NATO süreci çıkmazda, İsveç’te sular durulmuyor!

Türkiye’nin PKK ve YPG’ye desteklerinden dolayı İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya kabulünü veto edebileceğini açıklamasından sonra İsveç’te işler karışmıştı. Basında ve mecliste kapalı kapılar ardında yapılan Kakabaveh-Sosyaldemokratlar anlaşmasının içeriğinin açıklanmasını talep ediliyor.

Şimdi basında “Kürt/PKK/YPG kartının” İsveç’e maliyeti tartışılıyor

TÜLİN UYGUR

1812 yılından bu yana sürdürülen “savaş zamanı tarafsız kalmak için barış zamanı bağlantısızlık” politikalarını NATO’ya üye olmak için terk eden İsveç, Türkiye’nin müdahalesiyle küçümseme-umursamama-büyük ağabeyden medet umma- AB’den medet umma-ciddiyeti kavrama aşamalarından adım adım geçmekte. 16 NATO ülkesi ortak Baltık tatbikatı (Baltops) yapmak için savaş gemileri ve uçaklarıyla, denizaltılarıyla Stockholm’e geldi. 257 metre uzunluğundaki heybetli USS Kearsarge Slussen’e demirledi. Stockholm halkı gemiyi görmeye limana koştu. Başbakan, bu kez C (Merkez Partisi) lideri Annie Lööf’ü yanına alarak gemiye hoş geldin ziyaretine gitti. NATO üyesi olamadan yıllardır yaptıkları gibi ortak tatbikat yapılacak ama NATO başvurusunun akıbeti henüz belli değil. Bu da İsveçli politikacıların keyfini kaçırmış durumda.

NATO sorunu yetmezmiş gibi bir de gensoru sorunu yaşandı. Göçmen ve İslam karşıtı ırkçı SD (İsveç demokratları) partisi, Adalet ve İçişleri Bakanı Morgan Johansson hakkında bir gensoru önergesi verdi. Johansson’un çetelerle mücadelede yetersiz kaldığı iddiasıyla verilen gensoruya diğer muhalefet partilerinden M (Ilımlı Muhafazakârlar) L (Liberal Parti), KD (Hıristiyan Demokratlar) de dahil olunca işin rengi değişti.

NATO ORTAKLIĞI BOZULDU

Gensoruyu destekleyen partilerin hepsi, daha bir ay önce, NATO sürecinde S (Sosyaldemokratlar)’nin peşine takılmış, Başbakan Magdalena Andersson’un sırtını sıvazlayarak, cesaretlendirerek yüzde yüz destek vermişlerdi. Hatta İsveç Meclisi’nden “NATO’ya evet” kararının çıkmasının ardından Başbakan ve ana muhalefet partisi lideri Ulf Kristersson (M) birlikte basın toplantısı yapmış ve NATO’ya girme kararının İsveç’i birleştirdiğini, İsveç’in çıkarları için parti sınırları ötesinde bir işbirliğini gerçekleştirdiklerini büyük gururla halka duyurmuşlardı. Dolayısıyla Başbakan Magdalena Andersson verilen gensoruyla ilgili hayal kırıklığını belirterek “İsveç’te üç ay sonra seçimler var, NATO’ya giriş süreci gibi önemli durum söz konusuyken bu gensoru büyük sorumsuzluktur, bu gensoruyu tüm hükümete verilmiş gibi sayarım ve Johansson düşürülürse istifa ederim” diyerek rest çekti. Başbakanın restiyle kriz yeni bir aşamaya taşındı. Mecliste İsveç’in iç işleri, çeteler, sokak infazları tartışılacakken olay, İsveç’in yaşadığı NATO krizini derinleştirecek bir duruma dönüştü.

