Özelleştirme girişimi 263 can aldı

Kozlu maden işçilerinin direnişi ocakların kapatılması girişimini durdurdu

1990 Büyük Madenci Grevinin Türkiye çapında Özal iktidarına karşı yarattığı tepkinin ve muhalefetin etkisi sıcaklığını korurken 1991 milletvekili genel seçimleri yapıldı. 12 Eylül Faşist rejiminin getirdiği Özal iktidarı seçimleri kaybetti ve yıkıldı.

DOĞRU YOL PARTİSİ, SOSYAL DEMOKRAT HALKÇI PARTİ İKTİDARI KURULDU

Milletvekili genel seçimlerinde DYP 1. parti, SHP 2. Parti olarak en fazla milletvekili çıkaran partiler oldu ve DYP-SHP iktidarını kuruldu.

Koalisyon hükümetinin ekonomiden sorumlu bakanlığına Tansu Çiller getirildi. Tansu Çiller seçimler öncesinde Amerika’dan Türkiye’ye geldi, DYP’den milletvekili yapılarak ekonominin başına oturtuldu. Tansu Çiller ekonomiden sorumlu bakan olarak yaptığı ilk açıklamada kamu iktisadi teşekküllerini (KİT) Türkiye’nin sırtında bir kambur olduğunu ve ilk elde zarar eden KİT’lerin özelleştirileceğini ya da kapatılacağını ilan etti. Zarar eden KİT’lerin başında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’nun olduğunu, öncelikle zarar eden kömür ocaklarının kapatılacağını ya da rödovans usulüyle özelleştirileceğini, işçi sayısının çok fazla olduğunu res’en emeklilik yoluyla işçi fazlalığının giderileceğini böylelikle TTK’nın hantal yapısından kurtularak dinamik ve üretken bir yapıya kavuşturulacağını açık açık ortaya koydu.

İŞÇİ PARTİSİ(VATAN PARTİSİ): BU UYGULAMA KÖMÜR OCAKLARININ TAMAMEN TASFİYESİNİN İLK ADIMIDIR

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) yönetimi büyük grev döneminde koalisyon hükümetini oluşturan partilerin liderlerinin Zonguldak’a gelerek verdikleri söz ve vaatleri hatırlatarak, hükümetin bu ilk uygulamalarına ses çıkarmadılar. İşçi Partisi sendika yönetimiyle görüşerek ve basın açıklamaları yaparak Tansu Çiller’in yapılacağını açıkladığı uygulamaların TTK’nın tasfiyesinin yolunu açacağını, TTK kömür ocaklarında bırakalım işçi fazlalığını, üretimde yer alan sanatlarda işçi açığı olduğunu ortaya koyarak sendikayı ve maden işçilerini uyardı.

Gelişmeler partimizi doğruladı. Res’en emekli edilen yaklaşık 1500 madencinin kömür üretiminde en önemli sanatlar olan kazmacı, domuzdamı, lağımcı gibi görevlerde çalışan işçileri kapsaması kömür üretimi yapılan birçok ocağın kapatılmasını getirdi. Asma-Dilaver işletmelerine bağlı kömür ocakları üretim işçisi açığı nedeniyle terk edildi. Bu ocaklar özel şirketlere verildi.

TTK Genel Müdürlüğünün bölgelere gönderdiği “Üretim artırılsın” genelgesi TTK’da yaşanan kargaşayı daha da artırdı. Üretimi artırma baskısı kaçınılmaz olarak emniyet tedbirlerinde gevşeklik, üretim için öngörülen gerekli tedbirleri almadan üretime gidilmesi gibi gevşeklik ve ihmalleri de beraberinde getirdi.

Sonuçta korkulan oldu.

3 MART 1992-KOZLU OCAKLARINDA GRİZU FACİASI-263 MADENCİ HAYATINI KAYBETTİ

3 Mart 1992 günü Kozlu ocaklarının tamamını devre dışı bırakan grizu patlaması meydana geldi. 263 madenci yaşamını yitirdi.

İşçi Partisi derhal harekete geçerek Kozlu ocaklarında çalışan ve sorumlu mevkilerde olan görevlilerle görüştü. Elde ettiği bilgi ve belgeler bu patlamanın gerekli emniyet tedbirleri alınmadan üretim yapılması sonucu meydana geldiğini saptadı.

