Okullar kapanıyor

'Bir seneyi uzaktan eğitimle tamamladık. Uzaktan eğitimde; öğrenme kayıpları, motivasyon eksikliği gibi sorunlar görünür hale geldi. Öğretmenin toplumsal önemini hatırladık. Modellerin Türkiye’nin koşullarına göre hazırlanması lazım'

Yok yok, salgın sebebiyle değil, sene sonu geldi. Bu seneyi de böylece bitirdik. Öğrencisi, öğretmeni, velisi, idarecisi herkes için her yönüyle zor ve değişik bir sene geçirdik. Hani çocukken sorsalar, bir sene boyunca okula gitmeyeceksin, gitsen de haftada iki gün deseler, zevkten dört köşe olmaz mıydık? Olmazmışız, bunu öğrendik. En tembelimizin bile “okul açıldığında öğretmen masasını öpeceğim” dediğini gördük. Bir de tabi, EBA TV, online erişim, hibrit eğitim, ev içinde dijital sesler, yetmeyen internetler, aklımızı alan akıllı uygulamalar, öğretmen anneler, maskesi kulağından sarkan öğrenciler gördük.

KILAVUZUMUZ CUMHURİYET DEVRİMLERİMİZ

“Nasıl bir seneydi” sorumuza ilk yanıtı, Eğitim Sosyoloğu Dr. Duygu Yeniay Üsküplü verdi:

“Salgın, 'eğitimle ilgili amacımız nedir' sorusunun yakıcılığını ortaya çıkardı. Eğitimin toplumsallaşma boyutu göz ardı edildiğinde bilgi aktarımı boyutu da yeterli olmuyor. Uzaktan eğitimde; uzun saatler ekran başında olmanın yarattığı bilişsel yük, öğrenme kayıpları, motivasyon eksikliği, dijital yetersizlikler, müfredat uyuşmazlığı, fırsat eşitsizliği gibi sorunlar görünür hale geldi. Diğer taraftan öğretmenin ve okulun toplumsal önemi ve etkisi hatırlandı. Çocuklarımızın sosyal-duygusal gelişimi, ailenin dönüştürülmesi ve toplumsal aidiyet duygusunun hedeflenmesi; üretken, verimli, mutlu bireyler yetiştirmenin önkoşulları... Kılavuzumuz Cumhuriyet Devrimlerimiz. Ülkemizin eğitimdeki başarısı için öncelikle toplumsal özgüvenin artırılması gerekiyor. Bunun için de modellerin, hibrit ya da başka, Batı’dan devşirme değil, Türkiye’nin koşullarına göre hazırlanması önemli.”

GÖZ TEMASI KURULMAMASI

Manisa’dan Hatice öğretmen ise sorumuzu şöyle yanıtladı:

“Ortaokul Türkçe öğretmeniyim. Online derslerde sınıf ciddiyeti olmuyor, veliler derse müdahil olabiliyor, öğrenci kamerasını kapayabiliyor, sorulara cevap vermeyebiliyor, otorite zor sağlanıyor, süre az oluyor, bunlar olumsuz. Ev konforunda ders anlatmak, teknolojiye adapte olmak, hibrit eğitim tecrübesi, bunlar olumlu. En önemli zorluksa uzaktan eğitimde öğretmenle öğrenci arasında göz teması kurulamaması. Bu olmayınca öğrencinin anlayıp anlamadığı o anda yakalanamıyor, iş sınava kalıyor.”

OYUN VE ARKADAŞ İHTİYACI

Kastamonu’dan öğrenci velisi Fisun Genç, İstanbul'da yaşadıklarını ancak salgın döneminde memlekete gittiklerini söyledi:

“Online dersler başta zor oldu ama alıştık. Kızım dördüncü sınıfa gidiyor, bence kaybı olmadı, müfredat tamamlandı. Yüz yüze eğitim zamanlarında buradaki okula misafir öğrenci olarak devam etti, ayrıca EBA TV’yi takip etti. Sosyalleşme ihtiyacımızı da memleketimizden karşıladık. İstanbul’da kalanlar çok zorlanmış. Çocukların esas ihtiyacı oyun ve arkadaş, öğrenmeyi sağlayan bunlar” ifadelerini kullandı.

'EVDE DİKKATİMİ TOPLAYAMADIM'

Ankara’dan 12. sınıf öğrencisi Göksel de “Ben dersi derste öğrenmeyi seven birisiyim, onun için uzaktan eğitimde biraz zorlandım. Evde dikkatimi toplayamadım. Bu sene üniversite sınavı var, sınava daha normal koşullarda hazırlanabilmeyi isterdim. Yüz yüze eğitim olduğu zamanlarda performansım da, denemelerdeki puanlarım da yükseldi” dedi.

Eksisiyle artısıyla ilginç bir seneyi mecbur kaldık, yaşadık. Dileğimiz ve beklentimiz bir daha olmaması. Kanıyla, canıyla okul, öğretmenler, arkadaşlar, eğitim, sosyallik, mesafesizlik ve kirlenmek… Güzeldir!

Sonraki Haber