Necmi Yapıcı Aydınlık’a cast ajansı tekelciliğini anlattı: Tekelcilik niteliğe düşman

Rekabet Kurumu’nun film, dizi ve sinema sektöründe faaliyet yürüten cast ajansları hakkında tekelleşme iddialarıyla soruşturma başlatmasının ardından oyuncular peş peşe açıklama yaptı.

Kamuoyunda yer alan iddialara göre, ajanslar belirli isimlerle çalışıyor ve oyuncuların giyim kuşamlarından, sosyal ilişkilerine kadar bütün davranışlarını ve ilişkilerini yönetiyor. Piyasayı elinde tutan cast ajansları belirli oyuncuların dışındaki sanatçıların da sektörde yer almasını engelliyor.

Tekelleşme iddialarının ardından sosyal medya hesabından paylaşım yapan isimlerden biri olan Oyuncu Necmi Yapıcı, meseleyi Aydınlık’a değerlendirdi.

‘TEKELLEŞME YÜZÜNDEN SAÇMA SAPAN CASTLAR OLUŞUYOR’

Normal şartlarda cast direktörünün asli görevinin senaryodaki karakterlere en uygun kişileri seçmek olduğunu kaydeden Yapıcı, sonrasında deneme çekimlerinin yapılarak oyuncu seçiminin tamamlandığını belirtti. “Ama bizim ülkemizde işler farklı yürüyor” diyen Yapıcı, “Cast direktörleri aynı zamanda cast ajansı sahibi. Böyle olunca gerekli oyuncuları öncelikle kendi ajansından sağlamaya çalışıyorlar. Üç beş ajans arasında geçiyor bütün işler. Ve bu ajanslar dışında kalan oyuncular kendilerine iş bulmakta çok zorlanıyorlar. Bu ajans sahibi cast direktörleri ne kadar oyuncusunu kabul ettirebilirse o kadar iyi” ifadelerini kullandı.

Bu durumun yanlış seçimlere de yol açtığını ve bir nitelik kaybına neden olduğunu belirten Yapıcı, “Saçma sapan castlar görüyoruz dizilerde. Aynı yaşta olan oyuncular anne oğul, baba kız oynuyorlar. Hatta anne oğlundan daha küçük yaşta bile olabiliyor. Birçok yetenekli yıllarını bu işe vermiş oyuncular anne baba rolleri beklerken gencecik insanları oynatıyorlar.” dedi.

‘ÇOK ERKEN GİTTİ DİYE GÜNAH ÇIKARTIYORLAR’

Artık yeteneğin önemsenmediğini söyleyen Yapıcı, “Güzel ya da yakışıklıysa, magazin figürü haline gelmişse sosyal medyada milyonlarca takipçisi varsa başrolleri onlara veriyorlar. Sonra o yaşlanmış, oyunculuklarında en olgun yıllarına gelmiş düşünmedikleri oyuncular ölünce de ah çok erken gitti çok iyi oyuncuydu vs. gibi sosyal medya paylaşımlarıyla günah çıkartıyorlar. Şu anda evlerinde oturan ve gerçekten açlık sınırında yaşayan, parasızlık çeken yüzlerce gerçek oyuncu var. Çünkü bizler çok paralar kazanmıyoruz” diye konuştu.

Oyunculara yapılan ödemelerde de adaletsizlik olduğunu kaydeden Yapıcı, “Bazı başroller inanılmaz paralar alıyorlar, içlerinde gerçekten yetenekli olanlar benim de takdir ettiğim yıllar içinde kendini kanıtlamış olanlar da var. Fakat bu oyunculara verilen paralar da adaletsiz. Bir iki oyuncuya bütçenin yarısını verip geri kalanıyla bütün diziyi yapmaya çalışmak diğer oyunculara geçinebilecek kadar para vermek hiç adil olmuyor.” sözlerini kullandı.

Bir dizi ya da filmde en önemli şeyin senaryo olduğunu dile getiren Yapıcı, “Bizde hikayeler de aynı, birbirinin tekrarı. Yeni hikayelere yeni fikirlere açık değil yapımcılar kanallar. O tutmaz bu tutmaz gibi yaklaşımlarla birçok genç ve yetenekli senarist kendine imkân bulamıyor.” dedi.

Sektörle ilgili dizilerin uzunluğu, komedi dizilerinin çekilmemesi, çalışma saatlerinin uzunluğu gibi meselelerin de olduğunu kaydeden Yapıcı, ekonomik sıkıntıların tiyatro seyircisini etkilediğini de sözlerine ekledi.

‘BİZİM MAHALLEDE DE VAR’

Cast ajanslarının kurduğu tekel, gündemdeki yerini korurken Türkiye Gazetesi yazarı Ömer Ekinci’den dikkat çeken bir çıkış geldi. Fuat Uğur’un yazılarına atıf yapan Ekinci, şu ifadelere yer verdi:

“Fuat Uğur güzel bir konuyu açtı. Ama Türkiye’deki köle pazarları sadece oyuncular camiasında mı var? Televizyoncularda yok mu sevgili Fuat Uğur? Haber programlarının yorumcularında yok mu? Gazetelerin köşe yazarı seçmelerinde yok mu? Belediyelerin şehir programlarında, konferanslarında, kültür-sanat etkinliklerinde yok mu?

Haydi cast ajansları seküler, Cihangir’de takılan tipler. Peki ya bizim camiamızın cast ajansları? Etkinliklerde kimler konuşmacı olacak, basın toplantılarına hangi gazeteciler davet edilecek, bakanların, Sayın Cumhurbaşkanı’nın seyahatlerine kimler eşlik edecek, bunu belirleyenler yok mu? Kendisiyle arası iyi olanlara jest yapan, kendisine zamanında en ufak bir eleştiri getirmiş olanı tecrit edenler yok mu?”