'Tarımsal Üretimin Planlaması Yönetmeliği' taslağına itiraz: Çiftçi yoksa plan da yok!

Planlı Üretim Taslağı, tartışmalara neden oldu. Ziraat odaları, çiftçinin olmadığı bir kurulun planlama yapamayacağını belirtti. Yüksek Ziraat Mühendisi Prof. Dr. Cengiz Çakır da taslağın dayanağı olan yasanın, Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istedi.

Yıllardır beklenen planlı üretim, hazırlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı”, görüş için tarım paydaşlarına gönderildi. 23 Mart 2023’te Meclis’te kabul edilen ve 5 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 422 Sayılı Kanun”a dayanarak hazırlanan yönetmelik taslağı, 8 sayfadan oluşuyor.

Planlama için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin katılımı ile 16 üyeli “Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu” oluşturulacak. Hangi ürünün ne kadar üretileceğine bu kurul karar verecek.

Kurul; Bakan Yardımcısı Başkanlığında; Bitkisel Üretim, Balıkçılık ve Su Ürünleri, Bilgi Teknolojileri, Devlet Su, Et ve Süt Kurumu, Gıda ve Kontrol, Hayvancılık, Tarım İşletmeleri, Tarım Reformu, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar, Su Yönetimi, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü ile Strateji Geliştirme, Şeker Dairesi, Tütün ve Alkol Dairesi Başkanı’ndan oluşacak.

GÖRÜŞ ALINACAK OY HAKKI OLMAYACAK

İhtiyaç duyulması halinde Kurul toplantılarına katılmasında yarar görülen kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, ürün konseyleri, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörden kurula temsilci davet edilebilecek. Ancak bu temsilcilerin oy hakkı olmayacak.

Taslağa göre planlama, bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında yapılacak. Uygulama, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili merkez ve taşra teşkilatları ile oluşturulacak. Kurul, il/ilçe tahkim komisyonları, il/ilçe keşif komisyonları ve il/ilçe tespit komisyonları tarafından yürütülecek.

ÜRETİM İZNİNDE ÖNCELİKLER

  • Sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yapılan alanlar,
  • Hayvancılık işletmelerinin kendi ihtiyaçlarına yönelik yem üretimleri,
  • Tarla içi modern sulama sistemleri kullanılarak yapılan üretimler,
  • Özel mevzuatı çerçevesinde münavebe zorunluluğu olan ürünler,
  • Çiftçi örgütleri tarafından ortak üretim alanlarında yapılan üretimler.

İZİNLİ ÜRETİM DÖNEMİ

Tarım Kanunu’nun 7. Maddesinde yapılan değişiklikle çiftçiler üretim yapmadan önce bakanlıktan izin alacak. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirleyecek. Bakanlığın belirlediği ürün ve ürün gruplarında izin almadan ekim yapanlara tarımsal desteklemelerden 5 yıl men cezası, ayrıca idari para cezası verilecek.

HEDEF ÜRETİMİ ARTIRMAK OLMALI

Ziraat odası başkanları, taslağı Aydınlık’a değerlendirdi. Planlamanın sadece izinle ve yasakla olmayacağını, tarımın enine boyuna masaya yatırılmasını istediler. Planlamada bütüncül bir yaklaşımın olmadığını ifade eden üretici örgütleri, “Planlamanın hedefi üretimi artırmak ve çiftçinin kazanmasını sağlamak olmalı.” dediler. Üreticinin kurullarda mutlaka söz sahibi olmasına dikkat çektiler.

İzin ceza konusunun kaosa neden olabileceğini belirten üretici temsilcileri, yığılmış sorunların sadece havza çalışmasıyla değil, girdi maliyetlerinin ve pazarlama gibi sorunların birlikte ele alınarak üretimin planlanabileceğini ifade ettiler.