Ocaklarda gaz ölçümü bilgisayar printerine ulaştı. Bilgisayar printerinde okuduklarımızı grizu faciasına, birçok ayakta metan gazı varlığı yoğunluğunun tehlike sınırını aştığı halde üretime devam edilmesinin neden olduğu anlaşıldı. İşçi sağlığı yönetmeliğini bu birimde çalışan görevlilerden temin ettik. TTK’nın iş güvenliği yönetmeliğinde yer alan “Metan gazı tehlike sınırına geldiği ya da aşması halinde derhal üretim durdurularak orada çalışan işçiler tahliye edilir” maddesinin ihlali sonucu da bu facianın yaşandığını gördük.

İşçi Partisi bir basın toplantısı ile ulaştığı bütün bilgi ve belgeleri açıkladı. Bu açıklama büyük bir etki yarattı. Partimiz ayrıca grizu faciası ile ilgili hazırladığı dosyayı Zonguldak’ta faaliyet gösteren tüm siyasi partilere, meslek odalarına, kitle örgütlerine, sendikalara, baroya ve basın kuruluşlarına dağıttı.

‘TTK İŞVERENİNİN KUSURU’

Grizu faciasından sonra dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı iş müfettişlerinin ocaklarda yaptığı incelemeler ve ulaştığı belgeler sonucunda “Ocaklarda güvenlik önlemlerinin gerekli şartlara uygun olmadığı tespit edilmiştir. Kozlu müessese müdürü ve müdür yardımcıları yüzde 40, TTK yönetim kurulu, genel müdürleri ve genel müdür yardımcıları yüzde 60 kusurlu oldukları…” tespitinde bulundu.

KÖY KÖY DOLAŞARAK ÖLEN

MADENCİLERİN YAKINLARINI BİR ARAYA GETİRDİK

Zonguldak’ta kitlesel bir basın açıklaması yaptık. Hukuk alanında avukat arkadaşlarımız devreye girdi, ölen madencilerin ailelerinin vekaletini üstlendi. Bu mücadelemiz kamuoyuna sunduğumuz belge ve bilgiler etkisini gösterdi. Maden mühendisleri Odası basın toplantısı düzenleyerek “Kömür üretiminde özellikle üretim sanatlarında çalışan maden işçilerinin res’en emeklilik nedeniyle ayrılmaları sonucunda üretimde büyük bir kargaşa yaşadık. Güvenlik önlemleri dikkate alınmadan üretim zorlamasına gidildi. Bunun sonucunda korktuğumuz oldu. Şimdi havza çapında iş güvenliğiyle ilgili gerekli önlemler alınarak üretim yapılmalı” diyerek gerçeğin yanında yer aldı.

Gerek müfettiş raporları, gerekse Maden Mühendisleri Odasının yaptığı açıklama kamuoyunda partimize olan güveni artırmştır.

TTK işvereninin grizu sonucu Kozlu ocaklarının tamamen devre dışı kalmasını fırsat bilerek, ocakları Asma-Dilaver işletmesinde olduğu gibi özelleştirmeyi ya da Kozlu ocaklarını üretim dışı bırakarak kapatılmasını sağlayacak bir çözüm üzerinde çalıştığı bilgisi partimize gelince durumu dikkatlice izlemeye başladık. Nitekim TTK Genel Müdürlüğünün Kozlu Müessese Müdürlüğüne “Kozlu ocaklarında çalışan bütün maden işçilerinin ücretsiz izne gönderilmesi”ne ilişkin bir genelge gönderdiği bilgisine ulaştık.

İşçi Partisi İl Örgütü toplantısı düzenledik. Toplantıya havza çapında işçi üyelerimiz ve işçi önderi dostlarımız davet edildi. Durum etraflıca tartışılarak şu kararlar alındı:

1- İşverenin “ücretsiz izne gönderme” kararını kabul etmiyoruz. Çalışmak istiyoruz. Kozlu ocaklarının yeniden üretime başlayabilmesi için Kozlu’da kalması gereken madenci arkadaşlarımızın dışındaki bütün maden işçisi arkadaşlarımızın Kozlu'da yeniden üretim başlayıncaya kadar diğer işletmelerde mevcut sanatlarında istihdam edilmesini talep ediyoruz.

2- Bu talebimizin kabul edilerek bir protokole bağlanmasını, protokolün Genel Başkanımız Şemsi Denizer ile TTK Genel Müdürünün imzalanmasını ve bu protokolün bir nüshasının maden işçilerine verilmesini talep ediyoruz.

3- Büyük Madenci Grevinin işçi önderlerinden Metin Oğuz başkanlığında bir komitenin kurulması, komite ve komite dışındaki maden işçilerinin toplantı bitince Kozlu’ya giderek, maden işçilerinin kaldığı yurtlarda durumu maden işçilerine anlatarak 9 Mart 1992 günü yapılacak direnişin örgütlenmesi için çalışmalara başlanması.

