Neşet İkiz:Türkiye kuvvetli ve hazırlıklı olmalıdır

‘Kıbrıs Adası bizim savunmamızın, bizim yaşamsal çıkarlarımızın ayrılmaz bir parçasıdır… Kıbrıs Barış Harekatı’nda çok büyük başarılar kazanıldığı gibi bazı eksiklikler de vardır, siyasiler ve yine askerler durumdan gereken dersi çıkarmalıdırlar.’

Kıbrıs Barış Harekatı'nın komutanlarından Emekli Deniz Albay İbrahim Neşet İkiz, harekatın ayrıntılarını anlattı. İkiz, 20 Temmuz 1974 tarihinde adaya ilk ayak basan gazi birlik Altıncı Amfibi Deniz Piyade Alayı'nın komutanıydı…

1973’TEKİ HAZIRLIK

Kıbrıs Barış Harekatı’nda adaya yapılan çıkarmanın hazırlık aşaması nasıldı? Bu noktada ordumuzun kendine güvendiği veya kendinde eksik bulduğu noktalar nelerdir?

Neşet İkiz: Kıbrıs Barış Harekatı, Cumhuriyet ordusunun en büyük harekatıdır. Denizaşırı harekatlar, amfibi harekatlar, gerilla savaşları ile birlikte en güç askeri harekatlardır. Özel teçhizatlarla donanmış özel birlikler tarafından bu harekatlar yapılır. Amerikan Başkanı Johnson o ünlü mektubunda, “Amerikan silahlarını bir çıkarmada kullanamazsınız” diyordu. Silahlı Kuvvetler, denizaşırı harekatı milli olanaklar içerisinde yapmak durumundaydı. Altı uçağımız altı helikopterimiz vardı. LCU’larımız, LCT’lerimiz yoktu örneğin...

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Necdet Uran levent sınıfının, deniz piyade sınıfının kurulması için büyük mücadeleler vermiştir. Kara kuvvetlerimizde birçok ilgili maalesef “denizin piyadesi mi olur” diye buna karşı çıkmışlardır. Levent sınıfı bizde Çaka Bey ile başlar. 71 yılında çok büyük emekle kurduğumuz 1. Amfibi Deniz Piyade Taburu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Celal Eyiceoğlu tarafından lağvedilmişti.

Oramiral Kemal Kayacan ileri görüşlü bir Deniz Kuvvetleri Komutanıydı. Bunları mehaz yapmadan Kıbrıs harekatına giremezsiniz diyerek derhal Faruk Gürler’e gitti. Yeni Genelkurmay Başkanına durumu anlattı. Tekrardan amfibi birliklerinin kurulmasına emir çıkardılar ve ben Gölcük’te 2. Amfibi Deniz Piyade Taburunun kuruluşuna başladım 73’te. Ancak planlarda 63 Kanlı Noeli’nden beri Kıbrıs Harekatına ayrılan birlik, 39.Piyade Tümeniydi. Kemal Kayacan bunun için de çok büyük mücadele verdi ilgililerle. Ve son anda ilk dalgada amfibi deniz piyade alayını çıkaralım diye kabul ettirdi.

2.Ordu Komutanı Suat Aktulga cephe komutanı olarak görev almıştır. Son anda genelkurmaya şu teklifi götürdü ‘’Biz niçin Boğazköy Gazimagosa akademik plajlarına çıkıyoruz. Nihai hedefimiz Lefkoşa buraya 70 kilometre. Girne’nin doğu veya batısında yeni bir plaj seçelim, geçitten vuralım nihai hedefimiz 18 kilometre.’’ Genelkurmay bu güzel düşünceyi kabul etti ve böylelikle yeni bir plaj seçimi ve ilk dalgada amfibi deniz piyade alayının çıkması kabul edildi.

‘PLADİNİ PLAJINI SEÇTİK’

Adaya çıkarma kararı nasıl alındı? Karargahta o gece neler olduğunu anlatır mısınız?

Neşet İkiz: Bülent Ecevit başbakan, Erbakan da yardımcısıydı. İleri görüşlü bir başbakandı. Çağdaş düşünceleri vardı. Nikos Sampson darbesinden sonra -denizaşırı harekatlar risklidir, büyük kayıplar vermemek için- İngiliz Dışişleri Bakanı Callahan’a “İngiliz üslerine biz çıkalım, müşterek bir harekat yapalım” teklifini götürdü, fakat İngilizler bunu kabul etmediler.

