Orman yangınları en çok 30 derece üstünü sever

Orman yangınlarıyla sürekli olarak karşılaştığımız bu yıllarda, doğaya karşı her zamankinden daha dikkatli davranmamız gerekiyor. Mayıs ayını arkada bıraktığımız bu günlerde yangın mevsimi olarak adlandırılan bir döneme girdik. Önlemlerin doğayı ve hayatlarımızı kurtarması söz konusu

Orman yangınları ve alınabilecek önlemler hakkında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile görüştük. Prof. Dr. Tolunay öncelikle, yangın döneminin kasım ayına kadar devam edeceğinden ve sıcaklıkların 30 santigrat derecenin üzerine çıktığı dönemlerin yangın riskinin en yüksek olduğu zamanlar olduğunu söyledi.

Yaz mevsiminin normal seviyelerine ek olarak, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’den yapılan açıklamada önümüzdeki hafta, sıcaklıkların mevsim normallerinin 4-12 derece üzerinde olacağı belirtildi. Prof. Dr. Tolunay almamız gereken önemleri sıraladı.

ARAÇLARDAN İZMARİT ATILMAMALI

“Ormanlarda, piknik ya da başka amaçlı ateş yakılmaması birey olarak alabileceğimiz en önemli tedbir. Araç camlarından atılan sigara izmaritleri de önemli yangın sebepleri arasında. Diğer yandan, bazı bölgelerimizde buğday hasadı başlamak üzere. Yangın riski yüksek bölgelerde sıcak hava dalgaları esnasında anız yakılmaması gerekiyor. Hatta çiftçilerimize mümkünse anızları ya da bahçe artıklarını hiç yakmamalarını, yakacaklarsa önümüzdeki sonbaharda yakmalarını tavsiye ederim.”

DENETİMLER ARTIRILSIN

Prof. Dr. Doğanay Tolunay

Normal seyrinin yanısıra, son yıllarda, hem yangın sayılarında hem de yanan orman alanı miktarlarında artış var. Yılda ortalama 2700-3000 arasında orman yangını çıkmakta. Sadece 2019 yılında 11 bin, 2020 yılında 21 bin ve geçen yıl 140 bin hektar orman alanı yandı. Prof. Dr. Tolunay, bu artışın sebebini insan ile orman arasındaki etkileşimin artmasına bağlayarak şöyle açıkladı: “Çeşitli amaçlarla orman içindeki insan faaliyetlerinin sayısı çoğalıyor. Bu nedenle orman içindeki ya da yakınlarındaki tesislerin de önlem alması gerekmekte. Maden işletmelerinin riskli zamanlarda dinamitle patlatma yapmaması, trafoların bakımının yapılması ve yakınlarında söndürme ekipmanlarının bulundurulması gerekiyor.” Orman Genel Müdürlüğü’nün de yangın önleyici bazı çalışmalar yapması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tolunay, “ Yol kenarlarındaki yanıcı maddelerin denetimli yakma ile yakılması, araç, gereç ve personel sayısının arttırılması gibi düzenlemeler yapılmalı. Ayrıca yangın riski yüksek zamanlarda odun üretimi gibi rutin ormancılık faaliyetlerine ara verilmesi, tüm personelin alarma geçirilmesi, ormanlardaki denetimlerin artırılması gerekiyor.” dedi.

BAZI VALİLİKLER TEDBİR ALIYOR

Ormanlar, yaz mevsiminde vatandaşların sürekli olarak vakit geçirdiği alanlar. Yangın çıkmasında rol oynayan önemli etkenlerin olağan bir şekilde yapılması doğal yaşam için oldukça bilinçsiz bir hareket. Bunun önüne geçilebilmesi için de bir dizi tedbirler gerekli. Prof. Dr. Tolunay, bunları şöyle sıraladı: “Öncelikle ormanlara giriş çıkışın kontrol edilmesi, hatta yasaklanması gibi önlemler alınabilir. Nitekim bu konuda İzmir ve Hatay Valilikleri bu yönde kararlar aldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün orman yangınları için kırmızı alarm verdiği riskli zamanlarda kolluk kuvvetlerinden de yardım alınarak ormanlar içindeki denetimlerin artırılması, vatandaşların ve orman içindeki her türlü tesisin uyarılması, çıkan yangın sayısını azaltacaktır. Yine riskli zamanlarda yangın söndürme araçlarının orman içlerine konuşlandırılması yangınlara erken müdahale edilmesini sağlayacaktır. Ek olarak Orman Genel Müdürlüğü tarafından yangın çıkış nedenleri, yangınlardan korunma, yangın söndürme gibi konularda eğitim videoları ve kamu spotları hazırlanarak, yazılı ve görsel basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılması da farkındalığı arttıracaktır.”

