Nasuh Mahruki Nasuh Mahruki’ye karşı

Cephe, nesnel bir olgudur. Çeşitli güçlerin fiilen, pratikte aynı mevzide birleşmeleridir. Bugün cepheyi belirleyen, ABD’ye karşı tutumdur. Sayın Mahruki’ye çağrımdır: Vatanseverliğiniz ve Atatürkçülüğünüzden şüphem olmadığı için yakın zamanda doğru cephede buluşacağımızdan hiç şüphem yok.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu yazı, bir vefa borcudur. Kendisi farkında olmasa da bu satırların yazarını Türkiye Gençlik Birliği (TGB)'ne katan ve hayatını değiştiren Nasuh Bey’e geç kalmış bir teşekkür maiyetindedir.

Geçen günlerde TGB’nin twitter üzerinden yaptığı “Vatanımız ve Cumhuriyetimiz için kurtarıcı beklemiyoruz, mücadeleye atılıyoruz. Gücümüzü sırtımızı yasladığımız 200 yıllık devrim tarihinden alıyoruz. Sen de TGB'ye katıl mücadeleye atıl”(1) şeklindeki bir paylaşıma Sayın Nasuh Mahruki şöyle bir cevap verdi:

“Herkes gibi size benim de büyük bir sempatim vardı ki lider kadrolarınızın çoğunu tanırım. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde açık olarak Erdoğan'ı desteklediniz ve ona oy istediniz. Peki şimdi, vatanınızı ve Cumhuriyet'inizi kimden kurtarmayı planlıyorsunuz, kime karşı mücadeleye atılacaksınız? Siz başka bir vatanda ve Cumhuriyet'te mi yaşıyorsunuz anlamakta zorlanıyorum. Şunu bir anlatsanız da hepimiz anlasak.”(2)

2016 Ekim’inde üniversiteye yeni başlamıştım. 15 Temmuz’un yeni yaşanmasından ve vatan savaşının kızışmasından dolayı ülkeme hizmet etmek için Atatürk gibi yapmaya ve örgütlenmeye karar vermiştim. O sırada çeşitli gençlik örgütlerini araştırıyordum. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Türkiye Gençlik Birliği ile tanıştım ve kendimce denemeye aldım. 29 Ekim’de yapacağımız yürüyüşe çağrı için İstiklal Caddesi’nde bildiri dağıttığım bir sırada dönemin TGB Genel Başkanı sayın Çağdaş Cengiz ve sayın Nasuh Mahruki’yi yan yana yürürken gördüm ve arkadaşlarımdan Nasuh Mahruki’nin TGB’yi desteklediğini öğrendim. İnsanın bir mücadeleye girmesi ve mücadelede dönüşmesi, bir davanın neferi olması bebeğin büyümesine benzer. Önce etrafında bulunan insanları taklit eder insan. Beynimde tam o anda “Eğer Nasuh Mahruki gibi vatansever, Atatürkçü bir aydın TGB’yi destekliyorsa bir bildiği vardır.” kıvılcımı patladı ve bu durum TGB’li olma sürecimi hızlandırdı. 2021’e kadar TGB’de bulundum ve mezun olduktan sonra kendime en yakın bulduğum Vatan Partisi’nde görev aldım.

Her TGB mezunu gibi, benim de TGB’li olduğum gün hayatımın en özel, en unutulmaz günlerinden biridir.

Sayın Mahruki’nin attığı tiviti gördükten sonra bu anı, zihnimde bir kez daha canlandı. Bu anının yaşandığı günden beri köprünün altından çok sular aktı. Türkiye Cumhuriyeti, devleti, ordusu ve milletiyle her alanda bölücü ve gerici terörün üzerine yürüdü, FETÖ ile mücadele hızlandı, Avrasya ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirildi, AK Parti’de 2002-2014 arası birlikte yürünen birçok kadroyla yollar ayrıldı. AK Parti’nin kurulurken üstlendiği BOP Eşbaşkanlığı görevini CHP üstlenmeye başladı, Biden “darbeyle deviremediğimizi seçimle deviririz” diyerek muhalefeti desteklediğimizi açıkça ilan etti vb. Aydınlık okurlarının çoğu sürece hâkim olduğu için uzatma gereği görmüyorum lakin 28 Mayıs 2023 gecesi, bir tarafın hiç gizlenme gereği duymadan doğrudan ABD tarafından desteklendiği, diğer tarafınsa tüm yalpalamalarına, eksikliklerine ve tutarsızlıklarına rağmen Türkiye gemisinde yer aldığı 2 adaylı bir seçim yapıldı. Halk, her türlü ekonomik zorluğa rağmen, bağımsızlıktan taviz vererek ekonomiyi düzeltecek iddiasında olan adayı seçmedi. Halk, kimi seçeceğine değil, kimi seçmeyeceğine oy kullandı. Halk, ABD’nin dayatacağı programı seçmedi!

TÜRK MİLLETİ HANGİ GEMİDE?

