Ömrünü bilime adayan insan: Prof. Dr. Ali Demirsoy

Prof. Dr. Demirsoy: ‘Son nefesim çıkıncaya kadar bu ülkenin aydınlığa çıkması için bilim dünyasının bir parçası olmayı sürdüreceğim.’

Bugün size muhteşem bir bilim adamını, kardeş bildiğim Prof. Dr. Ali Demirsoy’u anlatacağım. Ben Kemaliye’nin Toybelen köyünden o da Yuva köyünden. İlkokula birlikte başladık. Okul onların köyünde beş sınıflı bir okul. Her sabah okul yolunda ya da bahçesinde buluşuyoruz, tek öğretmenli sınıfımızda gün boyu ders görüyoruz. Beş yıl böyle sürdü. Sonra ortaokula başladık biz Toybelen’den geliyoruz yolda Yuva köyünden gelenlerle birleşiyoruz ve okula, derse yetişmek için koşuyoruz. Üç kilometre; yaz kış, yağmur çamur kar içinde yürüyoruz. Öylesine çok anımız var ki... Ali’nin babası Kuyumcu Amca... Önce kuyumcu imiş, bir değirmen çalıştırıyor. O bir sanat adamı muhteşem oymalar yapıyor. Değirmenin çarkından faydalanarak üst katta iplik bükme fabrikası yapmış. En çok Kuyumcu Amcanın atölyesini severdim. Okul dönüşünde, Değirmenin üst katında onları incelerdik, oturur konuşurduk. Bir de iskambil oynamaya çalışırdık. Ali öğretti o zaman bana kağıt oyunlarını. Tam sekiz yıl birlikte olduk.

On beş yıl önce kardeşimle...

YOLLARIMIZ AYRILIYOR...

Ali’nin amcası ziraat mühendisi Hadi Demirsoy benim de öğretmenim, Ankara’da yaşıyor, Ali onun yanına gitti. Onun ailesi az da olsa varlıklı. Benim babam küçük yaşta ölmüş, annem kuyu dokuyarak beni okutuyor. Kısa yoldan ekmek parasına ulaşmam gerek. Öğretmen okulu imtahanlarına girdim kazandım ve Gümüşane’de üç yıl okuyup öğretmen oldum. Ondan sonra hiç haberleşmedik Ali ile...

Crocus, Kemaliye

Ve o çok büyük bir acıyı duyuncaya kadar. Eşini ve iki oğlunu bir kazada yitirdi o zaman aradım Ali’yi... O müthiş acıyı, okuyup yazarak bilimsel kitaplar yaparak yendi. Binlerce sayfa yazdı yüreğindeki acıya dayanmasanı bildi. Ondan sonra hep haberleştik, ben de Kemaliye’ye geldiğim için orada buluştuk konuştuk. Çok önemli şeyler öğrendim ondan yazılarımda da yer aldı onun sözleri... Sonra yeniden evlendi. Genç bir bayan Funda hanım ona güç verdi iki güzel de çocuk. Yüzünde mutluluk çizgileri var artık kardeşimin. Funda hanımla çocuklarıyla şimdi güzel fotoğraflarını görüyorum çok mutlular seviniyorum.

MÜTHİŞ YAŞAMDAN KESİTLER...

Ömrünün son 55 yılını bir akademisyen olarak doğayı korumak ve bilimi yaygınlaştırmak için kullandı. Bilinen büyük dağların hemen tümüne çıktı, mağaralara girdi, derelerde pantolonunu cemleyip biyolojik örnek topladı ve onları bilimsel olarak değerlendirdi. Bu nedenle adı “Doğaperest”e çıktı. İş Bankası Nehir Söyleşileri projesinde Prof. Dr. Ali Demirsoy’un yaşamı “Doğaperest” adı ile bir gazeteciye yazdırıldı. Çoğu bilimsel olan telif, tercüme ve editörlük, az bir kısmı popüler bilim ve deneme, olmak üzeri 107 kitabı bulunmaktadır.

Bir zamanlar bu vadide buzul aktı. Buzul yatağı, Verçenik.

