Pentagon raporunda öne çıkan tahlil: Çin’in ordu ve millet birlikteliği stratejisi

ABD Savunma Bakanlığının yıllık Çin raporunun en dikkat çekici bölümü, Çin’in askeri stratejisi ve savunma politikası üzerine.

Pentagon’un ABD Senatosu’na sunduğu “Çin’in Müdahil Olduğu Askeri ve Güvenliğe İlişkin Gelişmeler” adlı raporu incelemeye devam ediyoruz. Önceki iki gün raporun genel bir özetini sunmuş ve daha sonra raporda Çin’in dış politika ve kalkınma stratejisi ile ilgili Amerikan askeri uzmanlarının görüşlerini aktarmıştık.

Bugün ise raporun basında en çok fakat çoğunlukla nükleer silahlara sıkıştırılan “Çin’in askeri stratejisi ve savunma politikası” bölümlerine odaklanacağız. Bu bölüm raporun 42. sayfasından başlıyor ve “Yeni Dönemde Çin Silahlı Kuvvetlerinin Misyonu ve Görevleri” adlı ikinci bölüm, “Çin’in Çevresi Üzerindeki Kudreti ve Etkisi” adlı üçüncü bölüm, “Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun Büyüyen Küresel Varlığı” adlı dördüncü bölüm ve “Kuvvet Modernizasyonu İçin Kaynaklar ve Teknoloji” adlı beşinci bölüm dâhil raporun 100 sayfalık bir kısmını ve en büyük bölümünü oluşturuyor.

‘ASKER-SİVİL BİRLEŞTİRME

STRATEJİSİ’

Pentagon, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)’nin ulusal gençleştirme hedeflerini desteklemek için birleşik bir ulusal stratejik sistem ve yetenekler oluşturmaya çalıştığını, bunun için ekonomik, sosyal ve güvenlik geliştirme stratejilerini birleştirme amacıyla ‘Askeri-Sivil Birleştirme’ (军民融合) stratejisi izlediğini savunuyor. Bu bölümde öne çıkan ifadeler şöyle:

“Pekin’in Asker-Sivil Birleştirme stratejisi, askeri amaçlar için gelişmiş çift kullanımlı teknoloji geliştirme, edinme ve ulusal savunmada bilim ve teknoloji endüstrilerinin reformunu derinleştirme hedeflerini içerir. Aynı zamanda Çin’in tüm ulusal iktidar araçlarını güçlendirmek için daha geniş bir amaca hizmet eder.

“Çin’in bu stratejisi birbiriyle ilişkili altı çabayı kapsamaktadır: (1) Çin’in savunma sanayi üssü ile sivil teknoloji ve sanayi üssünün kaynaştırılması; (2) Askeri ve sivil sektörler arasında bilim ve teknoloji yeniliklerini entegre etmek ve kullanmak; (3) Askeri ve sivil arasında uzmanlık ve bilgiyi harmanlamak; (4) Askeri ihtiyaçları sivil altyapıya dönüştürmek ve sivil inşaatı askeri amaçlarla kullanmak; (5) Askeri amaçlar için sivil hizmet ve lojistik yeteneklerden yararlanmak; ve (6) Çin’in ulusal savunma seferberlik sistemini, rekabet yeteneğini ve savaşta kullanılmak üzere toplumunun ve ekonomik tüm yönlerini içerecek şekilde genişletmek ve derinleştirmek.”

‘EKONOMİK, SOSYAL VE

ASKERİ YÖNETİŞİMİ

BİRLEŞTİRMEK’

“Çin Komünist Partisi liderliği, Asker-Sivil Birleştirme stratejisini Çin’in bilim ve teknolojide dünya lideri olmayı ve ‘dünya standartlarında’ bir ordu geliştirmeyi içeren ‘büyük modern sosyalist bir ülke’ olma stratejilerinin kritik bir unsuru olarak görüyorlar.

“Çin’in bu stratejisi, askeri amaçlar için gelişmiş çift kullanımlı teknoloji geliştirme, edinme ve ulusal savunmada bilim ve teknoloji endüstrilerinin reformunu derinleştirme hedeflerini içermesine rağmen, daha geniş amacı, ekonomik, askeri ve sosyal yönetişiminin tüm yönlerini birleştirerek Çin’in tüm ulusal güç araçlarını güçlendirmektir. Strateji, yenilik ve ekonomik kalkınma için bir katalizör görevi gören bir şekilde askeri ve sivil sektörleri bağlar, ‘akıllılaştırılmış’ savaş için uygun çift kullanımlı teknolojiler, özellikle etkili bir altyapı kurmaya çalışır ve savaş sırasında etkin üretim seferberliği kolaylaştırır.”

‘TEMELİ 2000’LERDE ATILDI’

Raporda bu stratejinin temellerinin 2000’lerin başında atıldığı, resmi olarak ise ÇKP’nin 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2006-2010) “Askeri-Sivil Entegrasyon Stratejisi” yerine “Askeri-Sivil Birleştirme Stratejisi”ne geçildiği ifade ediliyor: “2007 yılında Parti önderliği, ‘entegrasyon’dan ‘birleştirme’ stratejisine geçmenin yüzeysel bir ifade değişikliği olmadığını, aynı zamanda savunma sanayisinin teşvikine yönelik mevcut tüm ekonomik kaynakları içerecek şekilde kapsamı genişlettiğini kamuoyuna açıkladı. O zamandan beri, stratejinin hedefleri, ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimi ile güvenlik gelişimi arasında köprü kurmanın bir aracı olarak görmeye başlanarak kapsamı ve ölçeği büyüdü. Bu nedenle, Parti, stratejinin önemini yükseltmeye devam etti.

