Özel bankaların kazancı tarıma aktarılsın

Vatan Partisi Ekonomi Politikaları Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, kurumlar vergisi oranının sadece bu yıla mahsus olmak üzere bir kereliğine yükseltilerek elde edilecek gelirin tarıma devredilebileceğini söyledi.

Topkurulu, ‘Kıtlık tehlikesine karşı çiftçiye yeterli destek mutlaka sağlanmalıdır.’ dedi.

Vatan Partisi Ekonomi Politikaları Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, tarım sektöründeki krizin ülkemizi kıtlık noktasına sürüklediğine dikkat çekerek, “Özel bankaların kazançları tarım sektörüne aktarılsın.” çağrısı yaptı. Topkurulu, kurumlar vergisi oranının sadece bu yıla mahsus olmak üzere bir kereliğine yükseltilerek tarıma devredilebileceğini söyledi. Topkurulu şöyle konuştu: “Kârlılıklarını yüzde 90 oranında artıran bankaların elde ettikleri kazançlar, sadece bu yıla mahsus olmak üzere 1 kereliğine kurumlar vergisi oranı yükseltilerek tarıma devredilmelidir. Aksi taktirde ülkemiz 2022 yılı sonbahar aylarından itibaren kıtık riski ile karşı karşıya kalacaktır. Toplumsal sağlık ve hakkaniyet gereğince kaynaklar bu yıl mutlaka çiftçiye ayrılmalı, tarımsal üretimin 2022 yılında sağlıklı şekilde gerçekleşmesi sağlanmalıdır.” Cumhurbaşkanı’nın çiftçiye verilecek desteğin 3.2 milyar lira daha artırılarak 29 milyar liraya yükseltildiğini açıkladığını hatırlatan Topkurulu, “Yapılan destek artan fiyatları karşılamaktan çok uzaktadır. Kıtlık tehlikesine karşı çiftçiye yeterli destek mutlaka sağlanmalıdır.” dedi.

KAMUDA BİNDE 2 ÖZELDE YÜZDE 90

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankalar kârını 2021'de 92.1 milyar liraya çıkardı. Aralık 2020’de 1.2 milyar lira olan sektörün net kârı da Aralık 2021’de yüzde bin 294 artışla 16.8 milyar liraya yükseldi. Kamu bankalarının 2021 yılı toplam net kârı, 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 0.2 artışla 21.5 milyar lira olurken özel bankaların net kârı yüzde 90.5 artışla 70.6 milyar liraya ulaştı. Kamu bankaları Merkez Bankası tarafından yüzde 14'e çekilen politika faizi uyarınca olabildiğinde reel sektörü ve tarımı destekleme eğiliminde. Özel bankalar ise önceki yıllarda elde ettikleri karlılıklarını korumak ve hissedarlarına daha çok kazanç sağlamak için ekonomiyi desteklemek yerine karlılıklarını artırma yarışındalar. Hakan Topkurulu, kamu bankalarının aktif büyüklüklerine oranla sanayi, ticaret ve tarımı destekledikleri için kârlılıklarının makul düzeyde kaldığını söyledi.

‘4 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT YAPILDI’

Topkurulu, dünyada ciddi bir ekonomik kriz yaşandığını, tüm ham madde ve yarı mamul fiyatlarında olduğu gibi gıda ve tarım üretiminin en temel girdileri olan gübre, akaryakıt, tarım ilaçları ve tohumda da ciddi fiyat artışları olduğunu vurguladı. Hakan Topkurulu, “Tarımın tüm girdilerinin ithal olduğu ülkemizde bu fiyatlar doğal olarak bize de yansımaktadır. Geçen yıl yaşanan kuraklık nedeniyle tarım da özellikle tahıl üretiminde ciddi düşüş yaşanmış ve Türkiye 2021 yılında sadece tahıl olarak 4 milyar dolarlık ithalat yapmak zorunda kalmıştır.” dedi.

‘GÜBRE ATIMI YÜZDE 50-80 DÜŞTÜ’

Vatan Partisi Ekonomi Politikaları Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, tarımdaki krizi şöyle özetledi:

“Bu yıl şimdilik kuraklık tehlikesi yok gibi görünse de çiftçi girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle özellikle gübre kullanımında zor günler yaşamaktadır. Ekim, kasım, aralık gübreleme döneminde sahadan gelen muhtelif bilgilere göre gübre atımı geçen yıla göre yüzde 50 -80 aralığında düşüş olduğu bilgisi gelmektedir. Bu bilgi de çok ciddi gıda riskinin yaşanma olasılığını gündeme getirmektedir. Hayvancılıkta da yem fiyatları gebe hayvanların dahi kesime gitmesine neden olmaktadır. Şubat ve mart aylarında başlayacak yeni dikim ve gübreleme döneminde uzmanlar sonbaharda atılmayan gübre açığını tam olarak olmasa da kazanabileceğini söylemektedirler. Ancak çiftçinin özellikle gübre konusunda gübre fiyatları nedeni ile çekincesi sürmektedir.”

