NATO Doğu’ya açılarak sonuna gidiyor!

Avrupa Birliği (AB)’nde gündemdeki en önemli konulardan birisi Ukrayna sorunudur. ABD'deki Joe Biden yönetimi Ukrayna üzerinden Rusya’yı kuşatmak istiyor.

Türkiye ve Rusya’yı kuşatmak ve aralarını bozmak el ele yürüyen bir stratejidir. Yılın son günü Putin’le telefonlaşan Biden, Rusya’yı çok yönlü yaptırımlarla tehdit etti. Ancak Biden’in tehditleri için Batı’da ortak bir irade yoktur.

31 Ocak’ta, Handelsblatt şunu yazdı: “ABD hükümeti, Ukrayna krizinde diplomasi kapısını açık tutuyor. Ancak, Putin'in gerilimi azaltma isteğine dair şüpheler artıyor. ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki telefon görüşmesi tam 50 dakika sürdü. Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, 'ciddi ve önemli' bir görüşmeden söz etti. Rusya, Batı'dan gelen uyarılara rağmen Ukrayna sınırına 100.000 asker gönderdi. ABD, AB ile birlikte Rusya’ya karşı ciddi yaptırımlar planladı. Washington, Rusya'nın komşu ülkeyi işgal edebileceğini yayıyor. Ukrayna, ABD'nin Doğu’ya açılma planında önemli bir stratejik müttefik ve Moskova üzerindeki baskısının sebebidir.”

PUTİN: YAPTIRIMLAR BÜYÜK HATA OLUR

“Beyaz Saray, Biden'ın 'diplomatik bir yola' hazır olduğunu ancak Rusya'nın işgal girişimine karşı 'kararlı tepki vereceğini' açıkladı. ABD hükümeti, ağır yaptırımlar ve NATO’dan 'ek caydırıcılıklar'la 'ciddi maliyetli sonuçlar' tehdidinde bulundu.

Putin son telefon görüşmesinde yaptırımlara açıkça karşı çıktı: Her türlü yaptırımın büyük bir hata olacağını ve iki ülke arasındaki ilişkileri yıpratacağını söyledi. Rusya Devlet Başkanı yeni yıl konuşmasında da 2022’de ağırlığı halkının refahına ve ülkesinin birliğine vereceklerini açıkladı.

Beyaz Saray'a göre Moskova, 'diplomasi yoluyla pragmatik çözümlere' açık ve müzakereleri sürdürmek istiyor. Üst düzey Amerikalı ve Rus diplomatların 10 Ocak'ta Cenevre'de bir görüşmesi planlanıyor. Ardından NATO ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bir araya gelecek, 12 Ocak'ta Rusya-NATO toplantısı ve Moskova, Washington ve AB ülkeleriyle daha büyük bir konferans yapılacak.”

Haberdeki iddialardan birisi de şöyle: “Putin'in gerilimi azaltacağına şüpheler artıyor. Şimdiye kadar Batı'nın ittifakı somut bir sonuç vermedi, aksine Rusya Batı'yı kasten kışkırttı. Örneğin Putin, Ukrayna'nın asla NATO'ya katılmamasını ve Batı askeri ittifakının Ukrayna ve Doğu Avrupa'daki tüm faaliyetlerini durdurmasını talep ediyor. Bunlar diplomatik müzakerelerden çok şantajı andıran tonlardır.”

KUZEY AKIMI 2’NİN UKRAYNA KRİZİNDEKİ ROLÜ

Washington, Rusya'nın Kuzey Akım 2’nin baskı uygulamak için güçlü bir araç olmasından rahatsız. Avrupa'daki enerji krizi ve Rusya'nın silahlanması ABD'yi alarmda tutuyor. Buna karşı Biden her türlü yaptırımı öngörüyor. ABD Dışişleri Bakanlığından AB görevlisi Karen Donfried, "Boru hattını Avrupa-Atlantik topluluğunun ulusal güvenliğini baltalayan jeopolitik bir proje olarak görüyoruz." dedi.

