Nefertiti ve Mona Lisa’nın güzelliği

Toplumsal akışın içinde beğenilmek dış görünüşe önem vermek de vardır. İlk çağlardan beri güzellik özellikle kadınların ilgilendiği ancak erkeklerin de dikkat ettiği çekiciliğin en önemli öğelerinden biri olmuştur. Günümüzde estetik tıbbın alanına giren güzellik arayışı tıbbın en çok araştırma istemi olan alanlarından biridir. Güzel görünme bireyin kendisi ile çevresi arasında kurduğu beğeni iletişiminin bir talebi olarak bireyde anlam bulur. Güzelin çekiciliği var olması gerekliliği duyumsanan ama ruhta olmayan, bir boşluğun varlığını kavrayıp düzeltme girişimi edimidir. Ruh güzelliği ve anlatımının en soylu anlatım şeklinin yüz olduğunu usumuzda tutarak bunun doğallığın korunması ile olası olduğu düşüncemizi belirtip bundan sonraki sürecin bireysel seçimlere bağlı olduğunu ifade edelim. Düşüncelerimizi Nefertiti, Mona Lisa örneğinden yola çıkarak anlatmaya çalışalım. Bu iki kahraman da duygularını en az mimikle bize aktarmışlardır. Insan ruhunun duruluğunu yüz aracılığı ile bize yansıtmaktadırlar.

ANTİK MISIR KRALİÇESİ NEFERTİTİ

Mısır gizemli bir tarihe ve tarihi karakterlere sahip bir ülkedir. Her ne kadar hiyeroglif yazılar ile tarihe kaynaklık edilmeye çalışsa da Nefertiti ve eşi Akhenaton hakkında kesin bir bilgi kaynağı yoktur. Ölümünden asırlar sonra bile ismini hatırlatan kraliçe Nefertiti, yaptığı eylemler ile adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Doğumu, yaşamı, ölümü ve yönetimi hakkında günümüze ulaşmış kaynaklar incelendiğinde tarihin ender gördüğü kraliçelerden biri olduğu anlaşılmaktadır.

Nefertiti’nin doğum ve ölüm tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunamamaktadır ancak bazı kaynaklar MÖ 1370–1330 yıllarını Nefertiti’nin doğum ve ölüm tarihi olarak kabul etmektedir. Nefertiti adının anlamı; “güzellik geliyor, güzel, güzelden gelen” demektir. Nefertiti’nin fiziki özellikleri incelendiğinde uzun boyunlu, iri elmacık kemikli ve kulağında iki küpe deliği bulunan bir kadın olduğu anlaşılmaktadır. Nefertiti, altı kız çocuğunun annesidir. Nefertiti, Antik Mısır’ın güçlü kraliçelerinden biridir.

Nefertiti büstünü, Mısır’da antik tarih kazı çalışmaları yapan Ludwig Borkchardt ve ekibi bulmuştur. Ludwig Borchardt, Nefertiti’nin renkli büstünü kesin bir bilgi olmamakla birlikte Berlin’e yasa dışı yollardan götürmüştür. Nefertiti’nin renkli büstü günümüzde Berlin’de sergilenmektedir. İlk kez 1924’te sergiye açılmıştır. Günümüzde de Mısır ile Almanya arasında iadesi konusunda Mısır tarafından çalışmalar devam etmektedir ancak olumlu bir sonuca ulaşılamamıştır.

MONA LİSA TABLOSU

Mona Lisa tablosu ünlü ressam Leonardo Da Vinci'nin yapmış olduğu ve dünyanın en ünlü resmi olmasının yanı sıra, yıllardır Leonardo Da Vinci'nin başyapıtı olarak kabul görmektedir. Mona Lisa tablosunun değerli olmasının tek nedeni bu değildir Leonardo Da Vinci’nin bu tabloyu 1500 ve1506 yılları arasında yaptığı düşünülmektedir. Ancak tablo 1911 yılında kaybolduğunda daha fazla ün kazanmıştır. XX. yüzyılın en büyük sanat hırsızlığı olarak kabul edilmiş olan Mona Lisa tablosunun çalınmasını gerçekleştiren kişi Louvre Müzesi'nin eski çalışanı olan Vincenzo Peruggia olmuştur.

