Pairideiza-Paradeisos Paradise-Cennet Bahçeleri

Pers krallarının, egemen oldukları topraklar üzerindeki en etkili propaganda araçlarından biri ünlü ‘Pers Park ve Bahçeleri’dir. Bu devasa park ve bahçeleri sistemli bir şekilde, egemenlikleri altındaki halklar üzerinde güçlü bir etki yaratmak için kullanıyorlardı.

Pers kralları yılın belli dönemlerini Babil, Persopolis Pasargadai, Susa ve Ekbatana’naki saraylarda ve bu devasa parklarda dinlenerek geçiriyordu.

Cennet” insanda güzel duygular uyandıran bir kelime; doğa harikası coğrafyalara yakıştırdığımız, hayatta en değer verdiklerimiz aramızdan ayrıldıktan sonra onlara layık gördüğümüz mekân. Kutsal kitaplarda iyiliğin, doğruluğun ve güzelliğin karşılığı olarak insanlara vaat edilen; meyve ağaçları ve rengârenk çiçeklerle dolu, içinde pınarların aktığı, kuş seslerinin eksik olmadığı kutsal yer. Şimdi gelin birlikte “cennet”in İngilizcesi olan “paradise” kelimesinin doğduğu Antik Çağa, Perslerin Dünyası’na uzanalım.

Antik Çağ’da, Anadolu’da zaman kısaca şöyle ilerlemektedir. Hitit İmparatorluğu yıkılmış, kıyıda köşede kalan son Hitit kent devletçikleri de MÖ 700’lü yıllarda Asurlular tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu tarihten, Perslerin Anadolu’yu egemenlikleri altına aldığı MÖ 546 yılına kadar Anadolu’da ortaya çıkan uygarlıklardan doğudaki Urartu ve iç kesimlerindeki Frig krallıkları bir süre sonra tarih sahnesinden çekilmiş; İonlar, Karyalılar ve Likyalılar Ege ve Akdeniz kıyılarında; Lidyalılar ise Batı Anadolu’nun iç kısımlarında yaşamlarına devam etmektedirler. En güçlüleri olan Güçlü Lidya Krallığı, kral Kroisos liderliğinde diğerleri üzerinde baskısını hissettirmektedir.

“Kuş Cenneti Milli Parkı” etrafında bulunan verimli tarım arazileriyle birlikte Antik Çağ’da Pers İmparatorluğu’nun en batısındaki “Daskyleion Satraplığı”na ait bir “park”ın parçası ve Pers park-bahçelerinin özelliklerini yansıtan en iyi örneklerden biri olarak kabul edilmektedir.

PERSLERİN ANADOLU’YU ELE GEÇİRİŞİ

Anadolu’yu topraklarına katarak imparatorluğu daha da büyütmek isteyen Persler, işte tam bu sıralarda kralları Kyros önderliğinde Anadolu’ya girerler. Persler ve Lidyalılar için savaş kaçınılmaz olmuştur. Pteria’da (Yozgat yakınları) yapılan ve kesin sonuç alınamayan ilk savaştan sonra MÖ 546 yılında Persler, Lidyalıları başkentleri Sardes’de (Salihli yakınları) yapılan savaşta yenerler. Önce Sardes’i, ardından adım adım Anadolu’yu ele geçirirler. Sardes Savaşı, Anadolu tarihi için tam bir kırılma anı olmuş ve Persler bu savaştan sonra yaklaşık 220 yıl Anadolu’ya egemen olmuşlar. Pers kültürü, Anadolu kültürüyle birlikte güzel bir mozaik oluşturmuştur.

Savaşın yapıldığı yere ve önemine dikkatinizi çekmek istiyorum. “Savaşın yapıldığı yer Sardes” deyince veya yazılı veya görsel kaynaklarda “Sardes Savaşı” diye okuyunca, insana sanki başka diyarlardan bahsediliyormuş gibi geliyor. Oysaki burası Ege’nin ilçesi Salihli. Manisa iline bağlı o bildiğimiz Salihli toprakları işte böyle bir kader anına imza atmış. Antik Çağda Anadolu’da daha kaç yerde böyle tarihin akışını değiştiren kader anları yaşanmış biliyor musunuz, saymakla bitmez.

