‘Borç ekonomisinin dış politikası NATO'ya bağlılık’
Hükümet’in İsveç’in NATO’ya katılımı konusundaki tavrını eleştiren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bunun Türkiye’nin güvenliği ve ekonomisi açısından yanlış olduğunu ifade etti. Sputnik Radyo’ya konuşan Perinçek, ‘Borç ekonomisinin dış politikasının NATO’ya bağlılık’ olduğunu vurguladı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye'nin NATO liderler zirvesinde verdiği mesajlar ile son gelişmeleri Sputnik Radyo'da Ali Çağatay'la Seyir Hali programında değerlendirdi.
NATO zirvesinden aylar önce AK Parti Hükümetinin İsveç'in NATO üyeliğine asla onay vermeyeceğine dair çok sayıda demeç ve söylemi hatırlatılarak sorulan “Cumhurbaşkanı ve Türk Dışişleri'nin bir U dönüşü yapıp yapmadığı” sorusunu cevaplayan Perinçek, bunun ekonominin başına Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası'nın başına Gaye Erkan’ın getirilmesiyle belli olduğunu söyledi. Perinçek devamında şu vurguları yaptı:
‘HÜKÜMETİN SİCİLİNDE OLAN BİR OLAY’
“Tekrar 1980 yılında Turgut Özal'ın başlattığı o ekonomik çizgiye, dünya finans merkezlerinden para dilenen ve Türkiye'yi borçlandıran çizgiye girdiklerinin işaretlerini verdiler. Onun dış politikası da tabii NATO'ya bağlılıktan başka bir şey olamazdı. İkisi birbiriyle bağlantılı. Dolayısıyla NATO'ya verilen oy ve son derece uysal boyun eğen tavır sürpriz olmadı. Bu AK Parti hükümetinin zaten sicilinde olan bir olay bu. O bakımdan beklenen gelişme diyebilirim.
“Beklenen fakat Türkiye'nin geleceği bakımından da hiçbir şekilde olumlu, yapıcı olmayan ve Türkiye'nin geleceğine zincir vuran bir tavır oldu. AB’ye üyelik tamamen bir yem. Türkiye'nin AB’ye alınması hiçbir şekilde mümkün değil. Almayacaklarını AB'nin liderleri başından beri söylüyorlar. ‘Burası bir zenginler kulübü. İkincisi burası bir Hristiyan kulübü. Ama Türkiye'yi Avrupa kapısına bağlarız. Orada kontrol altında tutarız ne Asya'ya kaçar, ne de içeri alınır.’ şeklinde bir politika benimsemişlerdi. Değişen bir şey yok.”
‘GÜVENLİĞİ VE EKONOMİK AÇISINDAN BÜYÜK YANLIŞ’
İsveç'in NATO’ya alınmasının Türkiye'nin güvenliği ve ekonomisi açısından çok büyük yanlış olduğunu belirten Perinçek, devamında şunları söyledi:
“Güvenlik açısından yanlış. Çünkü Türkiye'yi tehdit eden bir no’lu ülke ABD. Türkiye'ye yaptığı 15-16 Temmuz'da bir NATO darbesiyle Türkiye boğuştu Amerika'yla. Şehitler verdik. Onlardan da ölüler var. Türkiye'nin hapishanelerinde şu anda NATO generalleri var. Dolayısıyla NATO'nun Türkiye'nin üzerine doğru gelmesini kabul ediyoruz. Hem kuzeye hem doğuya doğru genişlemesi Türkiye üzerindeki tehdidi ağırlaştırıyor. Arkada 15-16 Temmuz darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi, ondan evvel 12 Mart 1971 darbesi, bunlar hep NATO darbeleri. NATO bir savunma örgütü değil, ABD'nin NATO üyelerini kontrol örgütü.”
RUSYA, İRAN, ÇİN’LE İLİŞKİLERE ETKİLERİ
“Rusya'yla ilişkilerimiz nasıl olacak?” sorusunu yanıtlayan Perinçek, Rusya devletiyle sık sık görüştüklerini ve bu gelişmelerden hiç hoşnut olmadıklarını ifade etiklerini belirterek şu değerlendirmeleri yaptı:
“Türkiye Rusya ilişkilerinde çok ciddi sorunlar olduğunu, bunun ağırlaştığını belirtiyorlar. İran da aynı değerlendirmeyi yapıyor. Uzaktan Çin de aynı değerlendirmeyi yapıyor. Yalnız güvenlik açısından değil, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından da NATO'ya teslimiyetin çok ağır zararlarını göreceğiz. Türkiye ekonomisinin artık Batı'yla bağlantılar içinde gelişme şansı yok. Türkiye ekonomisi Avrasya ikliminde gelişecek. En son Dünya Bankası'nın ve IMF'nin bazı değerlendirmeleri var. 2030’da ilk 10 ekonomi içerisinde ABD üçüncü duruma düşüyor. Çin, ABD, Hindistan, Endonezya, Türkiye, Brezilya, Mısır Rusya, Japonya, Almanya... Dünya ekonomisinin manzarası, ağırlıkları Asya kayıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin artık Batı'yla ilişkiler içerisinde oradan borç alarak ekonomisini inşa şansı kalmadı. O arkada kalan dönemin politikasıydı. Üretimdeki tıkanıklıklar ve özellikle enerji konusunda sıkıntıları ancak Rusya'yla, İran'la, Çin'le, Hindistan'la iyi ilişkiler içerisinde çözebilir.”
