Ormanlarımız fidanlarla yeniden yeşerecek
Orman yangınlarında binlerce hektarlık alan yok oldu. Peki, bu bölgelerdeki ağaçlandırma çalışmaları nasıl yürütülecek? Bu alanlar yeniden ne zaman ormana dönüşebilecek?
TRT Haber'de Mutlu Çaylak'ın haberine göre, Türkiye tarihinin en büyük orman felaketi yaşandı. Binlerce hektar alan küle döndü, akciğerlerimiz olan ormanlar yandı ve binlerce canlı türü zarar gördü.
Temmuz ayının son haftasında başlayan orman yangınlarıyla mücadelede Türkiye seferber oldu. Orman kahramanları, vatandaşlar büyük bir mücadele verdi alevleri söndürmek için. 53 ilde görülen orman yangınlarının büyük çoğunluğu kontrol altına alındı.
Yangınlarla mücadelede 15 uçak, 60'ın üzerinde helikopter, 9 İHA, 1 insansız helikopter, 850 arazöz, 430 iş makinası ve 5 bin 250 personelle canla başla seferberlik yürütüldü.
Çoğunlukla Ege ve Akdeniz Bölgesi'nde yanan ormanlarımızı geri kazanmak amacıyla düzenlenen fidan bağışı kampanyalarıyla her yaştan insan destek oldu.
Şimdi sırada ormanları geri kazanacağımız günleri beklemek var. Bunun için ise büyük bir tohumlama çalışması yapılacak.
Bu konuyu Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kırdar ile konuştuk. Kırdar, TRT Haber'e yanan ormanların nasıl ve zaman geri kazandırabileceğini detaylarıyla anlattı.
AKDENİZ'İN TEMELİNİ KIZILÇAM OLUŞTURUYOR
Orman yangınlarının görüldüğü alanlarda çoğunlukla kızılçam ağaç türünün bulunduğunu söyleyen Kırdar, tohum ekim tarihlerine dikkat çekiyor.
Kozalaktan tohum dökümlerinin nisan ayından başlayarak yıl sonuna kadar devam ettiğini söyleyen Kırdar, "Sıcak dönemde yani nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında dökülen tohumların hayatta kalma şansı çok düşük. Bu dönem kurak bir dönem. Ama eylül, ekim, kasım, aralık aylarında dökülenler yağmurun da etkisiyle hayatta kalma olasılığı çok daha yüksek. Gelecek kızılçam jenerasyonunu bu tarihte ekilenler oluşturuyor" diyor.
TOHUM EKİM ZAMANI SONBAHARDA BAŞLAMALI
Kızılçam ormanları meşeden sonra en geniş yayılımı olan tür. Türkiye'de yaklaşık 5,6 milyon hektar kızılçam ormanı var. Akdeniz Bölgesi'ne adapte olan kızılçam türü zorlu şartlara uyum sağlayabilen yapısıyla da dikkat çekiyor.
Erol Kırdar, ekim yapılacak dönemin önemini hatırlatarak, "Eylül, ekim, kasım, aralık, ocak ayları bölgede kızılçam tohumlarının ekim ve dikimlerinin yapıldığı aylardır" diyor. Yangından hemen sonra ekim yapmanın doğru olmadığını ve bu durumun ekosisteme zarar verebileceğini belirtiyor.
KIZILÇAÖ ORMANLARI KENDİNİ YENİLEYEBİLİR Mİ?
Prof. Dr. Erol Kırdar, kızılçam ormanlarının yeniden tohum saçabileceğini de söylüyor. Ancak yaşadığımız yangınlarda bunun zor olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
"Hiçbir şey yapmadan kızılçam ormanları yeniden tohum saçabilir doğru. Ancak tepe yangınında sıcaklık 700-800 derecelere çıkıyor. Böyle sıcaklığın yüksek olduğu bir durumda kozalakların içindeki tohumlar sağlam kalamaz. Yapılan bir araştırmaya göre tohumların 150 derece sıcaklığa kadar zarar görmediği ifade ediliyor. Ama maalesef bizim yaşadığımız yangında 150 derecenin çok üzerinde çıkıldı. Buna güvenerek hareket edemezsiniz mutlaka tohum takviyesi yapılması gerekiyor. Futbol sahasında bir alanı düşünün, bu alanın her tarafını homojen olacak şekilde tohumlamalısınız. Tohum ekiminde bir tarafın boş kalmaması lazım."
