Öncü Kadın'dan medyaya çağrı: Şiddeti körükleyen yayınlara son

Vatan Partisi Öncü Kadın, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde çözüm önerilerini paylaştı

Vatan Partisi Öncü Kadın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı. Öncü Kadın Genel Yönetim Kurulu Üyesi Füsun İkikardeş, partisinin İstanbul İl Başkanlığında basın toplantısı yaptı. İkikardeş, kadına şiddetle mücadelede medyanın görev ve sorumluluklarını da madde madde sıraladı.

25 Kasım'ın Amerikancı Trujillo yönetimiyle savaşırken katledilen üç devrimci kadını anmak adına Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildiğini hatırlatan İkikardeş, Öncü Kadın'ın mücadele çizgisini şöyle özetledi: “Bizler 2021 Türkiye’sinin devrimci, vatansever kadınları olarak; 25 Kasım’ın içini boşaltıp her yeri mora ve turuncuya boyayanlardan farklı olduğumuzu, emperyalizm ve işbirlikçileriyle savaşma kararlılığımızı yineliyoruz. Türkiye’nin, Asya’nın, Latin Amerika’nın, Avrupa’nın, dünyanın devrimci, yurtsever kadınlarını saygıyla anıyor ve selamlıyoruz.”

SORUN BÜYÜK VE KÖKLÜ ÇÖZÜM DEVRİMCİ

Kadına yönelik şiddetin sadece ülkemizde değil, tüm dünyada var olduğunu vurgulayan İkikardeş kadın cinayetlerinin son 1 yılda yüzde 20 oranında arttığını söyledi: “Şiddet her boyutuyla; fabrikada, tarlada, masa başında, okulda, hastanede çalışan, sokakta yürüyen, evinde çocuk büyüten pek çok kadının karşısına çıkıyor. Bizim kültürümüzde, kadına saygı esastır, kadın güçlüdür ve onurludur, diğer toplumlara göre eşitliğe yakındır. Kadını arka plana atmayı ve itip kakmayı feodalizm, meta olarak görmeyi kapitalizm, insanlığı öldürmeyi emperyalizm bize öğretti. Sorun büyük ve köklüdür. Ekonomi, eğitim, kültür, hukuk, medya gibi pek çok alanı kapsamaktadır. Toplumsal dönüşümü hedefleyen bir program ve bunu hayata geçirecek devrimci bir hükümet gerektirir.”

İki Kardeş, yasama, yürütme ve yargıdan sonra medyanın dördüncü kuvvet olarak medyanın kabul edildiğine dikkat çekti, akademik çevrelerin interneti de beşinci kuvvet olarak eklemeyi tartıştığını hatırlattı. Öncü Kadın, bu nedenle medya ve internetin rolüne dikkat çekti. İkikardeş de ekranları saran yayınları bir “kuşatma” olarak niteledi. Açıklaması şöyle:

'MEDYA GÖREV ÜSTLENMELİ'

“Medyada örgütlü, her koldan bir kuşatma var. Bu kuşatmanın araçları yazılı ve görsel basındaki haberler, televizyon programları, diziler ve dijital platformlardaki yayınlar. Dört bir koldan kadına yönelik şiddet için zemin yaratıldığını saptıyoruz. Biz, Öncü Kadın olarak bu kuşatmaya karşı medyanın sorumluluklarını hatırlatıyor ve kuşatmanın karşısında duruyoruz. Medya, kadına yönelik şiddetle mücadelede öncelikli ve incelikli bir görev üstlenmelidir. Ortak, koruyucu ve düzeltici bir mekanizma geliştirilmelidir.”

Kadını şiddetten korumanın sadece yasalarla mümkün olmadığını vurgulayan İkikardeş, “Şiddete uğrayan ya da cinayete kurban giden kadının hakları medya eliyle de kollanmalı, yapılan haberler toplumsal ahlak değerleri çerçevesinde, çözüm ve mücadele zemininde kamuoyuna sunulmalıdır.” dedi.

