Nasıl dua edilirse kabul olur? Duanın kabul edilmesi için ne yapılmalı? İşte yanıtı...

İslamiyet inancında tüm Müslümanlar, Allah'tan yardım istemek ve O'na seslenmek için dua ederler. Peki, duanın kabul olması için ön şartlar var mıdır? Nasıl dua edilirse kabul olur? İşte Diyanet İşleri Yüksek Kurulu'nun bu sorulara verdiği yanıtlar...

Dua kelime olarak, "çağırmak, seslenmek, istemek ve yardım talep etmek" anlamlarına gelen 'da'vet' ve 'da'vâ' kelimeleri gibi masdardır. “Küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vâki olan talep ve niyaz” anlamında isim olarak da kullanılır. Öte yandan Allah’a sunulacak talepleri sözlü veya yazılı olarak dile getiren metinlere de dua denilmektedir. Dua, İslâm literatüründe ise Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi ve tâzim duyguları içinde lutuf ve yardımını dilemesi anlamı taşımaktadır. Peki, duanın kabulü için ön şartlar var mıdır? Nasıl dua edilirse kabul olur? İşte Diyanet İşleri Yüksek Kurulu'nun konu ile ilgili açıklaması...

'DUADAN ÖNCE TÖVBE EDİLMELİDİR'

Duanın kabul edilmesi için şu hususlara riâyet edilmesi gerekir:

Duadan önce tövbe ve istiğfar edilmelidir. Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in (s.a.s) şu hadisi çok dikkat çekicidir:

“Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, ‘Yâ Rabbi, Yâ Rabbi’ diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?” (Müslim, Zekât, 65 [1015]).

'DUA ALLAH'A HAMD, PEYGAMBERE SELÂT-Ü SELAM İLE BAŞLAMALIDIR'

Duaya Allah’a hamd, Peygambere salât-ü selâm ile başlanmalı; yine salât-ü selâm ve Allah’a hamd ile bitirilmelidir. Fedâle b. Ubeyd’den (r.a.) rivâyete göre o, şöyle demiştir:

“Resûlullah (s.a.s.), (mescidde) oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: Allah’ım beni bağışla, bana acı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), ‘Ey namaz kılan, acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salât ve selâm et, sonra da yapacağın duayı yap.’ Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamd etti ve Peygambere salât ve selâm getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), o kimseye: ‘Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.’ dedi.” (Tirmizî, De‘avât, 65 [3476]; Nesâî, Sehiv, 48 [1284]).

'DUA İÇTEN TEVAZU İLE VE YALVARARAK YAPILMALIDIR'

Dua içten, tevazu ile ve yalvararak yapılmalıdır. Bir âyette şöyle buyrulmaktadır:

“Rabbinize alçak gönüllülükle yalvararak ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” (el-A'râf, 7/55). Bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmaktadır: “Allah’a kabul edileceğini gerçekten inanarak dua ediniz. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmîzî, Deavât, 66 [3479]).

'ISRARLA DUA EDİLMELİDİR'

Israrla dua edilmelidir. Bir mümin, ettiği duanın kabul edilmesi hususunda aceleci olmamalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

“Sizden herhangi biriniz ‘dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek acele etmediği sürece duası kabul olunur.” (Buhârî, De‘avât, 22 [6340]; Müslim, Zikir, 90-92 [2735] ).

'UMUT VE KORKU İÇİNDE DUA EDİLMELİDİR'

Umut ve korku içinde dua edilmelidir. Kur’ân’da şöyle buyrulmaktadır:

“Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” (el-Enbiyâ, 21/90).

'DUA HER ZAMAN YAPILABİLİR AMA BAZI VAKİTLER DAHA MAKBULDÜR'

Dua her zaman yapılabilirse de bazı vakitlerde yapılması daha makbul görülmüştür. Bu vakitlerden biri de seher vaktidir. Allah Teâlâ, geceleri dua, ibadet ve istiğfar ile meşgul olanları Kur’ân-ı Kerîm’de övmekte ve şöyle buyurmaktadır:

“Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.” (ez-Zâriyât, 51/17-18). Hz. Peygamber’e (s.a.s.), 'Ey Allah’ın Resûlü, hangi dua daha makbuldür?' Diye sorulunca, ‘Gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır.’ cevabını vermiştir.” (Tirmizî, De‘avât, 79 [3499]).

Kaynak: diyanet.gov.tr - islamansiklopedisi.org.tr / Derleyen: aydinlik.com.tr

Sonraki Haber