“Aman sivillere çok dikkat ediniz, karşı taraf ateş açmadıkça ateş açmayın” cümlelerini romantik karşılamamak lazım. Kendisini rahmet ve şükranla anıyorum.

Bir cuma akşamı ilgili komutanlarla brifing salonunda toparlandık. Yeni birçıkarma plajı seçmemiz istendi.

Rumların ve Yunanların görüşü şuydu: Türkler teşebbüs etseler bile bir çıkarma yapamazlar, çıkanlar olursa da biz onları yok ederiz... Ada gayet iyi, bilinçli bir şekilde bir çıkarmaya karşı tahkim edilmiş, plajlar kirletilmişti.

Çıkarma Filosu Komutanlığı Amblemi

Çıkarma Gemileri Komodoru, Deniz Güverte Kurmay Albay Ahmet Özon seçkin bir subaydı. Onunla birlikte Pladini çıkarma plajını seçtik. Levent çıkarma plajı 400 metre genişliğindedir. Komutanların onayına sunduk hiçbir karşı teklif olmadı, kabul ettiler. İlk dalga çıkarmayı biz yapacaktık. 10 LCV-3 LCP, elimizdeki imkanlar bunlar. Arkadan iki dalga halinde 50. Alay Muharebe Grubu ve 50. Alay Muharebe grubu bağlıları geleceklerdi. O gece plan yapıldı, program yapıldı, kabul edildi. 56 gemi ile 19 Temmuz günü öğlen hareket ettik.

Bu taktik harekat sorumluluk sahasında gerekli hava, sualtı ve deniz hâkimiyetine sahip olamazsanız, yem olur bu kuvvet. Bu kudrete sahiptik ve oldu. Ancak benim şu teklifim oldu: harekat doktrinine uygun olarak Tümamiral Nejat Serim, planlama için çıkarma birliklerine, Mersin'e gelmişti. Dedim ki “Amiralim, bakın bir tek plaja yöneliyoruz karşı taraf çıkarmaya hazır, idealleri var, sahte konvoy uygulayalım.” Sahte konvoy, aynen bir çıkarma yapılacakmış gibi uygulanır, düşmanın olanaklarını, imkânlarını dağıtmak için. Neşet Yarbayım “İmkanımız yok” dedi, üç kere ısrar ettim. Bakın, 60'lı yıllarda, dünyanın en güçlü ülkesi Amerika, yanı başındaki Küba’ya Castro’yu devirmek için bir çıkarma harekatında başarılı olamamıştır. Üçüncüde “Kumandanım” dedim “Bakın, sıfırda kalmayalım”, tarih sıfırda kalan çıkarmalarla doludur. Bu amfibi yanıltmayı yapalım (sahte konvoy). Harekatın kaderini belirleyen yeni plajın yanında bir uygulama da ilk çıkacağımız Gazimagosa Boğazköy akademik plajlarında yapılan sahte konvoy intikalidir. Yunanlılar ilk çıkarmanın bu akademik geniş plajlara yapılacağını istihbar etmişlerdi, sahte konvoy oraya yönelince, gece zikzak ve karanlıkta bütün olanaklarını oraya konsantre ettiler. Çıktığımız Pladini, çıkarmanın hiç beklenmediği ufak bir plajdı.

Ancak geciktik. Çıkarmalar normal olarak hava karardığında yapılır.

Saat 8.47’de çıkarmayı yapabildik. Limbo Harekatı ile Sancak gemisi TCG Ertuğrul hareket halindeyken tahsisli noktalardan tahsisli araçlara eğlendik, karşı taraftan aşağı yukarı hiçbir mukavemet gelmedi, bir baskın şeklinde çıktık. Bizim görevimiz kıyı başı tutmaktı. Denizaşırı harekatta ilk hedef düşman kıyısına çıkıp kıyı başı tutmaktır. Diğer birlikler de köprü başını tutacak, diğer birlikler de emniyetli bir şekilde buradan çıkarlar teçhizatları ile. Bunu ideal bir şekilde tuttuk ve 1 saat sonra takriben Sancak gemisindeki Amfibi Tugay Komutanı General Tunçer’e ve Çıkarma Birlikleri Komutanı Emin Amiralimize rapor ettik.

