Para toplamayın diyorlar para da göndermiyorlar
Türkiye’de 2023-2024 eğitim öğretim yılının birinci ayını tamamladı. Ancak okullardaki eksikler had safhada. Hem okul idarecileri hem de veliler zor durumda. Başlıca eksik yardımcı personel.
Devlet okulları, eksiklikleri gidermek için velilerden bağış toplayamıyor, ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’ndan da yeterince destek alamıyor. Sorunları bir şekilde çözmeye çalışan eğitimciler ise çaresiz. Konuya ilişkin Aydınlık’a konuşan Türk Eğitim-Sen İzmir 2 No.’lu Şube Başkanı İrfan Toksoy, “Okulların en büyük ihtiyacı yardımcı personel ihtiyacı.” dedi.
BU SENE PERSONEL SAYISI DÜŞTÜ
Okullarda çalışan personel sayısının bu sene düştüğünü söyleyen Toksoy şunları kaydetti:
“Milli Eğitim çok büyük bir camia olunca sorunları, sıkıntıları bitmek bilmiyor Özellikle şimdi önümüzdeki soru şu, okullar açıldı. Dolayısıyla bu okulların hijyen ve temizlikle ilgili birtakım kurumları ortaya çıkmaya başladı bu da personel eksikliğinden kaynaklanıyor. İşte bu toplum yararına çalışan personellerin sayısı düştü. Mesela bir ilçedeki okullarda geçen sene 150 civarında bu kapsamda çalışan personel varken şimdi 100 kişiye kadar düşmüş. Dolayısıyla her okula bir çalışan verilmedi. Sıkıntı had safhada devam ediyor. Karşıyaka'da bir okulumuzdan bahsedelim. 750 öğrencisi var. Bir tane kadrolu temizlikçisi var. İki de engelli çalışan var. 750 öğrencinin bıraktığı ortamdaki temizliği yapmak çok mümkün değil. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Yani bütün okul müdürlerine sorabilirsiniz ve gezebilirsiniz. Okulların en büyük ihtiyacı yardımcı personel ihtiyacı.”
İKİLİ ÖĞRETİMDE TENEFFÜSLER KISA ÖĞLE ARASI YETERSİZ
İkili öğretim yapan okullarda temizlik sıkıntısının daha fazla olduğunu belirten Toksoy, şöyle konuştu:
“İzmir’de depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılan binaların çokluğu nedeniyle okullar birleştirildi. Milli Eğitim Bakanlığımızın çok önem verdiği konulardan birisi tam gün öğretim yapmayla ilgili bir iradesi vardı. Dolayısıyla bu yıkılan okulların yerine yenileri hızlı şekilde yapılamadığından dolayı bu projeden süratle vazgeçildi. Şimdi okulların pek çoğu birleşerek ikili öğretime geçti. Dersler 6-7 saat sürüyor neredeyse. Dolayısıyla bu okullar saat 7.30-8.00 gibi mesaiye başlıyor. Akşam 18.00 gibi bitiyor. Teneffüsler ve öğle araları çok kısa sürüyor. Dolayısıyla öğle arasında bu okullarda temizlik yapmak mümkün değil. Yani sabahleyin gelen öğrencilerin bıraktığı gibi öğrenciler sınıfa girmek durumunda kalıyorlar. Akşam çıkışta da yine bu projede çalıştırılan personelin çalışma kapsamında sekiz saatten fazla çalıştırılamayacağı ön görülüyor. Okulun süresi sekiz saatten uzun bir süre olduğundan dolayı personellerin çalışması da çok mümkün olmuyor.”