‘ORTAK KARAR ALINMALI’

Atakan Akça

Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, çalışmaları önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. Planlama yapılacaksa ülkede tarımla alakalı herkesin; üreticinin, sanayicinin, ihracatçının masada olması gerektiğini ifade eden Akça, “Masada ortak karar alınmalı.” dedi.

Planlamanın çiftçinin kazanması demek olduğunu belirten Atakan Akça, şöyle devam etti: “Planlama gereği gibi hayata geçirilmeli. Planlama yapılırken kesinlikle alım garantisi verilmeli. Geçimini sağlayacak kişi karşılığını almalı. Mecburiyet getirilip üretici yüzüstü bırakılırsa hiçbir anlamı kalmaz.”

Akça, fındıkta dikim alanlarında zaten bir kısıtlama olduğunu da belirtti, takip edilmediğinden Türkiye’nin yarısına fındık dikildiğini söyledi. Akça, “Fındık Doğu Karadeniz’in olmazsa olmazı. Mesela Samsun, Düzce, Sakarya’da başka ürünler de olur. Buralar aslında sebze depoları. Doğru bir planlama yapılmalı yoksa sonuç alınamaz. Aldığımız kararın takipçisi, uygulayıcısı, yol vericisi olacağız. Sahada çilesini çeken ticarette çilesini çekenlerin mutlaka söz hakkı olmalı.” dedi.

‘KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİ KORUNMALI’

Ahmet Şeref Gümüş

Anamur Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, havza çalışması ve planlı üretimi yıllardır arzu ettiklerini belirtti, küçük aile işletmelerine dikkat çekti. Gümüş, “Son zamanlarda tarımın ticareti zincir marketlerin eline geçti. Planlama ne kadar önemliyse küçük aile işletmeleri de o kadar önemli. Küçük aile işletmeleri üzerinden planlama yapılmalı. Örneğin devlet muzda yüzde 60 hibe verdi ama bundan çiftçi değil sermaye şirketleri kazandı. Üretici korunmalı, toprak sahibine değil üretene destek verilmeli.” dedi.

Çiftçiye ceza verilmesini eleştiren Gümüş, “İzin almayan da bırakın üretsin, kazanacağını bilirse eker çiftçi. Güvence vermezsen ekmez. Bütünlüklü düşünmek lazım. Üretici, devletin gösterdiği ürünü ektiği zaman zararsız alım garantisi olmalı. Buğday dersin, salatalık ekmek istiyorsa da yasak koymamalıyız.” diye konuştu.

‘BAKANLIK BİZİ GÖRMÜYOR’

Hidayet Kökçe

Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe de “Planlama yapılmak istenmesi çok iyi ama ektiğimiz toprağı biz tanıyoruz. Nerede ne ekileceğini ne kadar ekileceğini biliyoruz. Ziraat Odaları çiftçinin kendisi. Ziraat Odaları mutlaka bu işin içinde olmalı. Atamayla gelen adamlar ne kadar bilir ne kadar yapar ne kadar takip eder. Bizi o kurullara davet etmediler, biz de o kurullarda olmalıyız.” diye konuştu.

Adana Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Mehmet Akın Doğan da bakanlığın planlamayı tek başına yapamayacağını belirtti, şöyle devam etti: “Bu kurulda ziraat odaları, ziraat mühendisleri, ticaret odaları, çiftçi birlikleri olmalı. Biz sahadayız, işi biliyoruz. Ama bakanlık bizi görmüyor.”

‘EK’ DERSİNİZ AMA DESTEĞİ DE AÇIKLARSINIZ

Doğan, izinli üretimle ilgili kaygılarını da şöyle anlattı:

Mehmet Akın Doğan

“Çiftçi hangi üründen para kazanırsa onu ekiyor. Çiftçiye yasak mümkün değil. Hangi ürün eksikse çiftçiye prim desteği vererek ekmesini sağlamalıyız. Yasakla izinle planlama olmaz. Eksik olsa bile para kazanamayacağı ürünü çiftçi ekmez. Planlama desteklerle olur. Yasakla üretim artmaz, açık varsa ‘ek’ dersiniz ama desteğinizi de açıklarsınız.”