ELEKTRİK HATLARININ BAKIMI

Geçtiğimiz yıl 37 bin hektar orman enerji tesislerinden kaynaklanan yangınlardan zarar gördü. Bu da geçen yıl yanan orman alanlarının yüzde 27’sine karşılık geliyor. Enerji nakil hatları konusuna da değinen Prof. Dr. Tolunay şunları söyledi: “Ülkemizde orman alanları içinde çeşitli enerji tesisleri ve elektrik nakil hatlarına verilen izinler oldukça fazla miktarda. Sadece 2012-2021 yılları arasında 126 bin hektar kadar bir orman alanı enerji tesisine dönüşmüş. Bu enerji tesisleri, özellikle elektrik nakil hatları ve trafolar yaz aylarında yangınlara yol açmakta. Bunun en önemli nedeni, elektrik nakil hatlarının altında ağaç olmaması gerekirken buralardaki fidan ve ağaçların kesilmemesi. Çünkü yaz aylarında genleşen teller, rüzgar ile birbirine sürterek kıvılcım çıkmasına neden olarak yangınları başlatmakta. Yine bakımı eksik yapılmış elektrik nakil hatları da arklar oluşturarak yangın çıkarabilmekte. Bu nedenle elektrik iletim şirketlerinin her yıl bu hatların altını temizletmesi, hatların bakımını yaptırması gerekiyor. Uzun vadede ise bu hatların yer altına alınması yanan orman alanı miktarını oldukça azaltacaktır. Elektrik nakil hatlarına ek olarak trafolar da önemli yangın sebebi. Çünkü sıcak hava dalgalarında elektrik tüketimi de yükselmekte ve aşırı yüklenme nedeniyle bunlar patlayabilmekte. Trafoların da ormanlara yakın noktalarda yapılmaması, bakımlarının tam olması son derece önemli.”

ÖNLEMLER YETERLİ Mİ
Geçen yıl yaşanan, uzun süreli orman yangınlarından sonra tekrar böyle bir durumla karşı karşıya kalırsak ne olacak sorusu herkesin aklında. Ülkemizde hangi önlemler alındı? Geçen seneki uçak ve helikopter eksiği tamamlandı mı? Olası yangınlara karşı ne gibi çalışmalar yürütülüyor? Toprak İlmi ve Ekoloji uzmanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay şu bilgileri verdi: “Uçak ve helikopter sayısı arttırıldı. Kiralama yoluyla 55 helikopter ve 20 yangın söndürme uçağı alınması süreci devam etmekte. Bir kısmı göreve başladı, bir kısmı ise temmuz ayına kadar başlayacak. Bunlar oldukça önemli adımlar. Ancak uçak ve helikopterler, orman yangınlarının büyümesini önlemekte etkindirler. Ülke olarak yapmamız gereken en önemli çalışma, önleyici yangın tedbirlerine ağırlık vermek. İşte bu konudaki çalışmaların eksik kaldığını söyleyebilirim. Örneğin denetimli yakma ile kış ve bahar aylarında yolların ve yerleşim alanlarının yakınlarındaki kuru ot ve yaprakların yakılması, orman içindeki elektrik nakil hatları da dahil olmak üzere tüm tesislerin denetlenmesi, bunlara yangın çıkış nedenleri ve yangınlara müdahale gibi konularda eğitimler verilmesi gibi çalışmalar çok fazla yapılmadı. Yapıldıysa da kamuoyuyla bilgi paylaşılmadı. Yangınlarla mücadele konusundaki en önemli eksiğimiz ise orman yangın işçisi sayılarının oldukça düşük olması.

OGM, JANDARMA VE POLİS İŞBİRLİĞİ
Geçen yıl 6 kişi kadar olması gereken arozözdeki işçi sayısı 2-3 kadardı. Bu yıl 3 bini yangınlarda görev alacak 5 bin yeni işçi alımı süreci henüz tamamlanmadı. 2022 yılı başında alınacağı açıklanan işçi sayısı ise 10 bindi. İşçi alım sürecinin eğitimler de dahil mayıs ayı başında tamamlanması gerekiyordu. Yangın işçisi sayısının eksik kalması nedeniyle OGM, 100 bin orman yangın gönüllüsü ile mahkumlar ve askerlere eğitim vererek yangınlarla mücadele etme yönünde çalışmalar yaptı. Ancak gönüllüler, mahkumlar ya da askerlerin birkaç günlük eğitimle doğrudan yangınları söndürmede kullanılmalarının yaralanma ya da ölümlerle sonuçlanabileceği de göz önünde bulundurulmalı ve bunlar doğrudan yangın söndürme ile görevlendirilmemelidir. Jandarma ve polislerin ormanlarda giriş çıkışın kontrolü ya da ateş yakılmasının engellenmesi gibi konularda OGM’ye yardımcı olması daha doğru bir adım olacaktır.”
Sonraki Haber