Ölümlerin yüzde 24'ü hava kirliliği kaynaklı… Akciğer ve kalp sağlığını tehdit ediyor!

Hava kirliliği solunum yolu, deri, kalp damar, beslenme ve üreme sistemi gibi birçok hastalığa neden oluyor. Dr. Merve Erçelik Koncak 'Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, son yıllarda gerçekleşen ölümlerin neredeyse yüzde 24'ü hava kirliliğinden oldu' dedi

Hava kirliliği sağlığımızı tehdit ediyor. Yüksek tansiyon ve tütün kullanımından sonra, bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölümlerin üçüncü önde gelen nedeni hava kirliliği.

Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu hava kirliliği konusunda çeşitli çalışmalar yürütüyor. Çalışma ekibinde yer alan Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalından Dr. Öğretim Üyesi Merve Erçelik Koncak Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı.

HAVA KİRLİLİĞİ SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, son yıllarda gerçekleşen ölümlerin neredeyse yüzde 24'ü hava kirliliğinden kaynaklı. Hava kirliliğinin sağlık üzerinde etkileri nelerdir?

Hava kirliliği, insan sağlığı ve ekosistemler üzerinde büyük etkilere yol açan en önemli küresel tehdittir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel düzeyde ölümlerin %24’ünün çevre ile ilişkili olduğunu belirtmekte ve bu hastalıklar içinde İskemik kalp hastalıkları, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi kronik solunum yolu hastalıkları, akciğer kanseri, solunum yolu enfeksiyonları, inme yer almaktadır.

Hava kirleticilerinin atmosferdeki farklı bileşimleri insan sağlığı üzerinde çok çeşitli etkilere neden olmaktadır. Bu etkiler maruz kalınan kirleticinin türü ve süresine göre değişmektedir. Ayrıca etkilenen kişinin yaşı, beslenme durumu, sağlık durumu ve genetik yatkınlığı gibi çeşitli duyarlılık faktörlerine göre etkilenme düzeyi değişir. Hava kirliliği tüm sistem ve organlarımızı etkileyerek hastalıkların gelişmesine, mevcut olan hastalıkların ise kötüleşmesine neden olabilmektedir. Özellikle kalp damar ve solunum sistemleri daha çok etkilenmektedir. Bilimsel araştırmalar, hava kirliliğine maruz kalmanın kronik akciğer hastalıkları, akciğer kanseri, şeker hastalığı, kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği olaylarında artışa neden olarak uzun ve kısa vadeli kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm hızını artırdığını göstermektedir.

ÇOCUKLAR ERİŞKİNLERE GÖRE DAHA HASSAS

Çocuklar ya da risk gurubundakiler hava kirliliğinden nasıl etkileniyor?

Çocuklar yaşadıkları, eğitim aldıkları, oynadıkları ve hatta çalıştıkları ortamlardan pek çok çevresel tehlikeye maruz kalırlar. Çocuklar hava kirliliğine erişkinlere göre daha hassastır. DSÖ’nün yayınladığı raporda 2016 yılında iç ortam hava kirliliğine bağlı 400.000’den fazlasının 5 yaş altı çocuklar olmak üzere, toplamda 3,8 milyon erken ölüm olduğu bildirilmiştir. Hava kirliliği çocuklarda sadece ölümle sonuçlanan hastalıklara değil aynı zamanda kötü bir sağlık kalitesine ve hava kirliliğine bağlı pek çok kronik hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İç ve dış ortam hava kirliliği çocuklarda akciğer gelişiminde bozukluklara, astım ve solunum sistemi enfeksiyonlarına, otizme yol açabilmektedir. Özellikle düşük gelir düzeyindeki ülkelerde iç ortam hava kirliliğinden kadınlar ve çocuklar daha çok etkilenmektedir.

KALP-AKCİĞER HASTALIĞI OLANLAR DİKKAT

Astım, KOAH, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği gibi kronik kalp-akciğer hastalığı olanlar, açık havada çalışanlar da hava kirliliğine karşı daha hassastır. Bu gruplarda hastalıklarda alevlenme, acil servis başvurularında ve hastaneye yatışlarda artış, solunum sistemi enfeksiyonu gibi sorunlar yaşanabilir. Bu konuda ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler, derneğimizin web sitesinde, halk sayfası bölümünü ziyaret edebilirler.

Merve Erçelik Koncak

30 YAŞ ÖLÜMLERİN YAKLAŞIK YÜZDE 18’İ KİRLİLİK KAYNAKLI

Türk Toraks Derneği bu alanda da çalışmalar yürüten bir dernek. Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlere nereleri örnek verebilirsiniz? Buralardaki sağlık tablosunu nasıl değerlendirirsiniz?

Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu olarak son 5 yıldır ülkemizin yıllık hava kirliliği haritalarını oluşturuyoruz ve maalesef görüyoruz ki ülkemizde hava kirliliği ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. 2023 yılı parçacık madde 10 (PM10) ve parçacık madde 2,5 (PM2,5) düzeylerini değerlendirdiğimiz çalışmamızda Türkiye’de yeterli ölçüm yapılan tüm illerde PM10 ve PM2,5 düzeyleri DSÖ’nün referans değerlerinin üzerindedir. PM10 yıllık ortalama değerleri analiz edildiğinde limit değerin yaklaşık 4-5 katına sahip olan, en yüksek kirliliğe sahip 5 il; Malatya, Osmaniye, Muş, Hakkari, Iğdır idi. Hakkari ve Iğdır önceki yılda yüksek kirlilik açısından ilk 5 il içerisindeydi. PM2.5 açısından en fazla kirliliğin olduğu iller Gaziantep, Osmaniye, Iğdır, Sakarya ve Düzce idi. Hava kirliliğinin neden olduğu erken ölümleri hesapladığımız çalışmamızda PM₂‚₅ maruziyetine atfedilen ölüm riskinin en fazla olduğu iller; Kırklareli, Denizli, Kütahya, Iğdır ve Kilis olarak tespit edildi. Dışsal yaralanma nedenleri, zehirlenmeler dışlandığında ülkemizde 30 yaş üzeri ölümlerin %17,92’sinin PM₂‚₅ maruziyetine atfedilebileceğini saptadık.

YÖNETİCİLER CİDDİ ÖNLEMLER ALMALI

Hava kirliliğini azaltmak elbette yöneticilerin alacağı kararlarla olacaktır. Ancak bireysel olarak bu olumsuz etkilerden korunmanın yolu var mı? Sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?

Fosil yakıtların kullanıldığı termik santraller, demir-çelik ve çimento fabrikası gibi yüksek derecede kirletici sanayi tesisleri, madencilik, katı atık yakma tesisleri, fabrikalar, evsel ısınma, ulaşım araçları hava kirliliğinin başlıca kaynaklarını oluşturmaktadır.

Hava kirliliğinin ve iklim krizinin önüne geçebilmek için bireysel önlemlerden önce ülkelerin hava kirliliği tespitinin doğru yapılması, hava kalitesi izleme istasyonlarının sayısının artırılması, bu istasyonlarda özellikle PM2,5 ve PM10 başta olmak üzere tüm hava kirleticilerinin ölçümünün yapılıyor olması, bu ölçümlerin düzenli olarak doğru ve yeterli verileri sağlaması için gerekli çalışmaların yapılması, yöneticilerin hava kirliliği ve kirleticileri konusunda ciddi önlemler alması, uluslararası anlaşmaların gerekliliklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Öncelikle Paris Anlaşmasının gerekleri yerine getirilip, kömürlü termik santrallerden vazgeçilmelidir. Bir sera gazı olan ve küresel ısınmanın en önemli sorumlusu olan karbondioksitin azaltılmasında en önemli karbon yutak alanı olan ormanların korunması çok önemlidir. Burada orman yangınlarının önlenmesi için gerekli tüm önlemlerin titizlikle alınması gerekliliğini de vurgulamak gerekir. Çarpık kentleşme, aşırı yapılaşma, hem hava kirliliği hem de iklim krizini tetikleyen yanlış uygulamalardır.

BİZİ YÖNETENLERE ‘TEMİZ HAVA’ TALEBİNİ İLETMELİYİZ

Tek kullanımlık plastik kirliliği, hem hava, hem toprak, hem deniz-okyanus kirliliğine yol açan, karbon salınımıyla iklim değişikliğini hızlandıran ve tüm canlıların sağlığını tehdit eden bir başka önemli sorundur. Bu konuyla ilgili Avrupa ülkelerinde önlemler alınmaya başlanmıştır. Bizim ülkemizde ise ücretli poşet satılmasının ilerisine gidilememiştir. Sıfır Atık Kampanyası kulaklara güzel gelmekte ancak atıkların sıfırlanması mümkün değildir. Geri dönüşüm vicdanları rahatlatan bir kelime olmakla birlikte, tüm dünyada plastik atıkların çok az bir kısmı geri dönüştürülebilmektedir. Bu nedenle üretim ve tüketimin azaltılması, plastik yerine doğada çözünebilen doğal malzemelerin kullanılması en etkili çözümler olarak görünmektedir.

Ne yazık ki bireysel önlemler iç ortam hava kalitenizi yüksek tutmaya çalışmanın ve tek kullanımlık plastik kullanmamanın ötesinde çok fazla fayda sağlamayacaktır. Bireysel olarak yapmamız gereken en önemli şey, bizi yönetenleri temiz hava solumak, sağlıklı bir çevrede yaşamak gibi anayasal haklarımızı sağlamak için gerekenleri yapmaya zorlamaktır. Vatandaş olarak haklarımızı bilmeli ve talep etmeliyiz.

Sonraki Haber