Osman Tosuner

Samsun Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner de planlamanın yıllardır beklendiğini belirtti, denetim ve uygulamanın mutlaka takip edilmesine vurgu yaptı. Tosuner, “Bugüne kadar tarımda büyük hatalar yapıldı. Bafra tütünün merkeziydi, tütün kalmadı. Madem tütün ekmek yasak sigarayı da yasakla o zaman. Avrupa’dan Amerika’dan tütün alıyoruz. Hataların bedelini üretici çekiyor. Neden dışarıdan buğday alalım, tütün alalım? Tarımı enine boyuna ele almak lazım. Şimdi herkes tarım yapıyor, işi bilen de bilmeyen de. Devlet desteği alıp tarım işine giriyorlar sonra da iflas ediyorlar. Hububatı, çeltiği, sebzeyi meyveyi ben biliyorum. Nasıl ekileceğini biçileceğini ben biliyorum. Tarımı bilmeyenler piyasayı da allak bullak ediyor. Bunlar da yeniden değerlendirilmeli.”

Hatay Samandağ Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı da taslakla ilgili şunları söyledi:

Selim Kamacı

“Tarımsal üretimde alelacele hazırlanmış planlama taslağının birçok ayağının eksik ve içinin doldurulması gerektiğini düşünüyorum. Türk çiftçisi ekonomik sıkıntı, sosyal zorluk ve umutsuzluk hali içindeyken taslağın bu hali ile başarıya ulaşma şansı yok.

Tarım, baştan aşağı planlanmalı. Taslağın içeriğinde üreticiye olumlu yansıyacak bir şey yok. Bakanlık çiftçiye ‘ya benim istediğim ürünü ekersin ya da kulağını çekerim’ demenin haricinde çiftçiyi sevindirecek, umutlandıracak, üretime teşvik edecek, ürettiğini satabileceği veya üretim maliyetlerini düşürülebileceğine dair bir söylem veya madde yok. Eksik bir taslak, hayata geçirilmesi zor görülüyor.

Taslakta ihtiyaç duyulması halinde üniversite, bilim insanları, konseyler, kurum kuruluşların fikrinin sorulacağı ama oy haklarının olmadığı belirtilmiş. Bu ibare bakanlığın sivil dinamikler ile örgütlerin işlevine son vermek ve kendi otoritesini kurmaya yönelik bir iradeyi ortaya koyuyor.

Tarım sektöründe planlanma yapılacaksa çiftçinin örgütlenme modeli yapılandırılmalı, planlamanın esaslarından biri çiftçinin örgütlenmesi olmalı. Her il ve ilçede bir yapısı olacak olan bir sivil yapı, her il ve ilçenin kendine has ürünlerinin sağlıklı üretilmesine, katma değerinin arttırılmasına ve pazarlanmasına yönelik bir yapıya eriştirilmeli. Çiftçi örgütleri, devlet tarafından desteklenerek, güçlendirilmeli.”

TARIMSAL İŞLETME PLANLAMASI UZMANI PROF. DR. CENGİZ ÇAKIR: KASALAR DOLAR AMBARLAR BOŞALIR

Yazarımız Prof. Dr. Cengiz Çakır, planlı üretim taslağını şöyle değerlendirdi:

Yönetmelik taslağını değil, onun dayanağı olan yasanın tartışılması gerekir. Anayasa’da koruma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerine aykırı hükümler içerdiğinden yasanın iptali için kişisel olarak dava açılarak veya siyasi partiler aracılığıyla konu Anayasa Mahkemesi’ne götürülmelidir.

Planlama sürekli bir iştir. Kısa, orta ve uzun vadeli plan gerekir. Planlama bütüncül olmalıdır, güncelleme gerektirir. Devletin ülke, bölge ve havza bazında planlama yapıp çiftçileri bilgilendirmesi ve özendirmesi gerekir.

