Önümüzdeki Türk-Amerikan muharebeleri
Eğer ABD, Türkiye’deki 2023 seçimlerini de kaybederse ne yapacak dersiniz? Yapacağının planlarını şimdiden görebiliyoruz. Yunanistan’a ve Doğu Akdeniz’e yığılan silahlar bunun içindir. Hiçbir güç hele ABD gibi süper bir güç amaçsız ve hedefsiz, gelişi güzel askeri yığınak yapmaz
Bugün dünyada onlarca devlet ABD emperyalizmine karşı mücadele ediyor ama bizzat silahla savaşan üç ülke bulunuyor: Birincisi Suriye, ikincisi Rusya, üçüncüsü de Türkiye’dir. Türkiye, Atlantik emperyalizmi ile kıyasıya bir mücadele sürecinin içine girdi. Bu hem milli güvenlikte hem de ekonomik cephede devam ediyor ve edecek. Önümüzdeki günlerde birçok çarpışmalar olacağı belli. Ama Türkiye’nin önünde ABD ile hesaplaşmada Suriye, 2023 seçimleri ve Doğu Akdeniz olmak üzere üç büyük muharebe gözüküyor.
BİRİNCİ MUHAREBE SURİYE CEPHESİNDE
Atlantik’le hesaplaşmada Türkiye’nin en kuvvetli ve en avantajlı olduğu cephe burasıdır. Çünkü hem uluslararası düzeyde haklı zeminde, hem başarılı askeri harekâtlar yaptı hem de geniş bir müttefik potansiyeline sahip. O açıdan buradaki başarı kesin görünüyor.
Ancak buradaki en büyük sorun Türkiye hükümetinin Suriye politikasıdır. Esad takıntısıdır. Hâlbuki Suriye ile işbirliği birkaç ay gibi çok kısa bir zamanda kesin başarı getirir. Hatta kurşun atmaya bile gerek kalmayabilir. PKK beyaz bayrak çekerek teslim olur. ABD güçleri de tasını tarağını toplayarak burayı terk eder. Çünkü Türkiye, Suriye, Rusya, İran ve Irak işbirliği karşısında hiçbir güç duramaz. Bu ABD ve Atlantik cephesine vurulabilecek en büyük darbedir. Dünya dengelerini değiştirebilecek bir olaydır.
SURİYE CEPHESİNDEKİ BAŞARI NELERE YANSIR?
Birincisi ve en önemlisi, Türkiye’nin 40 yıldır sürdürdüğü terörle mücadelesi kesin başarıya ulaşır ve ülkeye huzur ve barış gelir. Bölücü terör büyük oranda tasfiye edilir. Efendileri yenilince piyonları dağılır. Çünkü her türlü terörün arkasındaki kuvvet ABD emperyalizmidir. Emperyalizmden beslenmeyen hiçbir terör örgütü yoktur. Terörden kurtulmak istiyorsak onun arkasındaki esas kuvveti hedef almamız gerekir. Bataklığı kurutmadan sivrisineklerden kurtulamayız.
İkincisi, 5 milyon civarındaki Suriyeli göçmen sorunu çözülür. Bütün göçmenler gönül rahatlığı içinde ülkelerine dönebilir. Suriye devleti buna hazırdır. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Beşar Esad, göçmen yurttaşlarını kucaklamaya hazır olduklarını ve bunun için yeni af ilan ettiklerini açıkladı.
Üçüncüsü, Suriye’deki başarı Türkiye’nin ekonomik krizine ilaç olur. Suriye, Irak, İran ve Rusya ile işbirliği yapan bir Türkiye ucuz petrol ve ucuz doğal gaza kavuşur. Komşu ülkelerin pazarları, özellikle yaptırıma uğraması nedeniyle Rusya pazarında altın fırsatlar doğar. Türkiye’deki hayat pahalılığının en önemli nedenlerinden birisi yüksek enerji fiyatlarıdır. Türkiye içine girdiği ekonomik krizini, uzun vadede üretim devrimi ve kamuculuk ama kısa dönemde ise komşularla işbirliği yaparak enerji güvenliğini sağlayarak atlatabilir. Türkiye şanslı bir ülkedir çünkü petrol, doğal gaz gibi enerjiye sahip komşularımız var. Akıllı bir hükümet bundan yararlanmasını bilmelidir.
