Pan-Afrikanizmin liderlerinden Kemi Seba: Emperyalistler, Kürdistan gibi Tuaregistan kurmak istiyor

'Birimiz Beninli, diğerimiz Kongolu, bir diğerimiz de Kamerunlu. Ama aynı idealler ve aynı sorunlar bizi birleştiriyor. Pan-Afrikanizm de Avrasya projesi, Arap Birliği gibi… Flamanlarla Valonlar ortak bir devlet çatısı altına bir araya geldi Belçika’da.'

Onur Sinan Güzaltan (2. Kişi), Kemi Seba (3. Kişi), Mehmet Perinçek (4. Kişi)

Kemi Seba, günümüz Pan-Afrikanist hareketinin en önde gelen isimlerinden. Gerçek adı Stellio Gilles Robert Capo Chichi. Kemi Seba ise “Kara Yıldız” anlamına geliyor. Benin kökenli ama Fransa’da yaşıyor. Sık sık Afrika kıtasını dolaşıyor ve Fransız yeni sömürgeciliğine karşı mücadeleyi örgütlüyor.
Kemi Seba, geçen günlerde Moskova’daydı. Onur Sinan Güzaltan’la birlikte Kemi Seba ve yanındaki heyetle buluştuk ve iki saati aşkın bir görüşme yaptık. Öncelikli olarak Türkiye’de ve bölgedeki gelişmelerle ilgili bilgi verdik. Kıbrıs meselesinden PKK/PYD terör örgütüyle mücadeleye kadar Türkiye’nin ABD emperyalizmiyle karşı karşıya olduğu cepheyi anlattık.
Kemi Seba, Türkiye’yi yakından takip ediyor ve ülkemizde de bulunmuş. Hatta Türk Dışişleri Bakanlığı dâhil olmak üzere resmi makamlarla da görüşmeler yapmış. Pan-Afrikanist lider, Türkiye’nin Batı emperyalizmi karşısındaki tutumunu büyük ilgiyle takip ediyor ve Afrika için de umut verici görüyor.

PAN-AFRİKANİZMİN NESNEL TEMELLERİ

Kemi Seba, Afrika’yı bölmek amacıyla Batı sömürgeciliğinin etno-sosyolojiyi bir silah gibi kullandığına dikkat çekiyor. “Biz de Afrika’da halklar arasındaki farklılıkları ve bazı etnik gruplar arasındaki sorunları görüyoruz ama bunu Afrika’yı birleştirmek için değerlendiriyoruz. Ayrıca Afrika’da her geleneğin ortak bir kökü var.” diye devam ediyor. Dostlarımız, Afrika’daki sınırların yapay olarak çizildiğinin, esasen Afrika halklarının ortak kültür, medeniyet, tarih, düşünce yapısı ve dünya görüşü olduğunun üzerinde duruyorlar. Kemi Seba’nın ifadesiyle Pan-Afrikanizm nesnel temeller üzerine oturuyor.
Kemi Seba, Kuzey Afrika’nın Pan-Afrikanizmden biraz daha uzak durduğunu, ancak Afrika’nın geri kalanıyla aynı süreçlerden geçtiğini ve aynı kaderi paylaştığını ekliyor. Ayrıca Kuzey Afrika’yı da Pan-Afrikanizme çekmeye çalıştıklarını vurguluyor.

'AVRUPA BİRLEŞİRKEN BİZ NİYE BÖLÜNELİM!'

Ardından şu sözlerle devam ediyor: “Şimdi bize bakabilirsiniz. Birimiz Beninli, diğerimiz Kongolu, bir diğerimiz de Kamerunlu. Ama aynı idealler ve aynı sorunlar bizi birleştiriyor. Pan-Afrikanizm de Avrasya projesi, Arap Birliği gibi… Flamanlarla Valonlar ortak bir devlet çatısı altına bir araya geldi Belçika’da. Biz, niye bir araya gelmeyelim? Avrupa etnik gruplar üzerinden Afrika’yı bölüyor fakat kendisi birleşmeye çalışıyor.”
Kemi Seba, bu sözlerle birlikte Lumumbaların, Kaddafilerin Afrika’nın birliği için yaptıkları girişimleri örnek veriyor.

'KÜRDİSTAN GİBİ TUAREGİSTAN KURMAK İSTİYORLAR'

Fransa’da yaşayan Afrikalı dostlarımızdan Fransız senatosunun 2011 yılına ait bir raporunda Panafrikanizmin cihatçılarla birlikte ülke içindeki iki temel tehditten biri olarak görüldüğünü de öğreniyoruz.
Tabii Fransa’nın ülke içinden çok Afrika kıtasında yaptıkları daha fazla yer ediyor sohbetimizde. Libya’ya askeri müdahaleyle Afrika kıtasının nasıl ateşe verildiği ayrıntılarıyla anlatıyorlar, Afrika’nın Balkanizasyonundan bahsediyorlar: Etnik ayrılıkların nasıl körüklendiği, Tuaregler üzerinden oynanan oyunlar… Hatta bir ara “Emperyalistler, aynı Kürdistan gibi Tuaregistan kurmak istiyor” benzetmesini de yapıyorlar.

