Para için risk yaratılmamalı
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Genel Başkanı Tekin Saraçoğlu, mühendislik denetiminden geçmemiş binaların affedilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Tekin Saraçoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yetişmiş, güngörmüş geçirmiş mühendislerimizden. Kendisi 1999‘daki büyük depremden sonra gündeme gelen Yapı Denetimi Hakkında Yasanın çıkartılmasında katkısı olan Yapı Denetim Kuruluşları Birliği’nin Genel Başkanı. Son günlerde gündeme gelen İmar Barışı ve Yapı Kayıt Belgesi mağdurlarının durumunu sorduk. Büyük resmi bize çizdi ve Türkiye’deki imarlı arazilerin çokluğuna, arızalı binaların saçtığı tehlikeye dikkat çekti.
İMAR BARIŞI TARTIŞMALI BİR YASA
İmar barışı, imar affı… ne getirdi ne götürdü? İhtiyaç mıydı?
Ben bu işin nasıl çıkartıldığını biliyorum, meclisteydim. Bizi STK olarak bu tür yasa çalışmalarında davet ediyorlar, bilgimiz olsun diye. Bu çok tartışılmalı geçti, imar barışı denilen yasa, eksik bir uygulamaydı. Devlet, kaçak yapıların yerini yurdunu tespit etmek istedi, artı harçlar aldı ama alelacele geçirildi.
Oradaki tartışma neydi? İtiraz ve savunma konusu?
Burada eski yapıları affediyorsunuz. Biz olaya parasal yönüyle bakmıyoruz, eksik fazla... Ona girmeyiz zaten. Ancak bu binalar denetlenmeden inşa edilmiş, mühendislik hizmetine tabi tutulmamış, kaçak yapılar! Adı barış olsa, affedilmiş olsa bile denetimden geçmeden kabul edilmesi yanlıştır bence. Komisyonda da dile getirdiğim gibi, bana göre eksik bu yasa! Affolmaz! Böyle deyince Komisyon Başkanı, “Bu bir af değildir“ dedi. Peki, bütün kaçak yapılar ortaya çıksın, devlet de hükümet de bunu görsün, kabul. Ama “Biz affettik“ demeniz yanlış. Zayıf, sakat binaların affedilip üzerinin kapatılması yanlıştır! Çünkü affedilince, bunlar rahatlıkla satılmaya, kiralanmaya başlar. Bilmeyen için bir tuzaktır.
BİZİ SOKMADILAR İYİ DE OLDU
Devlet kaçak yapıları tespit edebildi mi?
Biz bunların hepsini inceleteceğiz, dediler. Halbuki yasada öylebir şart yok. Inceleteceğiz, denetleteceğiz, yıktıracağız diye bir şart yok! Bu işin mesuliyeti var. Zayıf binaları affettiğin zaman orada yaşayanların hayatını kaderine terk ediyorsun. Öyle geçti… İmar Barışı‘na soğuk davrandık, yapı denetimleri sokmadılar. İyi de olmuş! Çünkü onlara baskı ile o binalara bina sağlamdır raporu verecektik. Verilmezdi de, “Hasar yoktur“ raporu bile riskli.
Bu arada istismarlar oldu mu?
Müracaatlar başladı, ama beklenen olmadı, süreyi uzattılar. İşte bu arada istismarlar çok oldu. İnsanlar hemen binalarına eklentiler yapmaya, büyütmeye başladı! Sanki eski yapılmış gibi affa sokmaya çalıştılar, yaptılar da! Ama bunlar sonradan çıktı meydana. Tabi bu kritik bir durum. Müracaatlar bitti, incelemeler başladı. Önce gönüllüler incelendi, ama er veya geç hepsi incelenecekti. Bunu başından beri devlet de bakanlık da biliyor. Zayıf binaları bırakmaz. Müracaatla bitti, yanlış beyan diye tesbit ederlerse, onların hakkı da yandı.
YKB ALINCA İŞ BİTMİYOR
Verilen Yapı Kayıt Belgeleri geri alınmış… Nasıl mümkün oluyor?