ÇKP Merkez Komitesi, 2015 yılında Sivil-Askeri Birleştirme Stratejisini, ülkenin ulusal kalkınma stratejisi ile ulusal gençleşme hedefini destekleyen ‘birleşik bir ulusal stratejik sistem ve yetenekler’ oluşturmayı amaçlayan ulusal güvenlik stratejisi arasında bir köprü görevi görecek ulusal düzeyde bir stratejiye yükseltmiştir.

“2020’de 19. ÇKP Merkez Komitesi’nin 5. Genel Kurulunda Çin liderleri, yeni teknolojilerin ve operasyonel kavramların birleşimi, artan bilim ve teknoloji araştırmaları, iyileştirilmiş ve hızlandırılmış askeri modernizasyon çağrısında bulunarak Sivil-Askeri Birleştirme Stratejisinin üst düzey önceliğini yinelediler.”

ASKERİ POLİTİKA:AKTİF SAVUNMA

Çin’in Savunma ve Askeri Stratejisi bölümünde Pentagon yetkilileri, ülkenin savunma politikasının Çin’in egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını korumayı amaçladığını belirterek askeri stratejinin, “aktif savunma” kavramına dayandığını iddia ediyor. Bu bölümde öne çıkan ifadeler şu şekilde:

“ÇHC liderleri, ülkeyi ‘büyük modern sosyalist bir ülke’ haline getirme stratejisinin temel bir unsuru olarak, 2049 yılı sonuna kadar Halk Kurtuluş Ordusu (HKO)’nu ‘dünya çapında’ bir orduya dönüştürme zorunluluğunu vurgulamaktadır.

“2020’de HKO, öncelikle bölgelerde ‘egemenlik ve güvenlik’ çıkarlarını ‘korumaya’ odaklanırken, yurtdışında Kovid-19 için yardım sağlama ve denizaşırı askeri tesislerin peşinde koşma gibi kendisi için daha büyük bir küresel rolü vurguladı. Bütün bunlar Çin’in savunma politikası ve askeri stratejisine uygun olarak yapıldı.

“Çin’in askeri stratejisi, operasyonel ve taktiksel seviyelerde saldırgan eylemleri de içeren, stratejik savunma ilkelerini benimseyen bir kavram olan ‘aktif savunma’ ya dayanıyor. Çin’in silahlı kuvvetlerini küresel askeri işlerdeki uzun vadeli eğilimlere uyarlamak ve ülkenin gelişen ulusal güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için ülke liderleri, 2020 ve 2035’te belirlenen kilit askeri dönüşüm hedeflerine ulaşma zorunluluğunu vurgulamaktadır. Bu kilometre taşları, HKO’nun dönüşümünü ülkenin genel ulusal modernleşmesiyle aynı hizaya getirmeye çalışıyor, böylece 2049’un sonunda Çin ‘dünya standartlarında’ bir orduya sahip olacak.”

‘YÜZYILDA GÖRÜLMEYEN DERİN DEĞİŞİKLİKLER’

“Çin’in savunma politikasının temel itici gücü, ÇKP liderlerinin ülkenin kapsamlı kalkınmasının karşı karşıya olduğu göreceli tehditleri ve fırsatları nasıl algıladıkları ile ilgilidir. 2019’da Çin, ülkenin uluslararası ve ‘Asya-Pasifik’ güvenlik ortamına ilişkin görüşlerini özetleyen ve savunma politikası ve askeri stratejisine ilişkin görüşler sunan ‘Çin’in Yeni Çağda Ulusal Savunması’ adlı yeni bir savunma beyaz kitabı yayınladı. Bu Beyaz Kitap’a göre Pekin, uluslararası ortamı ‘yüzyılda görülmeyen derin değişiklikler’ geçiriyor olarak görüyor. Kitapta şu vurgulanıyor ‘Barış, istikrar ve kalkınma arayışı, barış güçlerinin savaş unsurlarına üstün geldiği uluslararası toplumun evrensel bir özlemi haline geldi.’ Çin ayrıca ‘uluslararası stratejik rekabetin yükselişte olduğu’ sonucuna varıyor ve yakın vadede artan istikrarsızlık kaynakları olarak gördüğü şeylere ilişkin derin endişelerini dile getiriyor.

“ÇKP liderliği uluslararası sistemin ‘...büyüyen hegemonyacılık, güç politikaları, tek taraflılık ve sürekli bölgesel çatışmalar ve savaşlar’ tarafından baltalandığını ifade ediyor. 2019 Beyaz Kitap’taki savunma raporuna göre Çin’in muhtemelen önem sırasına göre sunulan ulusal savunma hedeflerini de tanımlıyor:

‘Tayvan ve Tibet’in bağımsızlığı ve ‘Doğu Türkistan’ın kurulması gibi ayrılıkçı-bölücü hareketleri bastırmak

‒ Ulusal egemenliği, birliği, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini korumak

‒Çin’in denizcilik haklarını ve çıkarlarını korumak

‒ Çin’in dış uzay, elektromanyetik spektrum ve siber uzaydaki güvenlik çıkarlarını korumak;

‒ Çin’in denizaşırı çıkarlarını korumak

‒ Ülkenin sürdürülebilir kalkınmasını desteklemek.’

“Yeni dönemdeki kilit değişiklikler, ÇKP’nin emellerini desteklemek için birleşik bir yaklaşımda ulusal gücün tüm organlarından yararlanmak için parti-devlet genelinde koordinasyonu geliştirme çabalarını içermektedir.”

Sonraki Haber