Putin ise, Kuzey Akım 2’nin gaz nakline hazır olduğunu ve yükselen fiyatların da düşürüleceğini açıkladı. Sorun Almanya’nın karar vermesi. Almanya’da Koalisyon ortağı Yeşiller’den Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Robert Habeck, ABD’ye paralel olarak boru hattına karşı çıkıyor ve yanlış bir proje olduğunu ileri sürüyorlar.

YEŞİLLERİN RUSYA KARŞITI KAMPANYADA ROLÜ

Baerbock, Kuzey Akımı 2'yi bir politik bir araç olarak görüyor. Robert Habeck ise, şimdilik siyasi önlemleri bırakalım diyor. Federal Ekonomi Bakanı Habeck, “hükümetin tartışmalı boru hattını onayını yasal bir bakış açısıyla değerlendirme ve müdahale etmeme” görüşünde. Habeck ZDF-heute Journal programında, "Biz anayasal bir devletiz ve izinler yasalara uygun olarak verilir." dedi.

Yeşiller’den Omid Nouripour, tamamlanmış Baltık doğalgaz boru hattı Nordstream 2'nin yanlış olduğunu düşünüyor. "Passauer Neue Presse"ye göre Başkan Adayı Omid, partisinin Rusya'dan Almanya'ya giden boru hattına her zaman karşı olduğunu söyledi. Omid, “Ancak siyasi kararlar çoktan alındı. Şirket nihai olarak yasalarla uyumluysa, bunu önlemek için pek fazla olasılık görmüyorum, projenin hâlâ yanlış olduğunu düşünsem bile" dedi.

Moskova Ekonomi Yüksek Okulu'ndan Alexej Makarkin, "Rusya için Ukrayna'da zaman azalıyor" diye yazdı. Kremlin uzun süredir Ukrayna halkının er ya da geç Rusya yanlısı bir hükümeti yeniden seçeceğine inanıyordu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, “Minsk anlaşmalarının uygulanamaz” olduğunu söyledi, ordusunun modernizasyonunu ilerletti ve savaş uçağı, tanksavar füzeleri gibi yeni silahlar tedarik etti. Yurt içinde, Kiev hükümeti, Moskova'nın potansiyel iç müttefikleri üzerindeki baskıyı artırıyor. Moskova dostu muhalefetin sözcülüğünü yapan birkaç Rus televizyon kanalı geçen yıl lisanslarını kaybetti. Kanalları finanse eden Ukraynalı oligark ve Putin dostu Viktor Medvedchuk, vatana ihanet suçlamasıyla aylardır ev hapsinde tutuluyor.

Makarkin, "Kremlin, Ukrayna'nın batıya doğru sürüklendiğini görüyor ve yakında Rusya'nın planları için çok geç olabileceğinden korkuyor." diye açıklıyor.

BATI’DA SESLER YÜKSELİYOR

RT Almanca, İsrail gazetesi Haaretz’in Ukrayna sorununundaki analizini yayınladı: “Batı medyası geçtiğimiz günlerde yine ağız birliğiyle Rusya'nın Ukrayna sınırına büyük bir yığınak yaptığını ve yakın olan 'açık işgal' konusunda uyardı. Rus askerlerinin kendi sınırları içinde Ukrayna sınırına yakın topraklarda bir araya geldiğinde, Transatlantik’te tehlike çanları çalıyor.” Haaretz, Putin'in Ukrayna bağlamında, NATO'nun doğuya doğru genişleme pozisyonu sayesinde bazı avantajlar elde ettiğini yazdı.

Haaretz, Biden gibi Demokrat birinin Beyaz Saray'da olmasına rağmen Batı'da kurallara dayalı düzenin mümkün olmadığını belirtti. Haaretz'in analizi, Putin, Xi Jinping ve Hameney’in açıklamalarına da gönderme yapıyor: “Uluslararası siyasette 'kurallara dayalı düzen' kavramı belirsizliğini koruyor.” Haaretz'e göre "kurallara dayalı bir düzen" denilince aslında her zaman Batılı devletlerin koydukları bir düzen söz konusudur.