BÖLGEDE HANGİ AĞAÇ TÜRLERİ VAR?
Akdeniz Bölgesi'nde çam türleri çoğunlukta. Türkiye'de de ormanların yüzde 51'i kızılçam, karaçam ve sarıçam ağaçlarından oluşuyor.
Akdeniz'de kızılçam çoğunlukla 0-1000 metrede görülüyor. Bu gruba fıstık çamı ve servi de karışıyor. 1000-1200 metre arasında ise karaçamı da görebiliyoruz. Ormanların derin bölgelerine, insan eli değmemiş alanlarına ilerledikçe de meşe ve sedir ağaçlarıyla karşılaşılıyor. Kırdar özellikle Toroslar Bölgesi'nde bu türlerin yaygın olduğunu söylüyor.
Erol Kırdar, bir örnekle bölgedeki çam ormanlarını anlattı:
“Isparta Sütçüler’deki yangında kayalıklar yanıyordu. Bu türler bölgeye adapte olan çam türleri olduğu için yaşar. Dikim zaten yapamazsınız çok yükseklere. Tohumlar düştükçe kayaların arasına girerek bu türler yetişiyor. Orman bu şekilde devamlılığını sağlıyor. İnsan müdahalesinin olmadığı yerlerde orman kendi devamlılığı sağlıyor.”
EKOSİSTEMİ BOZMAMALIYIZ
Prof. Dr. Kırdar fidan dikiminde bölgenin özelliklerine uygun türlerin seçilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor. Doğa kurallarına aykırı hareket edildiğinde başarısız olunacağını ifade ediyor.
Kırdar, ormanların ziraat alanına dönüştürülemeyeceğini, bu durumun yasal olmadığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu bölgelerle ilgili olarak ‘Kızılçamı kaldıralım bunlar yanıyor, yerine zeytin dikelim’ deniyor. Ekosistemi oluşturan ağaç türünü değiştiremezsiniz. Ormanlarda hayvanlar var, ağaç türleri var, yerin altında yaşayan havada uçan hayvanlar var, yosunlar, çalılar, meyveler, mantarlar var… Siz bu bitki florasını kaldırıp oraya sadece ekim ürünlerini dikerek bu ekosistemi oluşturamazsınız. Anayasa’nın 169. maddesiyle bu alanlar koruma altına alınmıştır. Orman alanları ziraat alanlarına kesinlikle dönüştürülemez. Yanan ağaç türleri neyse o türler tekrar dikilir. Örnek verecek olursak Bartın’dan kızılçam tohumu getirip Akdeniz’e ekemezsiniz."
YANAN YERLER NE ZAMAN ORMAN OLUR?
Kızılçamın çok hızlı büyüyen bir tür olduğunu söylüyor Erol Kırdar. Özel bir ağaç ve tamamen Türk çamı olan kızılçamın 5-7 yıl içinde genç ormanlara dönüşeceğini söylüyor.
Yanan ormanların ise yeniden eski haline dönebilmesi için 15-20 yıllık bir sürecin geçmesi gerektiğini ifade ediyor.
'300 BİN HEKTAR KADAR ALAN YANMIŞ OLABİLİR'
Son dönemdeki yangınları 100 yılın en büyük orman felaketi olarak nitelendiren Kırdar, her yıl ortalama 8-10 bin hektar ormanın yandığını hatırlattı.
Yangınların gelecekte de Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde olacağını ifade eden Kırdar, "Tahminime göre bu orman yangınlarında 300 bin hektar kadar alan yanmış olabilir. Geçmişte en sıcak dönemde maksimum 30 bin hektar kadar alan yanmış baktığımızda" dedi.