Halk, ordunun ve devletin de anti-emperyalist çizgiye gelmesinde itici rol oynuyor. Bu anlamda Türkiye, Çin gibi ülkeleri de sadece siyasi elitlerle değil, halk hareketleriyle de temas etmeye çağırıyorlar.

HALK-ORDU BİRLİKTELİĞİNİN ÖNEMİ

Ancak Fransa, Afrika’da kaybediyor. Avrasya’nın yükselişiyle Afrika’nın özgürleşmesi paralel ilerliyor. Özellikle Mali’deki gelişmelere özel önem veriyorlar. Fransa’nın alanını daraltacak her inisiyatifi destekliyorlar.
Pan-Afrikanizmin liderleri, güçlü devlet ihtiyacını da üstüne basa basa ifade ediyorlar. Ancak bunun yeterli olmayacağını, halk-ordu birliğinin de mutlaka sağlanması gerektiğini vurguluyorlar. Mali’yi bu anlamda örnek gösteriyorlar. Halk, ordunun ve devletin de anti-emperyalist çizgiye gelmesinde itici rol oynuyor. Bu anlamda Türkiye, Çin gibi ülkeleri de sadece siyasi elitlerle değil, halk hareketleriyle de temas etmeye çağırıyorlar.
Mali, Burkina Faso ve diğerlerinden sonra Afrika’daki yeni uyanışın devamı açısından Nijer ve Çad’a işaret ediyorlar.

RUSYA’NIN ZAFERİ AFRİKA İÇİN UMUT

Sohbet, doğal olarak Rusya’nın Ukrayna operasyonuna da geliyor. Kemi Seba, Rusya’nın harekâtının Ukrayna'yı Atlantikçilerin körüklediği neonazi rejiminin diktatörlüğünden kurtarmaya yönelik olduğu düşüncesinde: “Rusya’nın saldırgan olduğu yönündeki açıklamalar tamamen bilgi kirliliği, Batı medyası yalan söylüyor. Evet, savaş kimseye mutluluk getirmiyor, insanların öldüğünü ve yerinden edildiğini görmek acı verici. Ancak Rusya, tepki vermek zorunda kaldı. Afrikalı gençlerin çoğu, neoliberal küresel oligarşinin, NATO’nun, Washington’un Ukrayna'yı Rusya'ya yönelik tehdit ve baskı aracına dönüştürmek için senelerdir kullandığını biliyor.”
Kemi Seba, Rusya’nın bu harekâtının başarılı olmasıyla Afrika kıtasındaki özgürlük mücadelesinin de güç kazanacağını, sömürgeciliğin ve emperyalizmin ise gerileyeceğini belirtiyor. Ona göre Rusya’nın zaferi, Afrika’nın özgürlük mücadelesinin başarısının teminatı olacak. Pan-Afrikanist hareketin liderleri, küreselleşmeye direnen, çok kutupluluğu savunan ve kendi kimliğini ortaya koyan her güce yakınlık duyuyor. Kemi Seba’ya göre Rusya-Ukrayna arasındaki çatışma, insanlığı Batılılaştırmak isteyenlerle ve halkların kimliklerini korumaya çalışanlar arasında yaşanıyor:

'TÜRKİYE VE RUSYA’YI BİZ DAVET ETTİK'

“Rusya, bugün Batı hegemonyasına karşı çıkıyor. Rusya’yla olduğu gibi Venezuela, Küba, Türkiye, İran’la da iş birliği istiyoruz. Küreselleşmeye karşı olan herkesle yakınlaşırız. Afrikalılar, önce kendilerini kurtarmak istiyor, biz de bunun için destek arıyoruz.”
Kemi Seba, bu çerçevede Türkler ve Rusların Fransızlardan farkının da altını çiziyor. “Fransızlar, davetsiz geldiler, Türkler ve Rusları ise biz davet ettik” diyor. Ankara ve Moskova’yla iş birliğinden iki tarafın da kazançlı çıktığını ifade ediyor. Fransızlara ise eline veren kolunu kaptırıyor.

İŞBİRLİĞİ KARARI

Kemi Seba ve arkadaşlarının anlattıkları, Afrika da dâhil olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun halkların yaşadıkları sorunların birbirlerinden aslında hiç de farklı olmadığını bir kez daha gösteriyor. Ortak tehditler, ortak sorunlar ve elbette ortak çözümler söz konusu. Bu çözümün uluslararası plandaki ayağı ise Avrasya’nın Afrika ve Orta ve Güney Amerika’daki kanatlarıyla bir araya gelmesi.
Afrika, yeni bir dünya kurulurken bu mücadelenin en önemli ayaklarından biri olacağını tekrardan kanıtlıyor. Afrika’da yeni sömürgeciliğe karşı mücadele, bizleri de heyecanlandırıyor. Bu düşüncelerle Kemi Seba ve arkadaşlarıyla vedalaşıyoruz. Tabii ki aramızdaki iş birliğini her alanda geliştirmek kararlılığıyla…

Sonraki Haber