Öz öykümüzü yazan Şadan Gökovalı

Mustafa Mersinoğlu

Şadan Gökovalı: Bütün bu zenginlik ve güzellikleri başkalarına tanıtabilmek için, bunları önce kendimiz tanıyıp sevmeliyiz. Tanınmayan yer sevilmez, sevilmeyen yer de vatan olmaz çünkü. Atatürk’ten başlayarak Balıkçı’nın, Azra Erhat’ın, Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaptığı budur. Bu öncüler, yaşadığımız toprakları, altındaki ve üstündeki varlıklarla tanıtıp sevdirdiler, bir anlamda vatan bağışladılar.

BATI UYGARLIĞININ KÖKENİNİ ANADOLU’YA DAYANDIRIYORLARDI

Şadan Gökovalı ile Mayıs 1990’da Bodrum’dan Fethiye’ye beş günlük bir Mavi Yolculuk’ta tanıştım. Onun rehberliğinde Knidos’u gezme ayrıcalığım oldu. Soyadını bataklığı kurutmak için ekilen okaliptüs ağaçlı yoluyla tanınan o müthiş güzel Gökova’dan almıştır. Gökovalı’nın manevi babası olarak bilenen Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabağaçlı, Sabahattin Eyüboğlu’nun anlatısıyla cennete götürülünce ‘hani Gökova’ demiş. Manevi annesi ise 1948’de Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesindeki öğretim üyeleri Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes’le birlikte üniversiteden uzaklaştırılan Azra Erhat'tı. Azra Erhat, Sahabattin Eyüpoğlu ve Cevat Şakir Kabağaçlı, Yeni Ufuklar dergisinde yazıyorlardı. Batı uygarlığının kökenini Anadolu’ya dayandırıyorlar ve bu kültürü bir bütün olarak görüyorlardı. Gökovalı, 1959 yılında Ege Ekpres’te gazeteciliğe başladı. Halikarnas Balıkçısı ile tanıştı. Onun el yazısı ile yazdıklarını, 1973 yılında ölene kadar daktiloya çekti. Onunla iyi bir ilişki kurdu ve Anadolu’nun tarihine Şadan Gökovalı da derinlemesine ve bütüncül bakmaya başladı.

Bu bilgisini önce tur rehberi sonra eğitmen ve araştırmacı yazar olarak kullandı. Dilimize çok hakimdi. TRT radyolarında yayınlanan Bahara Bakış, İzmir'in Batısında Bir Gezi ve Olmayaydı Dilimiz Nice Olurdu Halimiz programlarıyla 1975 yılı Türk Dil Kurumu Radyo-TV Dil Ödülü'nü kazandı. Şiir de yazardı ve binlerce şiiri ezbere bilirdi. Kimisi ondan şiir sever Gökovalı diye bahseder. Sunay Akın ise onun için ''Her tarafından şiir fışkıran şairdir!'' der. Salihli’de 1985’ten 1996’ya İkindi Şairleri diye festivaller düzenlemiştir. Halikarnas Balıkçısı'nın kitaplarının yayınlanmasında büyük emeği geçmesi dışında Anadolu’nun tarihi hakkında bir çok inceleme ve rehber kitap yazdı. Bir Yudum Hatır, Şiir ve Siz, 7 Bilge 7 Harika 7 Kilise 7 Uyuyanlar, Bergama, Resimli ve İzahlı Efes, Pamukkale, Nemrut, Atatürk ve İzmir, Troya, Bodrum: Halikarnas, Kardeşlik, Söylencebilim ve Anadolu Söylenceleri, Maviturkuaz Ege'den Akdeniz'e Kıyıların Efsanesi, İzmirim "İzmirçe"nin Tacı Kadifekale, Adım Adım Ege Kıyıları, Antalya, Masalsı Türkiye ve daha bir çoğu.

'ZİFİRİ KARANLIĞI MUM IŞIĞIYLA AYDINLATMAYA BENZER'

Halikarnas Balıkçısı, 12 Mayıs 1968 yılında Gökovalı’nın Yediler hakkındaki kitabı üzerine şunları yazmış: “Sümerlilerin haftanın (Heft, İran dilinde yedi demektir) başlıca yedi tanrısı ve o tanrılara atfedilen yedi yıldızına karşılık; Anadolu’nun tanrıları değil; mitolojiden tertemiz arınmış olan ve tamamen matematik ve denemeye dayanan güneş saatleri yirminci yüzyılın uygarlığına usun kapılarını ardına dek açan bir sembol oldu. Şadan Gökovalı’nın Yediler’e değin kaleme aldığı bu yazı yukarıdaki sözünü ettiğimiz uygarlık tarihinde Anadolu’nun büyük payına işaret ettiğinden başka; turizimde hep üstün bir uygarlık iddiasiyle Anadolu’ya rakip olarak şımartılanlara, bilgiye dayanan bir cevaptır. Şadan Gökovalı gibi araştırma ve inceleme özlemi olanlara, kütüphanelerimizde Anadolu hakkında başka başka ulusların yapıtları yoktur… Bu mehaz (başvuru kaynakları) yoksulluğunda Şadan Gökovalı’nın yazıları, zifiri karanlığı, mum ışığıyle aydınlatmaya benzese bile -ki öyle değildir- alkışlanacak bir davranıştır.”

'GÜN GELECEK YİNE GÖKOVA’NIN TOPRAĞI OLACAĞIM'

''ATATÜRKİYE'' derdi Şadan Gökovalı yurduna. Atatürk de bütüncül bir tarih bakışını benimseyip Anadolu tarihinin tüm kültürel zenginliğini araştırıp kucaklamış hatta Türkiye Cumhuriyet’ini kalkındıran önemli kamu kuruluşlarına da Eti ve Sümerbank gibi isimler vermiş. “Ben, Gökova’nın toprağından oldum, gün gelecek yine Gökova’nın toprağı olacağım” demiş Şadan Gökovalı. Anısını yaşatmak, bin bir emekle yazılmış öz öykümüzü bu tarih, coğrafya sevdalılarının yapıtlarından okuyarak yöre yöre gezip bu kocayurdu tanımakla olur.

Sonraki Haber