JÜRGEN TODENHÖFER: BARIŞLA OYNANMAZ!

Jürgen Todenhöfer, 30 Ocak’ta partisi adına yaptığı açıklamada ABD’yi uyardı: “Barışla oynanmaz! ABD, eski Sovyet Cumhuriyeti Ukrayna ve Gürcistanı NATO’ya almak istemekle tehlikeli bir oyun oynuyor. NATO, ABD kumandası altında doğrudan Rusya sınırına dayanacaktır. Bütün dünya devletleri bu durumu düşmanca bir kasıt olarak nitelendiriyor. Günün birinde Rusya’nın NATO’nun doğuya açılmasını tehditkar bulup karşı tepki vermesi sürpriz olmayacaktır.”

Todenhöfer, “NATO'nun doğuya doğru böyle genişlemesi stratejik olarak dar görüşlüdür. Büyük savaşlar böyle çıkar.” dedi.

Totenhöfer ilaveten şunları yazdı: “Avrupa'da kalıcı barış isteyen hiç kimse Rusya'yı köşeye sıkıştırmaya çalışmamalıdır. Avrupa tarihinde bu hep yanlış gitti. Napolyon ve Hitler'e bakın. Avrupa'da barış istiyorsanız, Rusya ile adil bir ortaklık aramalısınız. Ve silahlanma yerine silahsızlanma müzakerelerine odaklanmalı. Orada yapılacak çok şey var. NATO'nun 2020 askeri bütçesi 1.028 milyar dolar, Rusya'nınki ise 62 milyar dolardı.”

ABD tarihçisi George F. Kennan da, ABD'nin NATO'yu Rusya sınırlarına kadar genişletme kararını son 30 yılın "Amerikan siyasetindeki en feci hata" olarak nitelendirdi.

UKRAYNA’YI NATO’YA ALMAKTAN VAZGEÇİLMELİDİR

Eski milletvekili Todenhöfer, NATO’nun, eski Sovyet cumhuriyetleri olan Ukrayna ve Gürcistan'ın üyeliğinden vazgeçmesini önerdi: “Biden ve Putin'in bugün telefonda konuşması, memnuniyet vericidir. Şimdiye kadar ABD ve NATO ne yazık ki sadece bir savaş gücü, asla bir barış gücü olarak görülmedi... Avrupa yakında kötü bir sürprizle karşılaşabilir.”

AB-Rusya ilişkileri açısından Almanya’nın devlet gelenekleri ve tecrübeleri önemlidir. Helmut Schmidt, Gerhard Schröder ve daha sonra 16 yıl aralıksız Başbakanlık yapan ve uluslarlararası politikada hatırı sayılır bir yer edinen Angela Merkel de Rusya ile ilişkilere çok özen gösterdi. Merkel Avrupa’nın güvenliğini Rusya ile birlikte ele almak gerektiğinde, hatta “NATO’da reform yapılmalıdır” görüşünde ısrar ediyordu. Ancak Almanya’da yeni kurulan üçlü koalisyonun ortağı Yeşiller, Hükümet kararı bile almadan Rusya’ya (ve Çin’e) karşı sınırsız bir kışkırtıcılık yürütüyor.

Diğer yandan Biden Yönetimi ve AB’deki Atlantik yanlılarının Doğu’ya açılmada birbirine bağlı ikili hedefi vardır. Doğu Akdeniz-Karadeniz üzerinden Türkiye ve Ukrayna Gürcisten üzerinden Rusya’yı kuşatmaktır. Batı son dönemlerde, Türkiye-Rusya ortaklığının kendilerini Akdeniz’den dışladığını tespit etmektedir. Türkiye bu kritik gelişmeler içinde çıkarına olan saflarda sağlam ve kararlı durmalıdır.

Sonraki Haber