Özelleştirmeyelim, güçlendirelim

Türkiye Taş Kömürü Kurumu özelleştirme sürecine sokuldu. Kurumun önemli ölçüde katma değer üretme sürecini devam ettirdiğini belirten TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Öztürk, TTK’nın kamu yararı gözetilerek işletilmesi gerektiğini vurguladı

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Yönetim Kurulu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK)’nun ve taşkömürünün stratejik konumda olduğuna dikkat çekti. Yapılan açıklamada, 80’den sonra TTK’ların işlevsizleştirilerek, özelleştirme sürecine sokulduğu belirtildi, kurumun sadece enerji sektörünü beslemek için yaşatılmadığına, taş kömürünün stratejik bir hammadde olduğuna vurgu yapıldı.

Açıklamada, “TTK’nın sadece kömür üretimi ile yetinmeyip, Zonguldak’ın ve bölgenin lokomotif gücü olmuş; demiryollarının, karayollarının yapımı, liman işletmesi, maden makinaları imalâtı ve alt yapı gibi işleri de yürütmüş; böylece Zonguldak ile çevre illerde azımsanmayacak katma değer üretiminin öncüsü olmuştur. Havza madenciliğinin ülkemizdeki öncüsü TTK; EKİ’den devraldığı misyonla, tarihindeki başarıların yanı sıra günümüzde de önemli ölçüde katma değer üretme sürecini devam ettirmektedir” denildi.

‘80’DEN SONRA ÖNEMSİZLEŞTİRİLDİ’

1980 sonrası uygulanan yanlış ekonomi politikaları sonucunda havza madenciliğine önemli ölçüde kan kaybettirildiği ve küçülme politikalarının uygulamalarına süreklilik kazandırılarak günümüze gelindiği belirtildi ve 1980’den günümüze TTK ve taşkömürü üzerinde oynanan oyunların sonuç verdiği ifade edildi.

Açıklamada, süreç şöyle anlatıldı: “Kurum önemli anlamda iş gücü ve üretim kaybına uğratılmıştır. Bununla da kalınmamış; ruhsat sahası rödovans adı altında işletme sermayesinden yoksun özel şirketlerin işletmesine açılmış ve bir süre yasal olmayan bir süreçten sonra, 3213 sayılı maden kanununda değişiklikle birlikte TTK Ana statüsü değiştirilerek, TTK’ya kendi ruhsat sahasındaki kömür yataklarını işletme yetkisi yanında özel firmalara işlettirme yetkisi verilmiştir. Renkli propagandalarla yıllık 5 milyon ton TTK ve 5 milyon ton özel sektörün çıkaracağı, havzada istihdamın artırılacağı yönünde beyanlarla toplum oyalanmış, gelinen noktada bu rakamların hayal ötesi olduğu görülmüştür.”

‘AMAÇLARI TASFİYE’

Açıklamada, son yıllarda TTK’nın ruhsat alanından yeni ruhsatlar çıkarılıp ruhsatın bölünmezliğinin ihlâl edildiği vurgulandı. Artık sona gelinmek istendiğinin saklanmadığının da görüldüğü belirtilerek, “TTK’nın kısa ve uzun vadeli ihtiyaçları görmezden gelinmiş, yarattığı katma değer yok sayılarak kurumun işlevsizleştirilmesi ve tasfiye edilmesi gündemden düşürülmemiştir. Her ne kadar TTK’nın kapatılmayacağı politikacılar tarafından söylense de gerçek amacın zarar bahane edilerek taliplilerine Amasra B ve Armutçuk’ta olduğu gibi devredilmesidir.”

Açıklamada, “Biz madenciler üreterek hem ülkeyi kalkındırdık hem de katma değer ürettik, bunları yaparken zamansız ölümler yaşadık. Ölülerimize bile sahip çıkılmadığı bir düzende biz hem kentimiz Zonguldak’a hem de ülkemize sahip çıkmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyurmayı görev sayıyoruz” denildi.

‘STRATEJİK BİR HAMMADDE’

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Çağlar Öztürk, Aydınlık’a yaptığı açıklamada, TTK’nın salt enerji sektörünü beslemek için yaşatıldığının ve taşkömürünün sadece enerji elde etmek için üretildiğinin söylenmesini kamuoyunu yanıltmak olarak değerlendirdi. Öztürk şunları belirtti:

“Havzada üretilen kömürlerin zenginleştirilmesi sonucu açığa çıkan düşük kalorili ara ürünlerin termik santrallerde yakıt olarak kullanıldığı gerçeği ile; endüstriyel gelişimin ve insan ihtiyaçlarının temelini teşkil eden demir/çelik üretimi için taşkömürünün yerine idame edilecek alternatif bir hammadde henüz kullanıma sunulamamış olmasıdır. Bu nedenle taşkömürünün sadece enerji elde etmek için üretildiğinin söylemesi ve düşünülmesi bilimden uzaklaşmanın geldiği son noktayı anlatması bakımından düşündürücüdür. Bugün tonu uluslararası piyasalarda 280 dolar olarak pazarda yerini alan ve önemini daha uzun yıllar yitirmeyeceğini düşündüğümüz taşkömürünün stratejik önemde vazgeçilmez bir hammadde olduğunun altını çiziyoruz.”

Öztürk, madenlerin halkın malı olduğunu ve kesinlikle kamuda kalarak, kamu yararı gözetilerek işletilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Sonraki Haber