Tablo kurtarılmasından sonra tüm İtalya’da sergilenerek 1913 yılında Louvre müzesine geri getirilmiştir. Mona Lisa tablosu artık bu olaydan sonra halk içinde çekici hale gelmiştir. Birçok kişi Mona Lisa tablosunda yer alan kadının floransalı ipek tüccarı Francesco del Giocondo’nun eşi Lisa Gherardini olduğunu düşünmektedir. Bu konuda başka birçok varsayım yer almaktadır. Bunlar arasında Francavilla’nın Düşesi Costanza d’Avalos ve Milan Düşesi Isabella ve Milan Dükü Ludovico Sforza’nın metresi Cecilia Gallerani olduğu da söylenmiştir.

Tabloda yer alan Mona Lisa’nın gülümsemesi birçok şekilde yorumlanır. Bazıları masum bir gülümseme olduğunu düşünürken bazıları gizemli bir kadın olduğunu ifade eder. Bazı kişiler ise gülüşün hamile olduğuna ya da bir çocuk doğurduğuna işaret olduğunu savunur. 1910 yılında Avusturyalı nörolog olan Sigmund Freud, Mona Lisa’nın gülümsemesinin Leonardo Da Vinci'nin annesine olan ilgisini gösterdiğini belirtmiştir. Gülümsemenin yanında Mona Lisa’nın kaş ve kirpiklerinin bulunmaması; bazı tarihçiler tarafından Leonardo Da Vinci'nin bir nedenle boyamalı tamamlayamadığı şeklinde yorumlanmıştır.

YAPAY SINIR

Bu iki figüre dikkatle bakıldığında figürlerin gözleri ile yaratılan duygusal bağlantı doğallığın gizemini içinde taşıyan karmaşık hüzünlerin iyi yorumlanmış karışımı gibi görünmektedir. Karşılaşmalarla deneyimlenen, karşısındakini çağıran çağrının ilk karşılaştığı yüz, bu çağrının istediği yüz müdür? Ben ve ötekinin sınırı olan yüz, ötekine anlatmak istediğimiz ifadenin ne ölçüde karşılığıdır. Bu yüz karşısındaki ile karşılaştığı zaman, yansıttığı hangi bilince maske olan yüzdür. Kendi imgesinden sıyrılan yüz kırılgan soyut ve üst ben destekleri ile ayakta kalabilmektedir. Karşısındakini etkilemek için oluşturulan maske kendisini kendi olmaktan çıkaracak süreç demektir. Özetle yeniden yeni yapılan yüz özle karşı arasındaki yüzleşmede yapay bir sınır işlevi görmektedir.

Estetik tıp uygulamaları güzellik için gerekli matematik oranların yüzde nesneleşmesi ile oluşan yüz anlatımının, edinilmiş bilgilerin belirlediği güzel yüz tanımının uygulanan kişinin bedeninde duyumsanması durumudur. Bu anlatım duygusallığın içsel anlatımın belirlediği yüzün anlamdan arındırılarak maskeleşmiş halidir. Estetik tıp, yüzsel anlatımı tek tip haline getirerek herkeste olan aynının, aynı kişide görülmesi ile oluşturulan görünümün halidir. Televizyonlarda gördüğünüz çok özel yüz anlamı ve derinliği olan bir sunucunun geçirdiği estetik işlemler nedeni ile varsayılan ifadeye yani tek düze anlatıma dönüşmesi bir örnektir. Özetle estetik işlemlerin yüzün anlam derinliğini azaltması, yüzdeki çizgilerin duygusal gücü belirlediği akılda tutulmalıdır.

Bu yazıda kullandığımız iki tarihsel kişiliğin yüzsel anlatımdaki duruluk duyguların yüzsel anlatımla yalın şekilde anlatılması, insanda var olan yaratıcılığın çağlar boyunca değişmeden kaldığını geçmişten günümüze anlatım benzerliğinin, ruhta yaşayan insanın ne kadar evrensel olduğunu göstermektedir. Bir başka önemli saptama da, batı, batı olmadan insanlığın batı uygarlığının sanatsal verilerine ulaşmış olduğu olgusudur.

Sonraki Haber