4- Diğer bölgelerde çalışan işçi arkadaşlarımızın sabah 8 vardiyası işçilerinin ocaklara inmeyerek iki saat Kozlu işçilerine destek vermeleri kararları alındı. Kozlu maden işçilerini mücadeleye çağırmak ve mücadeleyi örgütlenmek üzere Kozlu’ya geçildi. 9 Mart sabahına kadar yapılan çalışmalar sonucunda gece yarısından sonra saat 2 sıralarında maden işçilerinin direniş eylemine katılacağı kesinleşti. Bu çalışmalar sırasında işçiler üzerinde etkili olan ve yurtlarda kalan maden işçileri içinden komiteye madenci önderleri de alınarak komite genişletildi.

2500 MADEN İŞÇİSİ DİRENİŞE GEÇTİ

Kozlu maden işçileri 9 Mart 1992 günü direnişi başlattı. Sabah erkenden tüm basın bilgilendirildi. Direnişin sözcülüğünü işçi önderi aynı zamanda Partimizin il sekreterliği görevini yürüten Metin Oğuz yapıyordu. Direniş haberi hızla bütün havzaya yayıldı. Gelik bölgelerindeki kömür ocaklarında çalışan madenciler Büyük Grevin önderlerinden aynı zamanda il yöneticiliği yapan Erdoğan Uyan arkadaşımızın önderliğinde ocaklara inmeyerek iki saat direniş yaparak Kozlu’ya destek oldu. Bu haber de Kozlu madencilerinin moralin yükseltti, kararlılıklarını artırdı.

Direnişin başlaması üzerine gerek sendika yöneticilerinde gerekse TTK yöneticilerinde büyük bir şaşkınlık oldu. Maden işçilerinin sendikaya rağmen direnişe geçeceğine ihtimal vermiyorlardı. TTK Kozlu Müessese Müdürü ve GMİS Kozlu Şube Başkanı ve yöneticileri direniş yerine geldiler. Direnişteki maden işçilerine “Direnişi bitirin. Merak etmeyin, haklarımızla ilgili hiçbir kaybımız olmayacak. Sendikanıza güvenin” propagandası yaparak direnişi kırmaya çalıştılar. Sendika yöneticilerinin işçiler içinde direnişi kırma yönündeki faaliyetleri üzerine direniş önderi Metin Oğuz “Burada bulunan 2500 maden işçisi olarak talebimizi açıklıyoruz. Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i ve TTK Genel Müdürü Özer Ölçer’i buraya davet ediyoruz. Biz Kozlu maden işçileri olarak ücretsiz izne gönderilme kararını kabul etmiyoruz. Taleplerimiz yerine getirilirse direnişi bitiririz” diyerek maden işçilerinin kararlılıkların dile getirdi. Direnişin kararlılıkla devam etmesi üzerine GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer ve TTK Genel Müdürü Özer Ölçer direniş yerine geldiler. Yaşanan tartışmalardan sonra maden işçilerinin talepleri kabul edildi ve bir protokol ile karar altına alındı. Protokolün birnüshası da Metin Oğuz’a verildi. Direnişi başarıyla sonuçlandıran maden işçileri büyük bir coşkuyla direnişi bitirdi.

Kozlu maden işçileri çalıştıkları sanatlarında diğer bölgelere gönderildiler. Direnişe önderlik eden Metin Oğuz ve Erdoğan Uyan sürgün edildiler. Metin Oğuz, Armutçuk işletmesi, Erdoğan Uyan, Kozlu’ya gönderildi. Durumu öğrenen Kozlu maden işçileri Metin Oğuz’a “Biz de bölgelere gitmeyelim, seni yanımızda görmek istiyoruz” dedi. Metin Oğuz, “Arkadaşlar, bizim direnişimizin hedefi ocakları kapanmasını engellemekti, bunu başardık. Ben de TTK’nın bir işyeri olan Armutçuk’a gidiyorum. Yine beraberiz” diyerek ayrıldı.

Bunları şunun için yazdım. Yeni kurulan her hükümet gözünü Zonguldak ocaklarına dikti. Cumhuriyetimizin kamucu ekonomisinin merkezi olan Zonguldak tüm özelleştirmeci, IMF’ci iktidarların hedefi oldu. Fakat hepsi de madencilerden gerekli yanıtı aldı; ya yıkıldı, ya geri adım atmak zorunda kaldı.

Sonraki Haber