‘30-40 MİLYAR DOLARLA ÇÖZÜLMEZ’
Arkasını gelişen dünyaya dönen AK Parti hükümetini Türkiye’nin bir süre sonra sırtında taşımayacağını belirten Perinçek, Türkiye’nin çok acil para bulmak zorunda olduğu için Körfez ülkelerinden ve İsveç'in NATO üyeliğine verilen onayın diyeti olarak ABD'den almayı ummanın gerçekleşip gerçekleşemeyeceği sorusuna “alamayız” cevabını vererek devamında şunları ifade etti:
“Körfez’den 5-10 milyar dolar, ABD’den de 3-5 milyar buldular ama Türkiye'nin önündeki sorunları 20-30-40 milyar dolarla çözme şansı yok. Ama öte yandan mesela Çin'in elinde 4 trilyon dolar rezervi var. Dolayısıyla artık büyük kaynaklar Asya'da. Toptan bir programla Türkiye ekonomisini kalkındırmak veya bir üretim ekonomisi sürecine sokmak mümkün. Körfezden, Amerikan bankalarından dilenerek bir çözüm yok. 500 milyar dolar Türkiye'deki üretilen kaynakları götürmüşüz Amerikan bankalarına, İngiliz bankalarına, Avrupa bankalarına yatırmışız. Demek ki biz beş yüz milyar dolar batıya borç vermişiz. Onlar da bizim verdiğimiz o beş yüz milyar doları bize borç veriyorlar ama yüksek faizle. Türkiye otoritesini kullanıp o 500 milyar doların bir birkaç ay içerisinde en azından 40-50 milyar dolarını getirir. Yani devrimci kararlar almaya cesaret ederse Türkiye bu finans imkânları var.”
‘ERDOĞAN’I AMERİKA İKNA ETMİŞ’
Perinçek, “Sayın Cumhurbaşkanı'yla en son ne zaman görüştünüz? Ve bu NATO vesilesiyle görüşmeyi düşünüyor musunuz? Yani neden yaptınız diye soracak mısınız?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan’la seçim öncesinde Cumhur İttifakı'na katılma talebini sunmak için bir kere görüştüğünü belirterek, şu bilgileri verdi:
“Bize beraber seçime girmeyeceğimizi, bizim Cumhur İttifakı katılma talebimizi olumlu karşılamadıklarını ifade ettiler. O görüşmede ben Sayın Cumhurbaşkanı'na bir program ve çözüm sundum. Basit bir Cumhur İttifakı'na katılma talebi değil, Türkiye'nin karşılaştığı zorluklardan çıkması için bir üretim programı ve dış politikada da Asyacı, Avrasyacı bir çizgide beraberlik önermiştim. Onlar bizi reddederken zaten NATO'ya bağlılık, ekonomide yabancı finans merkezlerinden para dilenme çizgisini de benimsediklerini bir nevi ilan etmiş oldular. Çünkü Vatan Partisi'yle birlikte bu politikaları izleyemezlerdi.
“Benim görüşmemde onu ikna etme şansımız yok. Onu Amerika ikna etmiş. Bizim Amerika kadar bir ağırlığımız yok. Onun için görüşmemizin bir faydası olacağına inanmıyorum ama hayat. Zaten AK Parti içerisinde de NATO'ya karşı olan bayağı kuvvetli bir eğilim var. Onu da ifade edeyim. Yani şimdi isimler söylemeyeceğim ama birkaç milletvekili oy vermeyeceğini söyledi. Bayağı güçlü bir eğilim var Batı'ya karşı. Bu çıkmaz sokakta hakikatlerle karşılaşacak AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı. Tabii o zaman yeni kararların eşiğine gelecek Türkiye ama o kararları acaba AK Parti'yle mi alacağız yoksa ayrı bir hükümet ve alternatifin çıkacak, onu da önümüzdeki süreçte göreceğiz.”