'BANKALARIN HUKUKA AYKIRI UYGULAMALARI ÖNLENSİN'

Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) Fuat Engin, bankacılık sektörünün yasaya ve hukuka aykırı haksız uygulamalarının önlenmesini istedi. Engin, kamu otoritesi olan Merkez Bankası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’nun görevlerini yeterince yapmadığını savundu. Engin, TÖK Araştırma Merkezi (TÖK-AR) tarafından hazırlanan 2021 yılı finansal işlemlerde uygulamalar raporunun sonuçlarını açıkladı. Fuat Engin, haksız uygulamaları şöyle sıraladı:

  • Mobil elemanlar ve telefon yoluyla arayarak rastgele kredi kartı dağıtılmaya devam ediliyor.
  • Dağıtılan kartların limitler, kişinin gelirine göre belirlenmiyor.
  • Sözleşme içinde tarihsiz ön bilgi formu imzalatılıyor.
  • Kredi ve kredi kartı sözleşmesinin bir nüshası tüketiciye verilmiyor.
  • Bir kişinin kullanımdaki kredi kartlarına tek limit uygulanması yerine “tuşa bas artıralım” denilerek keyfi olarak her karta ayrı limitler tanınıyor.
  • Merkez Bankası tarafından belirlenen kredi kartı akdi ve temerrüt faiz oranları düşürülsün.
  • Merkez Bankası’nın Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ hükümleri ihlal ediliyor.
  • Asgari ödemesini yapan ya da temerrüde düşen kredi kartlarına bileşik faiz uygulanıyor.
  • Havale ya da EFT yapan tüketiciden sınır konulmasına rağmen yine de yüksek masraf alınıyor.
  • Kredi kartından her koşulda yüksek tutarlarda ücret/aidat, alınıyor.
  • Konut başta olmak üzere, alınan tüketici kredilerinde bilgi ve onay dışında sigorta yapılıyor.

VATAN PARTİSİ'NİN ÜÇ KAYNAK ÖNERİSİ

1- Pandemi döneminde dahi yüksek karlar elde eden, öncelikli olarak bankalar ve diğer kurumlar vergisi mükellefi büyük şirketlerden alınan kurumlar vergisi oranını 1 defaya mahsus olmak üzere yüzde 25’ten yüzde 40’a çıkartarak 2022 bütçesinde tahminen 182 milyar TL olarak bütçelenen kurumlar vergisi tahakkuk ve tahsilatını, yaklaşık 120 milyar TL arttırarak 300 milyar TL seviyesine çıkarmak rahatlıkla uygulanabilecek bir uygulamadır. Burada KOBİ tanımında bulunan şirketler bu uygulamadan muaf tutulacaktır.

2- Uzun yıllardan bu yana Türkiye’de kazanılan gelirler yurt dışındaki vergi cenneti “ülkelere” kaçırılmaktadır. Bu ülkelerde Türkiye’den kaçırılan, yaklaşık en az 300 milyar dolar ve üstü para bulunduğu konuşulmaktadır. 18 Mayıs 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada “Şu an açık ve net söylüyorum, ülkemden yurt dışına döviz kaçıranlarla ilgili asla merhametimiz olmayacaktır.” dedi. Bu yılbaşında, 2008 yılından bu yana sürekli uzatılan bir yasa, yine 6 ay daha, 30 Haziran 2022 tarihine kadar uzatıldı. Bu yasanın adı “Varlık Barışı”. Bu yasa ile hedeflenen özellikle vergi ödememek için yurt dışına transfer edilen paraların yurt içine tekrar girmesi amaçlanıyor. Ancak kayda değer bir giriş yok. Bu paraların sahipleri devlet tarafından biliniyor. Hatta kimin ne kadar parasının olduğu ve hangi vergi cennetinde bulundukları dahi belli. Sadece bir iradenin ortaya çıkıp bunları yurt içine, kazanıldığı topraklara geri dönmesini sağlaması gerekiyor. Bu paralar Vatan Partisi tarafından yurda geri dönmelerini sağlamak için çağrılacak. Vergileri ödenmemişse ödenecek ve sahiplerinin bu paralarla yatırım yapması sağlanacak. Türkiye’nin dış borçlarının toplamının 453 milyar dolar olduğu düşünülürse, yurt dışına kaçırılan bu paraların neredeyse Türkiye’nin dış borçlarını kapatacak bir tutar olması ayrıca dikkat çekici bir durumdur.

3- Türkiye’de yastık altına kaçar korkusu ile vergilendirilmeyen bir kazanç daha var. Bu kazanç, gerçek kişilerin bankalarda ve yastık altında tuttukları dövizlerin bir yıl boyunca elde edilen kur farkı gelirlerinin vergilendirilmemesi.

Sonraki Haber