KEMALİYE’DE DOĞA MÜZESİ

Demirsoy, dünyanın dört bir tarafına gitmesine karşın, doğduğu kasabayı da hiç ihmal etmemiş; birkaç arkadaşının katkısı ile ve giderlerinin önemli bir kısmını karşılamak üzere, Erzincan Üniversitesi’nin katkılarıyla yörede bir Doğa Müzesi kurmuştur. Müzeye “Prof. Dr. Ali Demirsoy Müzesi” adı verilmiştir. Kemaliye’ye büyük ölçüde turist çekilmesini sağlamıştır. Ve küçük bir ilçede bilimsel açıdan büyük bir müzenin kurulmasını sağlamıştır.

KÜRESEL ISINMAYI YILLAR ÖNCE YAZDI...

Demirsoy, kendi ifadesine göre bilinçli olarak doğayı gözlediği 1966 yılından bu yana bir şeylerin ters gittiğini sezinlemiş, bu konuda zaman zaman bilgi ve belge toplamaya çalışmış; bu çabasına da hocası Ord. Prof. Dr. Kurt Cosswig önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Demirsoy’un kendi ifadesine göre 1980 yılında çeşitli üniversitelerde “Küresel Isınma” ile ilgili konferanslar vermeye başlamış; konuşmuş, uyarmış; ancak başlangıçta galiba anlattıkları Ali Demirsoy’un kuruntusu olarak algılanmış; ancak 1990’lı yıllara gelindiğinde durum anlaşılmış. Bu kez “2035, Sonun Başlangıcı” adlı bir kitap yazmış; bu kitabın mevcudu bir ay içinde biterek 2019 Ağustosunda 2, baskıya geçilmiştir.

ÇAĞDAŞ SANATTAKİ SERGİ...

TÜRKİŞ’e bağla TEZKOP Sendikası’nın başkanı Haydar Özdemiroğlu biyolog olması nedeniyle durumun vahametini hemen kavrayarak, anlatılanların otobandan son çıkış olduğunu anlamış ve ölü bir dünyanın işçisi olamayacağını sezinleyerek, Çankaya Belediyesi’ne bağlı Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, açtığı sergiyle konuyu günde taşımıştır.

Demirsoy, çeşitli TV kanallarında evrim, genetik, doğanın korunması, evrenle ilgili ilgi çeken konularda zaman zaman yaptığı konuşma ve söyleşiler izlenme bakımından neredeyse rekor kırmaktadır.
Demirsoy’un sık sık kendi ifadesi ile “İzlediğim doğada hiçbir hayvan, bayram, seyran, tatil yapmaz; emekli olmaz” çalışırken eğlenmeyi, eğlenirken çalışmayı öğrenmişlerdir. Bu doğanın işletim sistemidir. Ben de 46 yılda resmi olarak 48 gün izin aldım; hiçbir eksikliğini hissetmedim. Yasa gereği emekli oldum; ancak yasa karşısında emekliyim; son nefesim çıkıncaya kadar fiziki bir engelim olmaz ise bu ülkenin aydınlığa çıkması ve bilim dünyasının bir parçası olması için çalışacağım” demektedir...

Yakınlarım dostlarım bana da “Yeter yoruldun” diyorlar zaman zaman. Hemen sevgili kardeşimi anımsıyorum. Onu arıyorum, köylerimize, Kemaliye’ye (Eğin) gidiyoruz... Doğayı anımsatıyor bana. Yuva köyünün çeşme başını, ince arkı, duvarın dibinden akıp giden suyu. Dağı taşı doğayı anlatıyor. Çocukluğumuzu koşarak gidip geldiğimiz okul yıllarını anlatıyoruz birbirimize. Keyifleniyoruz onun cümleleri geziniyor bilincimde. “Devam” diyorum masama dönüyorum, kitaplar, fotoğraflar, yazılar arasına katıyorum benliğimi.

GELECEK HAFTA: Yenice, Emin Ceylan Nuri Bilge Ceylan

Sonraki Haber