Bugün gelinen noktada ise halk, reddettiği programın, o program uygulanmasın diye seçtiği aday tarafından uygulanmaya çalışıldığını görüyor. Kur'ân-ı Kerim yakıldıktan sonra İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesi, ekonominin başına Batı etkisindeki Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkal’ın getirilmesi, zenginlere dokunulmazken krizin faturasının halka ağırlaştırılan vergilerle yansıtılması, AB’ye giriş süreçlerine dair olumlu açıklamalar yapılması halkta homurdanmalara ve bir kafa karışıklığına yol açıyor. Çünkü halk, zaten bunları istese Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu göreve hazırdı. Gemi metaforu üzerinden soracaksak “ABD programını isteseydik ABD gemisini seçerdik ancak her türlü zorluğa rağmen Türkiye gemisini seçtik. Seçilenler niye diğer geminin rotasını takip ediyor” diyor çünkü Türk milleti Türkiye gemisinde. Türk milleti, ülkesinin geleceği için kurtuluş çaresi arıyor. Kurtuluş reçetesi, geminin dışında olamaz.

Peki Vatan Partisi 2. Tur için Erdoğan’a çağrı yaparak hata mı yaptı? Hayır. Yukarıda da belirttiğim üzere AK Parti 2014’ten beri yalpalıyor. Önümüzdeki süreçte de bunun olacağını bildiğimizden ötürü seçilmesi halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı “yapıcı devrimci muhalefet” yürüteceğimizi daha en başında belirtmiştik(3). Geminin dışında kalarak su alan bir gemiyi kurtaramazsınız. Uzaktan akıl vererek sürecin dışında kalmaktan başka hiçbir şey elinize geçmez. Bugün Erdoğan’a oy veren kitleyi kazanmanın yolu, “milli devrimci muhalefet”tir. Millilik, Türkiye gemisinden yapılır. Devrimcilik, Türkiye gemisinden yapılır. ABD gemisinden en fazla karşı devrimcilik yapabilirsiniz. Geminin kaptanı olan AK Parti, geminin su aldığını gördüğü için gemiyi zorluklara hazırlamak ve kamarasında rahat rahat oturanları sürece dahil etmek yerine ABD gemisinden yardım istiyor. ABD gemisindekiler ise ellerini ovuşturuyor ve programlarının iktidara geldiğini söylüyor.

CEPHELEŞME NESNELDİR

Cephe, nesnel bir olgudur. Çeşitli güçlerin fiilen, pratikte aynı mevzide birleşmeleridir. Bugün cepheyi belirleyen, ABD’ye karşı tutumdur. ABD emperyalizmine karşı duranlar, Türkiye cephesindedir.(4) Nasuh Mahruki, şüphesiz vatanseverdir ve Atatürkçüdür, kendisini böyle tanımladığına dair en ufak kuşkum bulunmamaktadır. Ancak belirttiğim üzere, cepheleşme nesneldir. Sizin kendinizi nasıl tanımladığınıza bakmaz.

2014’ten beri yaşanan yeni, özgün süreci kavrayamayanlar mevzide ilerleyemedi, geriledi. Bir kısmı HDP dostu oldu, FETÖ’yü de siyasi müttefik olarak benimsedi. Sayın Mahruki’nin yazdıklarından anlaşıldığı üzere vatanımızı ve Cumhuriyetimizi Tayyip Erdoğanlara karşı savunmamız gerektiğini düşünüyor. Ergenekon-Balyoz kumpaslarının yapıldığı, FETÖ ile ülkenin yönetildiği, PKK’ya özerklikler vaat edildiği BOP eşbaşkanlığı döneminde ülkeyi yönetenlere karşı Vatanımızı ve Cumhuriyetimizi kararlılıkla, en önde savunduk. 2014’ten sonra roller değişti. Ergenekon-Balyoz’un Adalet Bakanı Sadullah Ergin “sizin cepheye” geçti. İçeri atılan FETÖ’cüler “mağdur” sıfatıyla “sizin cepheden” savunuldu. Koca koca amiraller CIA bağlantılı CFR tarafından “sizin cepheden” imzaya davet edildi. Savaşan orduya güvensizlik “sizin cepheden” yapıldı vb. Siz cephe değiştirmediğinizi zannediyorsunuz ancak karşı cephe sizin yanınıza geldi. Dolayısıyla aynı yerde durduğunuzu iddia ederek farkında olmayarak karşı cepheyle bir oldunuz. Gelinen noktada Nasuh Mahruki, Nasuh Mahruki’ye karşıdır.

ÇAĞRI

Son olarak bu sayfa aracılığıyla sayın Nasuh Mahruki’ye çağrımdır: Vatanseverliğiniz ve Atatürkçülüğünüzden şüphem olmadığı için yakın zamanda doğru cephede buluşacağımızdan hiç şüphem yok. Yazının başında da belirttiğim üzere bu yazı, bir vefa borcudur. Siz beynimde kıvılcımlar çakarak doğru cephede bulunmamı sağladığını. Şimdi bu sefer ben sizi doğru cepheye çekerek borcumu ödemeye çalışıyorum... Fikirlerinizi belirterek bizi beslemenizi ve tartışma ortamını zenginleştirmenizi diliyorum.

Kaynakça:

(1)https://twitter.com/genclikbirligi/status/1683394002425372674?s=20

(2)https://twitter.com/nasuhmahruki/status/1683401809690345473?s=20

(3)https://www.aydinlik.com.tr/haber/vatan-partisi-ikinci-tur-secimine-iliskin-kararini-acikladi-389128

(4)Doğu Perinçek, “Üreticilerin Milli Hükümeti İçin Milli Devrimci Muhalefet”, Teori, sayı 402, Temmuz 2023, s.8-9

Sonraki Haber