Nazım Hikmet'ten "Türkçe Edebiyat" diyenlere yanıt

Vatan şairi, 121 yaşında. 1954'te Budapeşte Radyosu'nda konuşan Hikmet, ilericilerin, bağımsızlıkçıların Türk milletinin birliğini savunması gerektiğinin altını çizmişti.

“Türkçe edebiyat” diyenlere, vatansızlığı savunanlara, Anayasa’dan Türk’ü çıkarma çabalarına, Nâzım Hikmet, şiirleriyle ve konuşmalarıyla yanıt vermişti. Nâzım, Türkiye'nin en büyük meselesinin bağımsızlık mücadelesi olduğunu belirtmiş, Türk milletini ‘mahvetmenin’ olanaksız olduğunu vurgulamıştı. Nâzım, “Türk milleti yok olmaz. Ve her şeye rağmen, biz 2. Milli Bağımsızlık Savaşı’ndan muzaffer çıkacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk milleti’ denir” tanımı, hayatın her alanında geçerliliğini koruyan bir tanımdır. “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” maddesinden de farklı düşünülemez. Anayasa’dan Türk’ü çıkarmaya çalışanlar, Türk Edebiyatı’nda gedik açmaya çalışanlar, şehitlik mertebesiyle uğraşanlar, Anayasa’nın "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” maddesi kapsamında bu ülkenin varlığına, kültür birliğine, edebiyatına, sanatına savaş açmış demektir.

Son günlerde tartışma konusu olan “Türkçe Edebiyat” diyenleri de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Hem “Türkçe Edebiyat” diyenlere, hem de kendine “solcu” deyip vatansızlığı savunanlara, Anayasa’dan Türk’ü çıkarma çabalarına, Türk ve Dünya edebiyatının önemli yazarı, aynı zamanda büyük vatansever Nazım Hikmet, şiirleriyle, konuşmalarıyla yanıt verir.

Nazım Hikmet, 1954 yılında Budapeşte Radyosu’nda;“Kemalizm düşmanları kimlerdir” başlıklı konuşmasında, Türkiye’deki en önemli konunun yurt meselesi olduğunu vurgular. Kemalizm’e düşmanlığı vatan hainliği olarak görür ve şunları söyler;

‘YURT MESELESİ EVİMİZ MESELESİ’

“Kime şu bizim Türkiye’deki tabiriyle, Kemalizm prensiplerinin can düşmanı derler? Onları anlamak lazım.

Şimdi, benim kanaatime göre: Türkiye’deki en büyük mesele; yurt meselesidir, evimizin meselesidir. Evimizin bağımsızlığı meselesidir.

Bir defa, her şeyden evvel bizim kendi evimizde, o evin sahibi gibi yaşamamızdır. Kim bizim eve hırsızı sokmuşsa ve kim bizim evde bizi bu hırsıza hizmetçi yapmışsa mürteci olan odur.

Kemalizm’in prensiplerine düşman olan odur. Vatan haini olan odur.

Yani demek istiyorum ki, Arapça ezan okutmaya taraftardır. Bu adam mürteci midir, değil midir?

NAZIM HİKMET VE VATANSEVERLİK

Bu, bugünün meselesi değildir. Bugünün meselesi: Kim Türkiye’yi Amerikalılara satmış ve satmaya devam etmektedir? Kim Türkiye’nin milli sanayisini mahvetmiş ve mahvetmeye devam etmektedir? Kim Türkiye köylüsünü ve işçisini müstemleke kölesi haline getirmiş ve getirmekte devam etmektedir? İşte bunlar mürtecidir. Bunlar Kemalizm’i inkâr etmişlerdir, bunlar vatan hainidir. Bunların haricinde kalan insanlar, dini kanaatleri ne olursa olsun, vicdani kanaatleri ne olursa olsun, hangi siyasi partiye mensup olurlarsa olsunlar; vatanını seven insanlardır. Ve bugünün şartları içinde ileri Türk insanlarıdır.

