Orhan Gencebay’ın bağlamayı yaygınlaştırma hizmeti

“Orhan Gencebay'ın benim için bir tek iyi yanı vardır, o da bağlama çalınması ve yaygınlaşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Çünkü plaklarında bağlamayı öne çıkartmıştır. Bütün orkestra önünde bağlama vardır. Gençliğimde bağlama çalmayı, heves etmeyi biraz da Orhan Gencebay’dan öğrenmiştik.”

Bu hafta, TRT İzmir Radyosu’nun önde gelen Türk halk müziği ses ve saz sanatçılarından, Yurttan Sesler korosunu yönetmiş Işık Başel, sınav sonrası oryantasyon kursunda yaşadığı sıkıntıları anlattı. Radyoya girdikten sonra yaşadıklarını, sazın yayılmasında Orhan Gencebay’ın rolünü gelin birlikte dinleyelim.

  • Emin hocadan sınav sonuçlarını öğrenebildiniz mi?

O gün için, yeni takım elbise, gömlek, kravat almıştım, özenle giyinip gitmiştim. Akşam iş var Kınalı'da, Emin abim de gelecek. Ben zannediyorum ki bana şöyle oldu, böyle oldu, geçtin, kazandın filan diyecek. “Hocam durum nedir” diye sordum. “Hasan hocadan öğrenirsin” diye kesti. Son derece ketum. Sınav sonuçları radyonun giriş kapısına asılana kadar Emin Hoca bana söylemedi kazandığımı. Dört kişi kazandık. Ben, Belkıs Akkale, Bircan Pullukçuoğlu ve Hüseyin Ertürk.
Sınavları kazandık, ne zaman çağıracaklar diye bekliyoruz. Kazananları oryantasyon kursuna çağırdılar. Oryantasyon kursu hocamız Erkan Sürmen, kulakları çınlasın. İzmir, İstanbul, Ankara’dan sınavları kazananları Ankara'da bu kursta topladılar. Oryantasyon kursunun dördüncü gününde sarılık oldum. Rahmetli Kenan Yomralı Müzik Dairesi Başkanı o da gelmiş o gün, ben ayağa kalkamıyorum.

Belkıs Akkale - Işık Başel

SOSYALİST OLDUĞUM İÇİN TRT’YE GİRMEM ZOR OLDU

Erkan hocam, “Oğlum sen sarılık olmuşsun, hemen hastaneye git” dedi. İyi de kurs ne olacak dediğimde, sen onu merak etme dedi. Hastanede, on beş, yirmi gün yattım, iyileştim ve geri geldim. Erkan Sürmen hoca o zaman Müzik Dairesi Müdürü idi. Benim için çok güzel bir dilekçe yazmıştı. Dokuz ay uğraştık. Ancak, 1982 yılında Nida Tüfekçi, Durmuş Yazıcıoğlu’nun olduğu ikinci oryantasyona girebildim. Daha önce yaptıkları gibi beni yeniden sınava tabi tuttular. Tabii bayağı zorladılar beni. GBT soruşturmalarında sosyalist olduğum ortaya çıkmıştı, almayacaklardı beni ama yeteneğim ve becerim onları ikna etti. Bütün arkadaşlarım 1981 yılında başladı, ben onlardan bir yıl sonra 11 Ekim 1982 yılında göreve başladım. TRT'den 11 bin dört yüz lira maaş için imza attığımda, Huri Sapan ile gece de 22 bin beş yüz lira kazanıyordum.
Ben özel bir bağlamaydım Huri Sapan için. Teşekkür ediyorum kendisine. İki isim benim için çok önemli. Recep Kaymak yaşamımdan hiç çıkmadı. Recep Kaymak'ın o sözü çok net söylüyorum beni aşağılamak için değildi. Sevdiği bir çocuğa sevgi dolu azarlaması, beni Yurttan Sesler Korosu şefliğine kadar getirdi. Çünkü inat ettim, çalıştım ve kazandım.

Orhan Gencebay
  • Radyoda bağlama çaldınız mı?