İSVEÇ MECLİSİNDE KİLİT OY SORUNU

349 üyeli İsveç meclisinde 175 kişiyi bulan hükümeti kurduğu gibi devirebilir de. Bugünkü meclis ve partilerin milletvekili sayıları açısından durum içler açısı! Muhalefet partilerinin toplam oy sayısı 174 ve gensoruyu geçirebilmek veya hükümeti devirebilmek içintek bir oya muhtaçlar. İktidar partisi Sosyaldemokratların milletvekili sayısı 100, dışardan destek veren ama her zaman tehditlerini hissettiren C (Merkez Parti), V (Sol Parti) ve MP (Çevre Partisi) ile toplam milletvekili sayıları 174. Tam bir sırat köprüsü. Tek bir kilit oy var.Bu “kilit” oyun sahibi de bağımsız milletvekili AminehKakabaveh.

KİLİT OY ANLAŞMASI BAŞ AĞRISI OLDU

Kakabaveh Kasım 2021’de de meclis aritmetiğinden dolayı Sosyaldemokratlara iktidarın yolunu açmıştı. Tabii şimdilerde Türkiye’nin NATO süresine engel koymasıyla bolca dillendirilen bir anlaşma yapılarak bu destek sağlanmıştı. Gensoru söz konusu olunca hükümet, Morgan Johansson’u gensorudan kurtarmak için bir kez daha Amineh Kakabaveh’in kilit oyuna muhtaç oldu ve kapısını çaldı.

Ancak kilit oyunun değerini iyi bilen Kakabaveh NATO sürecinde adı Türkiye tarafından da masaya konulduğu için taşların yerinden oynadığının farkındaydı. Hükümetle yeni pazarlık peşindeydi. Türkiye’nin PKK ve YPG’ye desteklerinden dolayı İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya kabulünü veto edebileceğini açıklamasından sonra İsveç’te işler karışmıştı.

Basında bağımsız ve tek oyuyla Kasım 2021’de hükümetin kurulmasını sağlamak üzere Sosyaldemokratların bağlayıcı bir anlaşma yapmasını ve Amineh Kakabaveh’e taviz vermesini eleştiren yazılar peş peşe yayınlanmaya başladı. NATO sürecinin tıkanmasında sadece Kakabaveh ile yapılan anlaşmanın yanlışlığı değil, İsveç’in Kürt meselesindeki yaklaşımının yanlışlığı eleştirildi. Hükümetin Türkiye’nin sert tavrını yumuşatmak için “biz zaten PKK’yı terörist ilan etmiştik” açıklamaları yapması ve daha inandırıcı olmak için “terörist Kürtlere” karşı demeçler vermeye başlaması karşısında Sosyaldemokratların kendisiyle yaptığı anlaşmayı rafa kaldırabileceğini düşünen “kilit oy” sahibi Amineh Kakabaveh, bahar bütçesi görüşmelerinde oyunu hükümeti düşürmek için kullanabileceğini açıkladı. Amineh Kakabaveh, Türkiye’nin tavrından sonra hükümetin orta yol bulmaya çalışmasından memnun kalmamış ve bunu aralarındaki anlaşmanın yerine getirilmediği gibi yansıtarak hükümete gerekli desteği vermeyeceğini sıkça basın yoluyla da dile getirmeye başladı.

SOSYALDEMOKRATLARIN VERDİĞİ GÜVENCE AZ GELİYOR

Sosyaldemokratlar Partisi Dış İlişkiler Komisyonu Sözcüsü Kenneth G. Forslund, Kakabaveh’in anlaşmayı bozmadığını ama kendisine verilen sözlerin hepsi yerine getirilmediği için tavır aldığını, ancak sorunların çözülmesinden yana olduğunu belirtti. Forslund, SosyaldemokratlarınKakabaveh ile anlaşmaya bağlı olarak Suriye’deki muhalefet ile görüştüğünü, hatta onların İsveç’te toplantı yapmasını sağladıklarını da sözlerine ekledi. Forslund, Kakabaveh ile birlikte çalışarak anlayış birliğine ulaşacaklarını ancak aralarında bir anlaşmazlık konusu olarak beliren, SÄPO ve Göçmen Dairesi tarafından” terörist” olarak nitelenerek oturma izni ve vatandaşlık alamayan Kürt mülteciler konusunda anlaşmalarının zor olduğunu, çünkü ne hükümetin ne de parti olarak Sosyaldemoktratların kurumların kararlarına müdahale edemediğini belirtti.