Paraşüt tugayı Kayseri’den sabah 6.03’te kalkmıştı, komando tugayı da Mersin’den 72 helikopterle, Kıbrıs Türk alayının ve bölgedeki Türk Mücahit Birliklerinin çok iyi koordinesiyle, Gönyeli Hamit Ağa mandırası Kırla havaalanı civarına, Türk bölgelerine inmişlerdir büyük bir başarıyla. Yani özetlersek atma taşıma ve çıkarma ideal bir şekilde başlamıştır.

Yakın hava desteğinden bahsetmek isterim 3 yakın hava subayımız vardı: hava pilot binbaşı Fehmi Ercan hava pilot yüzbaşı Akın Giray ve hava pilot binbaşı Necdet. Biliyorsunuz, ilk gece 50. Alay muharebe grubu komutanı İbrahim beyle Fehmi Ercan şehit oldular. Necdet ve Akın Giray kaldılar. Bir bölgede yakın hava desteğinde çok etkili oldular. Yer yer menzili içinde deniz topçusuyla, zaman zaman plaj bölgesinde sahra topçusuyla kıyı başını mükemmel bir şekilde tutmaya çalıştık ve tuttuk.

50.alay köprü başını tutamayınca, komando tugayı ile birleşemeyince, karşı taraf derlendi toplandı, şuurlu bir şekilde plaj bölgesinde de bizi denize dökmeye çalışıyor. Harp filosu komutanı Nejat Tümer’den bir gemi istedim.

Gece yalnız plaj bölgesinde değil her bölgede Yunanlıların karşı saldırıları başladı, yakın hava desteği de sona erince, gece kan gövdeyi götürdü. Sabah olunca kilit adamlarla toparlandık, eksiklerimizi Mersin’e ilettik. Sıhhi malzeme, cephane, muharebe cihazı için piller gibi… Karşı taraf kendi uçaklarımızı bile üzerimize yöneltmeye çalıştı. Hiç unutmam bir ara Necdet Binbaşı, üzerimize yöneltilen uçağa ‘’Ne yapıyorsun ben Yamyam Necdet’’ diyip -harbiyede kullanılan ismi- son anda engel oldu.

‘ECEVİT VE HÜKÜMETİ KARARLIYDI’

Çıkarma kararına NATO’nun tepkisi ne olmuştu?

Yunanlılar, NATO, Avrupa, ‘ABD bir Türk çıkarmasına müsaade etmez’ inancı içindeydiler. Türkiye bazı aldatmacalara başvurdu. Meclis’te bir gün önceki celse, cumartesi günü toplanılacak karar alınacak diye kapatılmıştı. Halbuki karar alınmıştı. Ecevit ve hükümeti kararlıydı. Yalnız NATO değil bütün dünya ilk harekatta bizi desteklemiştir. Nikos Sampson darbesi hoş karşılanmadı. İlk Harekatta durum budur.

Harekata dönersek… Yunanlılar, bizi denize dökmek, ikinci çıkarmaya mani olmak için ne mümkünse yaptılar. Başarılı olamadılar. Çil yavrusu gibi dağıldılar. Tekrar toparlandılar ve ikinci çıkarma tecelli etti.

‘İSTENSE TÜM KIBRIS’I ALABİLİRDİK’

1963 kanlı noelinden sonra adadaki barış ortamını sağlamak amacıyla barış gücü askerleri gönderilmişti. Ne rol oynadılar?

Barış kuvvetlerinin pek etkisi olmadı harekata. Kıbrıs Türklerinin, Türk Mücahit Teşkilatının çok büyük katkısıvardır. Karşılaştıkları haksız muamele, onlara büyük bir savaşma azmi vermiştir.

