Okuma alışkanlığı bebekken kazanılıyor

0-3 yaş arasında kitap okunan çocuklar, okuma alışkanlığı kazanıyor. Bir süre sonra kitap okunmasını talep ediyor. Kitap okumak iletişim için bir fırsat yaratıyor. Etkileşimde bulunulan bebekler, anlama, kelime hazinesi ve diğer dil becerileri gelişmiş bir şekilde eğitim hayatına başlıyor

Çocuklara erken dönemde kitap okuma beynin konuşma ve anlama alanlarını harekete geçirerek olumlu katkıda bulunuyor. Kitap okuma alışkanlığının bebek yaşlardan itibaren kazandırılabileceğini söyleyen Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, anne babalara bu konuda önerilerde bulundu.

Yapılan araştırmalar, erken dönemde hatta anne karnındayken bebeklere kitap okumanın gelişimi olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Çeri, “0-3 yaş aralığında etkileşimli kitap okunması gerekiyor. Bunun da çocuğun beyin, zeka ve sosyal gelişimini olumlu etkilediğini söyleyen önemli bilimsel araştırma verileri mevcut.” dedi.

MERAKI KAMÇILAMALI

Kitap seçimiyle ilgili uyarılarda bulunan Doç. Dr. Veysi Çeri şunları söyledi: “Anne babanın, çocukların okuduğu kitaplara dikkat etmesi ve önce kendilerinin okuması gerekiyor. Onlara, sosyal etkileşimi artırıcı, oyun kapasitelerini yükseltmeye yardımcı olabilecek hikayeler okunması lazım. Ayrıca çocukların okuyacakları kitabın, ona bir şeyler anlatıp eğitim amacı gütmesi yerine, bir yandan eğlenirken diğer yandan bir şeyleri tanıyıp keşfetmesini, merakını artırmasını sağlamalı.

“O yaşlardaki çocuklar çok meraklı olur. Okuyacakları kitaplar bir yandan onların meraklarını kamçılamalı bir yandan gidermelidir. Son zamanlarda üç boyutlu, dokunmalı kitaplar çıktı. Bunlar çocuğun dokunsallığını ve görsel kavrayıcılığı için oldukça faydalı.”

RUTİN HALE GELİYOR

Doç. Dr. Çeri, kitap okuma alışkanlığının doğumdan hemen sonra oluşabileceğini ayrıca annenin, bebek karnındayken sesli bir şekilde kitap okumasının faydalı olabileceğine dair görüşler olduğunu da söyledi. Çeri çocuklara, kitap okuma alışkanlığı kazandırılmasıyla ilgili şöyle konuştu:

“Doğumdan sonra, ilk zamandan itibaren de çocuğa devamlı kitap okuduğunuzda, mevcut rutini arar hale geliyor. İnsanların olağanüstü bir uyum yeteneği var. Her şarta uyum sağlayabiliyoruz ve bu bir süre sonra bizde alışkanlık haline geliyor, onu arıyoruz. Çocuğa da, onu zorlamadan, germeden çok da uzun süre tutmadan kitabı verdiğinizde ve anne baba olarak o kitaba etkileşim kattığınızda çocuk bunu arıyor. Bir süre sonra da kendiliğinden ‘anne baba bana kitap oku’ diyor ya da kendisi okumak istiyor. Ama ebeveynler okumadan, çocuklarını okumaya zorlarlarsa onlarda strese yol açarlar. Çocuk da bu sefer kitabı gördüğünde bile kendini kötü hisseder ve kitaptan kaçar.”

MİMİKLERLE CANLANDIRIN

Doç. Dr. Çeri, etkileşimli kitap okumayı şu şekilde açıkladı: “Kitabın düz bir şekilde değil de anne ya da babanın çocuğa jest ve mimiklerini de katarak, hal ve hareketleriyle neyin anlatılmaya çalışıldığını canlandırarak okuması.”

ETKİLEŞİMDE BULUNMAK FARK YARATIYOR

2018 yılında yayımlanan, erken çocukluk döneminde bebekle ebeveynler arasındaki etkileşimli konuşma ile sonraki yaşam sonuçları arasındaki ilişkiyi irdeleyen bilimsel bir çalışmayı örnek veren Doç. Dr. Çeri, çalışmayı şöyle anlattı: “10 yıllık uzun vadeli boylamsal bir çalışmada 146 aile değerlendirilmiş. Araştırma için yetişkinlere kelimeleri sayan bir giyilebilir otomatik ‘konuşmasayar’ teknolojisi bağlanmış ve konuşmaları kaydedilmiş,10 yıl sonra çocuklar dil ve IQ testleri ile değerlendirilmiş. “Araştırma sonuçları bebeklerle konuşmanın geleceklerinde büyük bir fark yarattığını ve özellikle çocukların 18 ila 24 ay arasında yaşadıkları konuşmaların, 10 yıl sonra onların IQ, sözlü anlama, kelime hazinesi ve diğer dil becerilerinin üzerinde güçlü şekilde etkide bulunduğunu saptamışlar.”

Sonraki Haber