Kısacası Türkiye’nin tavrının yarattığı travmaya bir de siyasi bunalım eklenince bir kargaşa oluştu. Henüz NATO konusunda çözüm üretilememişken Adalet ve İçişleri Bakanı Johansson hakkında gensoru verilmesi işleri daha da karıştırdı. Gözler ve mikrofonlar bir kez daha kilit oy sahibi Kakabaveh’e çevrildi. Çünkü hükümet de muhalefet deyine Kakabaveh’in oyuna muhtaç düşmüştü.

SOSYALDEMOKRATLAR GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLADI

Durumu lehine çevirmek için fırsat kollayan ve oyunun değerini bilen Amineh Kakabaveh, eğer Sosyaldemokratlar Kasım 2021’de yaptığımız anlaşmaya sadık olduklarını kamuoyu önünde açıklarlarsa gensoru oylamasında Morgan Johansson’a karşı oy kullanmayacağını açıkladı. Bunun üzerine Sosyaldemokratlar partisi adına parti sekreteri Tobias Baudin beklenen açıklamayı yaptı.

Açıklamaya göre, Kasım 2021’de Magdalena Andersson’un kuracağı hükümeti desteklemesi karşılığında Sosyaldemokratlar adına parti sekreteri Tobias Baudin, Amineh Kakabaveh ile bir anlaşma yapmıştı. Anlaşmada Kuzey Suriye’deki PYD ile ilişkilerin derinleştirilmesi konusunda söz verilmişti. YPG/YPJ ya da PYD saflarında savaşan, onlara sempati duyan “özgürlük savaşçılarının, “bazı aktör devletler” tarafından terörist olarak nitelenmesinin kabul edilemeyeceği vurgulanmıştı. Ayrıca anlaşmada Sosyaldemokratların Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını talep edeceği de yer almıştı.

GENSORU TARTIŞMALARI MI TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI MI?

Kakabaveh istediğini almış olmanın rahatlığıyla gensoru oylamasında kürsüye çıktı ve tıpkı kasım ayında hükümet kuruluşunda yaptığı gibi yine uzun ve tamamen Türkiye/ Erdoğan aleyhinde bir konuşma yaptı. Kakabaveh, Adalet Bakanı Morgan Johansson’a övgülerini sunarak oyunu gensoru aleyhinde kullanacağını gösterdi. “İsveç Meclisi’nin kararları burada alınır, Ankara’da değil” diyerek hükümetin NATO konusunda Ankara ile anlaşma zemini bulma çabalarını eleştirdi. Konuşmasında ne DAEŞ’e karşı savaşan YPG’yi ne de hapisteki Selahattin Demirtaş’ı unuttu. Erdoğan’ın operasyonlarda Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığını iddia etti.

Kakabaveh, “…meclisin tüm partileri insan hakları için mücadele eden bağımsızlık savaşçılarını desteklemekte. Ben ve Sosyaldemokratlar Rojava’daki özerk yönetim konusunda aynı görüşlere sahibiz. Ben Sosyaldemokratların bu görüşlerine devam edeceğine güveniyorum. DAEŞ’e karşı savaşan ve dünyayı terörden kurtaran YPG/YPJ’nin özgürlük savaşçıları her türlü desteği hak ediyor. Bu Selahattin Demirtaş için de geçerli. Bütün siyasi tutuklular serbest bırakılmalı” dedi.

Kakabaveh bir propaganda konuşması niteliğindeki konuşması boyunca Türkiye’ye yönelik eleştirilerini vurgulu ve rahatsız edici bir İsveççe ile sıralarken, bu kez ne Başbakan Magdalena Andersson ne de diğer bakanlar ağlamadı. Başbakanın ve Dışişleri Bakanı’nın yüzlerinde konuşmayı onaylayan hiçbir “onay” mimiği yoktu, aksine Kakabaveh’i “her kelimenle bizi mahvediyorsun” dercesine endişeli bir biçimde dinledikleri ve koltuklarında rahatsız bir şekilde oturdukları, sıkça gözlerini kaçırdıkları izlendi. Savunma Bakanı Hultqvist ise başını hiç masasından kaldırmadan önündeki kağıtlara bir şeyler karaladı. Konuşması bitiren Kakabaveh, bu kez beklediği alkışı alamadı, 349 üyeli mecliste sadece birkaç kişinin alkışı duyuldu.