Dördüncüsü, Türkiye dünyanın en saygın ülkeleri arasında yer alır. Dosta güven, düşmana korku verir. Bırakalım İsveç’i, Finlandiya’yı ne ABD’si, ne İngiltere’si, ne de herhangi bir NATO ülkesi bundan böyle Türkiye düşmanı terör örgütlerini destekleme cüret ve cesareti gösteremez.
Beşincisi, iç cephemiz sağlamlaşır. Milli birliğimiz güçlenir. İç ihanet odakları tasfiye olur. Çünkü onları ayakta tutan ve besleyen Atlantik’tir. Umudunu ABD ve NATO’ya bağlayan Biden Tayfası dağılır. Demokrasimiz milli birlik temelinde gelişir ve güçlenir. Emperyalizmden ne kadar uzaklaşırsak o kadar gerçek ve halkçı demokrasiye sahip oluruz.
Altıncısı da, 2023 genel seçimlerini Türkiye kuvvetleri kazanır. Seçimlere birçok parti katılacak ama deyim yerindeyse savaş Amerikan güçleriyle Türkiye güçleri arasında geçecek. Seçimlerde Amerikan kuvvetlerinin sırtını yere yapıştırmak Suriye cephesindeki başarıdan geçiyor. Biden Tayfası’nın oyları geriliyor ama Cumhur İttifakı’nın da halk desteği azalıyor. Özellikle ekonomideki eksik, yetersiz ve hatalı politikalar halkı Cumhur İttifakı’ndan soğutuyor.
Açlıkla, ekonomiyle, üretimle şaka olmaz. Bağımsızlık, egemenlik, özgürlük, barış, huzur uzun vadede çok önemlidir ama insanlar kısa vadede sofrasına, emeğine, kazancına, ürününe, cebine bakar. Bülent Ecevit’in Kemal Derviş gibi bir ABD tahsilatçısını ekonominin başına geçirerek düştüğü durum buna örnektir. O açıdan hükümet acilen Suriye politikasını düzeltmelidir. Suriye ile işbirliği sadece bir güvenlik politikası değildir. Daha da önemlisi ekonomik krizi yenme veya hafifletme politikasıdır.
Şu an bir seçim olsa Cumhur İttifakı’yla Amerikancı Millet İttifakı başa baş gözüküyor. Hele bir de Suriye harekâtında yapılacak bir hata veya başarısızlık Ak Parti Hükümeti’nin sonu olur.
İKİNCİ MUHAREBE: 2023 SEÇİMLERİ
ABD, Türkiye ve onun hükümetinden memnun değildir. Hatta hükümeti yıkacağını ilan etmektedir. Türkiye, Atlantik’in hizasından çıkmış Avrasya’ya yönelmiştir. O açıdan ABD ve NATO’nun bütün çabası onu yeniden Batı’ya döndürebilmektir. Bunun için ABD Türkiye’ye karşı birkaç kez hükümet operasyonu yaptı.
İlk büyük operasyon 2015 yılında oldu. ABD, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde PKK’nın uzantısı HDP’ye barajı aşırtarak Meclis’e soktu. Ak Parti çoğunluğunu kaybetti. Tek başına hükümet kuramaz durumuna düştü. ABD, işbirlikçisi Kılıçdaroğlu’nu piyasaya sürdü. Dışarıdan HDP destekli CHP-MHP koalisyonunu önerdi. Hatta Sayın Bahçeli’ye dönüşümlü başbakanlık önerisinde bulundu. Ama Sayın Bahçeli bu tongaya düşmedi. Arkasından Ak Parti-CHP büyük koalisyonu için CHP yöneticileri tam 40 gün Ak Partinin kapısını aşındırdılar. Davutoğlu dünden razıydı ama Sayın Tayyip Erdoğan’ı ikna edemediler. Türkiye erken seçime gitti. 1 Kasım 2015’te yapılan seçimlerde Ak Parti oyunu yüzde 9 artırarak 258’e düşen sandalye sayısını 317’ye çıkardı. Böylece ABD’nin hükümeti düşürme operasyonu fiyasko ile sonuçlandı.