‘GÜVENLİK PERSONELİ GÖREVLENDİRİLEMEDİ’
Neredeyse birçok okulda güvenlik personelinin olmamasından yakınan Toksoy şunları söyledi:
“Bir diğer konu ise okulların güvenliği. Şimdi 2-3 yıl önce okulların tamamına yakınında güvenlik personeli çalıştırılması yine bu proje kapsamında mümkündü. Fakat son 1 yıldır okullara güvenlik personeli görevlendirilemedi. Bu açık hakikaten çok ciddi anlamda sıkıntı yaratıyor. Özellikle metropollerde okul giriş çıkışlarında pek çok sıkıntılar yaşanıyor özellikle dezavantajlı bölgedeki okulların önlerindeki güvenlik problemleri üst seviyede olabiliyor. Hem öğretmenler hem veliler bu anlamda sıkıntı yaşayabiliyorlar. Nöbetçi öğretmenle bunu çözmek mümkün değil. Çünkü nöbetçi öğretmen sonuçta öğrencilerle beraber teneffüse çıktığındaki süre kadar kalıyor ve içeri giriyor. Okula giren çıkanın denetlenmesi için bir güvenlik personeline mutlaka ihtiyaç duyuluyor.”
KAYNAK YOK KAYNAK ÇIKARAN YOK
Okullardaki sorunların MEB ile birlikte çözülmesi gerektiğini savunan Toksoy, şu ifadeleri kullandı:
“Bu personel eksikliği yerel olarak çözülecek bir konu değil. Bizim isteğimiz kadro esasına göre okullarda yeteri derecede temizlik ve güvenlik personelinin istihdam edilmesi Aksi takdirde yerel olarak çözüm dediğimizde bu sefer çözemeyen okullarla ilgili sorunlar devam edecektir yerel olarak nasıl çözecekler? Okul aile birlikleri çözeceklerdir. Okul aile birlikleriyle ilgili de çok ciddi sıkıntı var. Okul müdürlerini bu anlamda çok sıkıntılı görüyoruz. Gerekçesi şu, okul müdürlerimize hiçbir şekilde ellerden kayıt ve benzeri adı altında para alınmayacağıyla ilgili defaten söyleniyor bunlar. Velilere de bağış adı altında para vermeyeceksiniz deniyor. Fakat iş sorunların çözümüne geldiğinde okul müdürleri yukardan amirler tarafından ‘bunu çözün’ emriyle karşılaşıyorlar. Kaynak yok dediklerinde de ‘kaynak oluşturun’ deniyor.”
BÜTÇE AYRILMALI
Toksoy, devlet okullarında bütçeyi bulması gereken yerin MEB olduğunu işaret ederek şunları söyledi:
“Anayasa’da ‘devlet okulları parasızdır’ diye bir ibare var. Güvenlik, temizlik, yemek ihtiyacı için bütçe ayırmalı. Her yere para bulan devletimiz okullarımız içinde bütçe bulacak güce sahip durumdadır. Okulların, yapılan bağışları doğru kullanabilmesi konusunda bir sıkıntı var. Milli Eğitim Bakanlığı hem bağış konusunda keskin bir çizgi çizip vatandaşla okulların arasını bozdu. Okula gidip bağış yapan her veli parasının çalındığını düşünüyor. Ancak eksikler tamamlanmıyor. Para toplamayın diyorlar ancak para da göndermiyorlar.”
BİR EĞİTİM YÖNETİCİSİ BİR AYNİYAT YÖNETİCİSİ
Okulların velilerden aldığı bağışların okul müdürünü eğitimciden tüccara dönüştürdüğünü vurgulayan Toksoy şu çözüm önerisini sundu:
“Okul müdürünün asli görevi eğitimi yönetmektir. Öğrenci ve veli ile para pul konuşulursa işimizi doğru düzgün yapamayız. Bunun için okullarda iki tip yönetici olması lazım bunlardan biri okul yöneticisi diğeri de ayniyat yönetici olmalı. Okulun ihtiyaçlarını onun tespit etmesi ve müdahil olması lazım. Her okula bir tane ayniyat yöneticisi atamaya da gerek yok. 5 okula bir ayniyat yöneticisi yeterli olur. Ancak bütçeyi de devletin vermesi lazım. 5 okulun velisini toplayıp para istenmemeli.”