ÇİFTÇİ SAYISI BİLE BİLİNMİYOR

Planlama verilerle yapılır. Türkiye'de 32,5 milyon tarım parseli vardır. Bunların her birine neyin ne zaman ekileceğini planlamak mümkün değildir. Çiftçi sayısının bile bilinmediği, 20 yıldan beri tarım sayımı bile yapılmamışken sağlıklı plan yapılamaz. Eğer TARBİL projesi rafa kaldırılmış olmasaydı işletme bazında birçok veriye erişmek mümkün olacağından umutlu olabilirdik. İşletme bazında planlama ancak işletenin katılımı ile olabilir. Planın sonuçlarına katlanacak ve riski yüklenecek olan kişinin fikri bile alınmadan masa başında yapılan planın başarı şansı olamaz.

Meyve bahçelerinin yüzde 6'dan düşük eğimli yerlerde kurulması yasaklanıyor. Sığ topraklı yerde derin köklü bitki yetişmez. Traktörle dikine sürüm toprak erozyonunu tetikler. Deyim yerindeyse “Bu işi yokuşa sürmektir.”

TEMEL AMAÇ NE?

Yasakçı kafa özendirme yerine cezalandırmayı hedefliyor. Bu gidişle kasalar dolar ama ambarlar boşalır. Afaki planlara uymayanlara önce cezaları verilir. Dürüst kişiler bu cezaları öder sonra seçim döneminde ödemeyenlere af çıkarmak zorunda kalırsınız. Bu da ayrı bir haksızlık yaratır.

Plana bağlanacak “ürün ve ürün grupları” deyimi belirgin değildir. Fiyat dalgalanmalarının en çok görüldüğü kavun, karpuz, patates ve soğan plana bağlanacak mı? Sarımsak da planlanacak mı? Aynı araziden üç ürün alınan yerler var, nasıl planlanacak? Münavebe nasıl olacak?

Temel amaç, Besin güvenliği mi? Dışa bağımlılığı azaltma mı? Sanayiye hammadde sağlama mı? İhracatı artırma gibi amaçlardan hangisidir? Hepsi ise öncelik sırası nasıl?

KURULDA TEK KİŞİ TARIMLA İLGİLİ

İşletmeci olan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın kendisi ve Bakan Yardımcıları olan Ebubekir Gizligider (Hukukçu), Veysel Tiryaki (Kaymakam), Dr. Ahmet Bağcı (İktisatçı), Prof. Dr. Ahmet Gümen (Uzmanlık alanı yumurtalık kistleri olan Veteriner hekim)'in hiçbirinin formasyonu Tarımsal Planlama ile ilgili heyete başkanlık etmeye uygun değildir.

Heyette tarımsal planlama konusunda sahip olan tek kişi Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Dr. Metin Türker'dir. 1986 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden mezun ziraat mühendisidir.

İktisatçı, işletmeci, maliyeci, hukukçu, veteriner, psikolog vs. olan kimselerin tarımın inceliklerini bilmeksizin yapacağı planların isabetli olması beklenemez. Ziraat Mühendisleri Odası, Veteriner Hekimleri Birliği, Ziraat Odaları Birliği, kooperatifler dışlanarak, söz ve oy hakkı olmaksızın yapılacak planlar, işleri düzeltmekten çok kargaşaya neden olacaktır. Devletin elinde ürünleri alacak, depolayacak, işleyecek ihtisas kurumları olmadan fiyatlar dengelenemez.

Son söz olarak tarımı kendi içinde planlamak yeterli değildir. Sanayi, ticaret, maliye, eğitim, enerji, ulaştırma, güvenlik gibi konularla etkileşim göz ardı edilemez. Devlet Planlama Teşkilatı gibi konuya bütüncül yaklaşacak bir kuruma ihtiyaç vardır.

Sonraki Haber