‘Özerklik, ikinci resmi dil, Türkiye vatandaşlığı’: DEM Parti’nin yeni Anayasa'ya önerileri

Referans gösterilen 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu taslağındaki DEM Parti’nin önerileri milli devlet niteliklerini ortadan kaldırıyor. Özerkliğe yasal zemin çiziliyor. İkinci resmi dil belirleniyor. ‘Türk vatandaşlığı’ yerine ‘Türkiye vatandaşlığı’ deniyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından referans gösterilen 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını incelemeye devam ediyoruz. Cemil Çiçek başkanlığında 60’ında uzlaşılan 172 maddelik taslakta, o gün masada Barış ve Demokrasi Partisi adıyla oturan terör örgütü PKK’nın siyasal uzantısı DEM Parti’nin öneri ve şerhleri dikkat çekiyor.

DEM Parti tekliflerinde “Türk”, “Türk milleti”, “Atatürk milliyetçiliği”, “Türk vatandaşlığı”, “Türk devleti” gibi nitelemeler yer almıyor. “Milletin bütünlüğü”, “ülkenin bölünmezliği” ifadelerine gerek olmadığını bildiriyor.

Metinde geçen “milli güvenlik”, “kamu düzeni” gibi kavramlara karşı çıkıyor. Siyasi ve mali özerklik ile ikinci resmi dilin yasal zeminini çizen DEM Parti’nin, tercih edilen dilde savunma hakkı, barış hakkı, vicdani ret hakkı, hakikat hakkı, kültürel kimlik hakkı gibi ek önerileri bulunuyor. Savaş zararlarının tespit ve tazmini ile azınlık vakıfları mülkiyet hakları ve malların iadesiyle ilgili hükümler de göze çarpıyor.

DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLERE KARŞI

DEM Parti ilk dört maddenin değiştirilmesini savunuyor. Tartışmalara “BDP, değiştirilemeyecek hükümlerin Anayasada yer almasına karşıdır.” şerhini düşüyor. “Ademi merkezi sistem” vurgusuyla özerkliğin yasal zeminini oluşturuyor. Devletin tüm etnik ve dini kimlikleri anayasal olarak tanıyacağını taahhüt ediyor.

“Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti” başlığını “Devletin sembolleri” diye güncelliyor:

“Devletin şekli

(1) Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

“Cumhuriyetin nitelikleri

(1) Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

(2) Devlet; ideolojilere, dinlere, inançlara ve yaşam tarzlarına ilişkin çoğulculuğu tanır ve toplumun çoğulcu yapısı karşısında tarafsız kalır. Hiçbir ideoloji, din, inanç ve yaşam tarzı devlet tarafından himaye edilemez veya vesayet altına alınamaz.

(3) Devletin idari yapısı ademi merkezi sistem esasına göre düzenlenir. Devletin toprak bütünlüğüne dokunulamaz.”

İKİNCİ RESMİ DİL ÖNERİSİ

“Devletin sembolleri

Devletin bayrağı, şekli yasada belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti, Ankara’dır.

“Devletin resmi dili

(1)Devletin resmi dili, Türkçedir. Tüm vatandaşların resmi dili öğrenme görevi ve hakkı vardır. Türkiye halkının kullandığı diğer ana diller bölge meclislerinin kararıyla ikinci resmi dil olarak kullanılabilir.

(2) Herkes, özel yaşamında ve kamusal makamlarla olan ilişkilerinde resmi dilin yanı sıra kendi anadilini kullanma hakkına sahiptir.

(3) Devlet, ülkenin ortak kültürel mirasını oluşturan bütün dillere saygı duymak, dilleri korumak, dillerin kullanılmasını ve gelişmesini sağlamakla yükümlüdür.”