Çok ilginçtir, Yaşar Aydaş, Yılmaz Tokyay, Adnan Şeker, Hikmet Taşan, Mustafa Özgül yanımda çalışmışlardı, piyasada onların şefi olmuştum. Saz sınavına girmemiştim ama o tarihte onlar kadar biliyordum sazı. Ben bir gerçekliği ifade etmeye çalışıyorum. Neyi bilmiyordum, türkü okumayı bilmiyordum. Açık yüreklilikle söyleyeyim, türkü okumayı Ankara Radyosu’nda öğrendim. İlerleyen yıllarda Mustafa Özgül hocama saz sınavına gireyim mi dedim. “Olur mu oğlum, seni kim imtihan edecek” dedi. O kadar iyi bağlama çalıyorsun ki demeye getirdi. “Özay Gönlüm çalar söyler, ama gelip sana da çalıyor” dedi.
Özay Gönlüm demişken rahmetli onu da anayım. "Piç" derdi bana. Neden öyle diyordu? Bağlamayı çok hızlı çalıyorum diye. O zaman radyoda benim kadar hızlı çalan yoktu. Özay abi “seni gidi piç” deyip özellikle gelir bana çalardı. Çok genç öldü.
Benim aklıma ilk önce Özay Gönlüm, daha sonra Orhan Gencebay geliyor. Orhan Gencebay'ın adını neden andım? Bir kere Orhan Gencebay benim görüşümce, tartışılır, eleştirilir. Yaptığı müziği seversiniz, sevmezsiniz o da tartışılır. Varoşların, köyden kente göçler nedeniyle oluşan kültür, sosyo-ekonomik durum nerelere ulaşmıştır ne yazık ki görüyoruz. Çok açık yüreklilikle söylüyorum Orhan Gencebay'ın benim için bir tek iyi yanı vardır, o da bağlama çalınması ve yaygınlaşmasında çok büyük katkısı olmuştur.

  • Nasıl?

Çünkü plaklarında bağlamayı öne çıkartmıştır. Bütün orkestra önünde bağlama vardır. Gençliğimde bağlama çalmayı, heves etmeyi biraz da Orhan Gencebay’dan öğrenmiştik. Bu benim kişisel görüşümdür.

Soldan 3. Işık Başel ve Huri Sapan

NURAY HAFİFTAŞ, ADİLE KURT KARATEPE, MÜNEVVER ÖZDEMİR, NURTAÇ DOĞANIŞIK

İ. Can: Şöyle söyleyebilir miyiz? Gitar öncesi okulda mandolin öğreniyorduk. O bir modernizmi temsil ediyordu. Onun Türkiye versiyonu gitara karşı Orhan Gencebay’ın bağlaması, resmi büyüten bir anlam kazandırıp o dönemde gitar gibi bağlamayı farklı çaldı. Genel olarak zarar gibi görünse de zaman içinde insanları bağlamaya yöneltti. Bağlamayı öğrenen gençler, özünü arayarak, Nida Tüfekçileri, Arif Sağları keşfetti.

Haklısın, senin sözlerine şöyle bir katkıda bulunmak istiyorum. Hani ben dedim ya bağlamanın yaygınlaşmasında yardımcı oldu diye. Fakat şöyle bir şey var, biz zaten halk müziğini çalıyorduk. Yani Türkiye geneline baktığınızda, bağlama çalanların yüzde 99'u zaten halk müziğini çalıyorlardı. Kaynak kişileri dinlemek ve ulaşmak o zaman daha kolaydı.
Biz alaylı yetiştik ve alaylı olmak çok önemli bir özellikti. Konservatuar mutlaka çok önemlidir ama yalnızca konservatuar mezunu olmak, halk müziğine ve onu icra edenlere fazla şey katmıyor. Ben alaylının konservatuvarlısını seviyorum. Benim nezdimde en iyi halk müziği ses ya da saz sanatçısı, alaylı olmayı ve konservatuvarı bir potada eritip öyle sanatını icra edenlerdir.

  • Bu şekilde icra eden ustalardan örnek verebilir misiniz?

Örneğin Nuray Hafiftaş, kardeşi Güray Hafiftaş, Nurtaç Doğanışık. Ankara ve İzmir'de pek yok ama İstanbul'da çok sanatçı var. Adile Kurt Karatepe, Münevver Özdemir gibi. Hem konservatuvarlı hem de alaylı.

Sonraki Haber