Sandıktan umudunu kesen ABD, ikinci hükümet operasyonunu 2016’da yaptı. 15 Temmuz 2016’da devletin içine yerleştirdiği FETÖ Gladyosuyla darbe yapmaya kalktı. Ama başaramadı. Hatta ‘Dimyat’a pirince gideyim derken elindeki bulgurdan da oldu.’ Türk devleti içindeki bütün silahlı gücü ezildi. Böylece ikinci kez hükümeti yıkma projesi başarısızlığa uğradı.
İki kez başarısızlığa uğrayarak hayal kırıklığı yaşayan ABD bütün umudunu 2023 seçimlerine bağlamış durumdadır. O açıdan Türkiye hükümetini devirebilmek için gizli veya açık elinden gelen bütün gayreti göstermektedir. Sık sık Biden tayfasını 6’lı masada toplayıp, onların bildirilerini bile kontrol etmektedir. Zavallı piyonları da cumhurbaşkanı adayı belirleyebilmek için toplanıp toplanıp dağılmaktadırlar. O masadan bir cumhurbaşkanı adayı çıkmaz. Aslında masanın başköşesinde ABD oturmaktadır. ABD eninde sonunda onlara bir cumhurbaşkanı adayı dikte edecektir. Hepsi de tıpış tıpış bunu kabullenecektir. Bakalım buna itiraz edebilecek içinde millilik kırıntısı kalmış bir parti çıkacak mı? Bunu göreceğiz. Peki, o zaman Biden tayfası niye toplanıyor? Onlara verilen görev halkı ve tabanlarını ABD planlarına ısındırmaktır.
ABD gerek göçmenler üzerinden, gerek Aleviler üzerinden kışkırtma ve kaos yaratarak, gerekse de ekonomik ve mali operasyonlarla ve psikolojik savaş yürüterek Biden tayfasına her türlü desteği vermektedir. Önümüzdeki dönem şeytanın bile aklına gelmeyeceği tertip ve saldırıları beklemeliyiz.
TARAFLARIN DURUM
2023 seçimleri hem ABD hem de Türkiye açısından çok önemli ve kritik bir seçim olacak. Bu seçimlerde Türkiye kuvvetleriyle Amerikan kuvvetleri çarpışacaktır.
Her şeyden önce belirtelim ki bu seçimler barış, demokrasi, özgürlük ve hoşgörü ortamı içinde geçmeyecek. Amerikancı kuvvetler her türlü gayrı meşru yollara başvuracak.
Cumhur İttifakı’nın adayı belli, Sayın Tayyip Erdoğan konusunda bir tartışma bulunmuyor. MHP ve BBP de buna destek veriyor. Ama Millet İttifakı’nın adayı henüz ortada yok. Sayın Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş’ın adları geçiyorsa da adayı ABD’nin belirleyeceği kesin. Bu aday adayları arasındaki yarış kendilerini patrona beğendirme yarışıdır. ABD büyük devlettir. Tek adaya oynamaz. Kendisi için en uygun adayı belirleyip dikte eder.
Biden Tayfası’nın 2023 seçimlerini kazanma şansı yok denecek kadar azdır. Çünkü ‘PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini cezaevinden çıkarıp tekrar devletin içine yerleştireceğiz’ diyen bir partiyi Türk milleti başa geçirmez. Bu ittifakın temel seçim stratejisi mağdurlarla iktidar olmaktır. Mağduriyetten kastettikleri ekonomik kriz altında ezilen işçi, çiftçi, esnaf, sanayici gibi üreticiler değil. Mağduriyetten kastettikleri cezaevlerinde yatan kişiler. Peki, bugün Türkiye'nin cezaevlerinde kimler yatıyor? Ecevitler, Demireller, Erbakanlar, Türkeşler, Perinçekler mi var?
Adalet Bakanlığı, cezaevlerinde FETÖ terör örgütünden 31 bin 442, PKK’dan 9 bin 731, DEAŞ’ tan bin 150 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu açıkladı. Terörden umut bekleyen bir siyasi hareketin seçim başarısı mucizelere kalır.
