Öz İplik-İş Genel Başkanı tekstil sektörünü değerlendirdi: Tehlike yurt dışına taşıma değil ucuz emek peşinde koşanlar

Öz İplik-İş Genel Başkanı Rafi Ay, tekstil sektörünü değerlendirdi. Ay, 'İşçilerin hakkına, hukukuna, kazanımlarına zerre kadar dokunmayı kimse aklından geçirmesin. Çeşitli hazırlıkların yapıldığını duyuyoruz' dedi. Ay, sektörü yıllardır ucuz emekle kar yapmamaları yönünde uyardıklarını aktardı

Tüm Dokuma, İplik, Trikotaj ve Giyim Sanayii İşçileri Sendikası (Öz İplik-İş) Genel Başkanı Rafi Ay, “Sektörün desteğe ihtiyacı olduğunu görüyoruz ama kırmızı çizgimiz emektir. İşçiyi ve işi koruyacak adımlar atılmalı.” dedi.

Öz İplik-İş Genel Başkanı Ay, yaptığı yazılı açıklama ile sektörü değerlendirdi. Ay, tekstil sektöründe olumsuz göstergelerin olduğunu, birçok fabrikanın kapandığı, üretim ve ihracatta düşüşler görüldüğünü anlattı. Ay, mevcut görünümde, kısa vadeli olarak kriz halini çözecek adımlara destek verebileceklerini ancak kırmızı çizginin işçinin, emeğin hakları olduğunu belirterek şunları söyledi:

‘ÇÖZÜM TARAFINDAYIZ’

“Bu aşamada, üretimi destekleyecek adımlara evet deriz. Ancak biz işçilerin hakkına, hukukuna, kazanımlarına zerre kadar dokunmayı kimse aklından geçirmesin. Çeşitli hazırlıkların yapıldığını duyuyoruz.

"Deprem bölgesinde işçiyi, istihdamı, işi korumak için atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Genel olarak finansmanın kolaylaştırılması, üretim ya da kısa çalışma gibi araçların devreye alınması önerilerini de duyuyoruz. Altını çizerek söylüyoruz, çözüm tarafındayız. Ekmeğimizi, işimizi korumaya varız ama hiçbir şart altında işçinin hakkını da yedirmeyiz.”

İTHALATÇILIK BAŞLADI

Sektörü yıllardır ucuz emekle kar yapmamaları yönünde uyardıklarını hatırlatan Ay, bazı taşeron imalatçıların üretimlerini yurt dışına taşıdığı haberlerine de tepki gösterdi:

“Büyük markaların bir miktar siparişlerini başka ülkelere kaydırdığı doğru ama bu kriz yaratacak kadar büyük değil. Asıl tehlike başka taraftan geliyor. Şimdi peşi sıra, bu markalara üretim yapanlar, ucuz emek peşinde, çalışma mevzuatı görece zayıf ülkelerde imalata hazırlananlar olduğu söyleniyor.

"Bunun anlamı, hem markalar hem de yurt dışına giden imalatçılar Türkiye’ye satış yapacağına göre, ülkemiz imalatçı değil ithalatçı olacak. Son yıllarda ithalattaki artış da bu işin başladığını gösteriyor.

"Yine uyarıyoruz: Ucuz emeğin, emek sömürüsünün, çalışma hukuku ihlalinin sonu yok. Bu yol çıkmaz yol. Ne kendinizi ne ülkenizi zayıflatmayın, iki gün sonra daha fazla emek sömürüsü için sizden vazgeçeceklerini biliyorsunuz.”

SALGIN ÖNCESİNE GÖRE 45 BİN İSTİHDAM KAYBI

Sektörde istihdam kaybı olması yanında, hazır giyimdeki ithalat artış hızının yüksekliğine dikkat çeken Ay, şunlara dikkat çekti:

“SGK kayıtlarına göre, salgın öncesine göre tekstilde istihdam kaybı 45 bin kişi. Hazır giyimde neredeyse aynı. Bize ‘sağlık için çalışmanız gerekiyor’ denilen dönemde hazır giyim istihdamı 739 bini buldu. Şimdi ise 591 bin kişi. Bu dönem karşılaştırılsa hazır giyimde istihdam kaybı 148 bin kişi. Üretimde kayıp var, tekstil, hazır giyim, deride üretim endeksi salgın dönemdeki artışının ardından tersine döndü. Peki bu dönemde, genel verilerin üstünde artan ne var? Verimlilik… Yani işçi alın terini dökmüş, her çalışılan saat başına üretimini artırmış.”

İhracattaki gerilemeye karşı ithalatın hızla arttığını belirten Ay, “Önümüzde üç ay daha var, ithalat iki yıllık rekor artışının ardından bu yıl da artarsa rekor üstüne rekor olacak. Tekstil-hazır giyim-deri bu ülkenin cebine emekçinin alın teriyle her yıl net 20 milyar doların üzerinde döviz kazandırıyor. Ne istihdam ne üretim ne de ihracat açısından vazgeçilmeziz. İnsanlar kıyafet giymeyi bırakmayacağına, evini döşemeyi bırakmayacağına göre bu sektör insan var oldukça devam edecek. Kimse küçümsemeye kalkmasın.” dedi.

Sonraki Haber