Nice asırlara! Yüzüncü yılın kutlu olsun Aydınlık!
Aydınlık, 1 Haziran 1921’de Dr. Şefik Hüsnü tarafından çıkarılmaya başlandı. Dile kolay, tam bir asrı devirdi.
Biz yurtdışında olanlar ilk günlük Aydınlık kuruluşu için yaptığımız Frankfurt toplantılarını anımsarız. Türkiye’deki heyecanı ne güzel paylaşıyorduk. Herkes hemen işin bir ucundan tutmuştu. Gazetenin bazı malzemelerini İsveç’ten araştırmıştık. İsveç’ten almak en uygun düşmüştü. İsveç’in her köşesinde arkadaşlarımız vardı. Ama asıl Stockholm, Göteborg, Malmö ve Lund’da yoğunduk.
Frankfurt’ta muhabir olacak arkadaşlara eğitim verilecekti. Bu nedenle orada toplanıyorduk. Türkiye’den ismini yanlış hatırlamıyorsam, Muhittin diye arkadaş gelmişti. Hazırlanan güzel ve basit gazetecilik eğitim malzemeleriyle bize dersler verdi. İsveç’ten de profesyonel fotoğrafçı, kameraman arkadaşımız, genç yaşta kaybettiğimiz, Bilgen Tufan gayet güzel uygulamalı bir fotoğrafçılık kitapçığı hazırladı ve orada kurduğumuz bir karanlık odada bize şip şak fotoğrafçılık öğretti.
Ve Frankfurt büromuzdan Erol Sever... Çok gırgır adamdı. Ne güzel teşvik ederdi arkadaşları. O aklıma gelince hep Viyana Muhabirimiz Yusuf Haddadoğlu gelir. Erol, Çekoslovakya’nın Sovyetler Birliği tarafından işgali nedeniyle Yusuf’u Prag’a gönderdi. İşgalin onuncu yıldönümünde Çekoslovakya’yı yazacaktı. Ama dakika bir gol bir, Yusuf’u yaka paça yakaladılar. Erol bunun için çok etkin bir kampanya başlattı. Tüm dünyadan protestolar yükseldi. Biz de İsveç’i ayağa kaldırdık tabii... Yusufçuğumun kılına halel gelmeden kurtardık. O da oradaki hapishane maceralarını yazdı artık... Erol daha sonra İsveç’e yerleşti. Aydınlık’a güzel katkılarda bulundu. On altı kitap yazdı. Ne yazık ki onu da en verimli çağında kanserden kaybettik.
Ne güzel, heyecanlı, şevkli günlerdi... Yoksul, amatör ama cesur ve çalışkandık.
O zamanlar Lund Muhabirimiz olan Cumhur Gür şimdi İsveç’in en tanınmış gazetecilerinden biri. Ben 1980 sonrası Stockholm Gazetecilik Yüksek Okuluna gittim. İsveç Radyo Televizyonunda çalıştım. Aydınlık gazetesi 12 Eylül’den sonra kapatılınca Aydınlık Okulu’ndan mezun olan birçok arkadaşımız bu meslekten ekmek yedi. En meşhurumuz da sanırım Hadi Uluengin oldu. Ama o biraz obur çıktı. Daha fazla ekmek yemek için arkadaşlarını sattı. Şimdi kayıp. Ya da ben nerede olduğunu bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum.
Daha sonra Aziz Nesin ile birlikte çıkarılan günlük Aydınlık. Gene İsveç temsilciliğini onur ve gururla üstlendim. Ve son olarak şimdiki günlük Aydınlık... Gene İsveç muhabirliği. Artık Türkiye’de yaşıyor olsam da zaman zaman birşeyler yazmayı bırakmadım. Yazmaya çalışıyorum. Aydınlık Okulu mezunu olmak, Aydınlık’ta yazmak onurdur. Bir ucundan tutan herkesin eline, beynine, yüreğine, emeğine sağlık, Aydınlık’ı bugünlere getirdiler. Feda olsun.
Ve Nâzım Hikmet’tin Aydınlık şiirleriyle Asırlık Aydınlık’ımızın 1. asrını kutlayalım...
AYDIN AYDINLIK
Aydın Aydınlık Aydınlık.
Aydın Aydınlığım benim
Gökte ay gibi değil
Gökte yay gibi gerilen ay gibi aydınlatmıyorum tepeden
toprakta sınıfların kavgasını!
Bağlıyım ben
çamurlu kanlı kara
topraklara.
Ben o topraktaki kavgadan doğdum,
İçindeyim o kavganın,
İçinden aydınlatıyorum ben o
kavgayı:
Biz görelim,
onlar
kör olsunlar
diye!