Yasa ortada, 2017 sonuna kadarki kaçak yapılar, diyor. Kişi, kendi beyanıyla “Benim bu binam sonradan yapıldı“ diye başvurup parasını yatırıyor. Kimse bir şey demez tabi, parayı ve beyanı aldılar, ama iskan belgesi yok. Zaten sonradan vereceğiz dediler. Tapuya intikal etmedi onlar! Müracaatlar bitti, tapu işlemleri sonra başladı. YKB geliyor, belediyelerin tapuya göndermesi lazım. Oraya giderken incelemeye giriyor, yanlış beyan bulunduğu zaman geçersiz kalıyor. Onlar YKB’yi alınca iş bitti sanıyorlar. Öyle bir şey yok! Tapuya gönderilme safhasında belediyeler incelemeye alıyor. Arızayı görünce, orada kalıyor. Mesuliyeti büyük!
Mesuliyet derken, kaçak yapıyı mı kastediyorsunuz?
Büyük deprem anında bu binalarda hasar ve yıkım olmayacak mı? Hesabını nasıl verecek? “Ben bilmiyorum“ da diyemez. Bunlar, hasar denetimi, imar iskan izni vs tamamlanmadan bu iş bitmiş sayılmaz. İmar barışı olayına mesafeli durduk, ama iyi bir tarafı var: Ne kadar kaçak göçek yapı var, ortaya çıktı. Devlet için iyi bir şey, onların hepsin biliyor devlet. Bunları adam edecek, rehabilite edecek, başka çaresi yok!
BAKANLIĞIN NEREDEN HABERİ OLSUN?
Devlet kaçak yapıyı vatandaş beyanına göre mi saptıyor? İki katın üstüne iki kat daha çıksa kimse görmüyor mu?
Bunda gizli bir şey yok! Bir belediye kendi ilçesindeki kaçak yapıları bilmiyorsa orada bir danışıklı dövüş, bir istismar vardır. İmkan var mı? Belediyeler nasıl bilmezler? İlçeler? İstanbul, diğer şehirler? Belediyeler kaçak yapıları tamamen bilirler. Bilmemesi demek, hileli bir yola giriyorlar demektir. Veya belediyeciliği bilmiyorlar, demek. Ama ne yapıyorlar? Ben gördüm, yazdım, ihtar ettim diyor. Kağıt üzerinde görevimi yaptım, diyor. Biri “Ben uyardım, tahliye et“ dedim, diyor. Belediyeler hepsini biliyorlar. Yazışmayı da yapıyorlar, zabıtları tutuyor, kenara çekilip bekliyor.
O aşamadan sonra sorumluluk kimin? Bakanlığın mı?
Bakanlığın nereden haberi olsun? 20 milyona yakın bina var Türkiye’de. Birinci ve doğrudan sorumlu belediyedir. Onun normal boşaltıp yıktırması lazım. Mahkemelerle oyalanıyor, ama esasında üstüne gitmiyorlar. Büyük depremler bekleniyor. Bunun gibi binlerce yapı var. Mal sahipleri de bu binaları kullanmıyorlar. Yasal belgeyi de aldıysa, ya kiralıyor ya satıyorlar.
Kaçak yapılara müsaade edilmemeli diyoruz. Kaçak denetimsiz yapılara müsaade etmemek lazım. En yakın arkadaşın bile olsa ona zarar verirsin.
İMAR BARIŞI ÇIKAR DİYE TUZAK KURULUYOR
Hobi bahçeleri konusu var… Hala belediye eliyle satılıyor ve “Üzerine isterseniz ev yaparsınız“ deniyor. Vatandaş ne yapsın?
Onu da yasalaştırma yoluna gidiyor belediye. Ruhsata tabi olmayınca bir denetim yoktur! Devlet onu denetlemeye tabi tutmuyor, bize de göndermiyor. Belediyelerin bu konuda bilerek yaptıkları bir iştir. Üstüne baraka koyarsın, diyor. Ama üstüne havuzlu villa yaparsa, belediye haberdar olur ve geri alabilir, yıkabilir. Alıp üstüne yapı yapıyrosan bir gün biri alır elinden. Bunun hukuki bir dayanağı yok. Belediyeler de buna göz yumuyor. Sebebi, parayı bulmak.
Yeni bir kadastro gerekli mi sizce?