Peki, Cumhur İttifakı’nda durum nedir? Hükümet PKK’yla, FETÖ’yle savaşıyor, ABD ile mücadele ediyor ama birçok konuda karasız ve ikircikli davranıyor. Suriye’de, Ukrayna’da ve NATO’da hatalı ve tutarsız politikalar izliyor. 40 yıldır uygulanan ‘borçlanma ekonomisinin’ yarattığı ekonomik krizin yerli ve milli bir üretim ekonomisiyle aşılabileceğinin biliyor ama köklü ve kamucu adımlar atamıyor. Hükümetin bu yalpalayan, kararsız ve yetersiz politikaları halkı hatta tabanını soğutarak Cumhur İttifakı’ndan uzaklaştırıyor.
Saros Araştırma Şirketi’nin mayıs ayında yaptığı kamuoyu yoklamasında Cumhur ve Millet İttifaklarının dışında yüzde 35’lik bir “HİÇBİRİ” diyen kitle oluşmuştu. Bu oran her geçen gün büyümektedir. Temmuz ayında yapılan araştırmada ise bu oran yüzde 46’ya çıkmış bulunuyor. Bunları kararsızlar olarak görmek yanlıştır. Bunlar çözümü sistemin dışında ve üretim devriminde gören bir kitledir.
2023 seçimlerinin kaderini belirleyecek seçmen bunlardır. Bunları Cumhur İttifakı’nın kazanma ve sandığa götürme şansı yoktur. Bunlar ancak Vatan Partisi’nin önderliğinde kazanılıp sandıkta Amerikan kuvvetleriyle savaşa götürülebilir. Hatta daha da önemlisi seçimlerde Amerikan kuvvetlerinin sırtını yere yapıştırma mücadelesine bu kesimin öncülük yapması gerekir. Çünkü bunlar Cumhur İttifakı’ndan daha kararlı ve daha tutarlıdır.
Kısacası 2023 seçimlerindeki başarı, Biden Tayfası’na karşı, Cumhur İttifakı’ndan Türkiye İttifakı’na dönüşmüş bir Türkiye cephesiyle kazanılabilir. Onun için hem Ak Parti’ye hem de Vatan Partisi’ne büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir.
ÜÇÜNCÜ MUHAREBE: DOĞU AKDENİZ
Su uyur düşman uyumaz derler. Eğer ABD, Türkiye’deki 2023 seçimlerini de kaybederse ne yapacak dersiniz? Yapacağının planlarını şimdiden görebiliyoruz. Yunanistan’a ve Doğu Akdeniz’e yığılan silahlar bunun içindir. Hiçbir güç hele ABD gibi süper bir güç amaçsız ve hedefsiz, gelişi güzel askeri yığınak yapmaz.
PKK’yı sürdü olmadı. FETÖ’yü denedi olmadı. Darbe yapmaya kalktı olmadı. HDP’ye barajı aşırttı olmadı. Biden Tayfası’nı kullandı olmadı. Peki, ABD Türkiye planından vazgeçecek mi dersiniz? Emperyalizm dokuz canlıdır. Canı çıkmadan hainliğinden vazgeçmez. Artık sahaya kendisi inecektir. Bu, emperyalizmin karakteridir. Türk-Yunan görüntüsü altında aslında Türk- Amerikan savaşı planları yapmaktadır.
Dünyada hiçbir devrim yoktur ki emperyalizmle sıcak temasa geçmeden gerçekleşsin. İşte Türk Devrimi de Atlantik emperyalizmiyle boğuşarak ve savaşarak gerçekleşecek. Bu Türkiye’nin ABD ve Atlantik ile kesin ve son hesaplaşması olacak. Üreticilerin Milli Hükümeti böyle kurulacak. Kemalist Devrim böyle tamamlanacak. Bağımsız ve Demokratik Türkiye böyle kurulacak. Tarihsel süreç ABD hegemonyacılığının sonuna doğru ilerliyor. Dünyada olaylar çok hızlı gelişiyor. Yüz yıl bir yıla sığıyor. Önümüzdeki dönemde bağımsızlıkçı, kamucu ve milli devrimler pıtrak gibi patlayacak. Dünya yeni bir çağa giriyor. Asya’dan yeni bir uygarlık doğuyor. Mazlum milletler ayağa kalkıyor. Türk milleti de altın çağına giriyor. Önümüzde büyük zorluklar var ama zaferimiz kesin, geleceğimiz aydınlıktır.