‘NFT Sanat’

Dünyamızın “milenyum” çağına adım attığı 2000 li yıllarla birlikte güçlü bir değişim için çoktan düğmeye basılmıştı. Birçoğumuz ilk onlu yıllar içinde bu değişimi anlayamadık. Giderek hızlanan bilgi biriktirme, işleme, kullanma teknolojileri, toplum mühendisliği, bir yandan hızlı dönüşümün önünü açarken diğer yandan “yenidünya düzeni” kavramını tartışmaya soktu. Önümüzdeki yıllar çok daha hızlı büyüyen, değişen teknolojik farklı bir zaman olacak. Direnen, yok sayan, dışında kalacak. Gelişim, değişim, dönüşüm yeni tehdit ve düzeneklerle olumlu - olumsuz geleceği şekillendirecek. Kavga eden kaybedecek.

Dalgalar sert olduğunda sörf yapabilenler için keyif başlar.

Anlamaya çalışan, çağın diliyle konuşan, yönetebilen, yönlendiren, süzen bir akla ihtiyacımız olduğu çok açık… Geçmişte sanatçılar hayal eder, sanat hayalleri toplumsallaştırır. Bilim onları gerçek yapmak adına adımlar atar, heyecanlar yaratırmış. Bilim ve teknoloji çağı artık sanatçıların hayallerinin önünde koşan yeni bir zamanın bilgisini paylaşıyor. “Sanatçı” bilimin ışığında, ortak aklın hizmetinde estetik değer üretirken, yaşanılabilir insani düzenin savunuculuğu ile sınavını veriyor. Sanatın kadim misyonu yeni düzen içinde varlığını bir biçimde sürdürürken, zaman da bu sürece tanıklık edecek gibi görünüyor…

“Non - Fungible Token” (NFT) Değiştirilemez para ya da çip…

Dijital para biriminin üretim alt yapısında var olan kripto bilgi ağ sistemi, birimi çoğaltamaz noktaya eriştiğinde kıymetini katlayarak büyütmüş dijital ekonomik bir değerden söz ediyor olacağımız söyleniyor. O gün söz konusu değere sahip olanların servet karşılığını belki de telaffuz bile edemeyebiliriz… Bugün dijital alış-satış piyasasına sanat da katıldı. Alınır, satılır değer olarak görülen eserler, dijital paraların değiştirilebilir olmasına karşın, değiştirilemez özelliği ile fark yaratarak sisteme eklendi. NFT sanat eserleri, orijinal belge niteliği ile kayıt altına alınarak, sanatçı haklarını gelecekte de korumak üzere dijital çip, kripto değer olarak piyasaya sürüldü. Çok yüksek fiyatlarla satın alınan bu eserler artık yatırım amaçlı ekonomik dijital el değiştirebilir piyasa enstrümanı. Yeni düzen; teknolojisi, ekonomisi, sosyolojisi ve sanatı ile henüz tam bilmediğimiz bir yenidünyanın kapılarını bize çoktan araladı…

Dijital dünyanın para birimi ardında kim var?

Bu sorunun henüz net bir cevabı yok. Geçmişte ekonomik değer ardında aranan otorite, güven, güç garip bir biçimde artık aranmıyor... Yatırımcılar; yatırım hacmi, yatırımcı sayısı, ikame değerler arası tercih seçenekleri yoluyla karar veriyor. Yasal açıkları sıkça konuşulan alanda güven, sorun olmaktan çıkıyor. Piyasa oluşuyor ya da böyle bir algı yaratılıyor.

Sanat bir yatırım öznesi mi?

Sanat ve sanatçı kavramlarının sorgulanması bu sorunun cevabı olacaktır… Bir gerçek var ki, yeni düzeni kurgulayıp, düğmeye basanlar tüm detayları ile derslerini sıkı çalışmış… Bilginin gücü ile mitosları yıkan yeniçağ deprem etkisi yaratmakta kararlı. Kadim mitolojik, ritüel, etik değerler yeni düzende hızla güncelleniyor. Reform düzeyinde bir çalışma yapılmadan mevcudun sürdürülebilir, biçimlenebilir, uyum sağlayabilir olma şansı an itibariyle yetersizlik sinyali veriyor… Bu gerçeği gören yeni bir dil aramak, bulmak, kurmak şart…

“Yeni insan” yaklaşımı ile değişim sağlanmadan “yenidünya düzeni” kurgulanamazdı…

Tüm yaşananları bir neden-sonuç ilişkisi içinde değerlendirmeye başladığımızda ne kadar kir biriktirdiğimizi, “olumsuz” değiştiğimizi daha net görebiliriz. Süreç bir kırılma anı yaşıyor. Dünyada sosyoekonomik devrim başlatıldı. Sürecin ortak akıl ile yönetilmesi gerekiyor. Klasik anlayış bitti. İnsan aklı hırslarına ve çıkarlarına yenilmediğinde çözüm ve uyum kolaylaşacak… Bu cümle bile fazlasıyla iyimser kalarak evrim sürecinin başında olduğumuz gerçeğini yeniden düşündürüyor. Tarih bilinci hepimize öğretmişti ki; insan, akıl, bilim, emek, sevgi, toprak, kültür, adalet, uygarlık odaklı erdemli yoldan yürümeden, vicdani huzura erişilemez… Geldiğimiz nokta her şey gibi bu kavramları da sorgulamaya açıyor. Bugün derin bir sarmalın içinde genel bir şikâyet halindeyiz. Nedeni biz olabiliriz… Şair Baba’nın da dediği gibi gerçekten, akrep gibi miyiz?

Sonraki Haber