Yok gerek yok. Kadastro yenilensin, imar parseli çıkartılsın, olmaz! Onu kurtaracağım derken diğer insanları tehlikeye sokarsınız. Hobi bahçesi diye ayırmışlar. Yol geçti falan bahane. Üstüne taşınabilen yapıları koyabilirler, ama üstüne bina yapıyorsan o risktir. Türkiye’de zaman zaman imar barışı çıkıyor diye bekliyor... Bekleyip sahip olabilirsin belki, ama kaybedebilirsin de. Vatandaş bunu bilerek göze almalı.
İMARLAR YÜKSELİRKEN ŞEHİR BATIYOR
Şöyle bir değerlendirme var: Nüfus artıyor, toprak sahibi çocuğuna, torununa bölüyor ve ev yapmak istiyor. İmar affı bir zorunluk, kadastroyu yenilemek zorunlu. Bu tez için ne diyorsunuz?
Bu yol değil, katılmıyorum. İstanbul’un 50 yıldır nereden geldiğini biliyoruz. Şehircilik Şura’sında, DPT toplantılarında gördük: Kentsel dönüşümü hızlandıralım diye imarları yükseltelim fikrine herkes karşı çıktı. İmarları yükseltirken şehir batıyor. Kaçak yapıların önünü açıyorsun. Bunları kurtardığın zaman tekrar yenisi başlayacak. Önünü almak lazım. İmar planlarında artış çok sınırlı olmalı. Deprem tehlikesine karşı eski yapı stokları nasıl adam edilecek? Bunlar düşünülmeli…
Nasıl adam edilecek? Öneriniz?
Bu eski yapılar, binlerce ve her an yıkılabilir. Bunları olduğu yerde, insanların can güvenliği için güçlendirmeye müsaade edin. Sadece güçlendirmek için zaman tanıyın, o sürede dönüşüm sağlanacak. Aynı binayı yapacağım demek olmaz! Ona da müsaade edilmeyecek. Yıkıldı mı bina, mevcut plan neyse o uygulanır.
Kentsel dönüşüm bunu sağlamıyor mu?
Kentsel dönüşüm sorunlu bölgelerde çok ağır ilerliyor, rantı yüksek yerlerde gidiyor. Oralar zaten teşvik vermeseniz de dönüşecek. İnsanların hayatını kurtarmak için onların satacak, müteahhide verecek paraları yok. Bu halde şehrin bekletilmesi çok riskli, sadece İstanbul’da 1 milyon insan tehlike altındadır.
BİNALARA KİMLİK KARTI MÜJDESİ
Bütün binalar yıkılmadığına göre, acil bir önlem öneriniz var mı?
Son gelişmeyi söyleyim… Daha önce önermiştik, şimdi uygulamaya geçiliyor: Bina kimlik belgesi. Her binaya, kapısına asılacak. Denetlenmiş binaların var.
*Kimlik belgesinde neler olacak?
Betonların sınıfı, orada kullanılan betonların değerleri yazılıyor. Kapılara plaka olarak yapıştırılacak. Içinde çip olacak, vatandaş orada müşteriyse, o çipi okutarak binanın bütün özelliklerini alacak. Dolayısıyla arızalı, sakat binalardan insanların uzaklaştırılmalarını sağlar. İnsanları yanıltamazsın. İnsan riskli binaya girmek ister mi? İstemez. Kentsel dönüşümlebinalar yenilenmiyorsa eski yapılar dolu dolu kullanılıyorsa halkı bilgilendirme yoludur bu. Halk kendisi bu riskli binalardan uzak duracak, caydırıcı etkisi olacak.
Zorunlu mu olacak?
Evet, bu yıl başlayacak. Yasalaşma sürecinde, bu yasama döneminde çıkmasını bekliyoruz. Geçmişi belli olmayan 30-40 yıllık binalar var, bakanlık onlar için de bir çalışma yapıyor.
İSTANBUL’DA 1 MİLYON KİŞİ RİSK ALTINDA
İstanbul’un özel bir yeri var herhalde kaçak yapı alanında…
İki milyon kadar bina var, ama arızalı sayısı belirsiz. Arızalı olarak tesbit edilmiş 70 bin kadar bina var. O nedenle en az 1 milyon kişi potansiyel tehlike altında diyoruz. Bunları daha süratli çözmek gerek. Kentsel dönüşüm yasası çıktı, ama istenilen sonucu vermedi. Binaların çoğu bekliyor. Arızalı binaların çok azı yapıldı. Esas sorun eski bölgelerdeki eski binalar. Bunu hızlandırmak lazım.