İkikardeş, Öncü Kadın'ın medyanın görevine ilişkin hazırladığı 6 maddeyi sundu:

1) ŞİDDET HABERLERİNİN TEKRARI

Kadına yönelik şiddet haberlerini dakikalarca tekrar etmek, bu eylemi normalleştirir. Her tekrar bir propagandadır. Her tekrar, şiddet olayını sıradanlaştırır. Öte yandan mağduru ve aileyi rencide eder, travmalarını derinleştirir. Bir saatlik haber kuşaklarının 15 dakikası kadına şiddet haberlerine ayrılıyor. Şiddet gördüğü için haberi yapılan kadın, çocukları ya da ailesi medya eliyle ikinci bir mağduriyet yaşamamalı. Bu yıl Elmalı davasını gördük, ne resimler, ne hikayeler ortalığa döküldü. Gazeteler, ekranlar mahkeme salonuna döndü, henüz 6 yaşındaki çocuk malzeme yapıldı. Günlerce konuşuldu, geriye ne kaldı?

2) HABER DİLİ VE SUNUMU

Şiddet haberlerinde gizli şiddet propagandasından kaçınılmalıdır. “Kendisini aldatan karısını vurdu” derken, adamı aklama ve gerekçeyi duyurmak söz konusu. Ya da şiddete maruz kalan kadın için “koruma ve uzaklaştırma istemişti” dediğimiz anda, 'güvencesi yoktur' yargısını da beraberinde getiriyoruz. Gerçek durum nedir? Araştırmadan bu tür yargılara yol açılmamalı. Haber sunumunda hukuka ve gerçeğe bağlı kalınmalı, cinayeti teşvik edecek ve haklı çıkartacak türden ifadelerden kaçınılmalı. Şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan kadınlar çaresizliğe itilmemeli, korkutulmamalı aksine onlara yol gösterilmeli. Karamsarlık havası yayılarak psikolojik şiddete ortak olunmamalı, çözüme işaret edilmeli. Haberin yorumlanarak verileceği durumlarda konunun gerçek uzmanlarına başvurulmalı.

3) GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARI

Genellikle çalışmayan ve gününü evde geçiren kadınlara hitap eden gündüz kuşağı programları kadınlar, aile ve toplum için tehdit haline geldi. Temizlik, yemek, dekorasyon, moda, alışveriş, magazin içeriğiyle kurgulanan bu programlarda kadınlar geleneksel rollerine hapsediliyor. Aile ilişkileri ve Türk kültürü tahribata uğratılıyor. Tüketim kışkırtılıyor. Türk kadını bu değildir. Kadınları uyuşmaya ve çürümeye terk eden bu programlara denetim gelmeli, eğitici yanı bulunmayan, olumsuz mesaj içeren programlar yayından kaldırılmalı.

4) ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERLERİ

Yazılı basında, 3. sayfa haberi diye bir kavram oluştu. Orijinali İngiliz basınından gelen bulvar gazetelerine dayanıyor. Bu çizgide, kadına şiddet, cinayet, erkek kıskançlığı ve sonuçları gibi temalar işleniyor, artık sıradan hale getiriliyor ve birbirine güven yok ediliyor. Her türlü ahlak kuralı ayaklar altına alınıyor, edepsizlik körükleniyor. Üçüncü sayfa haberciliğine son verilmeli.

5) DİJİTAL PLATFORMLAR

Dijital platformlarda uyuşturucu, pornografi, eşcinsellik, şiddet, çocuk istismarı propaganda edilir hale geldi. Uyuşturucu isteyen şarkılar çalınıyor, küçük çocuklar arasında eşcinsel ilişki, erken yaşta cinsel ilişki allanıp pullanarak piyasaya sunuluyor. İzlenilirliği giderek artan bu platformlar mutlaka denetlenmeli.

6) TELEVİZYON DİZİLERİ

Televizyon dizilerinde kadını sürekli ikincil gösteren, aile içi ve arkadaşlar arası ahlaksız ilişkilere dayanan senaryolar artık değişmeli. Kadını yükselten, aileyi ve toplumu birleştirici, ortak değerleri yücelten, eğitici temalar işlenmeli. Neredeyse her gün aile içi şiddeti konuştuğumuz bir ortamda; aile içi dayanışmanın, sevgi ve saygının, eşitliğin, çağd aş rol dağılımının önemini vurgulayan yayınlar yapılmalı, kadına şiddet doğallaştırılmamalı, kadınlar daha güçlü yansıtılmalı.

Sonraki Haber