Perinçek’ten Hakan Fidan yorumu: Gerçeklerle ilgisi yok

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Bakan Fidan’ın ‘Suriye'deki olayların dış müdahale ile ilgisi olmadığı’ yönündeki ifadelerini eleştirdi. Perinçek, ‘Dışişleri Bakanımızın ifadelerinden üzüntü duydum. Çünkü gerçeklerle ilgisi yok.’ dedi; HTŞ ve PKK’nın ABD, İsrail ile bağını anlattı

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da yayınlanan Haber Artı programında Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Adnan Türkkan’ın konuğu oldu. Perinçek programda Suriye’de yaşanan son gelişmelere değindi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ile yaptığı ortak basın açıklamasındaki, “Suriye'deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Son gelişmeler Şam'ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor.” sözlerinin üzerinde duran Dr. Doğu Perinçek, şunları söyledi:

“Ben Türkiye vatandaşı olarak ve Vatan Partisi Genel Başkanı olarak, Dışişleri Bakanımızın ifadelerinden üzüntü duydum. Çünkü gerçeklerle ilgisi yok. Bugün bütün dünya görüyor, biliyor. Suriye'de ateşe sürülen güçler HTŞ ve PKK/YPG, doğrudan doğruya İsrail'in ve Amerika güdümünde olan güçler. Bunu İsrail açıklamaktan çekinmiyor ve yine bütün belgeleriyle ortaya çıktı. Bizzat İsrail yetkilileri HTŞ'yi silahlandırdıklarını belirtiyorlar.

"Öte yandan YPG/PKK ile Amerika arasındaki ilişkiler de Amerikan başkanları tarafından ifade edilmiş. PKK/YPG için ‘Bizim kara kuvvetlerimiz’ diyor. Bu söz Obama zamanında söylendi. Son zamanlarda da ifade edildi. Bizzat İsrail Dışişleri Bakanı, YPG/PKK'nın, İsrail'in müttefiki olduğunu ifade etti. Zaten hepimizin gördüğü manzara bu. PKK da açıkça bunu söylüyor. Bunların hepsi İsrail'le beraber olduklarını açıklamaktan artık çekinmiyorlar. Çünkü varlıklarını, hedeflerini, mücadelelerini ABD, İsrail ilişkisine bağlamışlar.

‘VAHİM SONUÇLAR DOĞURUR’

“O bakımdan Dışişleri Bakanımızın bu ifadesinin gerçekle ilgisi yok. Hakan Fidan bir köşe yazarı değil. Türkiye'nin güneyinde ve kendi geleceğini bu derece ilgilendiren bir konuda savaşan güçlerin arkasındaki güçleri görmemesi Türkiye açısından çok vahim sonuçlar doğurur.

"Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadarki açıklamalarını da tekzip ediyor. Çünkü Türkiye yetkilileri, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere PKK/YPG'nin arkasında adını vererek Amerika olduğunu defalarca ifade etti. İsrail’in PKK/YPG'nin arkasında olduğunu yine defalarca ifade ettiler.

"Dolayısıyla şu anda Suriye'de araziye sürülmüş, ateşe sürülmüş olan HTŞ’'nin enerji ihtiyacını PKK karşılıyor. Petrolünü PKK veriyor. Ve birbirlerine arazi terk ediyorlar.

“Mesela HTŞ saldırısı sonucunda Suriye kuvvetleri daha güçlü bir taarruza geçmek için bir geri çekilme taktiği uyguladı. Onun boşalttığı alanlara YPG/PKK giriyor. Bunu eski İçişleri Bakan Yardımcımız Sayın İsmail Çataklı çok açık söyledi. Yani aynı hükümette yer alan Dışişleri Bakanı ile eski İçişleri Bakan Yardımcı arasında da olayın cephelerinin teşhisi bakımından farklar gözüktü.

NEDEN ABD VE İSRAİL'İ GÖRMEK İSTEMİYOR?

“Dışişleri Bakanımız neden Amerika ve İsrail'i görmek istemiyor? Bu, Amerika ve İsrail üzerini örtmek, Dışişleri Bakanımızın Türkiye'de uyandıracağı güven bakımından çok önemli. Türk milleti, PKK’nın arkasında Amerika ve İsrail’in olduğunu çok iyi biliyor.