2B yasasının çıkması imarı artırdı mı?
Tabi, beraber başladı diyebiliriz. Araziler el değiştirdikçe üzerine birşeyler yapılmaya çalışılıyor. Yaptırmazsa kaçak yapıyorlar. Ben daha çok belediyeleri sorumlu görüyorum. Belediye sorunu görüyor, önlemek istemiyorlar. Orman yangınları gibi… Sanki sipariş verir gibi yangın çıkartılıyor. Doğrudan belediyenin sorumluluğunda. Belediyeciliğin ıslah edilmesi lazım. Sen 2B arazisini veriyorsn ne yaparsa yap, üzerine bina koyacaktır. İlk ruhsatı veren belediyedir. Belediyeler isterse, kendi bölgesinde hiçbir kaçak yapıya müsaade etmezler. Birine ediyorsan öbürü de zorlar, müsaade etmek zorunda kalırsın. Ne trafik ne yol kalır. Belediyelerin ıslah edilmesi lazım. Belediyeler her şeyi bilir. Bölge bölge, sokak sokak biliyor.
YETERLİ İNSAN GÜCÜMÜZ MÜHENDİSİMİZ VAR
Yine aynı yere geliyoruz, yetki sınırı var mı? Bakanlık nerede?
Türkiye 81 il. Nasıl bakanlığın üstüne atarsın? Sen yasayı düzelt, adama yetki ver, gitsin doğrudan müdahale edebilsin, versin cezayı! Onu yargılayamıyorsun. Adam da bakanlığın üstüne atıyor. Biz burada denetim yapıyoruz, İstanbul içinde yapılan inşaat alanı, tüm Fransa’da yapılanlardan fazla! Burada bir il müdürlüğün olsa ne olacak? Bu kadar yapıya bakabilecek mi? Belediyeler doğrudan işin içinde!
Kentsel dönüşüm neye göre ağır gidiyor?
99 depremini milat alırsak, 20 seneden fazla zaman geçti.Biz hala neyi söylüyoruz? İstanbul’da sorunlu 70 bin bina, 1 milyon insan tehlike altında. Deprem olunca görüyoruz. Türkiye genelini düşünün. En son İzmir depreminde gittik, yerinde baktık, tesbit ettik. Yine belediyecilik sorunu diyorum ben.
Neye ve kime göre daha ağır işliyor diyorsunuz?
20 yılda Türkiye bütün arızalı yapılarını baştan sona yenilemiş olabilirdi. Bizim 20 yılda aldığımız tedbirler yetersiz. Bu ülkede insanlar 20 yıldan sonra niye hala korkuyla yaşasın? Türkiye‘de 150 bin mühendis var. Yapılaşmada bu ülkenin hiçbir sorunu olmaması lazım. Deprem yeni bir olay değil ki. Türkiye’de sürpriz değil. Olanlar belli, olacaklar da belli. Neden hızlandırılmadı? Beş senede hallolurdu, bizde hala devam ediyor.
YAPI DENETİM 99 DEPREMİNDE ORTAYA ÇIKTI
“Derneğimiz 7 Eylül 2000 tarihinde 10 kurucu üyenin ortak girişimi neticesinde kurulmuştur. 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Yapı Denetimi uygulama zorunluluğu getirilen 27 ilde kurulu Yapı Denetim Kuruluşlarına hizmet vermek amacıyla kurulan dernek öncelikle denetim olgusunun yerleşmesi ve kabul görmesi yönündeki çalışmalara başlamıştır. Üye sayısının hızlı artışı yapılmakta olan eğitim çalışmalarının da hızlanmasına sebep olmuştur.
595 sayılı K.H.K.’nin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen derneğimiz çalışmalara ara vermemiş, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un çıkarılmasında büyük emekleri geçmiştir. Bu yasanın yürürlüğe girmesini takip eden süreçte yaptığı Genel Kurul toplantıları ile hem tüzüğünü hem ismini değiştiren derneğimiz Yapı Denetim olgusu içerisindeki konumunu güçlendirerek çalışmalarına devam etmektedir.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği 13.12.2003 tarihinde bu konuda kurulmuş diğer derneklerle birleşerek YDK Birliği oluşmuştur.”