‘TÜRK VATANDAŞLIĞI’ YERİNE ‘TÜRKİYE VATANDAŞLIĞI’

DEM Parti, anayasaya “Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Ermeniler ile diğer tüm etnik, dini ve dilsel kimliklerden oluşan biz Türkiye Halkı” diye giriş yapıyor. 66. madde olarak bilinen vatandaşlık tarifinde “Türkiye vatandaşlığı” tabirini kullanıyor. “Türkiye vatandaşlığının kazanılmasında, kullanılmasında ve kaybedilmesinde, dil, din, ırk, etnik köken, kültür, cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri farklılıklar gözetilemez. Vatandaşlığa ilişkin esaslar kanunla düzenlenir. Hiç kimse kendi isteği dışında vatandaşlıktan çıkartılamaz.” cümlelerini kuruyor.

Ek olarak da “Kültürel kimlik hakkı” vererek “çoğulcu anayasa” şeklinde betimlediği tavrının altını dolduruyor:

“Kültürel kimlik hakkı

(1) Herkes, insani varoluşun çoğulcu yapısından kaynaklanan farklı kültürlere ve kimliklere sahiptir. Herkesin kendi kültürünü ve kimliğini geliştirme hakkı vardır.

(2) Devlet, bütün kimlikleri ve kültürleri tanır; bütün kültürlerin ve kimliklerin kendilerini özgürce ifade etme, koruma, geliştirme ve yayma hakkını güvence altına alır.

(3) Devlet, bütün kültür ve kimliklere mensup bireyler ve topluluklar arasında hoşgörü ve diyalog kültürünün gelişmesini teşvik eder; karşılıklı saygı, anlayış ve işbirliğini sağlamak için eğitim, kültür ve medya alanlarında etkili tedbirler alır.”

ANADİLDE EĞİTİM VE SAVUNMA HAKKI

DEM Parti, AK Parti ve CHP’nin desteğiyle tercih edilen dilde savunma hakkı sunuyor. “Anadilini kullanma hakkı” başlığını açıyor ve anadilde eğitimi anayasaya yazıyor:

“Anadilini kullanma hakkı

(1) Herkes anadilini kullanma hakkına sahiptir. Hiç kimse anadilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.

(2) Herkes kendi anadilinde düşünce ve kanaatlerini hukuken meşru bütün araç ve yollarla, tek başına veya toplu olarak ifade etme ve yayma özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, anadilinde yazılı, görsel ve işitsel iletişim araçlarını kurma, işletme ve bunlardan yararlanmayı da kapsar.

(3) Resmi dilin öğrenilmesi ve öğretilmesi şartıyla herkes, anadilinde eğitim ve öğrenim görme hakkına sahiptir. Bu hak, eğitim ve öğrenim sürecinin bütün aşamalarını kapsar.

(4) Herkes kendi anadilinde kamu hizmeti görme ve kamu idaresiyle olan ilişkilerinde anadilini kullanma hakkına sahiptir.”

‘BÖLGESEL ÖZERK KAMU YÖNETİMİ’

DEM Parti, “Yerel yönetimler” ibaresini “Yerel kamu idareleri” ile değiştiriyor. “Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri öngörebilir.” notuyla merkezi idare ve mahalli idareye ek olarak bölgesel özerk kamu yönetimleri kuruyor. DEM Parti’nin bölgesel kamu idaresinin bazı maddeleri şöyle:

“Bölgesel kamu idaresi
(1) Bölgesel özerk kamu yönetimlerinin sınırları, tarihi, kültürel, sosyolojik, coğrafi ve ekonomik özellikler dikkate alınarak kanunla düzenlenir.

(2) Bölgesel Kamu İdaresi; Bölge Meclisi ve Bölge Başkanlığından oluşur.

(5) Bölge Meclisi, anayasa ve kanunlar tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine ve başka bir kamu idaresine bırakılmayan yetkiler ile ortak yetkiler dışında kalan bütün yetkileri münhasıran kullanır. Bölge Meclisi, kanuni düzenleme yapma ve karar alma yetkisine sahiptir. Mali özerklik çerçevesinde merkezi bütçeden aktarılan kaynaklar ile yerel mali kaynakların bütçesini yapma yetkisine sahiptir.