Evet onlar,
onlar
kof çınarlar gibi karanlıklarda sallanıp yıkılırken,
onları ben
ateş aydınlığımın altına koyarak,
oyarak
göz bebeklerinin deliğini;
aydınlatıyorum
köklerine saplanan baltamızın
çeliğini!
Aydın Aydınlık Aydınlık!
AYDINLIKÇI
(1922)
Sen
benim
hangisinden olduğumu anlamak istiyorsan
cebime sok kafanı!
Orada:
Aydınlık’ı okuyan kara ekmek
sana doğruyu söyler.
‘AYDINLIK AL’
(Aralık 1924)
Şu,
Şu da,
Şuradaki de,
Şurdaki işçilerin hepsi.
Şunların yarısı,
Şu ateşçinin kendisi. Kızı, karısı,
Şu şimendiferci, şu vatman,
Şu patronu selamlayan usta başı
değil
Ötekisi,
Şu bol paçaları dalgalı iki gemicinin
İkisi,
Şu iğneden
Parmaklarıyla dikiş diken
Kadınlar,
Şu taşlı yolları çarıklarına dolayan,
Dağlardan
Dağlara
Güneşi kovalayan
Köylü ırgat,
Şu Marks’ın kafası
Lenin’in gözüyle yazan muharrir,
Sonra bu şiiri söyleyen şair,
Bütün bunların
Şunların
Onların
Hepsi
Hepsinin alnında orak çekiçten tacı
Hepsi Aydınlıkçılardan,
Hepsi Aydınlıkçı!
Yüzüncü yılın kutlu olsun Aydınlık!
Nice asırlara!
AYDINLIK
Dünümüz, bugünümüz, yarınımız Aydınlık...
Çünkü biz aydınız...
Aydınlık karanlığa tutulan ışıktır...
Dilde ıslık...
Kalbin sesidir...
Hak nefesidir...
Aydınlık bizim adımız...
Aynı zamanda andımız...
Aydınlık aşk...
Aydınlık Cumhuriyet...
Aydınlık Atatürk'üm...
Aydınlık dilimdeki türküm...
Çünkü ben Türk'üm...
Çünkü biz Türk'üz...
Türklüğün onur, şerf madalyası Aydınlık...
Karanlık nasıl da korkar bizden...
Yapımız Aydınlık...
Yüzümüz Aydınlık...
Gözümüz aydın...
Geleceğimiz Aydınlık...
Seni aydınlıkta tanıdım...
Işıl ışıldı gözlerimiz...
Dünyanın karanlığını deliyordu...
Bir tünelin sonunda görünen ışık...
Mağraya ufacık delikten inen güneş...
Yerin yüzünde de...
Yerin altında da Aydınlık...
Aydınlık, sular gibi serin...
Aydınlık okyanuslar kadar derin...
Aydınlık'ta barınamaz karanlık...
Sonsuzdur... Sanmayın anlık...
Geçmiş geleceğin aynasıdır...
Aydınlık ruhumuzdur...
Sana tutkum...Aydınlık'la...
Aydınlanmayla başladı...
Işık ışık doğurur...
Bir daha karanlık olmadı, olamazda...
Çünkü güneşimiz aydınlık...
Güneşimiz aydın...
Seni seviyorum...
Severek yaşamaya aşk deniyor...
Aşık deniyor...
Derya deniyor...
Denizi sevmek yürek ister...
Azgın sularda boğuşmak bilek...
Yürek bilekle birleşti...
Yürekliyiz...
Bilekliyiz...
Çünkü biz, aydınız...
Bu gece kalp kapım çaldı...
Yarı uykudaydım...
Yüreğimin sesini duydum...
Rüyalarım hayallerim gerçeğim senlibenli...
Herkes çıkar ilişkisinde...
Ya biz...
Çıkarsız aşkta...
Çıkarsız sevmek demiş bilge...
Adını aşk koymuş...
Yaradana varış aşk kapısından geçer...
Gönlüm seni sevdi...
Seni seçer...
Aşk emekmiş...
Aşk demekmiş...
Aşk vermek...
Aşk gülmekmiş...
Kapılar kapandı aşktan sonra...
Adı sonsuzluk oldu...
Biz küllerimizden yeniden doğan ankayız...
Hamdım...
Yandım...
Piştim...
Kül oldum...
Savruldum...
Küllerimden doğdum...
Yeniden doğuştur Aydınlık...
Zindandan kurtuluş...
Güneşe... Aya... Yıldızlara...
Yolculuktur... Aydınlık...
Aşk yolcuları...
Aydınlık vasıtasıyla...
Nurla... Bütünleşmeye
İçimizdeki Aydınlık...
Yanışımızın eseridir...
Yanmayan, yakamaz.
Yanışımsın..
Yanan yanılmaz...
Gerçeğimsin...