"Türk milleti hangi kanaatte? Kamuoyu ‘Dışişleri Bakanımız, Amerika ve İsrail'in Suriye'nin üzerinde sürdüğü piyonların kim olduğunu ifade etmek istemiyor, üzerine örtüyor.’ değerlendirmesini yapıyor. Bu hükümete olan güveni, Dışişleri Bakanlığımıza olan güveni de sarsıyor. O bakımdan bu sorun Türkiye sorunu, Türkiye'nin geleceği bakımdan önemli. Ama aynı zamanda bir hükümet sorunu ve Dışişleri Bakanlığı sorunu.”

‘ÇOK CİDDİ BİR GAF’

Perinçek’e, Hakan Fidan’ın görüşmedeki “Son gelişmeler, Şam'ın kendi halkıyla ve ‘meşru muhalefetle’ uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor.” de sözleri soruldu. Perinçek, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bütün açıklamaları değerlendirdiğimiz zaman Suriye Devleti'ne karşı harekete geçmiş olan HTŞ'yi yani terör örgütünü meşru muhalefet diye adlandırıyorsunuz. Bugünkü açıklamaları söylemiyorum. Bundan evvelki açıklamalar. Bu çok ciddi bir gaf. Cumhurbaşkanımız ise ‘Suriye halkının meşru talepleri’ diyor. Suriye halkının talepleri arasında haklı olanlar olabilir. Ayrı mesele. Buna da tam anlamıyla katılmıyoruz. Ama bu oldukça yumuşatılmış bir tavır. Burada aynı zamanda talepler ifadesi Suriye devletine yönelen talepler veya bütün dünya çapında, dünya kamuoyunda öne sürülen talepler. Orada daha bir orta yolcu, daha uzlaşmacı ve Suriye devletine de şans sunan bir açıklama olduğunu görüyoruz.”

‘TÜRKİYE PİYON OLMAZ’

SMO gruplarının Halep Kalesi’ne Türk bayrağı üzerine Türkiye’de ‘Halep zaten bizim eski şehrimizdi’ tartışmalarının başlatılmasına da değinen Perinçek şöyle konuştu:

“Halep, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bir toprağının parçasıdır. Türkiye Milli Güvenlik Kurulumuz olsun, Türkiye Devleti ve Hükümeti olsun ısrarla çeşitli aşamalarında Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu ifade etmektedir.

"Cumhurbaşkanımız da bugün Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu ifade etmektedir. Halep bizimdir dediğiniz zaman, Türkiye Cumhuriyeti Devlet ve Hükümeti'nin bugünkü bütün açıklamalarını çöpe atmış oluyorsunuz.

"Bu devletin devamlılığı bakımından da Türkiye'nin güven bakımından da son derece isabetsiz, yanlış ve maliyeti çok yüksek laflardır. Ya Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız ya da Amerika'nın güdümüne Halep bizimdir falan diyerek Amerika ve İsrail de aynı cephede bütün insanlığa karşı, Müslüman ülkelere karşı başta Suriye olmak üzere o cephenin piyonu durumuna düşülür ki Türkiye piyon olmaz.

‘ZAFERLE ÇIKACAĞIMIZI ADIMIZ GİBİ BİLİYORUZ’

Perinçek, ABD ve İsrail’in kaybedeceğini bu sürecin sonucunda Türkiye ve mazlum milletlerin kazanacağını anlattı:

“Savaşlar 3 gün sürmüyor. Bazen savaşlar yıllarca sürüyor. Bizim Kurtuluş Savaşımız 8 yıl sürdü. Savaşın içinde geçici mağlubiyetler var, geri çekimler var, bozgunlar var. O zaman da Türkiye'nin milli güçleri, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, zaferle çıkacaklarının matematiğini yapmışlardı.

"Biz de bugün görüyoruz, dolar saltanatı çöküyor, Amerika'nın silahlı gücü zaaf halinde, Amerika kabuğuna çekilmeyi tartışıyor, iç çelişmeleri keskinleşiyor, İsrail, Gazze’de başarıya ulaşamıyor.

"Aynı zamanda onlara karşı direnen çok büyük bir mukavemet cephesi oluşmuştur. Yani en başta Filistin, Suriye, Rusya, İran, Türkiye'de o cepheye dair olacaktır. Yani artık bölgede Amerika'nın borusu ötmeyecektir. Dolayısıyla Suriye'nin en önde olduğu bu savaştan, Suriye'nin ve bölge ülkelerinin zaferiyle çıkacağımızı adımız gibi biliyoruz.”

Sonraki Haber