(7) Bölge Kamu İdaresi yetki ve görevlerini, ülkenin bütünlüğü ile illerin ve diğer kademeli birimlerin yetkilerine saygı çerçevesinde kullanmakla yükümlüdür.”

TSK, EMNİYET VE MİT’E MECLİS DENETİMİ

Meclis’in görev ve yetkilerine “Silahlı kuvvetleri, güvenlik ve kolluk güçlerini, istihbarat kurumlarını ve bu kurumların harcamalarını denetlemek” maddesini yüklüyor.

“Kimse vicdani kanaatlerine aykırı olarak askerlik hizmetini yerine getirmeye veya silah altına alınmaya zorlanamaz.” diyerek vicdani ret hakkını getiriyor. Önerilerde “Hakikat hakkı”, “Savaş zararlarının tespit ve tazmini”, “Azınlık vakıfları mülkiyet hakları ve malların iadesi” gibi hükümler de göze çarpıyor:

“Hakikat hakkı
(1) Herkesin hakikate ulaşma, ülkenin tarihsel geçmişiyle ilgili gerçek bilgilere erişme, devlet arşivi dahil bu geçmişe ilişkin belge ve bilgilerin açıklanmasını isteme hakkı vardır.

(3) Soykırım ve insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı işlemez.”

AZINLIK VAKIFLARINA AİT MALLARA İADE

“Savaş zararlarının tespiti ve tazmini ile ilgili önlemler
(1) Savaşın zararlarının saptanması, savaş yüzünden yerinden edilenlerin geri dönüşü ve ekonomik açıdan desteklenmesi, tahrip edilen yaşam alanlarının ve mayınlanan tarım arazilerinin iyileştirilmesi, zararların telafisi ve tazmini için bir meclis komisyonu kurulur.

“Azınlık vakıfları mülkiyet hakları ve malların iadesiyle ilgili hüküm
(1)Azınlıklık vakıflarına ait, hazine ve vakıflar genel müdürlüğü adına tescil edilmiş taşınmazların iadesi ve el konulma ile üçüncü şahıslara satılmış ya da birleştirilmiş mallarla ilgili geriye dönük, iade tazminat ve telafiler için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak ve uygulamak, tüzel kişilikleri ve mülkiyet haklarını uluslar arası hukuka uygun olarak düzenlemek devletin yükümlülüğündedir.”

24.DÖNEM ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU

19 Ekim 2011’de çalışmaya başlayan 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda AK Parti, CHP, MHP ve Barış ve Demokrasi Partisi (bugünkü DEM Parti) yer almıştı. Her parti üçer üyeyle temsil edilmiş, 172 madde kaleme alınmış, bunların 60’ında mutabakat sağlanmıştı. 15 bin sayfa tutanağa işlenen süreç, partilerin her maddeye ilişkin önerilerini masaya getirmesi ve üzerinde görüş beyan etmesi ile ilerlemişti.

Maddelerde oy birliği ile uzlaşı aranmıştı. 7 Haziran 2015 seçimleriyle 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları sonraki döneme devrolmuştu. Kısa geçilen 25. Dönemin ardından 26. Dönemde sürdürülmesi denenmiş, 2016’da “Başkanlık Sistemi” tartışmaları nedeniyle masa dağılmıştı.

Çalışmalar sırasında bugünkü İYİ Parti, MHP’nin içinde, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ise AK Parti’nin içinde yer alıyordu. O günden bugüne kırılma denilebilecek önemli olaylar ve AK Parti ile CHP’de dönüşümler yaşansa da komisyonun hazırladığı taslak, Yeni Anayasa yapım sürecinde temel olarak görülüyor.

Sonraki Haber