İkinci harekatı da belirtmek isterim. 15, 16, 17, 18 Ağustos. İstense tüm Kıbrıs’ı alabilirdik. Karşı taraf tam bir panik halindeydi. Nitekim Erbakan, “Bütün Kıbrıs’ı alalım bilahare konuşur durumu ayarlarız” demişti. İkinci Ordu Komutanının da yine mantıklı bir teklifi oldu ‘’Hiç olmazsa Larnaka ve Larnaka havaalanını alalım, pazarlık yaparız” demişti, kabul edilmedi. Bugün yüzde 38’i bizim olan bir Kıbrıs haritası çizildi.

‘KIBRISSIZ BİR TÜRKİYE DÜŞÜNÜLEMEZ’

Türkiye bu harekatta başarısız olsaydı, nelerle karşılaşırdı?

Kıbrıs Adası bizim savunmamızın, bizim yaşamsal çıkarlarımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Kıbrıssız bir Türkiye düşünülemez.

Yunanların, Kapıkule’den Kıbrıs’a bir stratejik kuşakla Türkiye’yi batıdan kuzeyden kuşatma planları, idealleri vardır. Türkiye bunun için kuvvetli ve hazırlıklı olmalıdır. Kıbrıs Barış Harekatı’nda çok büyük başarılar kazanıldığı gibi bazı eksiklikler de vardır, siyasiler ve yine askerler durumdan gereken dersi çıkarmalıdırlar.

‘DENİZLERLE BARIŞMALIYIZ’

Her deniz kuvveti böyle bir harekatı başarabilir mi?

Dünyanın 1 numaralı süper ülkesi Amerika’nın 60’lı yıllarda, hemen yanındaki Guantanamo Körfezi’nde, Küba lideri Fidel Castro’ya karşı böyle bir çıkarma harekatını organize edemediğini belirttim. Çıkarma harekatı çok risklidir, çok güçtür. Yunanlılar ve Rumlar Türklerin bir çıkarma harekatı yapacaklarına inanmıyorlardı. ‘Çıkamazlar, yapamazlar, çıksalar da biz yok ederiz…’ Nitekim Yunan meclisi kurulunca diktadan sonra, uzun süre bu konu konuşulmuştur. Milli Savunma Bakanı Averof’a muhtıra verilmiştir: Türklere kim yardım etti, Türkler bu çıkarmayı nasıl yaptılar, diye.

O gece 45 tane 6.filo harp gemisi, Sovyet filosu 50 gemi, İngilizler, bir sürü güç hep orada. Nitekim, çıkarma birlikleri komutanı Tuğamiral Emin Göksan “Bunlar bizi galiba bırakmayacaklar” dedi. Callahan, Kissenger’e “ çıkarmaya mani olalım” demiş...

74 harekatını hiç beklenilmeyen bir şekilde başarıyla uyguladık. Denizlerle barışmalıyız. Denizler medeniyettir, vefadır, dinamizmdir, her şeydir. Yunan deniz filosu dünyanın en güçlü filolarından biridir. Kıbrıs bize 40 mil, asırlarca idaremizde kalmış. 700 mil mesafedeki Yunanistan, ‘Kıbrıs bir Yunan adasıdır’ diyebilmektedir.

Şükrediyorum, levent sınıfını kurduk. Yoksa başarılı olamazdık. Ama mühim olan konu şudur, unutmayalım: İkinci harekatta tüm adayı alabilirdik. Ama ikinci harekatı NATO da Amerika da bütün dünya da iyi karşılamamıştır. İlk harekatta hepsi bize hak vermişti.

‘HALKIMIZA, ÜLKEMİZE SARILALIM’

Sorularımızı sorduk, sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bakın, eski askerler için ölmez, ağır ağır uzaklaşır derler. 20 komutan vardı, ben en gençleriydim. 74’te Amfibi Alay Komutanıydım. Şu anda 87-88 yaşındayım. Ülkeye olan hizmetin hazzı hiçbir şeyde yoktur ama mühim olan sorumluluk duygusudur.

Kıbrıs bizim için önemlidir. “Kıbrıs’ta Türk dili sönmemelidir” sözü Mustafa Kemal’indir. Aklımızı başımıza alacağız. Halkımıza, ülkemize sarılalım. Benim gazi albay olarak söyleyeceklerim bu kadar.

Çok teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ediyorum. Kıbrıs şehitlerimizi rahmetle, şükranla ve saygıyla anıyorum.

Sonraki Haber