Pers krallarının, egemen oldukları topraklar üzerindeki en etkili propaganda araçlarından biri ünlü “Pers Park ve Bahçeleri”dir. Bu devasa park ve bahçeleri sistemli bir şekilde, egemenlikleri altındaki halklar üzerinde güçlü bir etki yaratmak için kullanıyorlardı. Bu bahçelerden bazıları savaşa giden orduların toplanabileceği ya da Pers asillerinin katıldığı büyük av partilerinin düzenlenebileceği büyüklükteydi.

ORDU İKMAL NOKTASI

Pers kralları yılın belli dönemlerini Babil, Persopolis Pasargadai, Susa ve Ekbatana’naki saraylarda ve bu devasa parklarda dinlenerek geçiriyordu. Çeşitli tören ve kutlamaların da eşlik ettiği bu görkemli yaşam tarzı, egemenliği altındaki halklar üzerinde bir tür güç ve otorite gösterisine dönüşüyordu. Bu parklara ve bahçelere yapılan saldırılar da doğal olarak otoriteye karşı bir hareket sayılıyordu ki, düşmanları isyan ve savaşlar sırasında zaman zaman bunu deniyorlardı.

Oldukça estetik bir plan dâhilinde düzenlenen, içinde doğal ya da yapay göl ve su kanallarının bulunduğu; türlü türlü meyve ağacı, süs bitkileri, çeşitli kuşlar ve sürüler halinde dolaşan av hayvanlarının yer aldığı park ve bahçeler; fethedilen ülkelerden getirilen farklı türlerle birlikte imparatorluğa ait toprakların flora ve faunasını yansıtan birer “cennet” gibiydi.

Park ve bahçelerde yapılan üretimin ordu ikmali için de önemi büyüktü. İkmalin kesintiye uğraması herhangi bir savaşın gidişatını değiştirebilirdi. Üretilen her türlü meyve ve tahılın en değerli ve kaliteli olanları ise aslan payı olarak kralın sofrası için ayrılırdı. Çoğunluğu kölelerden oluşan gerekli işgücü ise Pers egemenliği altındaki ülkelerden sağlanırdı.

Sardes Savaşı, Anadolu tarihi için tam bir kırılma anı olmuş ve Persler bu savaştan sonra yaklaşık 220 yıl Anadolu’ya egemen olmuşlar.

FARSÇADAN İNGİLİZCEYE

İmparatorluğun merkezindeki park ve bahçeler kadar fethedilen topraklarda bulunanlar da oldukça ünlüydü. Örneğin Anadolu’dakiler... Bunlardan birisi de Bandırma/Balıkesir yakınlarındaki Manyas Gölü’nün içinde bulunduğu alan, “Kuş Cenneti Milli Parkı”dır. Milyonlarca kuşun uğrak yeri olan bu alan, etrafında bulunan verimli tarım arazileriyle birlikte Antik Çağ’da Pers İmparatorluğu’nun en batısındaki “Daskyleion Satraplığı”na ait bir “park”ın parçası ve Pers park-bahçelerinin özelliklerini yansıtan en iyi örneklerden biri olarak kabul edilmektedir.

Persler, egemenlikleri altına aldıkları toprakları bir tür eyalet olarak tanımlayabileceğimiz “satraplık” adı verilen bölgelere ayırırlar ve bu bölgelere Pers asilzadelerinden ya da yerel halkın saygı duyduğu güçlü beylerden birini “satrap” olarak atarlardı, yani “eyalet valisi”. Pers Kralları, imparatorluğun gücünü, görkem ve ihtişamını egemenlikleri altındaki halkların da hissedebilmesi için satraplarına özellikle bu tür kraliyet park ve bahçeleri düzenlemeleri için emir verirlerdi.

Bu muhteşem bahçe ve av alanlarını Persler “pairidaeza/çevrili olan yer” olarak adlandırmış, kelime Antik Yunanca’da “paradeisos” halini almış, İngilizce’ye ise “paradise” yani “cennet” olarak geçmiştir. Mekânlardan filmlere, şarkılardan şiirlere adını veren “paradise” kelimesi, siyasal bir sembol ve bir yaşam tarzı olarak tarihin derinliklerinden, ihtişamlı Pers bahçelerinden ışıldamaya devam etmektedir.

Kaynak: Persler-Anadolu’da Kudret ve Görkem / Yapı Kredi Yayınları

Sonraki Haber