GENSORU OYLAMASINI KİM KAZANDI?

Kakabaveh sayesinde İsveç’te gensoru sonrasında hükümetin istifasına gerek kalmadı ama hükümetin PKK sarmalında olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Gensoru oylamasından sonra Kakabaveh, “Sosyaldemokratlar anlaşmamıza sadık” diyerek Adalet Bakanı Morgan Johansson aleyhine oy kullanmadığını açıkladı ve “maalesef Türkiye ile yürütülmekte olan NATO pazarlıklarında herhangi bir etkiye sahip değilim” diyerek aslında o pazarlıklarda da bulunma isteğini belirtti.

İsveç’te NATO yanlıları ve NATO karşıtları yine, NATO’ya üyelik tartışmalarında yapıldığı gibi, Türkiye’nin karşı tavrı ve Türkiye’deki siyasi ortam üzerinden tartışmaya devam ediyor. Bu tartışmalarda “Kakabaveh anlaşması” önemli yer tutuyor.

Magdalena Andersson gensoru oylamasının hemen ardından yaptığı basın toplantısında Sosyaldemokratların Kakabaveh ile YPG/YPJ güçlerine destekleme sözüne rağmen, Kakabaveh’e ödün verilmediğini tekrarladı. Gazetecilerin anlaşma sonuçlarının Türkiye ile görüşmelerde yine de sorun yaratabilir mi sorusuna ise Başbakan Andersson “bu Sosyaldemokratlar ve Kakabaveh arasında yapılan bir anlaşmadır, İsveç hükümetinin NATO başvurusuyla hiçbir ilgisi yoktur” gibi açıklayıcı olmayan bir cevap verdi. Kakabaveh ile yapılan anlaşmanın nasıl yerine getirileceği konusunda da cevap veremedi.

Başbakan Magdalena Andersson Kakabaveh ile anlaşma konusunda sessiz kalmayı tercih ederken anlaşmayı hükümetin değil, Sosyaldemokrat Parti’nin yaptığını belirterek yeni bir “hukuki ve etik” tartışmanın da yolunu açtı. Bir partinin tek başına hükümet kurabilmek için bir milletvekiliyle yaptığı anlaşma hukuken hükümeti bağlar mı bağlamaz mı? Hükümet olana kadar bir milletvekilinin taleplerine boyun eğmek sonra da bu anlaşmayı biz yapmadık parti yaptı demek etik midir?

Şimdi basında ve mecliste kapalı kapılar ardında yapılan Kakabaveh-Sosyaldemokratlar anlaşmasının içeriğinin açıklanmasını talep ediliyor. Şimdi basında bağımsız milletvekilleri mecliste kalmalı mı kalmamalı mı tartışılıyor. Şimdi basında “Kürt/PKK/YPG kartının” İsveç’e maliyeti tartışılıyor.

İsveç’in en büyük gazetelerinden Svenska Dagbladet’te Halil Karaveli imzasıyla yayınlanan bir makalede Sosyaldemokratların Amineh Kaabaveh ile anlaşma yaptıklarını doğrulamasının, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği başvuru sürecini zorlaştıracağını, İsveç hükümetinin Türkiye’nin taleplerin karşılamak niyetinde olmadığını gösterdiği vurgulandı.

Kakabaveh ise Kasım 2021 anlaşmasıyla PYD ile ilişkilerin derinleştirilmesi dışında Kuzey Suriye’deki kadınlar, Kürtler ve diğer örgütlere de yardım edileceğinin sözünü aldığını, İsveç Dışişleri Bakanlığı’nın Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması talebini de dile getireceğini belirtti.

İsveç’te sular durulur mu bekleyip göreceğiz ama görünen o ki kılıç kınına sığmıyor.

Sonraki Haber