyü okuyorum adamda hiç tepki yok. Buyurun birlikte söyleyelim diyorum, mikrofon tutuyorum tepki yok. Dedim başkanım ben daha ne yapayım. Başladılar kahkahaya… Katıla katıla gülüyorlar. Başkan, “Kızım onlar Rus, ne anlar türküden. Biz sana gülüyoruz.” dedi. Sendika geceye Rusya’dan bir grup davet etmiş. Meğer boşuna çabalıyormuşum.
SÖZLERİ UNUTUNCA MİKROFONU İZLEYİCİLERE UZAT
Türk Elektrik Kurumu’nun Gölbaşı’nda ki tesislerinde yeni sahneye çıkıyorum. Bir keresinde de Hikmet Taşan çalıyor. İzleyenler arasında bakanlar da vardı. U masa yapmışlar. Ben de arada türkü söyleyeceğim. Benden “yoğurt koydum dolaba” türküsünü istediler. Ben tabi birinci kupleyi okudum. İkinci kupleyi unuttum. Hikmet Hoca tekrar tekrar giriş yapıyor, ben el hareketleriyle sözsüz eşlik ediyorum. Arada bana fırsat bulup, Neşe sözünü unutunca mikrofonu oradakilere tut dedi. Şimşek çaktı, gittim türküyü bilir diye bir mikrofonu bir hanımefendiye tuttum. Vallahi bilmiyorum dedi. Ben de aldım mikrofonu, “Ne tesadüf ben de bilmiyordum” deyiverdim.
10 DIŞ ÜLKEDE HALK MÜZİĞİ KONSERİ VERDİM
Yurtdışında konserlere katıldınız mı?
Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Bosna-Hersek, İtalya, Avusturya, Azerbaycan, Suriye ve Makedonya’da Türk Halk Müziği konserlerine katıldım.
Sanat yaşamınızda aldığınız ödüllerden bahseder misiniz?
Avusturya da Birleşmiş Milletlerde Türk Halk Müziği ve oyunları festivalinde, Türk Sanatı adına ödül aldım. Radyo TV programlarının yanı sıra, Başkent Grubu’nun 2005 yılı Türk Halk Müziği yılın sanatçısı ödülü aldım. 2008 yılında Şehit Anneleri Derneği “gönüllü anne” ödülünü aldım. Bu ödüle gönüllü olarak katıldığım Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da askerlerimize verdiğim moral konserleriyle, göstermiş olduğum çaba nedeniyle layık görüldüm.
Aydınlık okurları için ne söylemek istersiniz?
Türkülere verdiği önem için çok teşekkür ediyor, sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum.
Haftaya söyleşimiz, İzmir TRT Sanatçımız Saime Cantürk ile devam ediyor. Türkümüz, “Gitme Durnam Gitme Dağlar Salında”
MEHMET ÖZBEK’İN DEĞERLİ SÜRPRİZİ
"Hüzün Çiçeği" şiir kitabından biraz bahseder misiniz?
Evet, ilk şiir kitabım Mehmet Özbek sayesinde çıktı. Kurs döneminde Mehmet Özbek hocamın edebiyat hocası olduğunu bildiğim için, uzun süredir yazdığım şiir defterimi kendisine verdim. Vakit bulduğunuzda daha iyi yazmam için eleştirilerinizi almak istiyorum dedim. Tamam dedi ve defterimi aldı. Kurs dönemi bitti, aradan uzun zaman geçti. Ben unuttum defteri, hoca da unuttu. Sonra eşi Cevher abla evi taşırken defter dikkatini çekmiş. Bakmış içinde benim şiirlerim ve hocanın da not var. Unuttun mu diye Mehmet Hocama göstermiş. O da dur Neşe’ye sürpriz yapalım demiş.
Beni aradı, yeni şiirlerin var mıydı diye sordu. Defter hiç aklıma gelmiyor, unutmuşum. Evet var dedim. Bana bir gönder dedi. Daha sonra arkadaşının bürosuna çağırdı beni. Gittim bir baktım ki beş yüz adet şiir kitabı önümde duruyor. Eski ve yeni şiirleri birleştirip, şiir kitabını bastırmış. “Neşe bunu özür olarak kabul et. Çünkü senin için çok önemliydi bu şiirler” dedi. Ben de her gittiğim festivalde şiir kitaplarımı da imzalayarak gelenlere veriyordum. Çok güzel bir anı oldu benim için.
Folk-Tur’un kurucusu, iş insanı
İsmail Işık’ın yorumuyla dinleyiniz"
NEŞE DİLEKÇİOĞLU’NUN MEŞHUR ETTİĞİ TÜRKÜ
DAŞDA FENER YANAR MI
Daşda fener yanar mı
Camlara bülbül konar mı
Karşıdan bakmayınan
Yangın yürek söner mi
Oyna da sevdiğim oyna
Kayna da yüreğim kayna
A kız senin yollarına
Düşsün de bin beş yüz gayma
Yöresi: Rumeli
Kaynak Kişi:
Elmas Alyüz
Derleyen
Ankara Devlet Konservatuarı
Notaya Alan:
Neşe Dilekçioğlu
Makamsal Dizi: Hicaz
Konusu-Türü : Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 5 Ses