Bu bakımdan yine tekrar ediyorum, Türkiye’deki insanlar vicdani kanaatleri ne olursa olsun, hangi partiye mensup bulunurlarsa bulunsunlar eğer Türkiye’nin gerçek milli bağımsızlığından yanaysalar, yani daha açık konuşalım eğer Türkiye’den Amerikan hâkimiyetinin defolup gitmesinden yanaysalar, Türkiye sanayisinin gelişmesinden yanaysalar, Türkiye’de hayatın ucuzlamasından yanaysalar, Türkiye’nin tarihinin eski şerefiyle devam etmesinden yanaysalar; yani Türk haysiyetini ve şerefini taşıyorlarsa ileri insanlardır, hangi kanaate mensup olurlarsa olsunlar.”

Konuşmasında yurdu evimiz olarak niteleyen Hikmet, “Türk haysiyetini ve şerefini taşıyorlarsa ileri insanlardır, hangi kanaate mensup olurlarsa olsunlar” saptamasında bulunur. Spikerin “Peki bu Türk idarecilerinin Türkiye’de yarattıkları bu terör havası, Türkiye’de milli bağımsızlık ve barış savaşını durdurmuş mudur?” sorusuna şöyle yanıt verir:

TÜRK MİLLETİ ÖLMEZ

“Halkları mahvetmek kabil değildir. Teşekkül eden bir millet, yaşayan bir millet ölmez.

Türk Milleti de böyle. Türk Milleti denilen bir millet, Türkiye Halkı denilen bir halk. Bu halkın yok olması imkânsızdır.

Ha! Ne demek istiyorum: Yani bugün yapılan terör şu veya bu partiye karşı değildir. Bugün yapılan terör şu veya bu kanaate karşı değildir, şu veya bu sınıfa karşı değildir. Bugün yapılan terör, Türk Milleti’ne karşıdır ve Türk Milleti’ni imha etmek için, yok etmek için yapılan terördür.

Türk Milleti yok olmaz. Binaenaleyh, her şeye rağmen, Türk Milleti yaşayacaktır. Ve her şeye rağmen, biz 2. Milli Bağımsızlık Savaşından muzaffer çıkacağız…”

Nazım Hikmet, 30 Ağustos 1962 yılında Bizim Radyo’da yaptığı konuşmada: “Bugünkü terör herhangi bir parti sınıf ya da zümreye karşı değil, Türk milletine karşıdır. Onu imha etmeye yöneliktir” der ve şöyle devam eder; “30 Ağustos yalnızca Türklerin değil insanlığın da en büyük bayramlarından biridir. 30 Ağustos’ta ilk defa biz Türkler sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı insanlığa kurtuluş yolunu gösterdik” der.

Sunucunun; “Bugün 30 Ağustos. Sizin ve dolayısıyla Türkiye halkının en büyük bayramlarından biri. Bu münasebetle hem size hem bütün Türkiye halkını candan tebrik ederim. Acaba bize bu münasebetle bir şeyler söyler misiniz?” sorusuna; “30 Ağustos bizim Türklerin en büyük bayramlarından biri ve zannediyorum ki yalnız bizim değil; insanlığın bayramlarından biri. Çünkü 30 Ağustos’ta ilk defa biz Türkler insanlığa, sömürgeciliğe karşı ve emperyalizme karşı muzaffer olabilmenin yollarından birini gösterdik. Bu da sömürgeciliğe karşı silah elde çarpışmakla olur” der.

Bugün büyük vatan şairi Nazım Hikmet'in 121. doğum yıl dönümü. Türk şair Nazım Hikmet’in 1959 yılında yazdığı “Şehitler” şiiri, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda çok daha büyük önem kazanıyor.

ŞEHİTLER

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

      mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

     Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler

      Dumlupınar'dakiler de elbet

     ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,

siz toprak altında ulu köklerimizsiniz

      yatarsınız al kanlar içinde.

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

      siz toprak altında derin uykudayken

      düşmanı çağırdılar,

      satıldık, uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

       kalkıp uyandırın bizi!

      uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

      mezardan çıkmanın vaktidir!

Sonraki Haber